Ekonominin devleri tehdit altında

Çin, Brezilya, Güney Kore gibi gelişen ekonomiler, yaşlanan nüfus ve kısıtlayıcı göçmen politikaları gibi etkenler nedeniyle, 2020 ve sonrasında istihdam piyasalarında ciddi bir açıkla karşı karşıya kalabilir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EVRİM KÜÇÜK

DIŞ HABERLER -  Dünyada bazı ülkelere oluşan işgücü açığı bazılarında oluşan işgücü fazlsı, küresel ekonominin sağlığını tehdit eden akut bir soruna dönüşüyor. Yeni yayınlanan bir rapora göre işgücü piyasasındaki sorunlar, gelecek 10-20 yıl içinde dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) 10 trilyon dolarına mal olabilir. Bu sorun, gelişmekte olan ülkelerin güç merkezi haline gelen BRIC ülkelerinin ikisini; Brezilya ve Çin’e ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı bile. Gelişmekte olan ülkelerde demografik gelişimin yani nüfus artışının zirveye yaklaştığı uyarısı yapan uzmanlara göre, gelecek yıllarda yaşanacak işgücü sıkıntısı bu ülkeler üzerinde ciddi bir baskı oluşturacak. 
Boston Consulting Group (BCG) tarafından hazırlanan rapora göre anemik ekonomik büyümeden yaşlanan nüfus, düşük doğum oranları ve kısıtlayıcı göçmen politikalarına kadar birçok faktör nedeniyle işgücü piyasasında ortaya çıkan açık ve fazlalar ekonomide büyük yaralar açabilir. BCG, 25 önde gelen ekonomide işgücü arz ve talep dinamiklerini inceledi ve 2020 ile 2030’a kadar işgücü piyasasının nasıl şekilleneceğine dair tahminlerde bulundu. Yapılan tespitlere göre 2020 yılına gelindiğinde ülkelerin çoğu işgücü fazlasına sahip olacak fakat 2030’da bu ülkelerin çoğu açık vermeye başlayacak. 

Çin 2030’da çalıştıracak kişi bulmakta zorlanacak 

Bunların içinde en dikkat çekici olanı ise başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkeler. Tek çocuk politikasının etkilerini hissetmeye başlayan Çin, yaşlanan nüfusun olumsuz yanlarıyla karşı karşıya kalacak ülkelerden biri. BCG, Çin’in işgücü piyasasında 2020 yılında 65 milyon kişi fazla verileceğini ancak 2030’da bu rakamın 24.5 milyon açığa dönüşeceğini hesaplıyor. Son zamanlarda gündeme gelen tek çocuk politikasını gevşetme çabalarının, bundan sonra doğacak çocukların 2030 yılına kadar işgücüne dahil olması beklenemeyeceğinden, etkisinin sınırlı olacağı belirtiliyor. 

Güney Kore piyasasında rekor açık oluşacak 

Analiz edilen Asya ülkeleri içinde en ciddi açığı yaşaması beklenen ise Güney Kore. Ülke 20 yıllık tarihi GSHY ve verimlilik ortalamalarını devam ettirdiği takdirde, incelenen 25 ülke içinde ikinci büyük işgücü açığına şahitlik edecek. Hızla yaşlanan nüfus nedeniyle 2040’a gelindiğinde Japonya’nın ardından OECD’nin en yaşlı ülkelerinden olacak Güney Kore’nin bu sorunu çözecek fazla seçeneği de kalmayacak. Güney Kore, yılda 2000 saatten fazla çalışan kişi sayısının en fazla olduğu ülke. Hindistan’da ise farklı olarak, 2030 yılında işgücü talebinin arzın üzerine çıkması beklenmiyor. İstihdam piyasasının efektif olarak kullanılması da Hindistan’a daha fazla ekonomik büyüme için manevra alanı sağlayacak. 

Brezilya vasıflı eleman sorunu yaşıyor 

Latin Amerika ülkelerine bakıldığında Brezilya’da da nüfus artışındaki yavaşlama ve yaşlanan nüfus ülkenin demografik görünümünü değiştiriyor. Ülkenin çalışma yaşındaki nüfusunun önemli bir bölümünün vasıfl ı olmaması ülkenin istihdam piyasası önündeki bir diğer önemli sıkıntı olarak gösteriliyor. Yapılan tahminlere göre, Brezilya’nın 2020 yılında işgücü açığı 8.5 milyon kişiyi bulacak. 2030’da ise bu rakamın beş katına çıkarak 40 milyonu aşması bekleniyor. 

