Af Örgütü'nden Gezi eleştirisi
Uluslararası Af Örgütü, açıkladığı raporda Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasına dikkat çekti
İSTANBUL - Uluslararası Af Örgütü'nün "Gezi Parkı olaylarına" ilişkin hazırladığı raporda, eylemcilerin toplanma özgürlüğünü barışçıl bir şekilde kullandığı için kovuşturmaya uğradığı, protestoları düzenleyenlerin suç örgütü kurmaktan kovuşturmaya uğrarken birçok kişinin ispatlanamayan terör suçlamalarıyla karşı karşıya kaldığı savunuldu.
Rapor, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Uluslararası Sekreterya Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen ve Türkiye Direktörü Murat Çekiç'in katılımıyla, Salt Galata'da düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Eylemlerde polislerin gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ile ilgili soruşturmaların geciktirildiği, karartıldığı veya kapatıldığı kaydedilen raporda, bugüne kadar polis memurlarına yönelik sadece 5 kovuşturma başlatılırken 5 bin 500'den fazla kişinin Gezi Parkı protestolarını düzenlemek, desteklemek ya da protestolara katılmaktan kovuşturmaya tabi tutulduğu ileri sürüldü. Raporda, "Çoğu sadece toplanma özgürlüğünü barışçıl bir şekilde kullandığı için kovuşturmaya uğradı. Protestoları düzenleyenler 'suç örgütü kurmak'tan kovuşturmaya uğrarken, birçok kişi ispatlanamayan terör suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı" ifadesine yer verildi.
Doktorların disiplin soruşturmalarına uğradığı ve iki vakada Gezi Parkı protestoları sırasında geçici revirlerde acil tıbbi yardım sağlayanların cezai kovuşturmaya maruz kaldığı bildirilen raporda, eylemlerde 8 bin kişinin yaralanıp, en az 4 kişinin polis şiddeti sonucu hayatını kaybettiği iddia edilerek, şunlar kaydedildi:
"Ocak 2014'te, hükümet, protestolar sırasında acil tıbbi yardım uygulamasını suç olarak cezalandırmak için kullanılabilecek mevzuat değişikliklerini uygulamaya koydu. İfade özgürlüğünün temelden bir ihlali olarak, protestoları belgeleyenlere yönelik de cezai soruşturmalar başlatıldı. Bunu, protestolar sırasında sosyal medyada fikirlerini paylaşanlara yönelik rastgele kovuşturmalar takip etti. İnternet sitelerini kapatmak için sahip olunan güçler artırıldı."
Raporda, kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri konusunda cezasızlığa son verilmesi ve barışçıl toplanma hakkının güvence altına alınması konusunda yetkililere çağrıda bulunuldu.
"Cezasızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor"
Örgütün Genel Sekreteri Shetty, raporun üç ana mesajını "cezasızlık", "Gezi hareketini destekleyenlerin hedef olmaya devam etmesi" ve "toplanma hakkının ihlal edilmesi" şeklinde sıraladı.
Geçen 1 yıllık süreçte polisin gücünü kötüye kullanmasının devam ettiği, polislerden kendilerini soruşturmalarının beklendiğini, 4 ölümün polisle ilişkili olduğunu, çok az sayıda savcının vakalara bakmakla görevlendirildiğini savunan Shetty, "Cezasızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor" dedi.
Soruları yanıtlarken, hükümetlerin, topluma karşı sorumlu olduğunu vurgulayan Shetty, "Türkiye yetkililerinin yapması gereken bir an evvel, Türk halkının isteklerine kulak vererek, yasalar çerçevesinde çalışmak. Çünkü şu anda Türkiye'nin kendi kanunları ihlal ediliyor" ifadesini kullandı.
"Davaların büyük çoğunluğunda inandırıcı delil yok"
Uluslararası Sekreterya Türkiye Araştırmacısı Gardner ise rapor için yapılan saha araştırmasının, İstanbul'un yanı sıra Ankara, Adana, Antakya, İzmir'de mağdurlar, avukatlar, sivil toplum kuruluşları ile görüşmelerle yürütüldüğünü, soruşturma dosyaları, iddianameler ve 14 ilden gelen davalarla ilgili araştırmaların incelendiğini anlattı.
Avrupa ve Orta Asya Direktörü Dalhuisen de küresel olarak çeşitli halk ayaklanmalarının görüldüğüne değinerek, "Gezi protestolarının ölçeği ve şiddeti, Türkiye'yi, bizi endişelendiren ülkeler sınıfına koydu" dedi.