Avrasya Birliği 2015'te geliyor
Avrasya coğrafyasında Avrupa Birliği'ne benzer yeni bir ekonomik -siyasi birliğin kurulması için tarih belirlendi. Geçen hafta EurAsEc toplantısında "Avrasya Birliği" olarak tanımlanan oluşum 2015'e kadar kurulacak.
Okan UMRUK
İSTANBUL - Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında 1 Ocak 2015 tarihi Avrupa Birliği ile kıyaslanabilecek yeni bir ekonomik-siyasi blokun doğuşuna tanıklık edebilir. Rusya’da 4 Mart 2012’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini kazanarak devlet başkanlığında üçüncü dönemine başlayacak Başbakan Vladimir Putin, 4 Ekim 2011’de Avrasya Birliği’ni desteklediğini açıklamıştı.
Geçtiğimiz salı Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleştirilen Avrasya Ekonomik Topluluğu’nun (EurAsEc) toplantısında 1 Ocak 2015’e kadar Avrasya Birliği’nin kurulması konusunda mutabakata varıldığı Kazakistan Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamayla duyuruldu.
Açıklamaya göre Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in ev sahipliğinde, Kremlin Sarayı’nda toplanan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko, Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Moldova Cumhurbaşkanı Vekili Marian Lupu Avrasya Birliği için çalışmaların 2015’e kadar tamamlanması konusunda görüş birliğine vardı.
Liderler, Avrasya Birliği’nde üye ülkeler arasında mal, para ve iş gücü dolaşımının serbestçe gerçekleşmesi için tüm çalışmaların hızlandırılması gerektiğini ifade etti. Görevini mayısta Başbakan Vladimir Putin’e bırakmaya hazırlanan Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de 1 Ocak 2015’e kadar Avrasya Birliği’nin kurulması için üye ülkeler arasında kapsamlı bir anlaşma yapılacağını kaydetti.
Avrasya Birliği’ne dönüşmesi planlanan EurAsEc 10 Ekim 2000 tarihinde Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasında imzalanan anlaşmayla kuruldu. EurAsEc’a 2006’da katılan Özbekistan 2008’de üyeliğini geçici olarak askıya aldı.
EurAsEc’in hedefleri ise şöyle sıralanıyor:
• Bir serbest ticaret rejiminin şekillendirilmesinin her bakımdan tamamlanması.
• Mal ve hizmetlerin ticareti ve bunların iç pazara erişimi için ortak kuralların hazırlanması
• Döviz kontrolleri için birleştirilmiş bir prosedürün hazırlanması
• Gümrük düzenlemeleri için ortak birleştirilmiş bir sistemin oluşturulması
• Ekonomik ve sosyal kalkınma için ortak programlar tasarlamak ve yerine getirmek
• Girişim ve üretim faaliyetleri eşit şartlar oluşturmak
• Ulaşım hizmetleri için ortak bir pazar ve birleştirilmiş bir ulaşım sistemi oluşturmak
• Ortak bir enerji pazarı oluşturmak
• Tarafların pazarlarına yabancı yatırım erişimi için eşit koşulları yaratmak
• Topluluk üyelerinin vatandaşlarına EurAsEc coğrafyası üzerinde eğitim ve sağlık hizmetleri alanında eşit haklar vermek
• Üyelerin ulusal yasaları arasındaki farklılıkları azaltmak, üyelerin yasal sistemlerinin koordinasyonunu EurAsEc içinde ortak bir yasal alan oluşturma bakış açısıyla sağlamak
Avrasya Birliği’nin şu an aktif 5 üyesi olan EurAsEc zemini üzerine inşa edilmesi planlanıyor. EurAsEc’nin gözlemci üyeleri ise Ermenistan, Moldova ve Ukrayna. Rusya, Kazakistan ve Belarus Devlet Başkanları 19 Aralık 2010’da Kremlin’de gerçekleştirdikleri toplantıda da aralarında gerçekleştirdikleri Gümrük Birliği Anlaşmasının Tek Ekonomik Bölge biçiminde çalışmasına karar vermişti.