Bu arada BRIC ülkelerinden Rusya da benzer şekilde 2020 yılında ciddi bir açık yaşaması beklenen ülkelerden. Avrupa’nın başarı hikayelerinden biri olarak görülen Polonya’da ise durum daha iyi görünüyor. Polonya, 2009 krizinde resesyondan kaçabilen tek AB ülkesiydi. Ancak GSYH ve işgücü verimliliği oranları son 5-10 yıllık seviyelerini devam ettirirse, 2030 yılında ülkede işgücü açığı oranı yüzde 24’ü bulabilir. 

Türkiye’de işgücü arzında artış sürecek 

Raporda Türkiye istihdam piyasasına ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. 2012’de Türkiye’de işgücü arzının 27 milyon olduğu belirtilen raporda, 2012-2020 döneminde Türkiye’de yıllık ortalama işgücü artışının yüzde 1.39 olacağı kaydedildi. 2020-2030 döneminde ise işgücü arzı yıllık ortalama yüzde 0.74 olarak gerçekleşecek. 

İşgücü açığı da fazlası da yıkıcı Peki işgücü piyasasında bahsettiğimiz açıklar ve fazlalar, dünya ekonomisi için ne anlama geliyor? Bunların küresel ekonomiye etkisi ne olabilir? BCG’nin araştırmasına göre, fazla oluşmasından (yeterli istihdam yaratabilseydi bir ülkenin yapabileceği üretim) kaynaklanan etkiyle açık oluşmasından (boş pozisyonları dolduracak yeterli işgücü olmadığı için bir ülkenin yaşayabileceği üretim kaybı ya da verimliliği artıramaması) kaynaklanan etki aynı. Yani arz-talep uyuşmazlığından kaynaklanan ekonomik kayıp. İstihdam piyasasında oluşan fazla gibi açıklar da önemli sorunlar doğurabiliyor. İşgücü açığı ekonomik büyümeyi sekteye uğratıyor. İstihdam piyasasının fazla varmesi yüksek işsizlik, vergi gelirlerinin azalması, sosyal güvenlik masrafl arının artması ve toplumsal huzursuzluk riskinin yükselmesi anlamına geliyor. Ancak piyasanın açık vermesi de, aynı ölçüde ekonomiye hasar verebilir çünkü yeni açılan pozisyonların doldurulamayabilir. Bu maaş enfl asyonuna neden olabilir ve böylelikle bir şirketin işlerini büyümesini baltayabilir. Sonuç olarak da rekabet gücü zarar görür ve ülkenin yabancı yatırım için cazibesi azalır. İstihdam piyasasında yüzde 0 ile 5 arasında fazla, de fakto açık yani doğul işsizlik olarak kabul ediliyor. 

Küresel ekonomide büyük bir delik açabilir 

BCG yazarları, geleceğe ilişkin iki senaryo hazırlamak üzere GSYH-istihdam-verimlilik ve büyüme oranları konusunda geçtiğimiz 10 yıl ve gelecek 10 yıl olarak iki ayrı senaryo kullandı. Her ülkenin 2020 ve 2030’da tarihi GSYH, verimlilik artışlarını korumak için gerekli işgücünün büyüklüğünü hesapladılar. Ayrıca hükümetlerin, dengesizlikleri en aza indirmek amacıyla alabileceği resmi emiklilik yaşını değiştirmek, göçmen politikalarını liberalleştirmek ve daha fazla işgücü katılımını sağlam gibi tedbirler de dikkate alındı. Yapılan hesaplamalara göre istihdam piyasasında oluşacak boşlukların ya da fazlaların küresel ekonomide açacağı delik 2030’da 10 trilyon doları bulacak. Raporun yazarlarından ve BGC kıdemli ortağı Rainer Strack, işgücü açığının bunun ülkelerin büyümeleri ve rekabet güçleri üzerinde ciddi olumsuzluklar doğurabileceğini söyledi. Strack, “Hükümetler, şirketler ve diğer kurumlar bu eğilimin, ulusal, bölgesel ekonomiler ve dünya ekonomisi üzerinde kalıcı bir etki bırakmasını istemiyorsa bir an önce harekete geçmeli” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'da en genç nüfusa sahip ülke Türkiye

TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye nüfusu giderek yaşlanmakta olan bir nüfus yapısına sahip olmakla birlikte, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında genç bir nüfusa sahip ve yüzde 41.1’ini çocuklar ile gençler oluşturuyor. Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile kıyaslandığında, Türkiye yüzde 16.6 ile en fazla genç nüfusa sahip iken, İspanya ve İtalya yüzde 9,9 ile en az genç nüfusa sahip. Yıllar içinde ülkemizin yaş yapısındaki değişimi görebilmek için 2000 ve 2013 yılı yaş piramitleri incelendiğinde, 15-24 yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranında 2.8 puanlık bir azalma olduğu görülüyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2013 verilerine göre çocuk nüfus olarak tanımlanan ‘0-14’ yaş grubunun toplam nüfus içindeki payının %yüzde 4.6, genç nüfus olarak tanımlanan ‘15-24’ yaş grubunun ise yüzde 16.6 olduğu belirtildi. Genç nüfusun en çok olduğu ilk üç il sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir olup en az olduğu ilk üç il ise Bayburt, Ardahan ve Tunceli. Türkiye genelinde işsizlik oranı 2013 yılında yüzde 9.7 oldu. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 2012 yılında yüzde 17.5 iken 2013 yılında yüzde 18.7 olarak gerçekleşti. Genç işsizlik oranının erkeklerde yüzde 17, kadınlarda ise yüzde 21.9 olduğu görüldü. Tarım dışı işsizlik oranı Türkiye genelinde 2013 yılında yüzde 12 oldu. Yüksek öğretim mezunu gençlerin işsizlik oranı yüzde 29.3 olurken, bu oran lise ve dengi meslek okul mezunu gençlerde yüzde 20.2 olarak gerçekleşti. 

Gençlerin yüzde 47.8’i hizmette istihdam edildi 

Sektöre göre istihdam edilenlerin oranı incelendiğinde, Türkiye genelinde 2013 yılında hizmet sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 50, sanayi sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 26.4, tarım sektöründe istihdam edilenlerin oranı ise yüzde 23.6 oldu. Sektöre göre istihdam edilen gençlerin oranı incelendiğinde ise, gençlerin yüzde 47.8’inin hizmet sektöründe, yüzde 31.5’inin sanayi sektöründe, yüzde 20.7’sinin ise tarım sektöründe istihdam edildiği görüldü.

Rapordan çarpıcı satır başları 

• Almanya, 2020’de 2.4 milyon ve 2030’da yaklaşık 10 milyon işçi açığıyla karşı karşıya kalacak. Bu ülkenin istihdam arzının yüzde 23’üne denk geliyor. Eğer bir an önce eyleme geçilmezse Almanya, daha önceki rekor GSYH artış oranlarını bir daha yakalamakta zorlanacak. 
• Brezilya 2020’de 8.5 milyon açık verecek. Bir sonraki 10 yılda bu rakamın beşe katlanarak 40.9 milyona çıkması bekleniyor. Bu da işgücü arzının yüzde 33’üne denk geliyor. Yani Almanya’nın durumundan yüzde 10 daha fazla. Ayrıca 25 ülke içinde en büyük işgücü açığını Brezilya’nın vermesi bekleniyor. 
• Çin’in işgücü piyasasında 2020 yılında 55.2 milyon ila 75.3 milyon fazla öngörülüyor. Ancak 2030 yılında bu trendin ciddi bir U dönüşü yapması ve piyasada 24.5 milyon açık oluşması bekleniyor. 
• ABD’nin 2020 yılında 17.1-22 milyon kişi fazla vermesi bekleniyor. 2030’da ülkenin işgücünde hala fazla veriliyor olacak ve bu rakam mininum 7.4 milyon olarak tahmin ediliyor. 
• Fransa, İngiltere ve İtalya’nın istihdam piyasalarında 2020 yılında çift haneli fazlalardan bahsediliyor olacak ama gelecek on yılın sonunda bu ülkeler de işgücü açığı ile yüzleşecek. 
• Güney Afrika en karamsar tablo ile karşı karşıya bulunan ülkelerden. 2030 yılında ülkenin yüzde 3oranında fazla vermesi bekleniyor.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir