Değişim Sürecinde Türkiye
DÜNYA'nın basın sponsoru olduğu The Economist 18. Yuvarlak Masa Toplantısı yapıldı.
DÜNYA Gazetesi'nin basın sponsoru olduğu The Economist tarafından düzenlenen 'Değişim Sürecinde Türkiye-Türk Hükümetiyle 18. Yuvarlak Masa Toplantısı'nda konuşan Ali Babacan, Türkiye'nin kriz sonrası alınan sonuçlar itibariyle pek çok gelişmiş ülkeye nazaran çok daha iyi bir konumda olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin ilk 6 ayda yüzde 11'lik büyüme rakamına ulaştığına işaret eden Babacan bu büyümenin tamamıyla tüketim ve özel sektör kaynaklı olduğunu söyledi. Bu durumun Türkiye piyasalarındaki güven unsurunun sağlandığına işaret ettiğini vurgulayan Bababcan, şöyle konuştu: "Başka ülkelerde bankaların durumu müsait olduğu halde kredi kullandırmada zorluk çekiyor. Türk bankaları çok çok iyi sınav verdi. Bizim 2004, 2005 ve 2006'da yaptığımız reformlar çok işe yaradı. Şimdi geri dönüp baktığımda, 8 yıl önce söylediğimiz şeylerin aynısını yapıyor olmanın rahatlığı içerisindeyiz.
Bizden önceki dönemde 17 stand by anlaşması imzalandı, bunların hiçbiri tamamlanamadı. Biz Kendi dönemimizde 3 yıl süreli 2 stand-by anlaşması imzaladık ben 10 niyet mektubuna imza attım. Biz kendi politikalarımızı 2002 seçimlerinden önce zaten detaylı açıklamıştık. Daha henüz IMF ile tanışmadan biz ne yapacağımızı ortaya koyduk."
'Politikamız günlük değil'
Konuşmasında dünya piyasalarındaki risklerden de bahseden Babacan, birçok ülkede yaşanan siyasi istikrar eksikliğinin veya zayıflığının piyasalar açısından ciddi sıkıntı yarattığını belirtti. Dünyada çok fazla konsolidasyon ve azınlık hükümeti olduğuna değinen Babacan, bugün yapılacak bir seçimde koltuğunu kaybedecek çok fazla lider olduğunu anlattı.
Piyasaların bu durumu olumsuz algıladığını kaydeden Babacan, dünya piyasalarında yaşanan güven sorununa işaret etti. Bugün dünyadaki pek çok bankanın olağanüstü kaynaklarla ayakta durduğunu kaydeden Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
"Birçok ülkenin bütçe yapıları zayıflamış durumda. İşsizlik yüksek ve bu ülkelerde büyümeye devam ediyor. Yüksek işsizlik büyüme rakamları üzerinde baskı kurmaya devam edecek. Biz Türkiye olarak dünyanın en büyük ekonomisi değiliz ama politikaları uygulamada ısrarla doğruları yapan bir ülkeyiz. Serbest ticaretten yanayız, bunu ısrar ve inatla sürdürüyoruz. 8 yıl sonunda kimse bizden farklı bir uygulama beklemesin. Tüm dünyada da istihdam temel sorunken biz geçen yıl 1.5 milyon istihdam yarattık. Biz günlük esen rüzgarlarla politika değiştirmeyen bir ülkeyiz."
'Meclis iç tüzüğü değişmeli'
Türkiye'de yatırım ortamını iyileştirmek için önemli adımlar atıldığını da söyleyen Babacan Türkiye'ye yılda ortalama 1 milyar dolar civarında yabancı sermaye girdiğine işaret ederek, bu noktada iyileştirilen rekabet ortamının da önemli rol oynadığını söyledi. Türkiye'nin birkaç yıl öncesine kadar gerekli yasal düzenlemeleri yeteri kadar hızlı yapamadığına ilişkin eleştirilere de yanıt veren Babacan, Meclis iç tüzüğünün bu duruma engel olduğunu belirtti. İç tüzük nedeni ile muhalefet partilerinin istemedikleri yasalara çok rahat engel olabildiklerini anlatan Babacan, TBMM iç tüzüğünün en kısa zamanda değiştirileceğini de sözlerine ekledi.