Bu toplantıda Avrasya Birliği’nin gerçekleştirilmesi için bir de üst komisyonun kurulması kararlaştırılmış, kurulan komisyonun Avrasya ülkeleri arasında ekonomik entegrasyon için çalışmalar yapması benimsenmişti. Kazakistan, Rusya ve Belarus’un öncülüğünde başlatılan Avrasya Birliği Projesinin ilk adımı ise 1 Ocak 2012 tarihinde hayata geçti. Kazakistan, Rusya ve Belarus Devlet Başkanlarının 19 Aralık 2010’da Moskova’da Kremlin Sarayı’nda bir araya gelerek imza attıkları üç ülke arasında 1 Ocak 2010 tarihinde kurulan Gümrük Birliği’nin "Tek ekonomik bölge" haline gelmesine dair anlaşma ise 1 Ocak 2012 itibarıyla yürürlüğe girdi.
Avrasya Birliği fikrinin hayata geçirilmesi için, Kremlin Sarayı’nda, Avrasya Ekonomik Yüksek Konseyi olarak adlandırılan toplantı, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun katılımı ile yapılmıştı.
AVRASYA ORTAK EKONOMİK ALANI
Avrasya Ortak Ekonomik Alanı’nın kurulması için ilk imzalar ise 18 Kasım 2011’de atılmıştı. Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılan zirvede Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandır Lukaşenko bir araya gelerek Avrasya Ortak Ekonomik Alanı’nın hayata geçirilmesi için hazırlanan anlaşmayı imzalamıştı.
1 Ocak 2010 tarihinden bu yana kendi aralarında Gümrük Birliği’ne gitme kararı alan ve Gümrük Birliği kurallarını kendi sınırlarında uygulayan Rusya, Kazakistan ve Belarus, özellikle eski SSCB üyesi bölgedeki diğer devletlerin de katılımıyla Avrasya Ortak Ekonomik Alanını kurmayı hedefliyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, yaptıkları açıklamalarda 1 Ocak 2012’den itibaren hayata geçirileceğini duyurdukları Avrasya Ortak Ekonomik Alanı, ileride ortak para birimine de geçilmesi gibi pek çok unsuru içinde barındıran bir entegrasyon öngörüyor.
Liderler, 1 Ocak 2012’den itibaren, üç ülke arasında mal, para ve iş gücü dolaşımının serbestçe yapılabilmesi için çalışmaların hızlandırılmasını istemiş, üç ülke arasında kurulan Gümrük Birliği’nin 1 Ocak 2012’den itibaren "tek ekonomik bölge" olarak çalışması kararlaştırılmıştı. Görüşmelerde, Avrasya Birliği’nin bir an önce hayata geçmesi için "Avrasya Ekonomik Komisyonu" adı ile bir komisyonun kurulması kararlaştırılmış, Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Viktor Hristenko, Komisyonu’nun başına getirilmişti.
NAZARBAYEV: AVRASYA BİRLİĞİ ÇÖZÜM ÜRETECEK
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, geçen haftaki zirvede Avrasya’da kurulacak ekonomik bir birlikteliğin küresel krizlerin çözümüne önemli bir katkı yapacağını söyledi. Kazakistan Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, Avrasya Ekonomi Topluluğu (EurAsEc) zirvesine katılmak üzere Rusya Federasyonu’nun başkenti Moskova’da bulunan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in Avrasya’da kurulması düşünülen ekonomik entegrasyona vurgu yaptığı duyuruldu. Nazarbayev, Yüksek Ekonomik Konsey toplantısında yaptığı konuşmada, "Avrasya’da kurulacak ekonomik bir birliktelik küresel krizlerin çözümüne önemli bir katkı yapacaktır" dedi. Bu yıl içinde Tek Ekonomik Alan’ın kurulması için 17 anlaşmanın yürürlüğe girdiğini anlatan Nazarbayev, Kazakistan, Rusya ve Belarus arasında kurulan gümrük birliğinin Avrasya Ekonomik Birliği için en önemli adımların başında geldiğini ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in Avrasya’da ekonomik entegrasyonun sağlanması için büyük çaba harcadığını bildiren Nazarbayev, Avrasya’da kurulacak bir birlikteliğin 21’inci yüzyılın getirdiği küresel sorunları çözeceğini kaydetti. Kazakistan EurAsEc’in Rusya’dan sonra en büyük ikinci ekonomisi konumunda.
