"yılın en iyileri" adayları
Kısalisteyi kitaplardan tadımlık bölümlerle bu sayımızda yayınlıyoruz. Bu listedeki kitaplar arasından seçilen "En İyiler" ise 2018 Ocak sayımızda açıklanacak...
İşte "kısaliste" "En İyiler" ocak sayımızda
"Yılın En İyileri" bu yıldan itibaren iki etaplı bir seçimle belli olacak. 22 farklı yayınevinden yıl içinde "Ayın Kitabı" olarak seçilen 23 telif, 24 çeviri toplam 47 kitabı değerlendirmek üzere toplanan seçici kurul üyeleri, shortlist'e (kısaliste) kalacak 10 kitabı belirledi... Kısalisteyi kitaplardan tadımlık bölümlerle bu sayımızda yayınlıyoruz. Bu listedeki kitaplar arasından seçilen "En İyiler" ise 2018 Ocak sayımızda açıklanacak...
"yılın en iyi telif kitabı" kısaliste*
*Kısaliste, yazar adına göre alfabetik yazılmıştır…
alper canıgüz'den "kan ve gül: bir kara dejavu"
İkinci sınıf aşk romanları çevirmeni, orta sıklet avare Aziz, bir yangında küle dönüşmek üzereyken, zamanda yolculuk yaparak yirmi yıl öncesine döner; üstelik yirmi yaş gençleşmiş bir halde.
Henüz işlenmemiş bir cinayeti çözmek üzere…
"Evlendiğim ve boşandığım tarih, nikâh dairesindeki memur ve avukatımızın tuhaf ve müşterek bir cilvesiyle, aynı güne denk gelmekteydi. Doğum 17 Ocak 1995, ölüm 17 Ocak 2004. Dokuz sene; flört dönemimiz de hesaba katılınca, on altı. Flört ne demekse? 'Ayrılık acısından kurtulmak için gereken süre, birlikte geçirilenin yarısı kadar' demişti bir arkadaşım Nergis'le boşandığımızda. O zamanlar sekiz seneyi kendimi öldürmeden ya da ne bileyim, en iyi ihtimalle aklımı kaçırmadan geçirebileceğime pek ihtimal vermemekteydim ya, yuvamızın yıkılışının onuncu sene-i devriyesini geride bıraktığım günlerde, o arkadaşımın bu teoriyi belki de beni teselli etmek için uydurduğunu düşünmeye başlamıştım. Çünkü bu aşkın, bu sevdanın üstünden kış geçiyor, bahar geçiyor, yaz geçiyor, ömür geçiyor lâkin kalbimdeki yara geçmiyor, geçemiyordu."
Kan ve Gül: Bir Kara Dejavu, Alper Canıgüz, April Yayıncılık
isahag uygar eskiciyan'dan "konteyner zaafı"
"İlk defa gerçeği söylememek için yalan söylemem gerektiğini anladım. Asansörün kapısında karşılaştık. Dairelerimiz karşı karşıya. Bir süredir ona ilgi duyuyordum. Çirkinliğim malumdu ama çirkinliğimden çok deliliğim düşündürüyordu onu. Ben de diğer tüm insanlar gibi, dürüstlüğümden yakınıyordum. Hep dürüstlüğünden kaybeden diğer insanlar gibi... Cidden benimki başka. Yoksa bu cümleyi kurmamış insan yoktur: Katil, hırsız, dolandırıcı... Asansöre binmeyecektim. Asansör zaafım vardı. Biriyle binmeye utanıyordum. Hele de ilgi duyduğum biriyle... Merdivene doğru yönelirken seslendi bana. Gelmeyecek misin, diye sorup kapıyı açık tutunca girdim. Onunla aynı asansörde olmak ne kadar zormuş! Keşke balkondan atlasaydım. Ter bastı. Okula mı, diye sordum. Günlerden pazar olduğunu unutmuştum. Yine de cevap verdi; hafta sonu ya bugün. Gülümsedim. Sen nereye, dedi. Elimdeki saksıyı gösterdim; kaktüsü çişe çıkarıyorum. Önce güldü. Ama ciddiyetimi anlayınca tedirgin oldu. O günden sonra asansörün kapısını benim için açık tutmadı."
