Şiirinin atardamarı sokaklar
Onur Sakarya, Loto Kafa Loto Mermer isimli kitabını bir loto bayiinde çalışırken aldığı notlardan oluşturduğunu söyledi.
TANITIM / SÜREYYA KÖLE
Onur Sakarya… Kimine göre Charles Bukowski’nin Türkiye şubesi o. Kimine göreyse nevi şahsına münhasır, sokak jargonunu edebiyata taşıma konusunda oldukça başarılı bir şair. Peki, o kendisini nasıl mı tanımlıyor?
“Ben bir sokak çocuğuyum hâlâ. Şiirimin atardamarı sokaklardır. Ben o atardamarı keser ve kan kırmızısı fışkıran imgeyi şiirime yansıtırım. Berbat mahallerde, pavyonlarda, barlarda, kerhanelerde, batakhanelerde, parklarda, belki bir otobüs durağında ya da duvarlarda tıpkı bir duvar yazısı gibi; şiirimde sokağın sesini bulabilirsiniz. Bazıları lümpenlere yaslandığımı söylese de ben hiç itiraz etmiyorum. Ferdi Özbeğen ilham kaynaklarımdan sadece bir tanesidir.
Örneğin, bir şiirime “abilerim ablalarım” diye başlamışım. Hoşuma gidiyor. Vapurda jilet satan bir satıcı gibiyim. Bağırıyorum. Alan varsa okey. Alan yoksa da amenna. Ben eninde sonunda şiirimi okuyorum. Çok garip kafalarda insanlara okudum. Sokağın dili insanları yakınlaştırıyor. Hiçbir zaman yan yana gelmeyecek iki adamı veya kadını yan yana getiriyor. Bir de içimden bir türlü söküp atamadığı, doğrusu söküp atmayı da istemediğim serseriliğim var. “Hürriyet Cumhuriyeti” adlı şiirimin girişinde şöyle diyorum mesela: Otuz yaşındayım/Şairim ve aylağım/Kodum mu ezber bozarım/ Kanım sarmal bir tin/Duvara özgürlük şarkıları yazarım.”
Onun için yeraltı edebiyatının tipik bir temsilcisi diyen de çok. O.Sakarya’nın yanıtı mı?
“Yeraltı edebiyatı diyorlar ya, ben çok gülüyorum. Hayır, ben yerüstü edebiyatı yapıyorum. Yerin altıyla bir bağlantım yok. Yerin altında bir b.. yok. Her şey burada, yerin üstünde.”
Daha çok, yaşadıklarından yola çıkarak mı yazıyor, yoksa hayal gücüne kuvvet bir dünya mı gözlerimizin önüne serdiği, okur düşünedursun, o, bu konuya şöyle yaklaşıyor.:
“Ben çoğunlukla yaşadıklarımı damıtıyorum. Yaşadıklarım da beni damıtıyor. Böyle böyle geçinip gidiyoruz. Böyle böyle bazen söverek bazen severek yuvarlanıp yuvarlanıp düşüyoruz. Bir kanadım yok. Fakat uçmak için kanatlara ya da desteklere ihtiyacım yok. Gerçek hayat bana yeterli. Bilincin ve bilinçdışının oyunculuğu bana yeterli. Bana sadece kâğıda üfl emek kalıyor.”
Şiirlerindeki sert havaya dikkat çekenlere, “Şiirlerimin sert bir havası olduğu ise yüzde yüz doğrudur. Sokakta yumuşak bir şey bulunmaz. Her yer taştır. Sokak adamı taş gibi olmalıdır. Sokak en nihayetinde acımasız ve gaddardır,” diyor Onur Sakarya. Yazdıklarının hangi yaş grubuna hitap ettiği konusuna gelince:
“Yaş grubu sıkıntım yok. Annemin günlerinde çok şiir okudum. Koca popolu teyzelerle raks ettim. Güldüler. Benim bu hoşuma gitti. Bir nevi gün şairi oldum. Berbat meyhanelerde masaya çıkıp okudum. Bir keresinde bir şair arkadaşım dolmuşu durdurdu. Dolmuş durdu ve ben şiir okudum. Taksicilerle şiirleştim. Hemşirelerle şiirleştim. Bazen alkış bazen sövgü. Gördüğünüzde kaldırım değiştireceğiniz adamlarla oturdum. Okudum.”
Onur Sakarya bu kez “Loto Kafa Loto Mermer” adındaki, farklı türden bir çalışmayla çıkıyor okurun karşısına. Pekişmiş şair kimliği ve şiirlerinin dışında, dağarcığında farklı birikimlerin de olduğunun ispatına soyunuyor:
“Bu kitap bir loto bayiinde çalışırken aldığım notlardan oluşuyor. Diyaloglar, şiirimsiler, mini hikâyeler, anlatılar ve aforizmalardan oluşan bu kitabı loto bayiinde çalışırken oluşturdum. Oluşturdum diyorum çünkü oluşturulmuş bir kitap. İç içe girmiş bir sehpa takımı gibi. Hepsi ayrı parça fakat birlikte harika görünüyorlar,” diyor O. Sakarya. Türlü yaşanmışlıkları, mizahın kıldan ince, kılıçtan keskin köprüsünden geçirip okura öyle sunuşunu, mizahla olan ilişkisini ise kendine özgü üslûbuyla şöyle açıklıyor:
“Mizah benim için bir tutku. Çok küçük yaşlardan beri hoşuma gider. Severim mizah hikâyelerini. Fıkraları. Boktan esprileri. İçinde egzoz patlıyormuş gibi gülen adamları ve kadınları. Komik olmasa bile komik olmayı başarabilen yaşam formlarını. Hayatın kendisini. Acı, gülünç, her şeyi. Çok seviyorum lan ben bu dünyayı. Ve bu trajedinin mizahını ustalarından öğrendim. Kitaplardan falan değil. Hitaplardan daha çok. O kadar diyeyim.”
Onur Sakarya her ne kadar “Yaş grubu sıkıntım yok, her yaş grubundan okura hitap ediyorum,”dese de, Düşülke Yayınevi’nden çıkan Loto Kafa Loto Mermer, iç dinamizmiyle ve bünyesinde taşıdığı mizahın etkisiyle, öncelikle ve daha çok,genç okura hitap edeceğe benzer. Bu gruba bir de her daim genç kalanları ve kalacak olanları da eklemek gerekecek sanırım. Onur Sakarya’dan okurlarına son bir söz mü? “Eğer edeceksek sevgilim / Hayata gülerek veda edelim / Ve o gün gelene kadar /Her gün mutlaka öpüşelim.”
Bakın şimdi, oldu mu bu? Çok ayıp Onur Sakarya, hem de çok ayıp! Değerli okur, en kestirme tarafından, pardon yani! Siz yine de öpüşün, evet…