"RUSYA YARDIMLARINDAN FAYDA SAĞLAMAK İSTİYOR"
Bir ekonomik blok olarak nitelenen Avrasya Birliği konseptine dair Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde görevli Doçent Dr. Ivan Safrançuk’a göre Kremlin birkaç yıl önce eski Sovyet cumhuriyetlerine yardımın "paraya çevrilmesi" gerektiği şeklinde tariflenebilecek bir pozisyon benimsedi.
Safrançuk Moskova’nın kredi sağlayıp ardından bu ülkelere indirimli olarak petrol, doğal gaz, elektrik ve askeri donanım sattığını belirtiyor. Bu strateji Safrançuk’a göre Rusya’nın Ukrayna, Belarus ve Kırgızistan’ın enerji altyapısında denetim elde etmesini sağladı. Bu politika Moskova’ya bu cumhuriyetler üzerinde ekonomik etki sunarken, Sovyetler Birliği’ni iflasa götüren aşırı harcama baskısının önüne geçilmesini sağladı.
Gözlemcilere göre 1 Ocak 2012’de yürürlüğe giren "Ortak Ekonomik Alan" anlaşması Rusya’ya Belarus ve Kazakistan’da yaşayan 30 milyon yeni müşteriye erişimi sağlarken, bu iki ülke de 140 milyonluk Rus nüfusuna daha fazla erişim şansı elde ediyor. Kazakistan ve Belarus’ta üretim maliyetlerinin Rusya’ya göre daha düşük olmasının Rus üreticiler için risk teşkil ettiği de belirtiliyor.
Kırgızistan ve Tacikistan’ın Rusya-Kazakistan ve Belarus’un oluşturduğu gümrük birliğine dahil olmaya en yakın iki eski Sovyet cumhuriyeti olduğu ifade edilirken, Kırgızistan’ın eski devlet başkanı Roza Otunbayeva’nın geçen ekimde görevden ayrılmadan ülkesinin kaderinin kaçınılmaz olarak Avrasya Birliği’ne bağlı olduğuna dair sözlerine dikkat çekiliyor. Otunbayeva, "İş gücünün, hizmetlerin ve sermaye hareketinin doğal akışının tamamı Rusya ve Kazakistan’a yöneliyor" diye konuşmuştu. Şu anki Kırgızistan Devlet Başkanı Almazbek Atambayev de Afganistan’daki operasyonları için ABD’ye üs sağlayan Kırgızistan’ın kaderinin Rusya’ya "çok fazla bağlı" olduğunu ifade etmişti.
Afganistan’la uzun ve denetimi güç bir sınır paylaşan komşu Tacikistan ise Rusya’yla geçen kasımda yaşadığı diplomatik gerilimle Moskova’yla zaman zaman sorun yaşayabilecek bir ortak olduğunu gösterdi. Tacikistan’da hava sahasının ihlali ve kaçakçılık suçlarından dolayı geçen kasımda bir Rus ve bir Estonyalı pilotun 8.5 yıla mahkum edilmesiyle başlayan Tacikistan-Rusya gerginliği yüzünden, 11-16 Kasım arasında Rusya’da çalışan 57 Tacik göçmenin ülkelerine geri gönderilmişti. Tacikistan daha sonra pilotları serbest bırakmış, Rusya da karardan dolayı memnuniyetini dile getirmişti. Rusya’da 1 milyondan fazla Tacik işçinin çalıştığı belirtilirken, iki ülke arasında serbest dolaşımın reddedilmesinin zor olduğu ifade ediliyor. Kurulması planlanan Avrasya Birliği’nin diğer potansiyel üyelerinde ulusal egemenliklerini yitirme korkularının olduğu kaydediliyor. Projeye üyelik konusunda adı geçen Ukrayna’da bazı çevreler Avrasya Birliği’ne yakınlaşmanın ülkenin Avrupa Birliği ile gelecekteki ekonomik ve siyasi entegrasyon faaliyetlerini tehlikeye düşürebileceğini ifade ediyor.
