Dev ekonomiler çıkış arıyor
Küresel krizin etkileri azaldı, artçı sarsıntıların büyüklüğü düştü. Ancak beklenen toparlanma da bir türlü gelmiyor. Dahası, kötümser yorumlar artıyor. İkinci dip tartışmasına yol açan en önemli sorun, 4 büyük ekonominin durumu.
Evrim KÜÇÜK
İSTANBUL - Dünya ekonomisi birçok unsurun etkisiyle frene basıyor. Dev ekonomilerinin karşı karşıya kaldığı bütçe açıkları ve gelişmekte olan ülkelerde hızla artan
enflasyon dünya ekonomisinin düzlüğe çıkmasını engelliyor.
Global ekonominin her noktasından yine kötü kokular yükselmeye başlarken, 2011 yılında global ekonomik büyüme tahmini yüzde 4.4'ten yüzde 4.3'e indirildi. Hemen yanı başımızda Yunanistan'ın tetiklediği bir borç krizi yaşanıyor. Yunanistan'ın borçlarını ödeyemez hale geleceği korkusu Euro Bölgesi'ni sarsıyor. Analistler, Yunanistan'ın iflas etmesinin bu ülkede büyük yatırımları olan Avrupa ülkelerini zor durumda bırakacağını, yatırımcının Yunanistan gibi ağır borç yükü altındaki Portekiz, İrlanda, İtalya gibi ülkeleri yalnız bırakmaya başlayacağını ve tıpkı Lehman Brothers'ın çöküşünden sonra olduğu gibi piyasaların donacağını öngören felaket senaryoları yazıyor. Atlantik'in öteki yakasında da durum hiç iyi görünmüyor.
14.3 trilyon dolar olan borç limitine yaklaşan ABD'de bu tavanın yükseltilmesine ilişkin tartışmalar Kongre'de sürüyor. Kredi derecelendirme kuruluşları ABD'de borçlanma tavanının yükseltilmemesi ve ülkenin borçlanamaz hale gelmesi halinde kredi notunun tehlike altına gireceği uyarısı yapıyor. Ülkede işsizlikle mücadele sürerken, konut sektöründe zayıflığın devam etmesi 'ikinci resesyon kapıda' endişeleri doğuruyor. Diğer yandan gözler ABD Merkez Bankası'nın (Fed) bugün yapacağı toplantıda. Toplantıda bir sürpriz beklenmiyor. Ancak toplantı sonrasında yapılacak açıklamada, 2'nci gevşeme programının bu ay sona ermesinin ardından 3'üncü gevşeme olacak mı sorusuna yanıt arayacak yatırımcı. Uzakdoğu'da ise dünya ekonomisinin iki büyük oyuncusu Japonya ve Çin'de sıkıntı yaşanıyor. 11 Mart'ta yaşanan deprem felaketiyle sarsılan Japonya'da ekonominin motoru ihracatın yavaşlaması hem ülke ekonomisi için tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor hem de global talebin azaldığını gösteriyor.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'in gündeminin ilk sırasında ise enflasyon var. Çin'de toplumsal huzursuzluğa yol açan enflasyonu dizginlemek için parasal politikanın sıkılaştırılmasının ekonomiyi frenlemesi beklenirken, aralarında Nouriel Roubini gibi felaket tellallarının bulunduğu ekonomistler de dahil birçok kişi Çin ekonomisinde sert iniş yaşanabileceğiuyarısı yapıyor. Diğer yandan enflasyon baskılarının yoğunlaşmasıyla ülkenin bazı kesimlerinde 'Arap Baharı'nı aratmayan protestolar düzenleniyor. Siyasi gerilimin bitmediği Ortadoğu ekonomilerinde de durum pek parlak görünmüyor.
ABD
Resesyonun ayak sesleri yeniden duyulmaya başladı
İŞSİZLİK ile mücadele eden ABD'de ekonomik faaliyetler beklenenden zayıf bir performans gösteriyor. ABD'de ekonomik faaliyetlerde görülen yavaşlamanın gerekçesi hammadde fiyatlarında ve petrol fiyatlarında görülen artış, kötü hava koşullarının üretimi vurması ve 11 Mart'ta Japonya'da görülen deprem ve tsunami felaketinin etkisiyle ABD'li şirketlerin parça tedariki konusunda sorun yaşaması.