'AB bizim için bir haktır'
AB sürecini Türkiye'de en ileri götüren iktidar olduklarını belirten Babacan, şöyle devam etti:
"Her ne kadar AB tarafında sorunlar olsa da, AB'de ciddi sıkıntılar yaşansa da, AB'de yaşanan sıkıntılar dönüp dolaşıp Türkiye'nin AB sürecine olumsuz etki yapsa da biz bu kararlığımızı aynen devam ettiriyoruz ve sürecin rayında gitmesi, ilerlemesi için de azami çaba gösteriyoruz. Eminim ki bugünlerde 'Türkiye şöyle bir vazgeçse, Türkiye'yi yıldırsak, Türkiye'ye zaten oldukça zor dönemler yaşattık, yaşatıyoruz, Türkiye şöyle bir kendiliğinden vazgeçse' diye düşünen AB'de çevreler vardır. Ama bu olmayacak. Bu bizim için bir haktır. 1959'dan bu yana devam eden, müktesebatı olan konudur. Taviz vermeyeceğiz."
Şimşek: Para bolluğuna çözüm rekabetçi piyasa
Global piyasalarda bazı ülkelerin belirlediği politikalar nedeniyle para basılmaya devam edileceğini söyleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bu paranın bir kısmı Türkiye'ye gelecek. Bazı gelişmeler üzerinde kontrolümüz daha sınırlı. Basılan paraların bir kısmı Türkiye'ye gelecek. Biliyorum ki bu zorluk da getirecek ama bu benim hükümetimin politikası değil. Buna kolay bir çözüm yok. En iyisi ülkeyi daha rekabetçi hale getirmek" dedi.
Şimşek, Türkiye'nin global piyasalardaki bu para bolluğuna niş ürün ve pazarlarla karşılık verebileceğini söyledi. Türkiye'Nin bu noktada seçtiği yolun uzun vadeli taahhütler getirdiğini anlatan Bakan Şimşek, "Önümüzdeki yol bizi refah çıkaracak bir yol. Tabi nakde ihtiyacımız var daha fazla. Uzun vadede başka alternatifler daha iyi sonuç vermeyecek. Çin, Hindistan veya Bangladeş'teki ücretlerle bizim yarışabilmemiz mümkün değil .Biz AB'ye erişmeye çalışıyoruz. Bizim sürekli olarak niş pazar ve ürünler bulmamız farklı odak noktalarına eğilmemiz gerekir" dedi. Bakan Şimşek, bugüne kadar kriz sürecinde hükümet olarak uyguladıkları politikalar ve aldıkları karalar ile iyi bir noktaya geldiklerin ifade ederek, yaratılan bu güven ortamı ile önümüzdeki yıl düzenlenecek seçimleri de kazanacaklarını öne sürdü.
"Çift haneli büyüme rakamlarını sürdüremeyiz"
Ekonomik kriz sonrası Türkiye'nin önceden açıklandığı gibibir toparlanma sürecinde olduğunu söyleyen Bakan Şimşek, Türkiye'nin geri dönüşünün de tahmin edildiği gibi güçlü bir şekilde olduğunu söyledi. 2009'un son çeyreğinden başlamak üzere güçlü bir büyüme gösterdiğini söyleyen Şimşek, "Büyüme hızı oldukça güçlü oldu özellikle temel olarak özel tüketim ve yatırım kalemleri liderliğini sürdürdü.Yılın ilk yarısında yüzde 11 büyüme hızı görüldü ama net ihracatımız nötürdü.Ancak bazı zafiyetlerimiz var. Çift haneli büyüme hızını sürdüremeyeceğiz. bunu destekleyecek tasarrufumuz yok. Bunu destekleyecek yapısal problemlerimizi çözmüş değiliz ama büyüme yine de güçlü olarak devam edecek.
Patronlar ve yöneticiler, Türkiye'nin geleceğini parlak görüyor
Toplantıya iş dünyasından önemli isimler de katıldı.Farklı oturumlarda konuşan işadamları ve yöneticiler, hem şirketleri hem de Türkiye'nin durumu ve geleceği ile ilgili değerlendirmelerde bulundular.
Kotil: Uçak yapacak altyapı var
Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil: "THY gelişirken bir başarı hikayesi yarattı. 16 bin çalışanımızla çok iyi bir iletişim içindeyiz. Ben yönetim olarak onları motive ediyorum, onlar da beni motive ediyor. Yolcu olarak ben uçtuğumda bazıları birer kağıt yazıyorlar ve 'sayın patron sizi seviyoruz' diye bana getiriyorlar. Bana böyle güzellikler yapıyorlar. Soruluyor, "Türkiye kendisi uçak yapar mı? Bu türlü bir proje olabilir, ama biz işin ticari tarafına bakarız. Tabii ben uçak mühendisi sıfatıyla konuşursam bu projeler 5-10 yıl arasında zaman alır. Türkiye bunu yapabilir. Böyle bir altyapısı var. Uzman görüşü olarak söylersem, 5 yıl içinde ürün piyasaya sürülebilir. Hiç uçak yapmayan Japonlar'ın şu anda geliştirdikleri bölgesel uçak 9 yıllık periyotta gerçekleşmiş oluyor. Türkiye'nin, THY'nin bugünkü durumuna baktığımızda fevkalade yüksek teknolojiye sahip olduğumuzu görüyoruz. Başka teknolojileri de biz destekliyoruz.
Bir uçağın tasarımını yapmak, onu Türkiye'de imal etmek çok da zor bir şey değil. Bu vizyonu gerçekleştirebiliriz. Yüksek teknolojiye ilişkin araçların tasarımı, imalatı yapılabilir ve ticari olarak da fizıbıldır. Ancak biz burada işimize odaklanıyoruz, çok başarılıyız. Dünyadaki işletmeler açısından 6. en başarılı şirket olduk. Karlılığımız aynı düzeyde devam ediyor. Çalışmalarımızı başarıyla sürdürüyoruz. Tasarım işin en önemli kısmı. inovasyon ve tasarım yeteneği varsa sonraki aşamada başarılı olunur."
Yülek: Demiryolu ihmal ediliyor
PGlobal Global Advisory Services Genel Müdürü Murat Yülek: "Türkiye yıllar boyunca kendisini vasat bir ülke olarak gördü, ancak Türkiye'nin potansiyeli bunun çok çok üstünde. Hava taşımacılığı piyasasının liberalleştirilmesiyle sadece THY daha hızlı gelişmekle kalmadı, herkes için bu geçerli oldu, Şu anda 15 farklı havayolu şirketi var. Türkiye bir enerji merkezi haline geldi.
Nabucco projesi tamamlandığında dünyanın enerji liderlerinin çoğu İstanbul'a ve Türkiye'ye gelmeye başlayacak. Bütün bu projeler tamamlandığında Türkiye, en büyük ekonomik merkezlerinden biri haline gelecek. İstanbul altyapı eksikliği çekiyor. Altyapıda büyük eşitsizlikler var. Aynı zamanda gereksiz şekilde karayollarına yatırım yapılıyor ve demiryolları ihmal ediliyor. Altyapı eksikliklerini kapatabilmek için Türkiye çok zorlanacak" dedi.
Şener: Eksen kayması yok
TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şeneri: "Türkiye, komşu ülkelerle ilişkileri iyileştirmeden önce bizim uluslararası devlerle işbirliği yapmamız mümkün değildi. Şimdi yapıyoruz. Bugün geldiğimiz yere baktığımızda bu aslında çok farklı bir hikaye. Bu hikaye, Türkiye'nin dış politikasının o bölgelerdeki gelişmesine paralel olarak gerçekleşmiştir. Türk hükümeti dış politikasını değiştirdi, artık iş görüşmelerine bizi desteklemeleri için Türk büyükelçilerini de götürebiliyoruz. Şuna inanmıyorum; 'Türkiye bir eksen kayması içinde ve eksenini Doğu'ya kaydırıyor' denildiği vakit ben buna inanmıyorum.
Dünya ekonominin ağırlık merkezini Doğu'ya kaydırıyor. Budur doğru olan. Bundan sonra Atlantik bölgesi yerini Pasifik bölgesine terk edecek. Eminim ki önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın en büyük havalimanı içinde Avrupa havalimanlarının adı sayılmayacak. En büyük havalimanları İstanbul'un doğusunda yer alacak. TAV'ın büyümesine bakıldığında know how'umuzu İstanbul'dan aldık, önce İran'a taşıdık. Orada havalimanının geri kalanını tamamladık. Daha sonra Gürcistan'da bir ihale kazandık. Şimdi Tiflis Havalimanı üzerinde çalışıyoruz. Daha sonra Batum Havalimanı... Şimdi Makedonya'da 2 havalimanını işletiyoruz. Tunus'ta da aynı şey yapıyoruz."
Koller: En değerli varlığınız işgücü
Mercedes-Benz Türkiye Finansman Başkanı Franz Koller ekonomik olarak Türkiye'nin AB'nin içinde olduğunu ve çok güçlü bir şekilde rekabet ettiğini, Avrupa'nın bu gerçeği yeterince hızlı fark edemediğini vurguladı. Türkiye'nin en değerli varlığının işgücü olduğuna işaret eden Koller, halihazırda ne istenirse yapılmasına imkan verecek insan gücü bulunduğunu kaydetti. Orta sınıf KOBİ'lerin her türlü yeni konsepte henüz katılamadığını ifade eden Koller, "Hep büyükler üzerine odaklanılıyor ama güçlü ekonomi kendini orta sınıf üzerine bina eder" diye konuştu. Koller, enflasyon ve kayıt dışı ekonominin Türkiye'nin hala önemli sorunları olduğunu, kayıt dışı bu düzeyde kaldığı sürece devletin vergi toplama probleminin de sorun olmaya devam edeceğini söyledi.
