O, Eylül'e en çok yakışanlardan
Hem adına hem de öyküsüne vurulduğum Selim İleri romanlarından biri "Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin"'de yazar, bizleri şizofreninin kıyılarında dolanan Solmaz Hanım'la ve O'nun dünyasıyla buluştururken, arka planda 1920-1980 arası toplumsal olayları, devlet ideolojilerini anlatır.
ÇİĞDEM SİRKECİ
Selim İleri denince benim aklıma gelen ilk kelimeler, hüzün, incelik ve melodram olur. Hangi mevsimden bahsederse bahsetsin, bütün eserlerinin özünde bir sonbahar havası taşıdıklarını düşünürüm hep. 1949 İstanbul doğumlu yazar, Galatasaray ve İstanbul Erkek liselerindeki öğreniminin ardından başladığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni yarıda bırakarak kendini tamamen yazmaya adamış.
Bu adanmışlık, kendisini çağdaş edebiyatımızın en üretken kalemlerinden biri olarak niteleyebilmemize kanıt sayılacak, öykü, roman, senaryo, oyun, deneme, inceleme ve anı eserlerini bizlerle buluşturmasına fırsat vermiş.
Fethi Naci, İleri için "Hüzünlerin, acıların, ayrılıkların, karşılıksız sevgilerin yazarı; güneşli alanların değil, yağmurlu sokakların yazarı; birbirini anlayıp sevmenin değil, iletişimsizliğin yazarı" diyor. Gerçekten de yayınlanan ilk öykü ve romanlarından itibaren Selim İleri'yi tanımlayan çok yerinde bir yorum.
İleri, ilk öykü kitabı "Cumartesi Yalnızlığı"'nı 1968'de henüz 19 yaşındayken yayınlamış. Üçüncü öykü kitabı "Dostlukların Son Günü" ile 1976 Sait Faik Hikâye Ödülü'nü kazanmış. 1977 TDK Roman Ödülü'nü aldığı "Her Gece Bodrum" ile birlikte "Ölüm İlişkileri" ve "Cehennem Kraliçesi" Bodrum Üçlemesi olarak nitelendirilmiş ve yazarın en çok bilinen eserlerinden sayılmış. "Her Gece Bodrum"'da, kalabalık bir karakter kadrosu üzerinden küçük burjuva yaşantıları anlatıp eleştiren yazar, aynı zamanda, kalabalıklar içinde yapayalnız hisseden, acı çeken, duygularını bastırmak zorunda kalan karakterlerini incelikle resmetmiş.
Benim hem adına hem de öyküsüne vurulduğum Selim İleri romanlarından biri "Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin"'de yazar, bizleri şizofreninin kıyılarında dolanan Solmaz Hanım'la ve O'nun dünyasıyla buluştururken, arka planda 1920-1980 arası toplumsal olayları, devlet ideolojilerini anlatır.
Romanda Selim İleri kendini de bir karakter olarak romana dâhil eder. Anlatımı o kadar sahici ve akıcıdır ki, sanki yazar yanı başımızda oturmuş, bize arkadaşı Solmaz Hanım'dan bahsetmektedir.
2004 tarihli "Yarın Yapayalnız" daiseopera sanatçısı Handan Sarp'ı tanırız. Toplumdan kabul görmeyecek bir aşkla acı çeken kadının ayrılık acısını ta içimizde hissederiz İleri'nin kalemiyle. Romana Reşat Nuri eserleri ve opera klasikleri eşlik eder hikâye boyunca.
Selim İleri'nin deneme kitapları arasında hüzün kokan İstanbul yazıları da yer alıyor. Yazar "elim kolum tuttukça İstanbul hakkında yazmam lâzım" diyor. Selim İleri'nin anı kitapları arasında benim en sevdiğim ise "Annem İçin". Yazar, annesinin Alzheimer hastalığıyla boğuştuğu sırada yaşadığı acıları, duyguları, aile albümünden fotoğraflar eşliğinde bizlerle paylaşıyor.
Senaryo türünde de oldukça verimli olan İleri, "Kırık Bir Aşk Hikâyesi" ile 1982 Sinema Yazarları Derneği En İyi Senaryo Ödülü'nü kazanmış. Senaryonun Ömer Kavur tarafından sinemaya taşındığını, filmde Hümeyra ve Kadir İnanır'ın başrolü paylaştıklarını da ekleyelim.
Selim İleri son olarak geçtiğimiz Mayıs ayında "Sona Ermek" romanını yayınladı. Yine bu yıl Ayşe Sarısayın'la nehir söyleşileri "O Aşk Dinmedi" isimli kitapla bizlere ulaştı. Selim İleri'yi okumaya nereden başlayacağını bilemeyenler için bu söyleşi kitabı bir ilk adım olabilir.
Selim İleri'nin bütün kitapları, Everest Yayınları tarafından yayınlanıyor.