ABD'nin yeni savunma doktrini Çin'i kızdırdı

ABD yeni savunma stratejisinin ilk sırasına ekonomi ve nüfusuyla öne çıkan Asya-Pasifik'i koydu. Çin'den "niyeti açık olmadığı için şüpheli" diye bahsedildi. Çin Washington'ı eleştirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - ABD Başkanı Barack Obama, Avrupa'da Almanya'nın, Doğu Asya'da da Japonya'nın 1945'te yenilgiye uğratılmasından bu yana dünyanın en etkin askeri gücü olan ülkesinin savunma doktrininin ana hatlarını kökten değiştirecek planı 5 Ocak'ta kamuoyuna duyurdu.

Irak'taki askerlerini 2011'in sonunda çeken, Afganistan'daki birliklerini de 2014'te çekmeyi planlayan ABD'nin savunma doktrini değişikliği tam da nükleer programından dolayı İran'la ilişkilerin gerginleştiği, Kuzey Kore'de de liderlik değişiminin gerçekleştiği hassas bir döneme denk geldi. İran Hürmüz Boğazı'nı kapatmak için askeri tatbikatlar düzenlerken, İsrail ile ABD de geçen hafta tarihlerinin en büyük ortak askeri tatbikatını başlattı.

Kim Jong-Il'in ölümünün ardından yerine oğlu Kim Jong-Un'un geçtiği Kuzey Kore'den gelen Batı ve Güney Kore'ye yönelik sert açıklamalar yarımadadaki belirsizliğin devam ettiği şeklinde yorumlandı. Kore'ye ilaveten İran'ın yakın müttefiki olan Suriye'de devam eden çatışmalar ile Güvenlik Konseyi üyeleri Çin ve Rusya'nın bu ülkeyi olası bir Batı müdahalesine karşı BM'de savunması, Güney Çin Denizi'nde doğal kaynaklara erişime dair rekabet ve bağımsızlık ilanını savaş sebebi sayabileceğini açıklayan Pekin'in Tayvan'la zaman zaman gerilen ilişkileri devletler arası ilişkilerde önemli fay hatları olarak niteleniyor.

487 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF

İşte böyle bir güncel ortamda açıklanan yeni savunma doktrinine göre, ABD'nin aynı anda "iki büyük çaplı savaş yürütme" stratejisi yerini bir büyük çaplı savaşı yürütürken aynı anda bir başka düşmanı caydıracak gücü muhafaza etme esasına bırakacak. ABD Başkanı Obama'nın, Savunma Bakanı Leon Panetta ile birlikte Pentagon'da açıkladığı plan savunma giderlerinde önümüzdeki 10 yıl içinde 487 milyar dolarlık tasarruf hedefliyor. "ABD'nin Küresel Liderliğini Sürdürmek: 21'inci Yüzyıl Savunma Öncelikleri" başlıklı strateji belgesi Amerikan askeri gücünün Asya-Pasifik bölgesine dünyanın diğer bölgelerine göre daha fazla odaklanacağını da ortaya koydu.

ORDU KÜÇÜLECEK

"Aynı anda iki büyük savaş" doktrininin değişmesinin ilk sonucu ise Amerikan ordusundaki asker sayısının azaltılması olacak. Aynı zamanda Avrupa'daki Amerikan askeri varlığının azaltılması da gündeme gelecek. Strateji belgesinde askeri personelin ne kadar azaltılacağı belirtilmese de Pentagon yetkilileri kara ordusu ve deniz piyade birliklerinin yüzde 10 ila 15 arasında azaltılabileceğini belirtiyor.

Şu anda ABD kara ordusunda 565 bin asker görev yapıyor. Deniz piyadelerinin sayısı ise 201 bin. Yeni savunma doktrinine göre siber savaş, insansız uçaklarla istihbarat keşif yeteneklerinin geliştirilmesi ve füze savunması gibi alanlarda ordunun güçlendirilmesi hedefleniyor. Planın kamuoyuna açıklanması için Pentagon'da gerçekleştirilen basın toplantısında Obama, ABD'nin bir dönüşüm sürecinde olduğunu ifade ederken, ordunun planlanan yeni halini şu sözlerle ifade etti: "Bugünün savaşlarını sona erdirirken ve ordumuzu yeniden yapılandırırken, ordumuzun çevik, esnek ve her türlü olaya karşı hazır olmasını sağlayacağız."