Alanbay: Burada pazar muhteşem
The Dow Chemical Company Finans Direktörü Merih Alanbay: "Dünya nüfusun 20-30 yıl içinde 1 milyar artacak. İnsanlar artık 120 yaşına kadar yaşayacak, enerji talebi yükselecek. Önümüzdeki 15-20 yıl içinde Türkiye'ye 20 milyar dolar yatırım bekleniyor. Pazar açısından burası muhteşem. Para kazanıyoruz. Buraya yatırım da yapıyoruz. Yatırımlar sadece sabit değerlere olmamalı. Parasal olmayan yatırımlara da ihtiyaç olacak."
Silliman: Gelişmiş ülkesiniz
ABD Büyükelçiliği Temsilcisi Douglas Silliman: "ABD ile Türkiye hiçbir zaman çok güçlü ekonomik bağ kuramadı. Türkiye daha çok Avrupa ile ticaret partneri oldu. Bugün artık ABD ile Türkiye ilişkileri açısından yeni bir paradigma var. Biz herkesin kazançlı çıkacağı çözümler peşindeyiz. Herkesin nemalanacağı bir işbirliği düşünüyoruz. Türkiye ve İsrail ABD'nin iyi dostlarıdır. İlişkilerin düzelmesi noktasında ABD elinden geleni yapacak. ABD, Türkiye'yi artık gelişmekte olan ekonomi olarak görmüyor. Türkiye Çin'den sonra en hızlı büyüyen ülke. Türkiye ABD için artık gelişmekte olan değil gelişmiş bir ülkedir. Gerçek bir ekonomidir. Biz Türkiye ile ortak olmak istiyoruz. İki ülkenin rekabetçi avantajlarını bir arada kullanmalarını istiyoruz."
Terzioğlu: Bölgeyi iyi biliyoruz
Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA/AmCham) Başkanı Uğur Terzioğlu:"Türkiye'ye gelip burada üretim yapmak ve gümrük avantajıyla Avrupa'ya mal satabilmek önemli. Türkiye aynı zamanda Azerbaycan, Özbekistan gibi ülkeleri iyi tanıyor. Türk şirketleri bu bölgede iş yapmayı biliyor, komşularıyla da iyi ilişkileri var. Bazıları Türkiye'yi 'yönünü Doğuya çevirdi' diye eleştiriyor. Ama Türkiye sadece Doğu ile değil Batı ile de önemli işler yapıyor."
MERRILL LYNCH TÜRKİYE CEO’SU ELİF BİLGİ ZAPPAROLİ
Türkiye’nin uzun vadeli ekonomi planı yok
"Türkiye’de önemli bir normalleşme süreci yaşanıyor. Düşük faiz oranları, insanların kendi para birimlerinde borçlanmaları önemli bir gelişme. Ülkede normalleşmenin yaşanması, büyümenin de öngörülebilir olmasını sağlıyor. Fakat sorun Türkiye’nin önünde on senelik bir planının olmaması. Türkiye nereye gidiyor? On sene sonra nerede olacak? Bu hükümet göreve geldiğinde var olan IMF planını, başarılı bir şekilde sürdürdü, fakat daha sonra büyümenin nasıl devam edeceğine dair uzun vadeli bir plan oluşturmadı. Bu konuda TÜSİAD gibi sivil toplum örgütlerine ve özel sektöre de görev düşüyor. Beni en fazla endişelendiren konu, bütçe açığından çok, finansal ve yasal düzenlemelerin yavaş ilerliyor olması."
DOĞAN HOLDİNG CEO’SU NEBİL İLSEVEN
İnovasyon odaklı bir ekonomiye ihtiyaç var
"Türkiye’nin normalleşme sürecine girmesi, inovasyon odaklı bir ekonomi olmasına; sosyal politikaların ekonomi politikaları ile birlikte sürdürülebilmesine bağlı. Türk hükümeti iş dünyasının gelişime destek veren bir ortam sağlıyor. Büyüme sürecinde, Türkiye’nin öncelikle kurumsal yönetim, sermaye yönetimi açısından kendi yapısını geliştirmesi gerekiyor. Çin’de de büyümenin en önemli anahtarı iç pazarın canlanması oldu. Çok uzun zamandır AB konusu ile yaşıyoruz. Türkiye’nin AB ilişkileri taktik değil, stratejik bir bakış açısından değerlendirilmeli. Bu iki bölgenin birlikte olması gerekiyor. Her iki taraf arasında ortak nokta bulunduğunda, bu her iki taraf için de son derece olumlu sonuçlar doğuracak."
