yalnız değiliz evde

"Yalnız değiliz bu evde... Olmayacağız da.. Odada, sizleri kutlayan Orhan Kemal'i, Sait Faik'i, Mahmut Şevket Esendal'ı, Tarık Dursun K.'nın ustalarını görüyor olmalısınız... Emin olun, buradalar... Onat Kutlar da burada..."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ZAFER KAKINÇ

Bugün, çatısı altında bizleri kucaklayan bu ev, inanın, dört duvardan çok daha fazlası… Tuğlaları sözcüklerden, kirişleri betimlemelerden, kolonları öykü kahramanlarından, duvarları öykülerden, pencereleri İzmir'in ışıklarına açık, kapısı edebiyata açık bir ev. Burası, İzmir'in, İzmir'e tutkuyla bağlı bir evladına ve onun edebiyat uğraşına adadığı bir ev.. . Böylesi bir ev, ancak İzmir de olur... İzmirlinin aklıyla, gönlüyle var olur… Gönül borcu nedir, pekiyi bilen İzmirliler ile var olur. Ülkemizde benzer girişimlere örnek olsun demek, boşuna… Orhan Kemal'in, Necati Cumalı'nın, Sait Faik'in, Hüseyin Rahmi'nin anı-evlerini koruyabilelim, mutlu sayarız kendimizi… Yalnız değiliz bu evde... Olmayacağız da.. Odada, sizleri kutlayan Orhan Kemal'i, Sait Faik'i, Mahmut Şevket Esendal'ı, Tarık Dursun K.'nın ustalarını görüyor olmalısınız... Emin olun, buradalar... Onat Kutlar da burada, Sinematek'in diğer sinema kuşları da: Ali Gevgilili, Jak Şalom, Giovanni Scognamillo, Erman Şener... Sinema ustaları Lütfi Akad, Osman Seden, Memduh Ün, Hurrem Erman… 

Ve İzmirli öykü kahramanları babamın; Sinço, Amerikalı, Kerim, Battal Altınay, Avcı Behram, Hurşit ile Mah Mihri, Bahriyeli Cemal, Gül ile Sitemkar, Yasef Usta, İsmail dayı, annesi Ayşe Hanım, Etem dayı... Rızabey Aileevi'nin sakinleri… Sonra, Tarık Dursun'un aşkları; Ferihan, Zabel Manon, Coya, Eliza, Asiye Hanım ve tabii annem Nermin Kakınç... Bugün, hepsi burada... Sevinçli… Mutlu… İzmir'in imbatı, kalplerine dolduğu için hepsi capcanlı… 

Işık Lisesi'nde çocuklar ile buluşmasında, babama "Tarık Amca, kaç kitabınız var sizin?" diye sorup, "110" yanıtını alınca, şaşkınlıktan "Oha!" deyiveren o küçük oğlan da burada… Biliyorum, büyüdü artık, Tarık Dursun K.'yı okuyabiliyor.. "Gavur İzmir - Güzel İzmir" kitabını okumaya başladığında, İzmir'i bir başka seviyor, sevdikçe seviyor... 

Hayatı boyunca "Abicim!" diye yüreği tutuşan kız kardeşi Esin de burada… Yiğit bir kadın olarak daima özlediği annesi Ayşe Hanım da.. Yüreğinden gelen "Babacım" seslenişi ile kız evlat özlemini bir çırpıda siliveren gelini Özlem de… 

Romanlar, masallar, senaryolar, ansiklopedi maddeleri, öyküler, radyo oyunları, "Arkası Yarın"lar, köşe yazıları, film eleştirileri, denemeler, röportajlar, çeviriler… Tarık Dursun K.'nın sözcük kuyumculuğu yapmadığı yazın türü, yok ki… Ama, öyküleri ile hatırlayacağız babamı... TRT'de yayınlanan bir söyleşide, TRT denetçisinin gözünden mi kaçtı dersiniz, farkına varıp da ince mizahı paylaşmak isteğinden midir, bilemem, babamın "Hikâye, karanfil ister.." demesini ekrana taşımışlığı, öykü yazmanın zorluğunu hatırlatır duyabilene... Öyküye bağlılığı karşılıksız da kalmamıştır; ustası Sait Faik adına verilen armağanı, iki kez kazanan tek yazardır hâlâ... "Hepsi hikâye mi baba?" İnan, değil.. "Hepsi Hikâye" senin son kitabının adı sadece. 

Tarık Dursun K.'nın ödüllerinden birkaçını da bu eve emanet ediyorum… Ülkemizde saygın edebiyat / sanat ödüllerinin hemen hepsini kazandı Tarık Dursun K. Bir tek Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü eksik kaldı… Eksikliğini duymadığına eminim! 

Bugün bu ev, babamın doğumgününün hemen ertesinde alabileceği en güzel armağan. İzmir'in büyük ödülü; kalpleri imbat ile dolduran bir ev. Babamdan yaşça küçük onlarca seveninin, elbirliği ile Tarık Ağabey'lerine armağanı… Nefesinizi tutarsanız, mamasından doğrulup sizinle gözgöze geldiğini ve "Öpüldünüz çocuklar" dediğini duyabilirsiniz…