Strateji ile savunma bütçesindeki kesintiler ve Amerikan ordusundaki küçülmeye rağmen, ABD'nin dünyadaki askeri üstünlüğünü muhafaza edeceğini vurgulayan Obama, ülkelerini başarıyla savunduklarını ve ABD'nin küresel liderliğini yeniden tesis ettiklerini dile getirerek, bunun da ordunun gelecekteki ihtiyaçlarına bakmalarına olanak sağladığını vurguladı. 11 Eylül 2001'deki terör saldırılarından bu yana son 10 yılda ABD savunma bütçesinin sıra dışı bir hızda büyüdüğünü belirten Obama, "Önümüzdeki 10 yıl boyunca ise savunma bütçesindeki artış yavaşlayacak ama ABD'nin küresel sorumluluklardan ötürü savunma bütçesi büyümeye devam edecek" diye konuştu.

Aynı toplantıda hazırlanan planın bir strateji ve analiz ürünü olduğunu, sadece sayılara dayanmadığını belirten ABD Savunma Bakanı Panetta orduda strateji değişikliğinin birtakım riskler taşıdığını kabul etti. Ancak Panetta değişen dünyada bu strateji değişikliğinin zaten yapılması gerektiğini ve bunların kabul edilebilir riskler olduğunu da söyledi. Tasarruf ve ordunun küçültülmesine dair detaylar ise henüz açıklanmadı. Obama yönetimi, bu detayları birkaç hafta içinde 2013 mali yılı federal bütçesi kapsamında açıklayacak.

İLK İŞARET CLINTON'DAN

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, saygın dış politika dergisi Foreign Policy'nin Kasım 2011 sayısı için kaleme aldığı "Amerika'nın Pasifik Yüzyılı" adlı makalesinde bu politika değişikliğinin ipucunu vermişti. Clinton bu makalede Asya'nın ekonomik büyümesi ile dinamizminin Amerikan ekonomik ve stratejik çıkarları için merkezi bir unsur olduğunu  belirtmişti.

Asya piyasalarına erişimin ABD'ye daha önce örneği olmayan yatırım ve ticaret fırsatları sağladığını ifade eden Clinton, Asya-Pasifik'te barış ve güvenliğinin sağlanmasının küresel ilerleme için kritik olduğu saptamasını yapmıştı. Clinton, makalesinde Asya-Pasifik bölgesinde barış ve güvenliğin sağlanmasının Güney Çin Denizi'nde seyr-ü sefer özgürlüğünü savunmak, Kuzey Kore'nin nükleer silah geliştirme çabalarını engellemek ile bölgenin kilit ülkelerinin askeri faaliyetlerinde şeffaflığı sağlamaktan geçtiğini vurgulamıştı.

Yeni savunma doktrininde Asya'ya verilen önemi ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, söz konusu basın toplantısı sırasında şu sözlerle ifade etmişti: "Eğilimlerin tümü, yani demografik, jeopolitik, ekonomik ve askeri eğilimler, Pasifik'e meylediyor. Bu yüzden gelecekteki stratejik meselelerimiz büyük ölçüde Pasifik bölgesinden kaynaklanacak."

CUMHURİYETÇİLER TEPKİLİ

Yeni savunma doktrini Amerikan iç siyasetinde de yankılandı. ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi'nin Cumhuriyetçi Başkanı Howard McKeon, "Bu geride kalan ABD'nin geriden liderlik etme stratejisidir. Başkan Obama yeni strateji kisvesi altında dünyadan çekilmemizin planını hazırladı" dedi. Silahlı Hizmetler Komitesi'nin bir başka Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Mike Coffman da "aynı anda iki büyük savaş yerine tek büyük savaş stratejisine geçiş"e dikkat çekerek, "Askeri kabiliyeti azaltmayacak kesintiler yapabiliriz" yorumunda bulundu. Bağımsız Senatör Joe Lieberman, bu planın düşmanları nezdinde ABD'nin savaşa girme kararlığını hafifseme riskini taşıdığı uyarısında bulundu.

FİNANSMANA VURGU

Analistler ise ABD'nin yıllık savunma bütçesinin giderek büyümesinin en az değişen küresel tehdit algısı kadar önem taşıdığı yorumunu yapıyor. BBC'den Adam Brookes'a göre ABD'nin yaşadığı finansal sorunlar da ordunun küçültülmesi planına kritik rol oynadı. Brookes, "Söz konusu olan zor zamanlar. ABD savunmayla alakalı faaliyetlere yılda yaklaşık 700 milyar dolar harcıyor.