Bir yandan ekonomiyi canlandırmak için uğrayan ABD diğer yandan yüksek borçlarını ve bütçe açığını düşürmek için plan ortaya koymaya çalışıyor. Uluslararası Para Fonu'na göre (IMF) ABD'nin bütçe açığının GSYİH'ye oranı bu yıl yüzde 9.9 ve gelecek yıl yüzde 7.8 olarak gerçekleşecek. ABD'nin kamu borcunun GSYİH'ye oranının ise bu yıl yüzde 98.3 ve 2012 yılında yüzde 102.3 olması bekleniyor. ABD'nin yüksek borç seviyelerini düşürmek için özel bir plan ortaya koymada yavaş kaldığına dikkat çeken uzmanlar, "ABD için, borç tavanı konusunu derhal halletmenin ve reformların yapılması ile gelir artırıcı vergi reformu dahil açığı azaltıcı planı başlatmanın kritik önem taşıdığına" işaret ediyor.
ABD'nin 14.3 trilyon dolar olan borçlanma limiti, 2 Ağustos'ta doluyor. Bu tarihten sonra Kongre'nin yönetime daha fazla borçlanma yetkisi vermemesi durumunda ise ülkenin temerrüde düşme riski ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, art arda yaptıkları açıklamada, ABD'yi de borçlanma tavanının 2 Ağustos'a kadar yükseltilmemesi halinde negatif izlemeye alacağı konusunda uyardılar.
ABD'nin bütçe açıkları ve artan kamu borcu karşısında nasıl önlem alınacağını hala net olmadığını belirten kuruluşlar, ABD'li yetkililerin orta ve uzun vadeli bütçe sorunları üzerinde mutabakat sağlayamamasının belirgin bir risk oluşturduğunu ve ülkenin AAA olan notunun gözden geçirileceğini kaydediyorlar. ABD'de 2006'da başlayan ve yakın dönemde ikinci dibine doğru ilerleyen konut krizi, son verilere göre Büyük Buhran dönemindekine kıyasla daha kötü bir noktaya geldi. Standard & Poor's'un Case-Shiller Endeksi'ne göre ABD'de konut fiyatları, kriz başladığından bu yana ortalama yüzde 33 geriledi. Bu oran, ülkede 1920'lerde başlayıp, 1930'ların başlarında sona eren Büyük Buhran döneminde en fazla yüzde 31'i görmüştü.
Konut sektöründeki gelişmeleri yakından takip eden Case-Shiller'a göre, ilk çeyrekte fiyatlarda yüzde 1.9'luk bir düşüş daha yaşandı. Şirket bu son veriyle, sektörde ikinci dip görüntüsünün de belirginleştiğini değerlendirmesinde de bulundu.
Fed'den sürpriz beklenmiyor
Bu arada piyasa ABD'de yarın yapılacak Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısına ve alınacak faiz kararı sonrası yapılacak basın toplantısına odaklandı. Toplantıda faizlerde bir değişiklik beklenmiyor ancak Fed Başkanı Ben Bernanke ABD ekonomisinde yaşanan yavaşlamaya dair görüşlerini açıklayacak. Bernanke, 2. tur parasal gevşemenin sonlandırılmasına dair bir açıklama da yapabilir. Analistler bunun bir sürpriz olmadığını vurguluyor. BlackRock CEO'su Steve Scwarzman, "Fed bunu yapacağını uzun zaman önce açıkladı. Bir şeyler gerçekleşmeye başlamadan önce insanların bunu olacağı hiç söylenmemiş gibi tepki vermesi çok ilginç" dedi. Bank of America CEO'su Brian Moynihan da Schwarzmann'a katılıyor. Moynihan, "Piyasanın anladığını düşünüyorum Bernanke önceliklerine dair çok açık davrandı. Çok merak edilecek bir şey kaldığını düşünmüyorum" dedi.
EURO BÖLGESİ
Avrupa, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en kötü krizini yaşıyor
YUNAN hükümetinin, 28 Haziran'da 28 milyar euroluk harcama kesintisi paketini parlamentodan geçirmesi, IMF-AB yardımının 12 milyar euroluk diliminin yolunu açacak. Yunanistan'ın, devasa borçlarını ödeyebilmesi için toplam 110 milyar euroluk IMF-AB yardım paketinin son dilimine temmuz ayı itibariyle ihtiyacı bulunuyor. Öte yandan, Yunanistan'ın alacağı yeni yardım paketinin büyüklüğünün ilkiyle aynı olacağı ifade ediliyor. Yetkililer, yeni planın Yunanistan'ı 2014 yılının sonuna kadar finanse edeceğini ve miktarının yaklaşık 120 milyar euroyu bulacağını belirtiyorlar.