Konteyner Zaafı, İsahag Uygar Eskiciyan, Sel Yayıncılık
mario levi'den "yanlış tercihler mahallesi"
"Bir akşam, sık sık bindiğim o vapurun kıç güvertesinde, tek başıma oturup yine geçmişe dalmışken, yanıma beyaz paltolu bir adam yaklaştı ve bana, kötü bir haber getirircesine, 'Kafanızı çok büyük buldum' dedi. Hayret dolu bakışlarım karşısında başını hafiften sallaması sinir bozucuydu. Doktor olduğunu belirtmeyi ihmal etmemesiyse daha da sinir bozucu. En kötüsü de öyle yaşamaktan vazgeçmemem halinde büyümenin devam edebileceğini, kafamın da içindekileri artık taşıyamayarak bir gün patlayabileceğini söylemesiydi galiba... Tedaviyi kabul etmem gerekiyordu... Alay ettiğini sandım. 'Aynı büyüme kalbimde de var mıdır acaba?' diye sordum. Gülmesini bekliyordum, gülmedi. Hatta daha ciddi baktı. Bakışlarında hem acımanın hem de sanki bir uyarma ihtiyacının tezahürü vardı. Söyledikleri duygumu güçlendirmeye yetiyordu zaten. 'Bu çile sizi kesin öldürecek! Beyhude arayışınızı durdurun! Artık çok tehlikeli!' Hangi arayışıma dikkatimi çekmek istediğini sormadım. Çünkü hem kendisinden hem de söylediklerinden korkmuştum. Ayrıca aramakta tüm benliğimle sahiden ısrar ediyordum. Çalıştığı hastanenin adını verdi sonra. Oraya gelmeliydim…"
Yanlış Tercihler Mahallesi, Mario Levi, Everest Yayınları
nermin yıldırım'dan "dokunmadan"
"Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Yahya Kemal Beyatlı / Sessiz Cemi
Öleceğimi öğrenince çok şaşırdım.
Azrail'i atlatmayı umduğumdan değil; bir gün herkes gibi ruhumu yetkili makamlara teslim edeceğimi elbet biliyordum. Ama o gün öyle uzak ve muğlaktı ki, galiba ölümümü görmeye ömrüm vefa etmez sanıyordum. Bilmek farkında olmama yetmiyordu.
Ruhunuzu ele geçiren zifiri karanlığa diri diri gömülmeye niyetiniz yoksa, kendi ölümünüze fazla kafa yormaz, o kapınızı çalmadıkça bizzat gidip hatırını sormazsınız. Hayatta bazı şeylerin varlığı, uzun boylu düşünmemek kaydıyla kabul edilir. Ben de er geç ikametimi tahtalıköye aldıracağımı bilsem de, malum akıbeti yok sayarak yaşamaya çalışıyordum.
Yaşamaya çalışmak; biz ölümlülerin ekseriyetle yaptığı bu. Fakat sonra işgüzar Azrail gelip beni buldu. Daha doğrusu incelik gösterip önden ulak gönderme lütfunda bulundu. Kara haber mütehassısı doktorlar karşıma dikildiğinde, bir gün kendi sonuma şahitlik edeceğimi dehşetle hissettim. O günün sandığım kadar uzak olmadığını da öyle."
Dokunmadan, Nermin Yıldırım, hepkitap
şeyma ersoy çak ve şefika şehvar beşiroğlu'ndan "bir muhabbet kuşu, postmodern göstergeler ışığında zeki müren"
"Zeki Müren bizden tam olarak ne istiyor? Dürüst olmak gerekirse, son zamanlara dek benim için asıl soru benim ondan ne istediğimdi. Ve en azından bu soruya bir cevabım vardı: Türk kültürü hakkında, karmaşık ve aykırı bir fenomeninin prizmasından bakarak bilgi edinmek... Bu kavrayışın bir çeşit karşılıklı alışveriş zemininde ilerlemeye ihtiyaç duyabileceğinin farkına o zamanlar pek varmamıştım. En nihayetinde, kendinden evvel bir başkasının ihtiyaçlarına ve arzularına odaklanmak, temel bir sevgi göstergesidir. Üzerine düşünülebilecek bir soru gibi görünüyor. Aldığım ilk Zeki Müren albümünü hatırlıyorum: 1985'te yayınlanan Helal Olsun. Kasetin sonunda yer alan "Yağdır Mevlam Su"nun bir hit olduğunu anımsıyorum. Kasetin kapağını da iyi hatırlıyorum. O zamanlar kaset kapakları, belki arka planda bir dekor eşliğinde, bir yıldız sanatçının yüzüne yapılan yakın çekimle aktarılan anlam ve duygudan ibaret minimalist denemeler halindeydi. Helal Olsun bu formüle uygundu, ancak bu noktada benzerlik sona eriyordu. Bu androjen simayı ne yapmalıydı? Peki ya minimal, fakat aşikâr lüks ve zarafet çağrışımını? Ya da bu tuhaf mı tuhaf bakışları?"