Aynı zamanda bu yıl ABD'de başkanlık seçimi yapılacak" yorumunu yapıyor. Muhafazakâr görüşleriyle tanınan ve ABD'de bulunan düşünce kuruluşu Heritage Foundation'da görevli güvenlik uzmanı Mackenzie Eaglen, "Herkes farkındaydı ki, savunma bütçesi konusunda arabayı atın önüne koşmak gibi bir durum söz konusuydu. Kongre ve Başkan bütçeyi ele aldı. Bu da rakamları yakından izlemeye dönük bir strateji anlamına geliyor" dedi. Başkan Bill Clinton döneminde Beyaz Saray'da savunma bütçeleri üzerinde çalışmış olan Profesör Gordon Adams, "Bu, klasik bir bütçe- güdümlü strateji belgesidir. Bunu eleştirmek için söylemiyorum. Sadece bir gerçeği vurguluyorum. Bu kaçınılmaz. Strateji her zaman dolar işaretini taşır" saptamasında bulunuyor.

RAPORDAN DETAYLAR

ABD'nin 1945 sonrası savunma stratejisinden radikal bir kopuş anlamına gelen 8 sayfalık rapor son 10 yılda bu ülkenin uluslararası terörizme karşı Ortadoğu ve Güney Asya odaklı bir strateji izlediği saptamasıyla başlıyor. Bu bağlamda son 10 yıl boyunca Irak ve Afganistan'da karşıayaklanma ve istikrar operasyonlarının yürütüldüğü saptamasına yer verilirken, artık bu çapta büyük ve uzun süreli istikrar operasyonlarına teşebbüs edilmeyeceği kaydediliyor. 

ABD ordusunun küresel güvenliğe dair sorumluluklarını muhafaza edeceği belirtilirken, Asya-Pasifik'te dengeleştirici bir strateji izleyeceği ifade ediliyor. Bu bölgedeki geleneksel müttefiklerle ilişkilerin derinleştirileceği belirtiliyor. Soğuk Savaş döneminde SSCB'ye yakın politikalar izlediği için ABD'nin mesafeli durduğu Hindistan'dan ise raporda uzun vadeli stratejik ortak olarak söz edilmesi dikkat çekiyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nin ise uzun vadede bir bölgesel güç olarak ortaya çıkışı hem ABD ekonomisini hem de güvenliğini çeşitli biçimlerde etkileme potansiyeli olacağı vurgulanıyor.

Çin ve ABD'nin Doğu Asya'da işbirliğine dayalı ikili ilişki inşa etmesinin her iki tarafın çıkarına hizmet edeceği saptaması yapılıyor. Ancak Çin'in askeri gücünün gelişmesine bölgede olası krizlerin engellenmesi için aynı zamanda bu ülkenin stratejik niyetlerini çok daha fazla şeffaflaştırmasının da eşlik etmesi gerektiği vurgulanıyor. ABD silahlı kuvvetlerinin birincil görevleri bölümünde ise iki ülkenin adı özellikle dikkat çekiyor. Raporda Çin ve İran gibi devletlerin ABD'nin kuvvet yansıtma kabiliyetlerine karşı asimetrik çabalar içinde bulunmaya devam ederken, gelişmiş silah ve teknolojilerin devlet olmayan aktörlerin eline geçme riskinin artacağı tespiti yapılıyor.

PEKİN RAPORA ÖFKELENDİ

Yeni Amerikan savunma doktrininde Asya- Pasifik bölgesine özel olarak vurgu yapılması ise Çin'in tepkisini çekti. Aslında Kasım 2011'de Beyaz Saray, Avustralya'ya uzun vadede 2500 Amerikan askeri konuşlandıracak bir plan konusunda Canberra'yla anlaşmaya varmıştı. Bu ortaklık Çin'in tepkisini çekmişti. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Liu Veimin, yaptığı basını bilgilendirme toplantısında, askeri ittifakların güçlendirilmesinin Asya-Pasifik bölgesinde barış, istikrar ve kalkınma amaçlı olup olmadığının sorgulanabileceğini söylemişti. Yeni savunma doktrininde ise Çin'den "niyeti açık olmadığı için şüphe uyandıran bölgesel askeri güç" anlamına gelebilecek ifadeler Pekin'in sert tepkisini çekti.