Moody's, borçlarını çeviremeyeceğinden endişe duyulan ülkeye dünyanın en düşük notunu verirken, dün bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Yunanistan'ın borç vadelerinin gönüllü olarak çevrimini temerrüt olarak kabul edeceğini ve buna paralel olarak Yunanistan'ın notunu düşürebileceğini açıkladı.
AB Komisyonunun Parasal İşlerden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Yunanistan'ın tasarruf önlemleriyle devam etmesi gerektiğini söyledi ve Yunanistan'daki durum için ''Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana karşılaştığı en kötü kriz'' değerlendirmesinde bulundu. Yunanistan'ın borçlarını ödeyememesi durumunda bundan İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin de etkilenebileceğine işaret ediliyor. Analistler, "Piyasalarda, Yunanistan kaynaklı olarak yaşanacak bir şok hem Euro Bölgesini hem de dışını etkileyebilir" uyarısı yapıyor.
Yunanistan, küresel finans sistemini tehdit ediyor
Eğer Yunanistan temerrüde düşerse, yatırımcılar Euro Bölgesi'nde borçları ve bütçe açığı yüksek seviyelerde gezen İrlanda ve Portekiz için desteğini gözden geçirebilirler. İspanya, İtalya ve Belçika'nın da borçlanma maliyetleri artar. Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden İspanya'ya borç krizinin sıçraması ise büyük bir felaket olarak niteleniyor. O nedenle Madrid yönetimi, sıkı kemer sıkma tedbirleri aldı.
İspanyol halkı ise bu tedbirlere karşı çıkıyor. Ülke genelinde birçok kez siyasi, ekonomik ve sosyal sistemi eleştiren binlerce kişi protesto gösterileri düzenledi. Halk, krizin faturasını ödemek istemezken ülkede genel grev çağrıları yapılıyor. Analistler ise, İspanya ekonomisinde işlerin çok iyi gitmediğini düşünüyor. Ülkenin en sorunlu sektörlerinden konutta sıkıntı sürüyor. Son verilere göre konut fiyatlarında düşüş yılın ilk çeyreğinde yeniden hızlandı ve yıllık bazda düşüş, 2009 4. çeyrekten bu yana kaydedilen en büyük düşüş oranı oldu.
ÇİN
Enflasyondaki artış toplumsal huzursuzluğu tetikliyor
ÇİN ekonomisinin büyüklüğü 2011'deki 11.2 trilyon dolardan 2016'da 19 trilyon dolara ulaşacak ve Çin ABD'yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi koltuğuna oturacak. Çin'in bu yıl da yüzde 9.6'lık GSYİH artışıyla büyüme şampiyonu olması bekleniyor. Ülkedeki hızlı büyüme ise enflasyonu kontrolden çıkarmaya başladı. Çin'de hükümetin fiyat artışını dizginlemeye yönelik önlemlerine rağmen, enflasyon son 34 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Mayıs ayında tüketici fiyatlarındaki artış yıllık bazda yüzde 5.5'e ulaştı. Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 5.3 olmuştu. Ulusal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, enflasyonun yükselmesindeki en önemli etken, gıda fiyatlarındaki artış oldu. Bu dönemde gıda fiyatları yüzde 11.7 oranında arttı.Hayat pahalılığı, en önemli siyasi meselelerden biri haline gelirken, uzmanlar fiyatların daha da artmasının beklendiğine dikkat çekiyor.
Haziranda tüketici fiyatlarındaki artışın yüzde 6'ya ulaşacağı tahmin ediliyor. Ekonomistler ve yatırımcılar, "Çin enflasyonu kontrol etme şansını kaçırdı ve sert iniş riski var" diyor. Ekonomiyi kontrol etme çabalarının işe yaramadığını ve enflasyon baskısının giderek arttığını söyleyen ekonomistlere göre, enflasyonu dizginlemek için para politikasının agresif bir şekilde sıkılaştırılması Çin ekonomisinde 'sert iniş'e neden olabilir. 2007 krizini önceden bildiği için 'kahin' ve bazı kesimler tarafından da 'felaket tellalı' olarak adlandırılan ekonomist Nouriel geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, "Çin'in ekonomisinde 2013 sonrasında sert bir iniş yaşaması olasılığı anlamlı bir seviyede" demişti.