Bir Muhabbet Kuşu, Postmodern Göstergeler Işığında Zeki Müren, Şeyma Ersoy Çak/ Şefika Şehvar Beşiroğlu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları
"yılın en iyi çeviri kitabı" kısaliste*
celâl üster'in çevirdiği "borges sekseninde, sohbetler"
"1982'de Arjantin ile Birleşik Krallık arasında Malvinas Adaları'nda meydana gelen kanlı savaşın ardından, Jorge Luis Borges'e kimin haklı olduğunu sormuşlardı. Borges, eski fatihler ve Avrupalı yerleşimcilerin soyundan gelen halis bir Arjantinliydi ama büyükannesi İngilizdi. Anglofil bir Eski İngilizce profesörüydü, vukufl u bir Whitman, Melville ve Chesterton hayranıydı ama aynı zamanda estanciero'lara, egemen büyük toprak sahiplerine karşı çıkan Köktenci Birlik partisinin önde gelen demokratik kişiliklerinden biriydi. II. Dünya Savaşı sırasında ülkesinin Mussolini ve faşizmi desteklemesini lanetlemiş; Kirli Savaş'tan sonra duruşmalara katılmış, insanları kaçıran, işkence uygulayan, binlerce karşıtını öldüren cunta generallerini açıkça suçlamıştı. Falkland Adaları Savaşı'nda kimden yana olmalıydı? Arjantin'deki diktatörlükten yana mı yoksa savaş yanlısı Maggie Thatcher'ın İngiltere'sinden yana mı? Kara mizah tutkunu Borges şu yanıtı vermişti: 'Falkland Adaları Savaşı iki kelin tarak kavgasıdır.'
Savaşın saçmalığı ancak sivri dilli Borges çılgınca bir metafora dönüştürebilirdi."
Borges Sekseninde, Sohbetler, Editör: Willis Barynstone, Türkçesi: Celâl Üster, Can Yayınları
fuat sevimay'ın çevirdiği "finnegan uyanması"
"Bir gülmedir gelmişti vesministral ozan Jaunatan'a hoş çınlayan koca bir kahkahayla (öyle ki kuluçkadaki Kölenin bile tüyleri döküldüydü) harikalığına dair bağır çağır şarkı söyleseler ne çok eğlenecekleri yönündeki tamtakır düşüncesi yünlüsünün boğazından yaylanıverdi saha sonuna fırlayan top gibi ve yaz ortası deliliği bulaşık hepsi eğlenceli şılap şıloplarına henüz başlamışken, yorum yosun yor, yoruz yorsunuz yorlar, yoruk yorak, Ah Jaun, ne şakacısın dahası ne de puştacı. Ah, (Safsın! Bakirimiz! Kutsalımız! Sağlığımız! Güçlüsün! Zaferimiz! Ah sağlıklımız! Biricikliğimizi destekle, sen ki darbelerin hasısın! Duyun, kıllılar! Size tabiiyiz ama geç olsa da. Başı baştan alan sözler!) o an aniden (nasıl da kadın gibi!), Merkür gibi haşince siviftip Rizzilerin arkasına yuvarlanıyor, ne olup bittiğini görmek için şahin gözüyle iştern amansız bakıyor (gökgü- rültüsü gibi nasıl da kara!). Böylece dikildiler merakla. Önce iç çekti (ve nasıl acı nefesi!) ve nerdeyse ağladılar (dünyanın tuzu!) kafa patlatıp cevaplamasının ardından:
- Bir şey daha var. Bir söz daha çıksın ağzımdan ki kalbim sükûnet bulsun…"
Finnegan Uyanması, James Joyce, Türkçesi: Fuat Sevimay, Sel Yayıncılık
meryem mine çilingiroğlu'nun çevirdiği "seçme mektuplar"
"Torino, 24 Mayıs 1957
Sevgili Elio,
Ağaca Tüneyen Baron'a ilgili gözlemlerinin benim için çok yararlı olduğunu sana söylemek istiyordum, son bölümlerle ilk bölümler arasındaki biçem ayrımını hafifl etmek için oldukça basit bir çözüm bulduğumu sanıyorum. Yani, örneğin, Fransız silahlı kuvvetlerinin ormandaki savaşıyla ilgili ilk bölümün anlatımını birinci tekil kişi üzerinden, başkahraman tarafından anlatılıyormuş, hani gerçekten ziyade onun uydurduğu sayısız hikâyelerden biriymiş gibi yaptım. Başka birçok yerde de, yani çok hareketli ya da gerçekdışı buluşların olduğu yerlerde de bunu yaptım ya da buna şöyle bir değindim. Bu bir yama sayılır ama eseri yeni baştan yazmayı hiç istemediğimden, yazmama gerek kalmadan uyumsuzlukları hafifl etmek için kullanabileceğim tek sistem buymuş gibi geldi. Kitap on güne kadar çıkacak.