Çin, ABD'nin yeni savunma stratejisinde "Çin'in stratejik amaçlarının açık olmadığı" yönündeki ifadelerin "temelsiz ve güvenilmez" olduğunu bildirdi. Çin Savunma Bakanlığı'ndan geçtiğimiz pazartesi yapılan açıklamada ABD'den sözleri ve hareketlerinde dikkatli olması çağrısında bulunmuştu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Liu Weimin, yaptığı açıklamada, Pekin'in stratejik amacının belirgin, açık ve şeffaf olduğunu söyledi. Çin'in barışçıl kalkınmaya bağlı olduğunu ve savunmacı bir politika güttüğünü vurgulayan Liu, Pekin'in savunma modernizasyonunun bölgesel barış ve güvenliğin devamı için etkin rol oynadığını, hiçbir ülkeye karşı tehdit oluşturmadığını ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasını ise Çin silahlı kuvvetlerinin günlük çıkan yayın organı Kurtuluş Ordusu adlı gazetede geçtiğimiz salı yayımlanan makale izledi. Çin ordusunun konuyla ilgili algısını yansıttığı için savunma çevreleri tarafından önem verilen makalede yeni Amerikan savunma doktrininin hedefinin Çin'in yükselişini baskı altına almayı amaçladığı saptamasına yer verildi. Çin ordusundan tümgeneral Luo Yuan'ın kaleme aldığı makalede Washington'ın Çin'i hedef almadığına dair resmi açıklamalarının gerçekle örtüşmediği savunuldu.

ABD'nin bölgedeki müttefikleriyle ilişkilerini derinleştirip, bölgedeki en büyük 5 üssünü yeniden düzenlediğini, ayrıca Çin'in etrafındaki askeri üsleri kullanma konusunda daha fazla hak talep ettiğine dikkat çeken general Luo, bu şartlar altında Çin'in hedef alınmadığı iddiasının inanılır olmadığını ifade ederek, "Bu durum Soğuk Savaş zihniyetine geri dönüş anlamına gelmiyor mu?" sorusunu yöneltti.

Savunma uzmanları, şahin görüşleriyle tanınan Luo'nun yazılarının sık sık popüler Çin gazetelerinde yayımlandığını ama en önemli ordu gazetesinde yazısının yayımlanmasının üst kademelerin bir bölümünde görüşlerinin paylaşıldığı yorumlarına yol açtı. General Luo, makalesinde ABD'nin stratejik odağının yeniden düzenlenmesi karşısında Çin'in tehlike algısını muhafaza ederek uyanık olmasını ama bu durum ile ilgili olarak panik yapmaya da gerek olmadığını belirterek, "Manevra konusunda becerikli olmalı ve akıllı diplomasiyi kullanmalıyız. Ne kadar çok dostumuz olursa, o kadar iyi durumda oluruz" görüşünü ifade etti.

ÇİN'İN SİLAHLANMASI

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon açısından Çin'in silahlanmasının yarattığı kuşkular yeni değil. Pentagon 2001 yılından bu yana ABD Kongre üyeleri için her yıl Çin'in silahlanma programıyla ilgili rapor hazırlıyor. Çin'in yıllık savunma harcamaları resmi olarak 70 milyar dolar civarında açıklansa da Batılı düşünce kuruluşları gerçek rakamın açıklananın en az 2 ila 3 katı olduğuna inanıyor.

Çin, özellikle Pasifik'te ABD'nin uçak gemisi saldırı gruplarına karşı yeni donanımlar geliştirmeye çalışıyor. ABD'nin şu anda 5'i Doğu Kıyısı, 5'i Batı Kıyısı, biri Japonya'da konuşlu 11 uçak gemisi saldırı grubu bulunuyor. Amerikan Wall Street Journal gazetesinde geçen hafta yayımlanan analize göre Çin'in askeri modernleşme stratejisinin en önemli kısımlarından birinin Amerikan uçak gemisi saldırı gruplarını Çin kıyılarından uzak tutmak oluşturuyor.

Çin basınına göre DF-21D adı verilen yeni füze esas olarak uçak gemilerini imha etme amacıyla geliştirildi. Henüz deneme aşamasında olan gemisavar balistik füze DF- 21D'nin 2700 kilometre menzilinde olması planlanıyor. ABD'li savunma uzmanlarına göre füze, deniz seviyesinin çok az üzerinde yaklaşan füzelere karşı konuşlu savunma sistemleri için çok yüksek açıdan, diğer balistik füzelere göre ise çok alçak bir açıdan uçak gemisine yaklaşmak için tasarlanmış. Saldırı halinde bu tür füzelerden bir veya iki tanesi düşürülse de aynı anda çok sayıda füzenin gönderilmesi halinde Amerikan savunma sistemlerinin cevap veremeyeceği ifade ediliyor. Amerikan donanması da bu tehditlere karşı uçak  gemilerinden kalkan ve havada uzun süre kalabilen insansız uçaklar talep ediyor.

DENİZALTILAR ENDİŞE KAYNAĞI

Amerikan düşünce kuruluşu Rand Corporation'a göre Çin'in denizaltı alanında kaydettiği mesafe de dikkat çekiyor. Ülkenin 2002'de seyir füzeli 8 denizaltısı varken bu sayı 2011'de 29'a çıktı. Amerikan donanması Çin denizaltılarının geçmişe göre daha sessiz olmasından da endişe ediyor. 2006'da Çin'e ait Song sınıfı bir dizel-elektrik denizaltının fark edilmeden bir ABD uçak gemisi saldırı grubunun yakınlarında su üstüne çıktığı hatırlatılıyor.

Bunun dışında Çin, henüz resmen hizmete sokmadığı uçak gemisinin denemelerini de sürdürüyor. Ukrayna'dan satın alınan ve önce yüzen kumarhane olarak kullanılacağı açıklanan uçak gemisi Ağustos 2011'de denemelere başladı. Eski adı Varyag olan ve Rus donanmasındaki eşi Amiral Kuznetsov uçak gemisi olan Çin uçak gemisinin 2015'ten sonra operasyonel hale geleceği belirtiliyor. ABD'nin Nimitz sınıfı uçak gemilerinin yerini alacak yeni nesil Gerald R. Ford sınıfı uçak gemisi de 2015'ten sonra hizmete girecek.

HAYALET UÇAK

Çin'in füze teknolojisinin de geliştiğine dikkat çekiliyor. 2007'de Çin, sahip olduğu eski bir meteoroloji uydusunu geliştirdiği uydusavar füzeyle düşürerek, yörüngedeki uyduları tehdit etme kapasitesi olduğunu göstermişti. Pentagon da bu teste 2008'de kendi uydularından birini füzeyle düşürerek cevap vermişti. Ocak 2011'de ise silahlanma yarışı yeni bir boyuta geçti.

Dönemin ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Pekin'e ziyareti sırasında Çin'in ilk hayalet uçağı J-20 test uçuşunu gerçekleştirdi. Çin'in elektronik harp ve bilgisayar sistemlerine saldırı gibi siber savaş yöntemleri konusunda ciddi harcamalar yaptığı ve bu konuda önemli bir rakip haline geldiği de kaydediliyor. Tüm bu çabalara karşın Çin'in henüz başa baş bir çatışmada ABD donanmasını yenilgiye uğratmasının mümkün olmadığı ifade edilirken, Pekin'in mevcut stratejisinin Amerikan gemilerinin sorunlu bölgelere ulaşmasını geciktirme prensibine dayandığı kaydediliyor.

ABD: TÜRKİYE BİZİM İÇİN KRİTİK

Yeni savunma doktrinini açıklayan Beyaz Saray, Türkiye'yi kritik bir müttefik olarak görmeye devam ettiğini vurguladı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, ABD'nin yeni savunma stratejisi çerçevesinde de "Türkiye'nin kendileri için çok kritik öneme sahip bir müttefik olmaya devam edeceğini" söyledi.

Gordon, Washington'daki Yabancı Basın Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin geçen hafta açıkladığı yeni savunma stratejisinde Türkiye'nin konumunun ne olduğuna dair bir soruyu da yanıtladı. Türkiye'nin kritik önemde bir NATO müttefiki olmayı sürdürdüğünü ifade eden Gordon, "Bölge genelinde tehditler ve zorlukların bulunmaya devam ettiği bir sır değil ve ABD'nin, hem ikili düzeyde hem de bir NATO müttefiki olarak Türkiye ile savunma alanındaki ortaklığı kritik önemini sürdürecek" dedi. Gordon, yeni savunma stratejisi bağlamında da Türkiye'nin ABD için çok kritik öneme sahip bir müttefik olarak kalmaya devam edeceğinden daha başka bir anlam çıkarılamayacağını kaydetti. "İncirlik Üssü'nün stratejik önemi ne olacak?" sorusu üzerine de Gordon, yeni stratejide farklı ülkelerdeki farklı üslerle ilgili detaylara girilmediğini, amacın bu olmadığını söyledi.

Bu konularda ilginizi çekebilir