Yaşasın tatil!
İşte tatil geldi. Keyifli, neşeli, umut veren kitaplar tanıtacağım bu ay. İlki Aslı Tohumcu'dan Dünyayı Döndüren Kız. İkinci tanıtacağım kitap Mavisel Yener'in fantastik öğelere yer veren Pasaklılar serisinden Bilgi Yayınevi'nden çıkan Timsah Havuzu.
ÇOCUK GÖZÜ / AYFER GÜRDAL ÜNAL
Sen annenin karnında sadece bir bezelye tanesiyken, hatta o kadar bile değilken… Yeryüzünün her bir metrekaresi betonarme evlerle, o evlerin istisnasız her birinin arası gürültülü cadde ve sokaklarla dolmamışken... Diyeceğim, dünya daha güzel ve yaşanır bir yer, insanlar daha insaflı, sevecen ve düşünceliyken, diye masal tadında başlıyor Aslı Tohumcu'nun Dünyayı Döndüren Kız'ı. Şu içinden geçtiğimiz hoyrat zamandan da daha kötüsü gelecek diye ister istemez düşünüyor insan.
Olaylar ormana komşu Herdemtaze Kasabası ile Küpeçiçeği Kasabası'nda aynı sabah başlar.Bir sürü tuhafl ık olur. Gariplikler önce kahvaltıda görülür. Kahvaltıda yenenlerin tadına bir şey olmuştur. Ekmekten pas tadı gelir, su çamur gibidir. İnekler süt vermediğinden sabah süt içmeyi sevenlerin bardağı boş kalmıştır. Ne kuşlar eskisi gibi canlı öter ne de güneş eskisi gibi parlar.
Kasaba sakinlerine bir umursamazlık gelmiştir. Dr. Geçmişolsun hastalara bakmaktan bıktığını, mimar Bay Sıvama insanların nasıl evlerde yaşayacaklarını umursamadığını fark eder. Akşam yemeği zamanı geldiğinde kasabadaki evlerden bir cılız kahkaha dahi yükselmez. O gece çocuklar iyi geceler öpücüksüz uyurlar. Bu sırada iki kasabayı ayıran ormandan gelen kötü koku da iyice kendini belli etmeye başlar.
Sonra bir sabah, "Küpeçiçeği Kasabası'na Hoş geldiniz " tabelasını değiştiren belediye başkanı "Koparçiçeği Kasabası" yazılı başka bir tabela astırır. Halk bunu da umursamaz. Bu sırada "Herdemtaze Kasabası" tabelası da değişip "Heptenbayat Kasabası" olur; halkta yine bir umursamazlık, niçin değiştiriyorsunuz diyen bir kişi bile çıkmaz. Bu sırada Heptenbayat Kasabası'ndan Burak, bu tahammül edilemez koku nereden geliyor anlamak amacı ile ormanın kıyısına gelir. Aynı anlarda diğer kasabadan İpek de aynı amaçla yola düşüp ormanın kıyısına varır.
İki çocuk çeşitli maceralardan sonra birbirlerini bulduklarında olaylar iyice esrarengiz bir hal alır. Karınları acıkır ve Burak'ın sırt çantasındaki çilek ve su ile doymaya karar verirler. Ama çantayı açtıklarında içinde üzerinde koca bir demir kilit bulunan bir çanta daha bulurlar. Kilidin üzerinde ise bir not vardır. "Bu çantanın muhteviyatına ancak neden burada olduğunu bilenler ve burada bulunuşlarına dair şüphe taşımayanlar ulaşabilir." İpek'in yanıtı tek bir kuşku içermez. "Yaşadığımız kasabalar hastalandı. Tedavi etmek için buradayız." Kilit açılıverir. Daha sonra macera macerayı kovalar. Bu maceralar sırasında İpek kahkaha attığı zaman ormanın yeşermeye başladığını keşfeder Burak. Okuma heyecanını kaçırmaya gerek yok ancak bol atılan kahkahaların ve nesilden nesile anlatılan öykülerin dünyayı mis kokan, yaşanılası bir yer yapmakta yaşamsal bir önemi olduğunu söylemekte de bir sakınca yok.
İnsanların yapıp ettikleri ve kendi elleriyle çağırdıkları felaketi durduracak kim var? İpek ve Burak ormanın içlerinde 57 yıllık orman bekçisi Erbil ile tanışırlar. Bekçi, müziği ile ormanla konuşmaktadır. Orman, müziği duydukça yeşererek karşılık verir, ancak işgalci çöpler, açılan zorba çukurlar, pet şişesi yığınları bir yangın sönmeden çıkarılan diğer yangın ve sonuçta o korkunç koku. Orman bekçisi bu felaketlerin hangi birine yetişsin?
Ağaçlar ve çiçekler ne yaptılarsa bastıramazlar o kokuyu, birer birer can vermeye başlarlar. Artık orman, bekçinin müziğini duyamıyor ve yeşeremiyordur. Ormana, kendi yöntemi ile ormanla iletişime geçecek bir genç bekçi gerekmektedir. Bundan önceki bekçi de ormanda yaşayanlarla konuşabiliyordu. Bu sayede ormanın büyümesini gelişmesini sağlıyordu. O, müziği ile ormanın ruhu ile iletişim kurabilen genç bekçi Erbil'e görevi devretmişti. Şimdi sıra Erbil'deydi. O da görevi İpek'e devredecek ve İpek'in her kahkahası bulaşıcı bir biçimde ormanın yeşermesini sağlayacaktı. İpek neşe içinde bu hikâyeyi anlattıkça öykü insanları etkileyecek, insanlar ormanın ruhunu ve kendi davranışları ile neden oldukları ıstırabı anlayacak ve dünya kızların öyküleri ve kahkahaları ile dönecekti.