Olur da ruh haline denk düşer, kitap sana düşünsel olarak ilzam verir ve Notiziario Einaudi'de tanıtımını yapmak sana zahmet vermezse, kapak yazısı gibi bir sayfalık bir şey bile yazsan, bundan çok mutluluk duyarım. Ama senden bunu yapmanı rica etmiyorum, 'öf ne sıkıcı, şimdi bir şeyler yazmam gerekecek' diye düşünüp öyle bir ruh haline girmeni asla istemem, kitabımın rahatsız edici bir düşünceye ilişmesini asla istemem. İçinden gelirse ya da yazarım belki diye denemeye girişirsen bana yaz, sana minnettar kalacağım.
Hoşça kal
Calvino"
Seçme Mektuplar 1945-1985, Italo Calvino, Hazırlayan: Luca Baranelli, Türkçesi: Meryem Mine Çilingiroğlu, Yapı Kredi Yayınları
özge onan'ın çevirdiği "joyce'un kızı"
"Eylül 1934 KÜSNACHT, ZÜRİCH
Uzanıp giden beyaz köpükleri izleyerek güvertede duruyorum. Zürich ufukta küçülüyor ve ben Küsnacht'ın önümde belirmesini bekliyorum. Kıyılarda ağaçlar, kıvrılmış yapraklarını döküyor. Havada ürpertici bir serinlik var ve hafif bir çürüme kokusu tüm göle yayılmış.
Onu üç haftadan beri, Küsnacht'taki kepenkli evinde görüyorum. Haftada üç kez gemiyle gelip onunla oturuyorum. Ve hâlâ konuşmadım. Ama bugün içimde bir şeyler kaynıyor, sessizliğim beni boğuyor sanki.
Göl sonbahar güneşiyle uyum içinde. Geminin yanında küçük balıklar sıçrıyor; pullarla kaplı gövdeleri, gökyüzünden düşmüş yıldızlar gibi parlıyor.
Onları izlerken bir şey tabanlarımdan başlayıp ayak bileklerime ve dizlerime doğru tırmanıyor. O şeyin omurgam boyunca yukarı doğru ilerlediğini hissediyorum. Kalçam hareket etmeye, parmaklarım tırabzanın üzerinde ritim tutmaya başlıyor. Sanki hissiz, dümdüz vücudum yeniden güzel bir şey olmak istiyor.
Bugün konuşmalıyım. Bıktırıcı sorularını cevaplamalıyım. Ve ona, tekrar dans etmek zorunda olduğumu söylemeliyim. Evet, tekrar dans etmek zorundayım..."
Joyce'un Kızı, Annabel Abbs, Türkçesi: Özge Onan, hepkitap
seda ersavcı'nın çevirdiği "dişlerimin hikâyesi"
"Dünyanın en iyi müzayedecisiyim ama kimse bilmez, çünkü ihtiyatlıyımdır. Adım Gustavo Sânchez Sânchez, gelgelelim herkes bana Otoban der, beni sevdiklerinden olsa gerek. İki kadeh rom içtikten sonra Janis Joplin taklidi yapabilirim. Kısmet kurabiyesi yorumlayabilirim. Tıpkı Kristof Kolomb gibi bir yumurtayı masanın üstünde dikine durdurabilirim. Japonca sekize kadar sayabilirim: ichi, ni, san, shi, go, roku, shichi, hachi. Sırtüstü yüzebilirim.
