Sevin Okyay anlattı: Hakikaten
Sevin Okyay, çok emek vererek çevirdiği, basılmayan Georgette Heyer'in kitabını anlatıyor. Daha sonra başına gelse de ilk büyük üzüntüsü olarak hatırlıyor.
GÜLÇİN GÜLAN
Sinema yazılarından, polisiye programlarından, çevirilerinden, kitaplarından, basketbol haberlerinden, fantastik muhabbetlerinden… bildiğimiz Sevin Okyay'ın anlattığı Pınar İlkiz'in dinleyip kitaplaştırdığı "Hakikaten" Ayizi Kitap, Kadınlar ve Hayatlar dizisinden çıktı.
İletişim Bilimleri'nde yüksek lisans yapmış, medya dünyasında editörlükten yazarlığa çeşitli görevler almış olan Pınar İlkiz, daha ilk sayfalarda hocam dediği Sevin Okyay ile yollarının 2006 yılında arşivini düzenlerken kesiştiğini şöyle anlatıyor:
"Yıllardır saklanmış gazete kupürleri, caz albümleri, polisiye kitapları, film DVD'leri ve sinema dergileri… Darı ambarı rüyamda değil tam karşımdaydı."
Kitabın adı hakikati arayıp ifade etmeyi doğallık ve güzellikle yapan Sevin Okyay'a çok yakışıyor. Kitapta ailesi ile ilgili ilk soruya verdiği yanıttan başlayarak sonuna kadar aynı arayışı buluyoruz, kızı Elif, oğlu Kutlukhan'a da aşıladığını görüyoruz.
Onun, "Çatı gibi, temeli tutan olmalısın ama istediğin tarafa doğru yönelebilmelisin" diye ifade ettiği bir aileye sahip olduğunu anlıyor, "Kesinlikle demokrattı" dediği konserlere, sinemalara götüren annesinden kültür sanat birikimini edindiğini öğreniyoruz.
Merakının bilimsel, edebi, sanatsal olduğunu söyleyen Okyay, "…bunlara fevkalade meraklıyım ama insanların özel hayatlarıyla ilgili sırları, şunları, bunları, bana ne abi? Söylemek isterse söyler diye düşünüyorum. Hiç de sormam onun için" diyor. Belli ki bu duruş da anneden…
Ortaokul ve liseyi okuduğu Amerikan Kız Koleji'nde edindiği yeteneği, birikimi ve yaratıcılığıyla geliştirdiği İngilizce hem çalışıp hem okumak zorunda olan Sevin Okyay'a hep kapılar açmış. Üniversite hayatı ise, tam bir bilmece. Pek çok hastalık geçirmesine rağmen sporculuğu da şaşırtıcı.
Ticaret dünyasından basın yayın dünyasına geçişi anlatılarak bu süreçte tanıdığı Rekin Teksoy, Pars Tuğlacı, Hür Yayınları, Politika Gazetesi, Selahattin Hilav, Doğan Hızlan, Mustafa Gürsel, Demirtaş Ceyhun gibi pek çok isim anılarak akıp gidiyor sayfalar…
Bu arada Okyay, çok emek vererek çevirdiği, basılmayan Georgette Heyer'in kitabını anlatıyor. Daha sonra başına gelse de ilk büyük üzüntüsü olarak hatırlıyor. Oğluyla birlikte yaptığı Harry Potter çeviri sürecinden söz ederkense "… memnunum çevirdiğimiz için, bir de ne şöhrettir ya, başka hiçbir yerde yok." diyor.
Sonra ondan, "Valla ben on beş yıl gibi hatırlıyorum yoksa on dört mü?" diye süresini ifade ettiği NTV'de "Cinayet Masası" programının nasıl başladığını öğreniyoruz. Çok hak ettiği, utanarak, heyecanlanarak aldığı pek çok ödülü ("Uçan Süpürge Festivali Bilge Olgaç", SİYAD "Sinema Onur Ödülü", "Çeviri Derneği Onur Ödülü" gibi) anımsarken arka kapaktaki şu sözlerini bir kez daha okuyoruz:
"Şimdi şöyle bir şey var; Sevin Okyay diye bir ismi biliyorlar, fakat beni pespaye buluyorlar. Benim Sevin Okyay olduğuma inanmıyorlar bir defa. Kapıya gidiyorsun meselâ, unutmuşum davetiyemi her zaman olduğu gibi, böyle anlaşılıyor yani. Almıyorlar seni içeriye."
Ve "ye kürküm ye" dünyasının onu tanıyamamasına takılıp kalıyoruz.
O da takılıp kalmış, "Grand Pera, Emek, Yeni bilmem ne" diyor. Açılışlar, kapanışlar yapılan, Kieslowski, Ken Loach gibi çok sevdiği yönetmenlerle de tanıştığı Emek Sineması'nın yok edilmesine çok üzülüyor.
Kitap, kedi sevgi ve bilgisinin derinliğiyle bitecek derken Pınar İlkiz'in şu son iki sorusuna verdiği yanıtlarla noktalanıyor;
Sizden geriye ne kalsın istersiniz?
"Kitap."
"Yarın öbür gün insanlar ‘Sevin Okyay' dediğinde, ne ile anılmak istersiniz?"
"İyi bir insandı" desinler.
"Hakikaten" bittiğinde İlkiz'in dilinin ucunda kaldığı kadar çok soru kalabilir… Sevin Okyay'a bu kadarını söylemek yetmiş, daha fazlasını onun "Tetila ile Nemle", "İlk Romanım", "120 Filmde Seyriâlem", "Gol Atan Kaleye", "Çiçek Dürbünü" kitaplarında, yazı, söyleşi ve emeğini kattığı her şeyde arayabilir, satır aralarında bulabiliriz.
HAKİKATEN Sevin Okyay Anlatıyor, Pınar İlkiz, Ayizi Kitap, 216 s.