Çin'de artan enflasyon toplumsal huzursuzluğu artıyor. Ülkede geçtiğimiz günlerde yaşanan protesto gösterileri 'Arap Baharı'nı aratmayacak nitelikteydi. Hamile bir seyyar satıcının polis tarafından yere itilerek düşürülmesinin ardından, bir süredir sertliğinden şikayet edilen polise karşı ayaklanma çıkmıştı. Gözlemciler, kötü çalışma koşulları ve enflasyonun düşük hayat standartlarını daha da kötüleştirmesinin yönetime karşı isyanları artırabileceği ve Çin'de bir kaos ortamının oluşabileceği uyarısı yapıyor.
Konut balonu sönüyor mu?
Çin'de konut sektörü de yakından takip ediliyor. Son veriler, konut fiyatlarında yıllardır devam eden artıştan sonra Çin'de gayrimenkul balonunun sönmeye başladığını ortaya koyuyor. Konut fiyatları bazı büyük şehirlerde düşüşe geçti ve Çin ekonomisinin beklenenden daha hızlı yavaşlayabileceği sinyalini verdi. Bu sektörün sağlığı Çin'in inşaat, çelik ve çimento sektörleri için hayati önem taşıyor.
JAPONYA
Depremle sarsılan ülkenin kredibilitesi giderek zayıflıyor
11 MART'TA meydana gelen deprem ve tsunami felaketinin yaralarını sarmakta zorlanıyor. Ülkenin mayıs ayında ihracatında yaşanan beklentinin üzerindeki düşüş, ekonomiyi canlandırma çabalarının hızlandırılması gerektiğine işaret ediyor. Japonya'nın ihracatı, mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.3 ile beklentilerin üzerinde geriledi. Ekonomistler, ülkenin ihracatının geçen ay yüzde 8.4 gerileyeceğini tahmin ediyordu. Japonya Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, 11 Mart'ta meydana gelen deprem ve tsunami felaketinin etkisiyle ülkenin ihracatı geçen ay yıllık bazda 10.3 oranında azalarak 4.76 trilyon yen (6 milyar dolar) oldu.
Ülkenin ithalatı ise mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12.3 oranında artarak 5.61 trilyon yene yükseldi. Dolayısıyla Japonya'nın cari açığı geçen ay 853.7 milyar yene (10.6 milyar dolar) ulaştı.
Ülkenin cari açığı 2009 yılı Ocak ayında 967.9 milyar yenle en yüksek seviyeye ulaşmıştı. Ülke ekonomisinin motoru olarak görülen ihracattaki gerileme, Japonya'nın canlanmasına sekte vurmasının yanında, global talebin azaldığını da göstergesi. Ülkedeki otomotiv sektörünü vuran deprem ve tsunami felaketinin ardından şirketler, enerji kesintileri ve parça tedariki konusunda yaşanan sıkıntılarla mücadele ediyor. Dünyanın en büyük otomobil üreticisi Toyota'nın üretimi, mayıs ayında deprem öncesi seviyenin ancak yarısına ulaşabildi. Bakanlığın verilerine göre, Japonya'nın otomobil ihracatı mayıs ayında yıllık bazda yüzde 38.9, ABD'ye olan ihracat miktarı yüzde 14.6, Çin'e ihracatı yüzde 8.1, Avrupa Birliği'ne ihracatı ise yüzde 8.8 oranında geriledi.
Notçular Japonya'nın da kulağını çekti
11 Mart'ta meydana gelen deprem, tsunami ve nükleer felaketin Japonya'nın kamu finansmanının üzerindeki olası etkisi de büyüyor. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkenin kamu borcunun artmasının beklendiği ifade ediyor. Geçen yılın sonunda Japonya'nın kamu borcu, GSYİH'nin yüzde 210'un ulaşmıştı.
Fitch, Japonya'nın ülke kredibilitesinin, artan kamu borçlarının yarattığı negatif baskı altında olduğunun altını çizerek, istikrarlı bir görünüme ulaşabilmesi için Japonya'nın daha güvenilir ve daha güçlü bir mali konsolidasyon planına ihtiyacı olduğunu bildirdi. Fitch, felaketin 2011-2012 döneminde yol açacağı yeniden inşa harcamalarının kamu harcamalarına etkisinin GSYİH'nin yüzde 2'si olacağını öngördü.