Bu, benim dişlerimin hikâyesi; koleksiyon eşyası, aldıkları isimler ve radikal geri dönüşümler üzerine kaleme almış olduğum ve gelecek kuşaklara bırakacağım bilimsel bir inceleme. Tüm hikâyelerdeki gibi bu da 'Giriş' bölümüyle başlıyor, ardından 'Gelişme' ve sonrasında 'Sonuç' geliyor. Gerisi ise, bir arkadaşımın dediği gibi, safi edebiyat: yani mesel, mübalağa, kinaye, eksilti, dolaylama; yahut parabol, hiperbol, alegori, vesaire, vesaire. Sonra neyin geldiğini ben de bilmiyorum. Muhtemelen gözden düşme, ölüm ve ardından, ölümün peşi sıra şöhret. Gelgelelim o noktada artık ilk ağızdan söz söylemek bana düşmeyecek. Ölü bir adam olacağım; mutlu ve imrenilecek bir adam."
Dişlerimin Hikâyesi, Valeria Luiselli, Türkçesi: Seda Ersavcı, Siren Yayınları
"en iyiler" yönetmeliği 2017
ayın kitapları
1- Dünya Kitap, 2017 yılı için Mart-Ekim ayları arasında her ay Ayın Telif ve Çeviri Kitapları'nı seçer. Ayın Kitapları, ilk seçici kurulca her ay jüri üyelerinin önereceği düzyazı ya da sanat alanlarındaki edebi ve bilimsel yapıtlar arasında birliktelik sağlananlardan seçilir.
2- Her iki ayın arasındaki dönem, bir ay olarak kabul edilir ve seçilen kitap/kitaplar, bir sonraki ay yayınlanan dergide, Ayın Kitabı olarak ilan edilir. Mart ayı telif ve çeviri kitapları, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat aylarında yayınlananlar arasından seçilir.
yılın yayınevi
3- Seçici Kurul nihai toplantısında önerilen yayınevleri arasından biri Yılın Yayınevi olarak seçilir.
ödül
4- Yılın Kitabı ve Yılın Çeviri Kitabı ödülü yazara ve çevirmene, Yılın Yayınevi Ödülü yayınevine verilir.
değerlendirme ölçütleri
5- Yılın Telif ve Çeviri kitapları belirlenmesindeki ölçütler, aşağıdakilerden en az biri ya da birkaçı veya hepsi olabilir:
•Ödül telif ve çeviri yapıtlara verilir.
•İlk basımdırlar veya daha önce kitaplaştırılmamış tek tek çalışmaların derlenmesiyle oluşturulmuşlardır.
(Çeviri için Türkçede.)
•Ait olduğu dalda farklı ve özgün bakış açısıyla kamuoyunda ses getirmişlerdir.
•Yayın tekniğinde o kitapların gerektirdiği özen gösterilmiştir.
•Kitap, (Yılın Telif Kitabı için) yazarın gelecekteki ürünleri ve aynı dalda yapılan çalışmalar için ışık niteliğinde "genç" bir yapıttır.
•Kitap, (Yılın Çeviri Kitabı için) çevrildiği dil ile Türkçe arasında olabilecek yabancılıkları gidermiş, metin her iki dilde de dilin özelliklerini koruyarak yetkin olarak değerlendirilmiştir.
•En çok satan kitaplardan biridir.
•(Yılın Telif Kitabı için) Türkçenin yetkin örneklerini sergilemektedir.
6- Yayınevinin belirlenmesindeki ölçütler, aşağıdakilerden en az biri ya da birkaçı veya hepsi olabilir:
• Yayınevi, telif ve / veya çeviri özgün yapıt / yapıtlar yayınlamakta, yapıtlar ait oldukları dallarda farklı ve özgün bakış açıları getirmektedir.
• Kitap / kitaplar, "çoksatanlar" listelerinde yer almaktadır.
• Kitap / kitapların yayın tekniğinde gereken özen gösterilmiştir.
