"gökkuşağı yazı" ile "farklı"
Bu ay tanıtacağım iki kitabın ortak paydası çok iyi yazılmış olmaları. Sevim Ak, yaşayan çocuk edebiyatı yazarları arasında bana göre en usta ve en duyarlılardan.
AYFER GÜRDAL ÜNAL
Bu ay tanıtacağım iki kitabın ortak paydası çok iyi yazılmış olmaları. Sevim Ak, yaşayan çocuk edebiyatı yazarları arasında bana göre en usta ve en duyarlılardan. Engellilik konusunda önce Horoz Adam ve Korsan'ı yazdı ve engellilik durumuna işitme engelli bir karakterin gözünden baktı. Şimdi de Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Gökkuşağı Yazı ile aynayı otistik bir kardeşle beraber yaşayan, erken yaşta sorumluluk almak zorunda kalan Melisa'nın yaşamına ve iç dünyasına tuttu.
itabın en dikkat çekici özelliği yaş grubuna uygun imgeler zenginliği ile kuşatılmış dil lezzeti. Bu kitabın okunduğu ortamlarda dilerim ne anlatıldığı kadar nasıl anlatıldığının da üstünde durulur. Örneklemek isterim: Melisa, otistik kardeşi Göksu ile beraber babaannesine yatıya gider. İki kilo zayıfl ayarak döner.
"Göksu'nun ayağında doğal paten saklı. Bana kıraç, küfl ü, ürkütücü gelen beton kaplı yerler, kardeşime buz pisti. Çalılıklar, bilinmedik hayvan türlerinin, şaklaban giysileri ile dans ettiği bir sirk. Çatılar, assolistlik kavgası eden şamatacı kuşların yolgeçen hanı."
Hepsi, hepsi dört cümle. Ancak bu dört cümle ile Göksu'nun ele avuca sığmazlığı, kestirilemez yönü, gözüpekliği, damda bile dolaşabildiği anlatılıvermiş. Melisa ise hep peşinde, hep kollayan, hep koruyan. Çeşit çeşit kuşlar çatıda ötüşüyorlardı, demiyor yazar, şamatacı kuşlar assolistlik kavgası ediyorlardı, diyerek hem bir ses güzelliğini, hem uzun ötüşü, hem birbirleri ile ses güzelliği ile rekâbet edişlerini sezdiriyor. Dilin bu kullanım güzelliğini sezdirmek kuşkusuz okumadan alınacak zevki de artıracak.
Melisa özlemlerini, isteklerini ezip büzüp çöpe attığından dem vuruyor. Oysaki annesi ile babasının aklı fikri hep Göksu'da. Anlatı boyunca tüm istek ve ihtiyaçlarını ötelemek zorunda kalmış bir kız çocuğu ile tanışıyoruz. Anne ve babası kendi dünyalarında, duyarsızca davranıp yalnız işlerine ve özel eğitim okuluna giden Göksu'nun ilerlemesine odaklı bir yaşam içindeler.
Melisa yaşından önce olgunlaşmış, hep anlayış gösteren, hep kabullenen, olanla yetinen taraf. En iyi arkadaşı Fidan'ın gözleri az görüyor. Ona da koltuk değneği oluyor Melisa. Arkadaşını anlatışı başka bir dil şöleni örneği: "Canım arkadaşımın sesi sıcak helva lezzetinde.Onu dinlerken tüm sıkıntılardan kopuyor, kendimi dönmedolapta sanıyorum."
Ne kadar güçlü bir imge dönmedolap. Hem yukardan bakışı, sıkıntıların aşağıda minicik kalışını anımsatıyor. Hem havadar bir dönüşün coşkusunu duyumsatıyor. Hem herkesin içindeki o minik çocuğun lunapark özlemini, oyunsu coşkuyu duyumsatıyor. Yaratıcı bir öğretmen nasıl da güzel bir - karakter özelliklerini yiyeceklerle betimleme - etkinliği yaptırabilir bu bölümde. Sesin sıcak helva gibi olması, yumuşacık, kulağı gıdıklayarak, lezzetini geride bırakarak kayıp gitmesi. Şahane. Üstelik Piaget'nin somut işlem evresinde olan çocukların algı evrenine de uygun.
Melisa'nın dedesinin çok ilginç bir mesleği var. Yaşadıkları kentin hayvanat bahçesindeki filin yarızamanlı bakıcısı. Fil yemeden içmeden kesilince dedeyi yine görev başına çağırıyorlar. Dede, filin yalnızlıktan yemeden içmeden kesildiğini anlayıp konuşa konuşa file yemek yedirmeyi başarıyor. Dedenin bu çabasını da Melisa kafesin dışından izliyor. Dede fili hayata döndürmeyi başarınca hayvanat bahçesi müdürü dedeye iş teklif ediyor. Melisa da tatil boyunca ona yardım edecek. Kızın dünyası aniden renkleniyor da ne yazık ki bu renklenme kalıcı olamıyor, çünkü Melisa düşüp bacaklarını çatlatıyor. Sonuç, alçı ve yatak.
Melisa'nın zorunlu yatak esareti umulmadık biçimde onun kurtarıcı rolüne büründüğü insanlar üstünde olumlu etki yapıyor. Gözleri az gören Fidan'a ablası kitap okumaya başlıyor. Hep Göksu'nun istediği filmleri seçen annesi ilk kez onun sevdiği çizgi filmleri getiriyor. Babası kafasını okşayıp çizgi roman getiriyor. Göksu bile kuzu kesiliyor. Göksu ile daha çok baba ilgilenmeye başlıyor ve Göksu babaya hiç kapris yapmıyor. Ev içi dengeler değişmeye başlıyor.