ÇOK KUTUPLU DÜNYADA BİR ALTERNATİF ARAYIŞI
Amerikan düşünce kuruluşu Carnegie’nin Moskova bürosu direktörü Dimitri Trenin, Avrasya Birliği’nin bir siyasi proje olarak değerlendirilmesine temkinli yaklaşıyor. Trenin, "Kazakistan liderliği nezdinde egemenliklerine son verme gibi bir eğilim yok. Belarus halkının Rusya’nın bir parçası olmak istediğine dair bir işaret görmüyorum" diyor. Yine de Rusya’nın komşularının Kremlin’in siyasi tahakküm kurma girişimlerinden endişe etmek için gerekçelerinin olduğu ifade ediliyor.
Vladimir Putin’in 2000 yılında devlet başkanı olmasından çok kısa bir süre sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı raporda Rusya’nın modern dünyanın en etkili merkezlerinden biri olması ve büyük bir güç olarak ülkenin çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edecek politikalar geliştirilmesinden söz ediliyordu. Bu tema Putin’in Birleşik Rusya partisinin kampanya literatüründe son zamanlarda tekrarlandı. Birleşik Rusya partisine göre Avrasya Birliği projesi Rusya’nın modern çok kutuplu bir dünyada başka bir etki kutbu olmasına olanak tanıyacak.
Kazakistan ve Belarus, Rusya pazarlarının erişimini ülke nüfusu itibariyle sadece beşte bir artırdığını söyleyen Trenin’e göre Kremlin’in tahakkümüne dair yinelenen korkuların temeli şimdilik yok ve bu artışın Rusya’yı bir güç merkezi yapması da mümkün değil.
PANARİN: İDEOLOJİK ENTEGRASYON DA GEREKLİ
Rusya’nın hükümet yanlısı RT televizyonu için düzenli yorumlar yapan tanınmış Rus siyaset profesörü Igor Panarin’e göre Avrasya Birliği, Rusya’nın 21’inci yüzyılda küresel jeopolitik kalkınma projesi olabilir. Avrasya coğrafyasının tarih boyunca köklü uygarlıklara ev sahipliği yaptığını vurgulayan Panarin, Avrasya Birliği’nin aynı zamanda ideolojik bir entegrasyonu da gerektirdiğini ifade ediyor.
Feodor Dostoyevski ve Nikolay Berdyaev gibi önemli Rus yazar ve filozofların etik ve ruhani değerlerinin böyle bir ideolojik entegrasyona zemin teşkil edebileceğini belirten Panarin, Rusya’nın "entegrasyon formülü"nü öngören böyle bir tartışmayı Bağımsız Devletler Topluluğu’nda başlatması gerektiğini savunuyor. Igor Panarin, Ortodoks Hıristiyanlık, İslam ve Budizm gibi Avrasya’da yaygın dinlerin değerleri, Pan-Avrasya milliyetçiliği ve 20’nci yüzyılın başında ortaya çıkan, din ve etiğin çeşitli öğelerini birleştiren bir doğa felsefesi olan Rus Kozmizmi’nin bu entegrasyon ideolojisinin temelini oluşturması gerektiğini ifade ediyor.
ABD, Çin, Almanya, İtalya ve Fransa’dan bazı siyasi elitlerin Avrasya Birliği ile yakınlık kurabileceğini ifade eden Panarin, Avrasya Birliği’nin Rusya’nın para birimi rublenin kullanıldığı, mal sermaye ve işgücünün serbestçe dolaşıma girdiği bir ortak pazarın oluşumuyla gerçekleşebileceğini söylüyor. Panarin ayrıca Avrasya Birliği’nin Ağustos 2011’de Londra’da yaşanan isyan gibi Batı uygarlığının karşılaştığı sorunların da üstesinden gelmesi gerektiğini belirtiyor.
"AVRASYA BİRLİĞİ GEÇMİŞE DÖNÜK"
Batı basınında ve düşünce kuruluşlarında Avrasya Birliği projesine şüpheyle yaklaşan değerlendirmelere rastlanıyor. İngiliz Telegraph gazetesinde konuyla ilgili 6 Ekim 2011’de çıkan Alex Spillius imzalı bir yazıda Avrasya Birliği projesinin Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Rusya’nın Avrasya’da güç merkezi olma hedefini yansıttığı ama başarısızlığa mahkum olduğu görüşü savunuluyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasını 20’nci yüzyılın en büyük jeopolitik trajedisi olarak niteleyen Putin’in önerdiği Avrasya Birliği projesinin rahatlıkla SSCB’nin yeniden canlandırılması olarak nitelenebileceğinin belirtildiği yazıda Putin’in hedefinin böyle olmadığına dair vurgusuna yer veriliyor.
