"ABD, İran'a müdahaleyi tartışmaya açabilir"
ANKASAM Avrasya Çalışmaları Masası Başkanı Dr. Ametbek, "İran'da artan gerilimi fırsat olarak gören Beyaz Saray, Libya ve Suriye'de olduğu gibi İran'a da bir uluslararası müdahaleyi tartışmaya açabilir" dedi.
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Avrasya Çalışmaları Masası Başkanı Dr. Dinmuhammed Ametbek, ABD’nin Ortadoğu'da karıştırmak istediği ülkeler listesinde sıranın İran'a geldiğini ifade ederek, "İran'da artan gerilimi fırsat olarak gören Beyaz Saray, Libya ve Suriye'de olduğu gibi İran'a da bir uluslararası müdahaleyi tartışmaya açabilir" dedi.
Ametbek, 28 Aralık'ta İran'ın Meşhed kentinde bir grubun, hayat pahalılığı, işsizlik, yolsuzluk gibi sorunları protesto etmesiyle başlayan gösterilerin kısa sürede bütün ülkeye yayılarak rejim karşıtı eylemlere dönüşmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetime geldiği andan itibaren İran’ı tehdit olarak gördüğünü ifade eden Ametbek, 18 Aralık 2017’de yayınlanan ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde de İran’ın açıkça hedef gösterildiğini söyledi.
ABD'nin Ortadoğu'da karıştırmak istediği ülkeler listesinde sıranın İran'a geldiğini öne süren Ametbek, "Bu doğrultuda ABD, bölgedeki ortakları İsrail ve Arap ülkelerini kapsayan bir ittifak oluşturma çabası içindedir. İran’da bu şekilde hükümete karşı güçlü protestoların patlak vermesi bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Trump’ın ilk günden açıklamalarla desteklemesi doğal bir tepkidir. Trump, protestocuları elindeki bütün kaynaklarla destekleyeceği sinyalini veriyor” diye konuştu.
Bozdağ: İran'daki kaos tüm bölgeye zarar verir
"İran’ın iç dinamikleriyle ilgili"
Bu eylemleri ABD’nin teorik olarak organize etmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Ametbek, şunları söyledi:
"Burada ABD’nin elindeki koz yüksek eğitim görmüş, Batı’nın liberal değerlerini benimsemiş aydın kesim ve üniversite gençliğidir. Ne var ki bu protestoların başladığı yer, ılımlı reformcu liberal kesimin merkezi Tahran değil, aksine muhafazakar dindar kesimin merkezi, İran’ın kutsal şehirlerinden biri olan Meşhed’dir. Dolayısıyla bu eylemler dış müdahaleden çok İran’ın iç dinamikleriyle ilgili bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ancak protestoların gittikçe şiddetlenmesi durumunda ABD yönetimi bu eylemlere nasıl destek verebileceğini düşünüyor olabilir. Hatta bir uzak ihtimal olarak İran’da artan gerilimi fırsat gören Beyaz Saray, Libya ve Suriye’de olduğu gibi İran’a da bir uluslararası müdahaleyi tartışmaya açabilir.”
İran'da rejim destekçileri de sokağa çıktı
"Protestocular ölümü göze alarak sokağa çıkıyor"
Ametbek, protestocuların ölümü göze alarak sokaklara çıktığını belirterek, “Halk açısından artık bıçak kemiğe dayanmıştır” görüşünü dile getirdi.
İran halkının, hükümet ve dini lideri protesto etmenin bedelinin çok ağır olduğunun bilincinde sokağa çıktığını ifade eden Ametbek, "Buna rağmen halkın sokaklara dökülmesi hem ekonomik hem siyasal şartların artık dayanılmaz düzeye ulaştığının ispatıdır. Rejimin acımasız savunucuları olan Devrim Muhafız Ordusu’nun protestoculara yönelik 'Demir yumrukla karşılaşacaksınız' tehdidi de artık halkı korkutmuyor" değerlendirmesinde bulundu.
Dinmuhammed Ametbek, gösterilerin yapısal problemlerden kaynaklandığına dikkati çekerek, bir yandan rejimin totaliter tutumundan kaynaklanan siyasal sorunların, diğer yandan ekonomik sorunların göze çarptığını söyledi.
"Ruhani’nin kemer sıkma politikası, son kıvılcım oldu"
İran gençliğinin eğitimli olmalarına rağmen hak ettiklerini düşündükleri hayata kavuşamamalarının da sorunların başında geldiğini vurgulayan Ametbek, şu ifadeleri kullandı:
"Zaten gergin olan ortamda Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin 19 Aralık 2017'de yeni kemer sıkma politikasını ilan etmesi, son kıvılcım olmuştur. Hatırlanacağı üzere bu politikayla yakıt fiyatında yüzde 50’lik bir artış öngörülmekte ve 34 milyondan fazla kişinin parasal desteği iptal edilmektedir. Aynı kemer sıkma planında hükümet, askeri silahlanma için bütçeyi artırmaya karar vermiştir. Diğer bir ifadeyle bu politika bardağı taşıran son damla olmuştur.
Gösteriler başlangıçta ekonomik problemlere karşı itirazlar olarak ortaya çıkmıştır. Ancak gittikçe alevlenen gösteriler siyasal itirazları da kendisine çekti ve sonuç olarak olaylar, İran geneline yayıldı. Protesto esnasında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yanında Ayetullah Ali Hamaney’e de itirazların ifade edilmesi oldukça dikkati çekicidir. 'Hamaney’e ölüm' ve 'Diktatöre ölüm' sloganları daha önce İran’da duyulmamıştır.
Aynı şekilde Hamaney posterlerinin yakılması ve yırtılması daha önce İran’da hiç görmediğimiz görüntülerdir. Çünkü dini lider İran’da yarı kutsal insan olarak tanınmaktadır. Bu durum protestoların sadece ekonomik değil, siyasal boyutunun da ağır bastığını göstermektedir. Diğer bir ifadeyle protestocuların itirazı sadece ülkedeki ekonomik sıkıntılar değil, aynı zamanda İslam rejiminin de ta kendisinedir."
ABD Dışişleri Bakanlığından İran açıklaması
"Rejim protestocuları şiddetle bastıracak"
Ametbek, İran'da yönetimde iki kurumun bulunduğunu hatırlatarak, bunlardan birinin Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney ve Devrim Muhafızları, diğerinin ise Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümeti olduğunu aktardı.
Devrim Muhafızları'nın aynı 2009'da olduğu gibi protestocuları kanlı bir şekilde bastırmayı göze aldığını belirten Ametbek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hasan Ruhani ve onun bakanları ise halkın gösteri hakkının olduğunu kabul ederek protestocuların itirazlarını dikkate almaya çalışmaktadır. Eğer eylemler dinmeden daha da artarak devam edecek olursa rejim protestocuları şiddetle bastıracaktır. Ancak yine de olaylar kontrol altına alındıktan sonra İran bu olaylardan ders çıkartarak kademeli olarak belli bir değişim ve dönüşüm sürecine girebilir."