Cenevre insanlık felaketine dikkat çekebildi
Suriye'de binlerce insanın ölümüne neden olan savaşın başlangıcından itibaren rejim ve muhalifleri ilk kez Cenevre'de bir araya getiren konferans,insanlık felaketine daha fazla odaklanılmasına yardımcı oluyor
WASHINGTON -Suriye'de 100 bini aşkın insanın ölümüne neden olan savaşın başlangıcından itibaren rejim ve muhalefeti ilk kez 3 yıl sonra Cenevre'de bir araya getiren konferans, krize çözüm üretmekten uzak olsa da Suriye'deki insanlık felaketine daha fazla odaklanılmasına yardımcı oluyor.
Suriye'deki krize çözüm için toplanan Cenevre-2 Konferansı, savaşın başlangıcından beri Beşşar Esed yönetiminin yetkilileri ile Batı destekli muhalifleri ilk kez aynı masada buluşturdu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, konferansı, ülkede akan kanı durdurmada bir "umut" olarak görürken, dördüncü gününü geride bırakan konferanstan siyasi geçiş sürecinin sağlanacağı ve şiddetin sonlandıracağına dair sinyaller gelmiyor. Toplantıdan mucize beklemediklerini en başından beri vurgulayan BM Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar el-İbrahimi'nin "Burada mucizelere yer yok ama devam edeceğiz ve ilerleme sağlayıp sağlayamayacağımızı göreceğiz" şeklindeki sözleri ise beklentilerin seviyesini bir bakıma ortaya koyuyor.
Konferansın şu ana dek beklenileni vermediğinde hem fikir olunsa da Cenevre-2'nin şüphesiz başarılı olduğu nokta ülkedeki insanlık dramına daha fazla dikkati çekebilmesi oldu.
Rejim tarafından açlığın silah olarak kullanılması, toplantıda hem muhaliflerin hem de Türkiye'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkenin öne çıkardığı başlıklardan olurken Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Sözcüsü Luey Safi de konferansın ilk iki gününde insani koridorların açılmasına, gıda ve ilaç yardımlarına odaklandıklarını ifade ediyor.
"Yermuk'ta insanlar açlığa yenik düşüyor"
Taraflar çözüm için Cenevre'de buluşurken, abluka altındaki Suriye şehirlerinde ise insanlık krizi yaşanıyor.
Sivillerin zor durumda bulunduğu Humus'a ulaştırılacak insani yardımlar Cenevre'de tarafların şu anda üzerinde anlaşamadığı konulardan. Ancak başkent Şam'da Filistinli mültecilerin kaldığı Yermuk Kampı ise içler acısı trajedinin yaşandığı diğer bir yer. Açlığın pençesindeki kampta dün ikisi çocuk 6 kişinin daha açlıktan hayatını kaybettiği bilgisi gelirken, aylardır gıdasızlık ve tıbbı malzemelerin eksikliğinden ölenlerin sayısı 75'i aştı.
Soruları yanıtlayan BM Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Washington Temsilcisi Christopher McGrath, Yermuk Mülteci Kampı'ndaki durumu "oldukça korkunç" olarak tanımlıyor.
Savaş başlamadan önce kampın nüfusunun 160 bini bulduğu bilgisini veren McGrath, gıda ve tıbbi malzemelere ulaşamayan mültecilerin kampı terk ettiklerini söyledi. Şu anda kampta sadece 18 bin sığınmacının kaldığını ve büyük bir trajedinin yaşandığını anlatan McGrath, "Ciddi gıda yetersizliği var. Yetersiz beslenmeye yönelik birçok rapor var. Medyadan açlıktan ölümlere dair haberler alıyoruz. Bazı insanlar bu açlığa yeni düşüyor. Uluslararası toplumun bir araya geleceğini ve sadece Yermuk'te değil, ülkedeki diğer sivil halkın yaşadığı bölgelere de insani yardım kuruluşlarının ulaşmasını sağlamada gerekli baskıyı uygulayacağını ümit ediyorum" dedi.
Rejimden 'önümde diz çök ya da açlıktan öl' kampanyası
ABD yönetimi de Suriye'de insanların yaşadığı dramın bir an önce sonlandırılmasını istiyor.
Obama yönetimi, Cenevre-2'yi tam yetkili bir geçiş hükümetinin kurulmasına yönelik sürecin başlangıcı olarak görürken, akan kanı sona erdirmenin yolunun, Cenevre bildirisinin uygulamaya geçirilmesi yoluyla ulaşmaya çalıştıkları müzakere edilmiş bir çözümden geçtiğini her fırsatta belirtiyor. Ancak Washington, bugünlerde Suriye'de yaşanan insanlık dramı üzerinde daha fazla duruyor. Zira Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın brifinginde, Suriye'de rejimin Humus'a gidecek insani yardım konvoyuna müsaade etmesi çağrısında bulundu.