• Yayınevi, yayınladığı kitap / kitaplarda bilim, kültür-sanat-edebiyat hayatımıza önemli katkı/ katkılarda bulunmuştur.
• Yayınevi, yıl içinde yayınladığı kitap sayısı ile de kültür hayatımızda önemli bir performans göstermiştir.
seçici kurul
7- Dünya Kitap Yılın En İyileri Ödülleri Seçici Kurulu yedi kişiden oluşur.
Dünya Kitap Yılın Telif Kitabı ve Yılın Çeviri Kitabı ödüllerini kazananlar, müteakip sene bir defalığına Dünya Kitap Yılın Kitabı Ödülleri Seçici Kurulu'nda yer alır.
• Dünya Kitap Yılın Kitabı Seçici Kurulu 2017'de Başar Başarır, Doğan Hızlan, Faruk Şüyün, Kasım ve Yâdigar Eğit (2016 Yılın Çeviri Kitabı Ödülü), Murat Meriç (2016 Yılın Telif Kitabı Ödülü), Yekta Kopan ve Dünya temsilcisinden oluşmaktadır.
• Seçici kurul üyeleri her yıl yenilenebilir.
değerlendirme aşamaları
8- Her ay, Ayın Kitabı olarak seçilip Dünya Kitap ekinde adları yayınlanan kitaplar arasından Kasım ayı içinde toplanacak Seçici Kurul'un değerlendirmesiyle 5 telif, 5 çeviri olmak üzere 10 kitaplık bir "shortlist" / "kısaliste" oluşturulur.
• Bu kitaplar Dünya Kitap'ın Aralık sayısında ilan edilir...
seçici kurul nihai toplantısı ve oy verme
9- Seçici Kurul, "shortlist"e kalan 10 kitabı değerlendirerek Yılın Telif Kitabı ve Yılın Çeviri Kitabı'nı seçer.
• Kararlar, üye sayısının yarıdan bir fazlası ile alınır. Seçici Kurul üyesi toplantıya gelemezse ya telefonla katılır veya yazılı göndereceği oy değerlendirmeye alınır.
• Sonuçlar, Dünya Kitap'ın Ocak sayısında ilan edilir.
• Ödül sahiplerine ödülü simgeleyen birer plaket verilir.
polisiye ödülleri
10- Yılın En İyi Telif Polisiye Kitabı Ödülü, her yıl, beş kişiden oluşan seçici kurul toplantısında önerilen kitaplar arasından seçilen yılın en iyi telif polisiye kitabına verilir.
• Polisiye alanında ilk yapıtlarını yayınlayanlar arasından seçici kurulca seçilen bir isim, Polisiye Teşvik Ödülü ile ödüllendirilir.
• Her üç yılda bir, telif polisiyeye emek veren isimler arasından seçilen bir kişiye Onur Ödülü verilir.
• Ödül sahiplerine ödülü simgeleyen birer plaket verilir.
yılın en iyi gastronomi kitabı ve gastronomi kültürü "emek" ödülü
11- Gastronomi alanında Yılın En İyi Gastronomi Kitabı Ödülü beş kişiden oluşan seçici kurul toplantısında önerilen kitaplar arasından gastronomi kültürüyle ilgili en iyi kitaba verilir.
• Ayrıca, Türk mutfağının gelişimine ya da tanıtımına katkılarından dolayı bu alanda çaba gösteren kişilere "Emek Ödülü" verilir.
• Yılın En İyi Gastronomi Kitabı Ödülü ve "Emek Ödülü" sahiplerine ödülü simgeleyen birer plaket sunulur.
diğer koşullar
12- Ödül kazananlara plaketleri Dünya Kitap'ın vereceği bir davette törenle takdim edilir.
13- Başka ödül kazanmış kitaplar / yayınevleri de aday gösterilebilir.
14- Ödül kazanan kitap ve yayınevinin yazarının ve sahibinin ölümü durumunda ödül, yasal mirasçılarına verilir.
15- Seçici Kurul Başkanları'nın tek oyu vardır.
16- Hayatta olmayan kişilerin yapıtları önerilemez.
17- Yılın Yazarı, Yılın Çevirmeni, Yılın Yayınevi, Yılın Telif Polisiye Kitabı, Yılın Gastronomi Kitabı ödüllerini kazananlar beş sene geçmeden aynı dalda yeniden aday gösterilemez.