2010’da yürürlüğe giren Rusya-Kazakistan- Belarus arasındaki Gümrük Birliği konusunda bazı Kazak yetkililerin olumsuz görüş bildirdiği ifade edilen yazıda Rusya dışındaki 14 cumhuriyetten hangilerinin Moskova’nın entegrasyon çağrılarına coşkuyla yanıt vereceğinin bilinmediği belirtiliyor. Merkezi İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan düşünce kuruluşu Chatham House analisti James Nixey’ye göre Avrasya Birliği gerçekleşmesi neredeyse imkansız bir düş olarak niteleniyor.
Nixey, "Putin, geçmişte yaşayan ve ilk devlet başkanlığı dönemindeki varsayılan başarılarını yeniden yaratmak isteyen bir görünüm sunuyor. Gerçek şu ki Rusya’nın arkadaşı yok ve gerçek arkadaşınız yoksa böyle bir proje işlemez. Avrupa Birliği’nin sorunları olabilir. Ama Avrupa Birliği, geçmişe kulak veren bir projeye göre çok daha çekici bir oluşum. Rusya’dan daha kavgacı söylem, daha fazla milliyetçilik ve diğer endişe verici işaretleri beklemek gerekiyor. Kendi kuşağından ya da daha yaşlı herhangi biri gibi Putin de Sovyetler Birliği’nin bir çocuğu. Rusya o dönemki etkisine sahip değil. Fakat iktidarda olan biri için o döneme özlem duymak neredeyse kaçınılmaz" yorumunu yapıyor. Rusya’nın böyle bir projeye hazır olup olmadığı da Batı basınında da sorgulanıyor.
Telegraph yazarı Spillius’a Rusya bugün 1980’leri yaşıyor olabilir. Spillius uzaya ilk insanı gönderen bu ülkenin 17 hava yolu şirketinin Avrupa Birliği’nde faaliyet göstermesinin yasaklandığına dikkat çekiyor. Rus halkının Sovyet dönemindeki sosyal güvenlik ağlarına özlem duyduğu belirtilirken, Batı’ya yaklaşım konusunda Rus halkının karmaşık duygular taşıdığı belirtiliyor. Rusya’nın resmi haber ajansı Ria Novosti’nin yorumcularından Dimitri Babich’e göre "Ruslar Batı’yı önemsiyorlar ama Batı’daki sosyal hizmetlerin eksikliğinden hoşlanmıyorlar. Rus elitlerinin de karmaşık hisleri söz konusu. Çocuklarını bir yandan Avrupa’da okutuyorlar, ama Batı’dan nasıl davranmaları konusunda talimat almaktan hiç de hoşlanmıyorlar" diyor.
Putin: Daha yüksek seviyede entegrasyonu hedefliyoruz
RUSYA Başbakanı Vladimir Putin, eski Sovyet cumhuriyetlerini "Avrasya Birliği" çatısı altında bir araya getirmek istediğini belirtti. Rusya’da mart ayında yapılan devlet başkanlığı seçimiyle Kremlin’e geri dönen Başbakan Putin, 4 Ekim 2011’de Rus İzvestiya gazetesinde yayımlanan makalesinde, yeni birliğin Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında gelecek yıldan itibaren tüm ticari, para ve işçi dolaşımının serbest olacağı Gümrük Birliği üzerine inşa edileceğini ifade etti. Putin, "Burada durmayacağız ve daha iddialı bir hedef koyuyoruz ortaya: Avrasya Birliği içinde daha yüksek seviyede entegrasyonu sağlamak" ifadelerine yer verdi.