Aslı Tohumcu, doğanın insan eliyle yıkımından etkilenişini ve yerküremizin acısını fantastik unsurları olan umutlu bir öykü ile dile getirmiş. Kısmen naif gözükecek bir kurtuluş umudu olsa da, Dünyayı Döndüren Kız anlatısını dünyayı kurtaracak olan eril değerler değil dişil değerlerdir diye okumak mümkün. Sevgi, korkuyu, kuşkuyu def eden iyileştirici bir güç olarak ormanın kalbini de iyileştirecek. Çünkü seven insanlar, zarar vermekten uzak duracak, o zaman orman nefes alacak. Düş gücü gelişmiş, heyecan dozu iyi ayarlanmış, okuru sıkmayan bir eser üretmiş Aslı Tohumcu. 10-12 yaşa zevkle öneririm.
timsah havuzu
İkinci tanıtacağım kitap Mavisel Yener'in fantastik öğelere yer veren Pasaklılar serisi kitaplarından Timsah Havuzu. Serinin ilk kitabı Pasaklılar Tehlikeli Maymun idi. Bu ilk kitapta yarattığı Pasaklılar Kenti'nde yaşayan Pasakgül, Pasakcan, Pasaksu kardeşleri ve papağanları Püsürüklü'yü ve Pasaklılar Kenti'ne taşınan ve sırtında maymunu ile gezen yeni komşu Merkür'ü tanırız. Ayrıca bildiğimiz hiçbir yere benzemeyen Pasaklılar kentinin kendine özgü yasalarını öğreniriz. Bu yasalardan ilki "Aynı yatak odasını paylaşan kardeşler giysilerini odanın iki ayrı tarafına fırlatmak zorundadır. Yanlışlıkla birisi diğerinin giysilerinin üzerine bir şeyi atarsa bunun cezası ağırdır." Diğer bir deyişle, kaos, keşmekeş, derbederlik esastır. Bu düzensizlik belgeler söz konusu olunca da aynıdır. Belgeler olmayınca geçmiş ve tarih bilinci oluşamaz. Oluşamayınca da Pasaklılar Kenti tüm kötü niyetli yaklaşımlara açık hale gelir. İşte yazar da çatışmayı bu gerçeğin üzerine kurmuş. Geçmişini bilmeyen geleceğini de koruyamaz. Bu iletiyi de çok eğlenceli yasalarla süslediği anlatının içine yedirmiş. İlk kitapta Pasaklılar kenti tehlikeden kurtuluyor kurtulmasına da Ivırzıvır Kenti'nde yaşayanlar emellerine ulaşmaktan vazgeçecekler mi? Vazgeçmediklerinin kanıtı serinin ikinci kitabı Pasaklılar Timsah Havuzu.
Bu kitapta pencereden giren bir karganın fırlatıp attığı bir zarfla gizem başlar. "Gerçeği bilen yalnız sizsiniz. En kısa sürede Pasakmakas'a gidin. Merkür" yazan kâğıt ile maceranın ikinci bölümüne geçilir. Yavaş yavaş gerçekler ortaya serilir. Merkür'ün amcası Pluto ömrü yetseydi yazdığı kitapta pasaklıların başka bir planetteki gezegenden geldiğini ve onları yok etmek isteyenlerin kentteki değerli maden yatağını ele geçirme peşinde olduklarını ve bu korkunç yok edicilerin başkanının Haydut Şahmar isimli bir kişi olduğunu anlatıyormuş. Pasaklılar kentinde yaşayanlar o denli pasaklıymış ki tarih boyunca defalarca madeni bulmuş, ancak pasaklılıktan ve belge saklamamaktan defalarca yerini kaybetmişler.
İkinci kitapta tekerlekli sandalyede dolaşan haydut Şahmar'ı, onun hem casusu hem yeğeni Şuppuli'yi tanırız. Pasakmakas ustanın tedbirli bilgeliği sayesinde Şuppuli'ye kurduğu tuzağa ve sonuçlarına tanık oluruz. Ancak Pasakmakas ustanın üç çocuğa güvenerek verdiği anahtara ne oldu? Pasakmakas ustanın dükkânını kim yaktı. Usta da dükkânla beraber yandı mı? Ivırzıvır Kenti'ndeki güç kavgasının sonuçları nedir? Haydut Şahmar timsah havuzunu boylamış mıdır? Tüm bu soruların yanıtı için serinin 3. kitabını beklemek gerekecek. Yener, didaktik olmayan, eğlenceli bir anlatı ile tarih bilincinin önemi gibi zor ve ciddi bir konuyu oya gibi işliyor anlatısında. Sıkılmadan okunacak eğlenceli bir kitap. 9 yaşın sonundan 12 yaşına kadar öneririm. Bu yazıyı okuduğunuzda Temmuz güneşi okşayacak hepimizi. SalâhBirsel'inPineklemeye Çağrışiirinin (Gece Uçuşları- Günışığı Kitaplığı, sayfa 225) ilk beş dizesi tam da Temmuz ruhu için:
Duralım efendiler biraz / Koşmayalım öyle delice / Yormayalım kalbimizi Katmerlendirip gerdanımızı / Oturalım efendiler biraz.
Elinizden kitap düşmesin, güneşi bol, kahkahası bol bir Temmuz olsun.