SABANCI HOLDİNG İŞ GELİŞTİRME VE SİGORTA KURUMSAL STRATEJİ BAŞKANI HAKAN AKBAŞ
Ar-Ge ve markalarımıza yatırım yapmalıyız
"Yabancı yatırımcılar, yatırım alanı belirlerken Brezilya ve Türkiye arasında karar vermek zorunda kalıyorlar. Ekonomi son derece iyi gidiyor. Yabancı sermaye girişi de son derece iyi. Dünyanın en büyük 16. ekonomisi konumundayız. Bunu koruyabilmek için büyüme yolunda devam etmek gerekiyor. Her sektörde daha derinlemesine reformlar yapmak gerekiyor. Enerji sektörü Türkiye için çok önemli bir potansiyel. Türkiye enerji konusunda özelleştirmeler yaptı fakat, bu alanda yeni düzenlemelere, fiyat belirlemelerine ihtiyaç var. Bütçe açığını sürdürülebilir bir şekilde finanse edebilmek açısından bu çok önemli. Ar-Ge’ye, bilgi teknolojilerine; markalarımıza yatırım yapmamız gerekli."
MÜZİK YAPIM VE MENAJERLİK ŞİRKETİNİN KURUCUSU İŞADAMI HADİ ELLAZİ
İnternette başarısız olan varlık gösteremiyor
Türkiye’nin büyüyen ekonomisinde en önemli rollerden birisi, ülkenin geleceğini yönlendirecek genç yatırımcılara ve işadamlarına ait. Hadi Elazzi de bunlardan birisi. 1973 doğumlu olan Elazzi, 2003’te Haluk Karaosman ile birlikte müzik yapım ve menajerlik şirketi GRGDN’ı kurdu. Elazzi’nin yorumları şöyle: "Bizim gibi müzik ve eğlence sektöründe faaliyet gösteren bir şirket için sosyal ve demografik faktörler çok önemli. Levi’s, McDonald’s gibi çok uluslu şirketlerin Türkiye’ye girmesi özellikle gençleri çok etkiledi ve hayatımızı ‘trend’ kelimesi dahil oldu. 80’li yıllar eğlence sektörü için çok hızlı gelişti. 90’lı yıllarda ise internet kavramı tüm sanayiyi değiştirmeye başladı. İnternet üzerinden pazarlama yapmayan, internet üzerinde varlık göstermeyen şirketler ise başarılı olamamaya başladı."
AB GENEL SEKRETERİ BÜYÜKELÇİ VOLKAN BOZKIR
Türkiye, kendine saygı duyulan bir ülke
"Türkiye büyük bir ekonomi. AB ile müzakere eden, fakat diğer ülkelerden daha farklı bir müzakere yapısına sahip. Fasılların 18 tanesi siyasi nedenlerden dolayı açılamaz halde. Öte yandan Türkiye, ekonomik ve siyasi açıdan istikrar sahibi, kendine saygı duyan bir ülke. AB ise euro bölgesinde yaşanan krizin üstesinden gelmeye çalışıyor. Bizim AB amacımızın nedeni artık para değil. AB’de günlük çalışma saati 28 saate ulaşıyor. Türkiye’de ise günlük çalışma saati 16. Vizeyi kaldırsak, AB ülkelerinden Türkiye’ye çalışmak için gelen çok kişi olur."
AVRUPA YATIRIM BANKASI (AYB) BAŞKAN YARDIMCISI DR. MATTHİAS KOLLATZ-AHNEN
Ekonomi, şartları karşılamıyor
"40 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de her yıl 2 milyar Euro’luk projeye destek sağladık. Türkiye’nin AB üyelik sürecinde karşılaşacağı sorunların ekonomik boyutları ile ilgilendik.
Türkiye ekonomisi iyi yönde gidiyor, ama AB üyeliği için gerekli olan tüm şartları yerine getirmiş değil. Ülkenin büyüklüğü de bu süreçte önemli bir boyut oluşturuyor. AYB olarak Türkiye kadar destek verdiğimiz başka bir AB üyesi olmayan ülke yok. Hatta, Türkiye’nin aldığı destek, duvar yıkıldıktan on sene sonra Doğu Avrupa ülkelerinin aldığı desteğin tamamına denk geliyor. AYB’nin destek olabileceği stratejik projeler var. Bu projeler AB katılım sürecini kolaylaştırabilecek projeler. Nabucco bunlardan birisi."