ya katilim yanıbaşımdaysa?
Eserin hayli ilginç kurgusu, bana göre, birkaç sıkıntı nedeniyle sekteye uğruyor. Birincisi diyaloglardaki karmaşa; kimin hangi cümleyi sarf ettiğini yakalamakta zaman zaman zorlandım. İkincisi arka plan karakterlere detay verilirken, çok basit hatalar yapılmış.
ÇİĞDEM SİRKECİ
Sevinç Yavuz'un kurgu polisiyesi "Sevgili Katilim" Profil Kitap tarafından geçen Eylül ayında yayınlandı. Roman, Hitler Almanya'sından günümüze uzanan bir hikâyeyi; büyük bir organ mafyasını ve bu yapının ipliğini pazara çıkarabilecek cinayet masasının heyecanlı şefi Nusret'in macerasını anlatıyor.
Sevinç Yavuz, Nokta Dergisi'nde başladığı gazeteciliği, Günaydın, Yeni Yüzyıl, Gazete Pazar ve Hürriyet'te sürdürmüş. Organize suçlar üzerine dizi araştırmalara yoğunlaşmış. Yapımcı-yönetmen ve metin yazarlığını üstlendiği İpucu programı ile "Gazeteciler Cemiyeti Araştırma Ödülü" nü almış. Seri katiller üzerine yayınlanmış iki kitabı bulunuyor: Kolici-Bir Seri Katilin Hikâyesi ve Türk Seri Katiller.
Sevgili Katilim romanı, genç fotoğrafçı Mehmet'in esrarengiz araba kazası ile başlıyor. Polisler tepetaklak olan arabayı hızlıca bulurlar, ancak Mehmet'in ölü ya da diri bedeninden eser yoktur. Sevgilisi Canan ve Mehmet'in en yakın arkadaşı Adli Tıp çalışanı Ali, Cinayet Masası Şefi Nusret'le birlikte Mehmet'i bulmak için hummalı bir arayış başlatırlar.
Mehmet'in kaybolduğu dönemde ilginç cinayet ve ölüm vakaları da gerçekleşir: Anatomi kurallarına dört dörtlük uyarak paramparça edilmiş bir genç kızın uzuvları İstanbul'un çeşitli semtlerinden toplanır. Sibel isimli üniversite öğrencisi kızın katil zanlısı Ankara'da okuyan tıp öğrencisi erkek arkadaşı Levent'tir. Kalp yetmezliği sonucu öldüğü tahmin edilen bir mühendisin yapılan otopside yakın zaman önce kalp ameliyatı geçirdiği tespit edilir ancak gözü yaşlı eş Esma, kocasının hayatı boyunca hiç ameliyat olmadığını söylediğinde olaylar çetrefilli bir hal alır. Üstelik eşinin sevgilisi biyolog Hale Güner de ortadan kaybolmuştur. Esma'nın bu cinayet ve kaybolma olayı ile bir ilgisi olup olmadığı polis teşkilatının kafasını kurcalamaktadır. Bu güncel akışın yanında romanda Hitler'in bir ölüm makinesine nasıl dönüştüğünü izlediğimiz 1930'ların Almanya'sı da var. Ari ırk yaratma sevdasıyla yola çıkan üst düzey yetkililer Hitler'in gücü eline geçirdiği ilk fırsatta kıyıma önce kendilerinden başlayacağını hesap edememişlerdir. Şans eseri bu kıyımdan kurtulan birkaç isim soluğu Türkiye'de alacak ve Türk kimlikleri ile hayata devam edeceklerdir. Birbirinden ayrı gibi görünen bu hikâyelerin düğüm noktası, organ nakli konusunda uzman, hasta çocukların ücretsiz tedavisi ile ünlenen ve takdir toplayan Hekimoğlu Hastanesi ve sahipleri Güler ve Yıldırım çifti olacaktır.
Eserin hayli ilginç kurgusu, bana göre, birkaç sıkıntı nedeniyle sekteye uğruyor. Birincisi diyaloglardaki karmaşa; kimin hangi cümleyi sarf ettiğini yakalamakta zaman zaman zorlandım. İkincisi arka plan karakterlere detay verilirken, çok basit hatalar yapılmış; bir paragrafta erkek olan kahramandan diğer paragrafta kadın olarak bahsedilmesi gibi. Üzerinde biraz daha çalışılsa, redaksiyonuna biraz daha zaman ayrılabilse, daha başarılı olabilirmiş hissi ve kanısı ile okumayı bitirdim kitabı.
Kasım ayı İstanbullu kitapseverler için sadece sonbaharı değil kitap fuarını da simgeliyor. Polisiye severler içinse Kasım'da önemli bir etkinlik daha var: 4. Kara Hafta İstanbul Polisiye Festivali 22-24 Kasım'da Pera Palas'da düzenleniyor. Bol etkileşimli, bol okumalı bir ay diliyorum.
SEVGİLİ KATİLİM, Sevinç Yavuz, Profil Kitap, 243 s.