"Suriye rejiminin, konvoyların Humus'un eski şehrine çok ihtiyaç duyulan insani yardımları ulaştırmasını onaylaması gerektiğine kuvvetle inanıyoruz" diyen Psaki, bölgede durumun çok vahim olduğuna ve açlık nedeniyle ölümlerin yaşandığını kaydetti. Psaki, "Siviller, serbestçe gelip gidebilmeli ancak Humus halkı, çok ihtiyaç duyulan gıda ve diğer yardım malzemesini edinmeden önce evlerini terk etmeye ve ailelerinden ayrılmaya zorlanmamalı. Tahliye, çok ihtiyaç duyulan insani yardımların bir alternatifi değil. Rejimden, 'önümde diz çök ya da açlıktan öl' şeklindeki alçakça kampanyasında olduğu gibi buna benzer taktikler gördük" ifadesini kullandı.
Suriye rejimine çağrıda bulunan Psaki, "Yapmaları gereken basit bir iş var, şu ana kadar reddettikleri bir iş; insani yardım konvoylarının eski şehre girmesini kabul etmek" diyerek rejimin yaşanan insanlık krizindeki sorumluluğunu ortaya koyuyor.
"Önemli olan Suriye'yi insanlık kabusundan çıkarmak"
Washington'daki önde gelen düşünce kuruluşlarından Wilson Center'de düzenlenen Cenevre'deki görüşmeler ve Suriye'nin geleceğine ilişkin panelde konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Masası eski Şefi Frederic Hof da Cenevre görüşmelerinin krize çözüm üretmekten uzak olduğunu ancak yaşanan insanlık felaketine dikkatleri çekmeyi başardığını savunanlardan.
"Cenevre'de yapılan görüşme dünyayı, Suriye'de nelerin olduğuna odaklandırdı, konferans yaşanan insanlık felaketinin birazını hafifletmede olanak sağlayabilir" diyen Hof, ülkedeki dramın sonlandırılmasında ABD ve İran'ın oynayacağı role dikkati çekiyor. Hof, "ABD ve İran'ın bu krizin insani yönü üzerinde ciddi şekilde ilgilenmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Cenevre sürecine ilişkin değerlendirmelerinin oldukça karışık olduğunu belirten Hof, "Suriye'de asıl önemli olan, ülkeyi bu insanlık kabusundan çıkarmak. Cenevre-2'nin burada kilit noktalara odaklanabileceğini düşünüyorum" görüşünü dile getirdi.
İnsanlık dramının sona erdirilmesinde Suriye'ye komşu ülkelerin sorumluluğuna da işaret eden Hof, "Türklerin, Suudilerin ve İranlıların birbirleriyle konuşmaya ihtiyacı" olduğunu kaydetti. Hof, Washington'ın ise söz konusu dramın sona erdirilmesinde İran ve Rusya ile çalışması gerektiği görüşünde.
"Daha fazla ölümlerin ve mültecilerin olacağı kesin"
Suriye'deki savaşla ilgili karamsar tablo çizenler de var.
Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü ve Oklahoma Üniversitesi Öğretim Üyesi Joshua Landis, tüm diplomatik çabalara rağmen krizin yakın gelecekte sonlanacağı ihtimalini az görenlerden.
Suriye'nin geleceğinde Suudi Arabistan ve İran'ın önemli bir rol oynayacağına vurgu yapan Landis, her iki devletin de Suriye'de bir zafer beklediğini ifade ediyor. Ancak her iki ülkenin Suriye'de akan kanı durdurmayı ve insanlık trajedisini sonlandırmayı tek başlarına başaramayacağını belirten Landis, "Gelecek yıl bu zamanlar devam eden korkunç savaşın hala ortasında olacağımızı düşünüyorum. Her iki tarafında daha fazla toprak kazanımları yapacağını düşünmüyorum. Daha fazla ölümlerin ve mültecilerin olacağı kesin. Bu, dış dünyanın her iki tarafa vermek isteyeceği silahlara bağlı olacak. Eğer onlar şu anda olduğu gibi silah yardımlarını sürdürürlerse, Suriye'dekilerin birbirlerini doğramaya devam edeceğini düşünüyorum" yorumunda bulundu.