Herkes Melisa olmadan yaşamını sürdürürken bu kez Melisa yattığı yerden ben fazlalık mıyım, benim bu hayattaki rolüm ne diye düşünmeye başlıyor. Bugüne kadar hep başkası ne istiyor diye düşünmeye ve başkasının isteklerini karşılamaya uğraşan kız ilk kez kendine, öz benliğine, ihtiyaçlarına dönüp iç sesini duymaya başlıyor. Jimnastikçi olmak istediğini böyle keşfediyor. Kulübe yazılıyor. Bundan gerisi sürpriz.
Anlatı, kendini ikinci planda tutmaya alışmış bir kardeşin kendini keşfediş öyküsü. Öyküye daha sonra fakirlere yemek ikram eden Abbas ve lokantası Elma ile jimnastik salonundan Barış giriyor. Jimnastik salonunda Melisa giderek hareketlere hakim olmaya başlıyor. Başarmanın sırrı, başarısızlığı göze almakmış meğer, diye açıklıyor gelişmesini. Tabii okurlar da bu iletiden paylarına düşeni doğallıkla alıyorlar.
Bundan gerisini okura bırakmalı. Ancak şunu söylemeliyim. Son sayfayı kapatınca içinizi iyi hissettiren anlatılardan Gökkuşağı Yazı. Sanki içinizde bir gökkuşağı oluşmuş da siz altından geçip değişmişsiniz gibi bir his. İhtiyaç duyulmak kadar ihtiyaç duymanın da doğal olduğunu sezdiren, dengeli bir arkadaşlıkta kimi zaman ihtiyaç duyulan kimi zaman ihtiyaç duyan olmanın doğal olduğunu gösteren bir anlatı. Türk çocuk edebiyatında ana karakterin gelişimi ve değişimi açısından, karakterin psikolojik güdülerine ve davranışların altında yatan nedenlere verdiği önem açısından nadir yetkinlikte oya gibi işlenmiş bir anlatı ile karşı karşıyayız. Dilerim hak ettiği önemle ele alınır.
farklı
İkinci eser, çok ödüllü bir Alman yazarın, Andreas Steinhöfel'in Tudem'den çıkan Farklı isimli eseri. Andreas Steinhöfel de çok iyi bir yazar. Sözcük sözcük gerilim dozunu artırıyor, okuru gerçekten ters köşeye yatırıyor. Tam nedenini bulduğumuzu sandığımız noktada hamlesini yapıp ağzımızı açık bırakıyor. Farklı, daha büyük sınıfl ar, 6 ve 7. sınıfl ar için daha uygun. Çünkü parçalı anlatım, zihinde bütünleştirme gerektiriyor. 12 yaş sonrası çocukların zihinsel gelişimine uygun bir anlatım. Yoğun sembol kullanımı farklı bir düzeyde anlamlandırmayı gerektiriyor. Bu nedenle de 6-7. sınıfl ar bu anlatıdan daha iyi haz duyabilirler.
Kitabın çevirisini yapan Suzan Geridönmez de kılçıksız bir iş çıkarmış, çeviri olduğunu hissettirmeden okunur kılmış.
Eserin 12 yaşındaki başkahramanı Felix, mutlu demek olan ismini geçirdiği bir kazadan sonra girdiği komadan 263 gün sonra çıkınca Farklı'ya değiştiriyor. Çünkü Felix kazadan önce olanları hiç hatırlamıyor. Hafızasındaki büyük boşluğun ancak saklamak istediği bir şey olanlarda gözükebileceğini öğreniyoruz. Ancak kazadan sonra Felix ya da Farklı'da bir özellik daha gelişiyor. İnsanların başlarının üstünde renkler görüp, duygu durumlarına vakıf oluyor. Bir tür bilicilik gibi, o insanın ne hissettiğini söyleyiveriyor. Bu durum da sorunlara yol açıyor. Anlatı iki eksende yürüyor: Bir taraftan Farklı'nın bu yeni durumunun yarattığı sorunlar, diğer taraftan tavuk kümesi yanmış ya da yakılmış Stack ismindeki bir kasabalının gerçeği ortaya çıkarma isteği.
Farklı'nın bilgisayarında şifrelenmiş bir dosya var. Birçok sırrın yanıtı bu dosyada olabilir. Ancak kazada yitip giden belleğin bir bölümünde de bu şifre var. Farklı'nın belleği geri gelecek mi, tavuk kümesini kim, neden yakmış? Gerçekle başa çıkmak kolay mı? Gerçek, kendinle yüzleşmeyi ve değişmeyi gerekli kılacaksa yine de peşinden koşulmalı mı?
Tüm bunlar ve daha birçok sorular. Son sayfaya kadar okurun merak duygusunu diri tutan bir anlatı. Bu anlatıda psikolojik boyutu olan, insan davranışlarının altındaki görünmeyen dürtülere işaret eden her zaman rastlanmayan cins bir anlatı. Öneririm.
Bu yazıyı Haziran ayında okuyacaksınız. Yaz başlamış olacak. Gökkuşağı Yazı olsun.
Sağlıkla, sevgiyle kalın.
[email protected]