Erdoğan: İsrail halkı ile sorunumuz yok

Bir dizi görüşme yapmak için ABD'ye giden Başbakan Erdoğan, PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose'un konuğu oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NEW YORK - Amerikan PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose'un sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail karşıtlığına" ilişkin soruya "Bizim Türkiye olarak İsrail halkına karşı herhangi bir olumsuzluğumuz yok. Burada bizim yaklaşımımız İsrail yönetimine karşıdır" diye cevap verdi.

Başbakan Erdoğan,"İsrail ile normal ilişki kurmak kesinlikle mümkün değil mi" sorusunu,"Bu şekilde giderse, özür dilemezse, tazminat ödemezse, Gazze'ye ambargoyu kaldırmazsa bu normalleşme mümkün değil. Üç maddenin olması lazım" diye yanıtladı.

Sunucu Rose'un,"İsrail'e şımarık çocuk dediniz, saldırgan dediniz, bu tür bir dil kullanmanın bir faydası var mı" sorusuna da"Evet" yanıtını veren Erdoğan, bunun nedeninin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Şu anda ben tabii, olan gerçekler üzerinden gidiyorum. Yani İsrail Batı'nın şımarık çocuğudur. Hala aynı şeyi söylüyorum. Örneğin İsrail ile ilgili BM Güvenlik Konseyinin, BM Genel Kurulunun vermiş olduğu bunca kararlar vardır. Bunca kararlara rağmen Batı hiçbir zaman -buna Amerika da dahil- yaptırım uygulamamıştır. Ama bu yaptırım başka yerlere uygulanmıştır. Örneğin bir Sudan'ın Güney-Kuzey ayrılmasında Kuzey Sudan'a bu yaptırım uygulanmıştır, baskı uygulanmıştır. Bu aynı durum, İsrail için söz konusu değildir. İsrail Filistin münasebetlerinde böyle bir şey maalesef olmamıştır. Halbuki biliyorsunuz İsrail'in, Filistin'in devlet olarak tanınması ta 1947'ye dayanıyor. 181 No'lu kararla daha o zaman bu adım atıldı. Ama o günden bugüne hala Filistin'in devlet olarak tanınması sürecine yardımcı olunmuyor. O adımı artık atmak lazım. Ve her zaman söylenen nedir? Filistin'de Ortadoğu'da iki devlet, İsrail, Filistin devleti. Böyle tanındığına göre niçin bunu uygulamaya koymuyoruz? Bu halka zulmetmek niye?".

"ABD ile aramızda özel bir ilişki var"

Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şu anda Amerikan yönetimiyle bir model ortaklık anlayışı içerisinde devam eden bir birlikteliklerinin olduğunu, böyle bir süreci yaşadıklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan,"Bu sürecin içerisinde, özellikle şunu ifade etmekte fayda görüyorum; gerek bulunduğumuz bölgede Türkiye'nin konumu, gerekse farklı ülkelerde, uluslararası camiada, G20 çerçevesi içerisinde birlikteliğimiz, bütün bunların yanında NATO'daki birlikteliğimiz, aynı şekilde yine uluslararası ekonomik alanda attığımız müşterek adımlar, Türkiye-Amerika münasebetlerini bir noktada tutmuştur. Bugün de model ortaklık kapsamı içerisinde gayet iyi bir konumdadır. Ve çalışmalarımızı bu noktada verimli bir şekilde sürdürüyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, "ABD Başkanı Barack Obama ile aranızda özel bir ilişki var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Amerika ile bu sürecin her geçen gün daha iyiye gitmesi, bizim de arzumuz ve gördüğüm kadarıyla, tabii Sayın Başkan'ın böyle bir değerlendirme içerisinde olması da bizler için ayrı bir memnuniyet vesilesi. Birbirimizin gönlünü yaptığımıza göre, birbirimizi kırmadan bu uluslararası camialar içerisinde bir arada oluşumuz da zannediyorum buna zemin hazırlıyor".