Daha önce Sovyetler Birliği’nin 1991 yılındaki çöküşünü 20’nci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketlerinden biri olarak adlandıran Putin, yeni projenin Sovyetler Birliği’ne benzemeyeceğini belirterek, "Geçmişten bir şeyi kopyalama veya yeniden hayata geçirmeye çalışmak saflık olur. Yeni bir siyasi ve ekonomik temelde daha güçlü entegrasyon ve yeni değerler sistemi oluşturulması bu çağda kaçınılmaz" açıklamasında bulundu. Putin, yeni birliğin uluslar üstü bir yapıda olacağını, üyeleri arasında ekonomik ve kur politikalarını koordine edeceğini belirterek, birliğin yeni üyelere de açık olacağını ifade etti. Kazakistan, Belarus ve Rusya arasındaki Gümrük Birliği’ne Orta Asya cumhuriyetlerinden Kırgızistan ve Tacikistan’ın da dahil edileceğini söyleyen Putin, Ukrayna’yı ise Gümrük Birliği dışında kalma kararı nedeniyle eleştirdi. Rusya’nın bazı komşularının söz konusu birliğe AB ile ilişki kurma kararlarıyla çelişeceği gerekçesiyle girmekten kaçındığını vurgulayan Putin, ancak söz konusu komşu ülke yönetimlerinin bu tercihlerinin yanlış olduğunu savundu.
Gümrük Birliği ve gelecekteki Avrasya Birliği’nin AB’nin ortak ekonomik bölge oluşturma görüşmelerindeki partneri olacağını belirten Vladimir Putin, "Avrasya Birliği üyeliği doğrudan ekonomik çıkarların yanında üyelerinin Avrupa’ya daha hızlı entegrasyonunu çok daha güçlü bir açıdan sağlamış olacak" ifadesini kullandı. Putin, küresel krizden AB, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması ve Güneydoğu Asya Uluslararası Birliği şeklindeki bölgesel entegrasyonlarla çıkılabileceğini belirterek, "Bu tuğlalar çok daha istikrarlı bir küresel ekonomiyi sağlayabilir" ifadesine yer verdi.
Çin, Rusya için tehdit mi ortak mı?
Rus hükümetinin hazırlattığı strateji raporunda, Çin’in Rusya için tehdit oluşturduğu belirtildi. Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in talimatıyla iki liberal ekonomist Yaroslav Kuzminov ve Vladimir Mau başkanlığında hazırlanan "Rusya’nın 2020 Stratejisi" başlıklı yarı resmi raporda, Çin’in, büyüyen ekonomisi ve bölgesel statüsü nedeniyle Rusya için tehdit oluşturduğu ifade edildi. Çin’in para birimi yuanın uluslararası alanda artan etkisinin, Rusya’nın para birimi rublenin kullanım alanını sınırlandıracağı belirtilen raporun uluslararası ticaret ve dış politika bölümünde, Çin ile ilgili şu noktalara işaret edildi: "Çin’in uluslararası alanda faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ve ticaret hacmi, Rus şirketlerinin faaliyet alanını kısıtlıyor. Çin’in bölgedeki varlığı, Rusya’nın Orta Asya ülkeleriyle bütünleşme çabalarını engelliyor."
Ancak raporda, Asya- Pasifik bölgesinde Rusya’nın en önemli ortağının da Çin olduğu vurgulanıyor. Ayrıca Rusya’nın, Asya’da ekonomik dengeyi sağlaması için, en büyük ticaret ortağı olan Çin’in dışında, diğer bölge ülkeleriyle de ekonomik ilişkilerini geliştirmesi gerektiği ifade ediliyor. "Rossiya v Globalnoy Politike" (Global Politikada Rusya) dergisinin editörü Fedor Lukyanov, şimdiye kadar hazırlanan bu tür üst düzey raporlarda Çin’in tehdit olarak nitelendirilmediğini, bunun bir ilk olduğunu belirtiyor. Lukyanov, Rusya için Çin’in, hala esrarlı bir ülke olduğunu ifade ediyor. Her ne kadar raporda Çin tehdit olarak algılansa da uzmanlar, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün temelini oluşturan iki ülkenin, çok kutuplu dünya sistemine karşı çıktığına dikkati çekiyor. Ayrıca iki ülkenin, İran ve Suriye konularında paralel hareket ettiklerinin altı çiziliyor. Çin’in Rusya için tehdit mi yoksa en önemli stratejik ortak mı olacağı tartışmaları devam ederken, yeniden SSCB dönemindeki gibi küresel güç olmak isteyen Rusya’nın, bunu ancak Çin ile yapacağı işbirliği sayesinde başarabileceği belirtiliyor.