Hindistan: Enflasyon artıyor, soğutma tedbirleri yolda
ASYA'YA bir başa dev ekonomi Hindistan'ın da başı enflasyonla dertte. Ekonomik büyümede Çin ile yarışırken enflasyonda da yarışıyor. Hindistan'da mayıs ayında enflasyon yüzde 9.06'ya yükseldi. Genel olarak baktığımızda ise enflasyon artıyor üretim artıyor ekonomiyi soğutmak için yeni tedbirler bekleniyor şeklinde özetlenebilir. Hindistan Merkez Bankası, enflasyonla mücadele amacıyla geçen yıl mart ayından bu yana 10 kez gösterge faiz oranını artırdı.
Merkez Bankası, artan fiyatlarla mücadelesini sürdürmek için gösterge faiz oranını 25 baz puan (yüzde 0,25) artırarak yüzde 7.25'ten yüzde 7.5'e çıkardı. Banka, böylece Mart 2010'dan bu yana gösterge faiz oranını 10'uncu kez artırmış oldu. Asya'nın üçüncü büyük ekonomisi Hindistan'da nisan ayında yüzde 8,66 olan tüketici fiyatları, artan gıda ve akaryakıt fiyatları nedeniyle geçen ay yüzde 9.06'ya yükseldi. Başbakan Manmohan Singh, enflasyonu ülkenin büyümesinde 'ciddi tehdit' olarak değerlendirdi.
Brezilya: Sağlam adımlar atıyor, kredi notu yükseliyor
DÜNYANIN en büyük ekonomileri bütçe açıklarıyla boğuşurken, Brezilya'nın mali politikası kredi derecelendirme kuruluşlarından övgü alıyor. Moody's ülkenin kredi notunu BAA3'ten BAA2'ye yükseltti, görünümü pozitif olarak belirledi. Moody's, Brezilya'nın Baa3 olan devlet tahvili notunu Baa2'ye çıkardı.
Görünümü ise pozitif olarak belirledi. Moody's yaptığı açıklamada kredi notunun artırılmasının Brezilya hükümetinin genişlemeci politikaları geri alma ve daha muhafazakar bir politika duruşu sergileme isteğini yansıttığını vurguladı. Moody's, son politika ayarlamalarının daha sürdürülebilir makroekonomik senaryoya ve iyileşen orta vadeli mali görünüm ve büyüme göstergelerine neden olacağını belirtti.
Kurumdan yapılan açıklamada, ülke ekonomisine yönelik beklentilerin oldukça iyimser olduğunu ve önümüzdeki yıllarda daha istikrarlı bir büyüme bekledikleri ifade edildi. Bununla birlikte, Brezilya'ın kredi büyümesinin önüne geçmek adına uyguladığı politikaların enflasyon baskılarını artırdığına da dikkat çekildi.
Rusya: Büyüme yavaşlıyor BRIC'ten kopmamaya çalışıyor
İLK KEZ 2001 yılında ortaya atılan, BRIC ülkeleri terimi Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ekonomik büyüme ve gelişme potansiyeline işaret ediyordu. Ancak günümüzde Rusya'nın bu gruba dahil edilmeyi ne kadar hak ettiği sorgulanıyor. Ancak BBC'de yer alan bir haber analize göre, Rusya'nın bu gruptaki yeri sorgulanıyor günümüzde.
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, bu yıl ekonominin yüzde 4.5-5 büyüyeceğini söyledi ve ülkenin sorunlarını çözmesi halinde Çin ve Brezilya ile yarışır bir ekonomi haline gelebileceğini belirtti. Ancak HSBC bankasının Moskova bürosundan baş ekonomist Alexander Morozov önümüzdeki yıllarda Rusya'nın yüksek büyüme oranlarına sahip olamayacağı kanısında. Morozov'a göre Brezilya, Hindistan ve Çin sanayileşmeyi sürdürme ve istihdamı artırma potansiyeline sahip, Rusya ise halihazırda tüm işgücünü harekete geçirmiş durumda. Brezilya, Hindistan ve Çin'in nüfusundaki büyük artışlar işe aç bir genç ve eğitimli işgücü yarattı. Rusya'nın nüfusu ise Soğuk Savaş ardından düşüşe geçti.