"ABD'den istihbarat desteği alıyoruz"

Başbakan Erdoğan,"ABD'nin, Türkiye'nin terör örgütü PKK'yı Irak'ın kuzeyinde izlemesine izin verip vermediğinin" sorulması üzerine, 2007 yılında terör örgütü PKK'yı, Amerika, Türkiye ve Irak olarak ortak düşman ilan ettiklerini hatırlattı.

Bunun ABD'nin bir önceki başkanı George W.Bush döneminde olduğunu, aynı yaklaşım tarzının Obama'yla da devam ettiğini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ve bu dönemde de yine terör örgütüne karşı veya teröre karşı bir ortak mücadele platformunun olması ve bölgede özellikle anlık istihbarat paylaşımındaki dayanışmamız devam ettiği gibi, bu noktada bizim insansız hava aracı noktasında da bu istihbarat paylaşımından hareketle bu destekleri aldık ve alıyoruz".

Burada Charlie Rose'un araya girerek, "predatörleri mi kastediyorsunuz?" şeklindeki soru yöneltmesi üzerine Erdoğan, "Evet, predatörler konusu" dedi.

"Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu'da barış mümkün değil"

Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede, Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'ne devlet olarak başvurması, ABD'nin de bunu veto etmesi durumunda bunun sonuçlarının neler olacağının konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde şu an olarak bulunmadığını hatırlatarak şöyle dedi:

"Eğer Filistin BM Güvenlik Konseyi'nden 9 oyu Filistin müracaatı istikametinde alabilirse bu tabii onlar için güzel bir gelişme olacak. Aksi bir durum olursa o zaman tabii Genel Kurula müracaatı söz konusu olacak ki, o da tabii Vatikan gibi bir neticeyi getirebilir."

ABD'nin vetosu durumunda bunun sonuçlarının neler olabileceğine ilişkin bir soru üzerine ise Erdoğan,"Tabi şu anda o döneme yönelik herhangi bir şey söylemem yanlış olur. Benim temennim, beklentim daha doğrusu, Amerika Birleşik Devletleri kendi büyüklüğüne yakışır bir şekilde 1947'de BM'nin almış olduğu 181 sayılı karar istikametinde bu süreci yenilemesi, devam ettirmesidir" dedi.

Filistin'in başvuru sürecinin uzun sürüp sürmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine ise Erdoğan, sürecin en kısa zamanda bitmesini, Güvenlik Konseyi'nin kararını bir an önce vermesini dilediğini belirtti.

Erdoğan, Filistin'in BM'de tanınma girişimine paralel olarak Filistin ve İsrail arasında direkt görüşmelerin başlamasını bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine ise,"Şu anda zor ama şunu biliyorum. Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu'da barış söz konusu değildir. Filistin sorununun çözülmesi lazım. Filistin sorunu adeta bu işin anahtarıdır." dedi.

"ABD, Fransa giriyor da Türkiye neden girmesin?"

Bölgede Irak savaşı ve Arap Baharının ardından bir iktidar boşluğunun ortaya çıktığının belirtilip, Türkiye'nin de boşluğu doldurarak bölgenin geleceğine yönelik önemli rol oynamak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz bu bölgede tarihi bir noktada aynı medeniyeti paylaşan ülkeler olarak, bir sorumluluğu olan ülkeyiz. Geçmişten bugüne gelen bir sorumluluğumuz var, kültürel bağlarımız var, akrabalık bağlarımız var. Biz bu ülkeleri yok farz edemeyiz ki. Türkiye buraya kendiliğinden girmiyor. Türkiye'nin çekim alanı içerisinde, Türkiye'yi de oraya çekmişler. Türkiye orada olmak zorunda zaten. Olmazsa yanlış olur. Olaya buradan bakmak lazım. Hiç ilgisi olmayan ülkeler; başta Amerika olmak üzere, İngiltere, Almanya, Fransa oralara giriyor da Türkiye neden girmesin. Ticari ilişkilerin içerisinde Avrupa'nın değişik ülkeleri orada kendine bir ticari pazar hazırlıyor da Türkiye niçin o ticari pazara girmesin. Yapılan budur. Bir rol çalmak değildir ve bunun yanında da bölge sorunlarını barışçıl yöntemlerle çözme noktasında adım atmaktır."

 

 

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir