2008 mega krizi ve sonrası
Bekir Kavruk, krizin gölgesinde merkez bankalarının aldığı tedbirleri değerlendiriyor
Türkiye'de özellikle bayram süresince her seferinde facialara dönüşen trafik kazalarında her yıl on binlerce insan ölüp, yaralanmakta adeta bu durum kanıksanıp yaşamın bir parçası durumuna gelmiş bulunmaktadır. Trafikte yaşanan bu karmaşa da çoğu kez ünlü düşünür Wilhelm Reich'ın dile getirdiği bastırılmış sığ egolarını trafikte dışa vurmak için vesile yapan, düz yolda düzgün araba kullanmaktan yoksun "küçük adamlar" başrolü oynamaktadır.
Sokak ve Trafik toplumlarda insan ilişkilerinden demokrasi kültürüne, bürokrasiden siyasetine kadar ayna özelliği taşır. Kontrol ve denetimin zayıf kaldığı, yasa ve kuralların gereğine göre değil durumuna ve adamına göre uygulandığı toplumlarda küçük adamlar sık sık ortaya çıkmakta olup, üstelik bir şekilde zenginleşip palazlanırlarsa bu kez toplumun en garip insan tiplerini teşkil etmeye başlamaktadırlar.
Aynı Trafikte olduğu gibi Dünya Ekonomisinde de kontrol ve denetimin zayıf kaldığı noktalarda Wall Street'in şişman kedileri örneğinde görüldüğü üzere Mega faciaların da ortaya çıkma olasılıkları yüksek görünmektedir.
Gerçekten de zenginleşip palazlanan küçük adamların başka bir dünya versiyonu olan gözleri kararmış olan Wall Street'in şişman kedileri sınırsız kar hırsı ile her türlü riski göze alıp:
-Bir yandan Subprime Mortgage Bonoları olan CDO'lara Rating kuruluşlarından çok muammalı şekilde yüksek not verilmesini sağlayarak bu olanlardan habersiz CDS'ler tarafından sigortalanması sonucu bunların bütün dünyaya satılmasını gerçekleştirmişler
-Diğer yandan ortaya çıkan muazzam ölçülerdeki paraları bu kez kaldıraçlı türev piyasalarda mevduat sahiplerinden habersiz işlemlere sokmuşlar ve öyle ki GSMH’sı 60 trilyon dolar olan ve açlık sınırında yaşayan insanların sayısının bir milyara eriştiği Dünya da türev piyasalarında işlem hacmi 120 trilyon dolar gibi muazzam sanal ölçülere ulaşmış ve kimse dur demeyince şişirilmeye devam eden balon sonunda doğal olarak patlamıştır.
Çöken piyasalara müdahale doğrultusunda Fed'in uyguladığı sıfır faize doğru giden politikası kimi otoritelerce sert eleştirilere maruz kalmasına karşın 1929'daki Büyük Buhran öncesi o zaman Hazine bakanı olan Andrew Mellon'un piyasaların doğal olarak ayrışıp dengesine tekrar oturacağı felsefesi ile sıkı para politikası uygulayarak tam bir felakete yol açtığını örnek teşkil etmesi itibariyle hatırlatmakta yarar vardır.
Bu arada Dolar ve Euro'nun sahibi Batı ülkelerinin ortaya çıkan Global Mega krize karşı faiz indirimleri yanında Stagflâsyon riskine rağmen 5 trilyon dolar tutarında para basarak ortaya koymak istedikleri mücadele yöntemleri de ekonomi çevrelerince ciddi tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalarda ağır basan diğer bir konuda dünya ekonomisinde para dolaşım biriminin dolar olduğu göz önünde tutulduğunda bu krizin faturasının önemli bir bölümünün ABD ve AB üzerinden dünya piyasalarına enjekte yoluyla ihraç edileceği endişelerini dile getirilmesi konusudur.
Diğer endişe verici durum ise dünya ekonomisi ve kamuoyu nezninde bağışıklık kazanmış Ortadoğu bölgesel krizine alternatif ciddi gelişmelerin yaşandığı dünya nüfusunun 1/5 ini teşkil eden Hindistan ve Pakistan arası muhtemel ortaya çıkması söz konusu olacak krizdir.
Burada 21. yüzyılın parlayan yıldızları Hindistan ve Çin'in stratejik bir eksen üzerinde işbirliği içersinde bulunduklarını ve Pakistan ile beraber bu 3 ülkenin neredeyse dünya nüfusunun yarısına yaklaştıklarını ve burada muhtemel olacak gelişmelerin Petrol ve Emtia fiyatları üzerine ciddi etkiler göstereceğini belirtmekte yarar vardır.
SONUÇ:
Dünya ekonomisinde ve siyasetinde lokomotif rolü olan ABD'de değişim sloganı doğrultusunda büyük umutlarla 20 Ocak 2009 'da başkanlık koltuğuna oturacak olan Obama ve ekibinin izleyeceği politikaların sadece 4 yıllık dönemde değil belki de kötü başlangıç gösteren 21. yüzyılın bundan sonraki gidişatında da ve özellikle Mega kriz sonrası ortaya çıkması muhtemel olan yeni dünya düzeninde oluşacak dengelerin daha adil ve barışçı inşası açısından önemli roller oynamaları büyük beklentiler dahilinde ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca 2009 yılı itibariyle Dünya da devam etmesi kuvvetle muhtemel görünen Mega Krizde ortaya çıkacak olan piyasa hareketlerinde;
-Başlangıçta daha da dibe inmesi muhtemel olan DOW'un
-Bu noktalarda tekrar baş gösterecek yüksek Volatilite’nin
-Açık pozisyonlarda bulunan Emtia+Petrol sermayelerinin DOW ile Kontratlar arası hareket tarzlarının
-Hindistan – Pakistan ekseninde ortaya çıkacak gelişmelerin
Belirleyici roller oynayacağını da söylemek mümkün görünmektedir.
Ekonomik koşulları itibariyle IMF ile anlaşması zorunlu olan Türkiye 'de ise 2009 'da Kriz öncelikle Reel sektörde ciddi sıkıntılar yaratmaya devam edecek görünmektedir. Bu durumda özellikle çeklerde, iflas ya da ertelemelerde yasa boşluklarının sıkça istismarı sonucu haksızca mağdur duruma düşüp, likit sıkıntısının yaşandığı piyasalarda mal satmaya korkan ve stokları biriken dürüst üretici ve alacaklılara gerek bankalar gerekse hükümet nezninde doğru ayrımlar yapılarak kolaylık gösterilmesi ve batı ülkeleri örneğinde görüldüğü üzere faiz indirimlerinin devam edilmesi yanında tekrar tüketim ve dolayısıyla üretimi teşvik yönünde önlemlerin alınmasında yarar vardır.