"Ortak, hadi, gel çalışalım!"
Özkan İrman'ın "Ortak Hadi Gel Batalım" adlı kitabının içeriğinde görgüsüzlüğün, gösteriş budalalığının, kıskançlığın, tembelliğin işletme katili olduğunu anlatıyor.
Sistemsizliğin, kuralsızlığın yürüyen bir işletmenin değerini gelecek vadeden bir elmastan nasıl tenekeye dönüştürdüğünü göstermeye çalışan Özkan İrman, bir firma sahibinin nasıl olması gerektiğine dair ipuçları veriyor.
Görgüsüzlüğün, gösteriş budalalığının, ne oldum delisi olmanın, kıskançlığın, tembelliğin, açgözlülüğün, savurganlığın bir ortaklık, dolayısıyla işletme katili olduğunu gerçek öykülerle anlatıyor.
"Ortak Hadi Gel Batalım"ın içeriğine dönersek, herkesin bildiği gibi, ortaklıklar da evlilikler gibidir. Zaman zaman inişleri çıkışları olur. Sorunsuz ve mükemmelse aslında "derinde" bir sorun vardır. Tartışarak, konuşarak ve belki de kavga ederek doğrular bulunabilir. Tartışmaların olduğu toplantılarda kararlar alınmalı, kararlar yazıya dökülmelidir. Verilen sözlerin tutulmaması firmalarda güvenin sarsılmasına sebebiyet verir. Güven ortadan kalktığında artık geriye çalışacak, konuşacak, paylaşılacak hiçbir şey kalmaz. Yazara göre, firmaların, ortaklıkların kuruluşunda ve gelişmesinde büyümesini engelleyen ya da felakete sürükleyen nedenler şunlar: 1) Ortakların maaş politikası 2) Sağlam bir kişilik 3) Dozunda sosyalleşme 4) Çevre 5) Aile ve ortak ilişkileri. Bu beş faktörün az olması, dozunda olmaması, hiç olmaması, dengesiz olması hep aynı canavarı besler: Kasa Canavarı!
Ortaklık yani ticari birliktelik o kadar güzel başlar ki ortaklar günlerini azar azar kurtardıkça aralarındaki bağ her geçen gün güçlenir. Kısa bir zamanda kardeşten bile öte olurlar. İşte, bu kazancı zamanla yanlış yorumlama-anlama ya da işine öyle gelme durumu sonrası ortak, ortaklık, işletme öyle bir tokat yer ki bir daha belini doğrultamaz. Bu tokat, kadim ticari öğretinin sert tokadıdır. Yazar, ortaklık yapan insanlardan "Kasadan ihtiyacımız kadar alıyoruz." sözünü sayısız kez duyduğunu söylüyor. Bu uygulama firmanın temelinin çürük atılmasına sebebiyet veriyor ya da zamanla temelini çürütüyor. Sorunlar başlayıp ilişkiler bozulduktan sonra o ilk günlerdeki ekmeği bölüşmek iklimi, o ılıman hava yerini sert rüzgârlara bırakır. Ayrı ayrı çok iyi olan, itibar gören, sevilen insanlar artık birbirleri için ya da birbirlerinin aileleri için çok kötü insanlardır. Bu sistemsizlik tavırlara yansımış, her şey ama her şey batar hâle gelmiştir. "İhtiyacımız kadar alalım." sözü aslında şu demektir: "Ortak, hadi, gel batalım!"
Hiçbir ortaklık bitsin diye kurulmaz. Sonuna kadar mücadele edilmeli, ortaklıklar sürdürülmelidir. Gücün bölünmesi, ayrı ayrı yürünen yollar firmalardaki tılsımı öldürür. İrman, kitap boyunca anlattığı hikâyelerle ortaklıkların nasıl çöküşe götürüleceğini anlatırken, bunları yapmanın "Ortak, hadi, gel batalım!" demek olduğunu söylüyor. Ona göre, ülkemizin artık asırlık şirketlere ihtiyacı var. Toplumlar ancak güçlü özel sektör, sağlam girişimler ve uzun süren ortaklıklarla refaha erişebilirler. Bu bilinçle herkesin "Ortak, hadi, gel çalışalım!" demesinin tek yol olduğunu görmesi gerekiyor.
ORTAK HADİ GEL BATALIM, Özkan İrman, Ceres Yayınları, 224 s.