Lev Nikolayeviç Tolstoy: Savaş ve Barış
Dünya edebiyatçılarını ardından sürükleyen, tarihe ışık tutacak betimlemeleri içeren Savaş ve Barış, Napolyan Savaşları da denilen Rus ve Fransız savaşı sırasında çekilen tüm sıkıntılar arasında Bezuhov, Balkonski ve Rostov ailelerinin yaşantıları çerçevesinden savaşın dönemsel etkilerini anlatır.
Savaş ve Barış romanında üç önemli aileden biri olan Prens Nikolai Bolkonski’nin iki çocuğu vardır. Kızı Maria onunla Smolensk’de, oğlu Andrey ise evli ve Saint Petersburg’da yaşamaktadır. Andrey seferberlikte hamile eşini babasının yanına bırakarak savaşa gider. Savaş meydanında yaralı olarak terk edilir. Kurtulup evine geldiğinde eşinin doğum sırasında öldüğünü ve oğlu Nikolai’nin dünyaya geldiğini öğrenir. Bir süre sonra Kont Uya Andreiç’in kızı Nataşa’ya âşık olur. Kızın babası onaylamadığı için nişanlılık sürelerini uzatır. Nataşa bu süre içerisinde Anatol Kuragin ile tanışır. Anatol’un evli olduğunu öğrendiğinde ona karşı duyduğu yoğun hislerinde yanıldığını fark eder. Andrey bu ihanet ile üzülür ve tekrar orduya katılır. Babasının da hayatını kaybetmesi ile kardeşi Maria malikane de yalnız kalır. Savaştan yaralı dönen Andrey bir süre sonra ölür ve oğlunu Nikolai’yi Rostov ile evlen Marya büyütür. Kont Bezuhov’un gayri meşru oğlu Pierre’ye babasının ölümünden sonra yüklü bir miras kalır. Eşinin ölümünden sonra savaşa katılır, esir düşer. Daha sonra eve döndüğünde Nataşa ile evlenir. Rostov ailesinin yeğeni Sonya, Nikolai’yi sever ve nişanlanırlar. Nikolai’de savaşa birkaç kez katılır ve ailede bir kahraman olarak karşılanır. Moskova yandığında Rostov ailesi tüm mal varlıklarını kaybederler. Nikolai, Sonya’nın bir mektup ile ondan ayrılması ile Marya Bolkonski ile evlenir ve Nikolai mutlu bir hayata adım atar.
Lev Nikolayeviç Tolstoy’un hayatı
9 Eylül 1828 Rusya -20 Kasım 1910 Prenses Mariya ve Kont Tolstoy’un dördüncü çocuğu olarak 1828 yılında Moskova’nın güneyinde yer alan Tula’ya bağlı Yasnaya Polyana kasabasında doğdu. Annesi beşinci çocuğunu doğururken öldü ve Tolstoy 2 yaşında öksüz kaldı. Babası ise 9 yaşındayken vefat etti. Eğitimini üstlenen halalarının yanında çocukluğunu geçirdi. Alman ve Fransız eğitmenlerden eğitim alır. Voltaire, Jean – Jacques Rousseau çok etkisinde kalarak ayrıca Platon, Pascal, Dickens’ın kitaplarını okuyarak büyüdü. Kazan Lisesinden sonra yüksek eğitimi için Doğu Dilleri Fakültesini seçti fakat başarısız olunca Hukuk Fakültesine geçti. 1847 yılında doğduğu yere geri dönmeyi tercih etti. Çocukluk Çağı adlı ilk uzun öyküsüne can sıkıntısını gidermek için başlar. Şair Nekrasov tarafından beğenilen öyküleri Çağdaş dergisinde yayınlanır.
Kırım Savaşı’na katılır
Ağabeyi Nikolay Kırım Savaşı’nda topçu teğmendir ve Tolstoy 1854 yılında soylu bir ailenin üyesi olarak Rus ordusuna yazılarak yanına gider. Kafkaslarda askeri eğitim alır. Bir yıl sonra topçu bataryalarına geçer fakat sağlığının bozulduğu bir dönem yaşar.
Savaştan etkilenmesini eserlerine yansıtır
Gürcistan’da daha sonra I. Nikola ile Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açınca Tolstoy, subaylığa yükseltildi. 1854 yılında Türk-Fransız-İngiliz kuvvetleri Sivastopol’u kuşatıp Rusların geri çekilmek zorunda kalmasıyla savaşın etkilerini daha çok hisseder. Bu dönemden etkilenerek daha sonra “Hacı Murat” ve “Kazaklar”ı yazar. 1855’de ise “Sivastopol Hikayelerinde Kırım Savaşı’nı kaleme alır. Kilise görüşlerine farklı bir yol çizerek Tolstoyculuk olarak anılacak düşüncelere sahip olur. İki farklı edebiyat grubuna dahil oldu. Bu dönem içerisinde Turgenyev ile tanıştı. Çok iyi dost oldukları Turgenyev, Tolstoy’un eserlerinin zaman içerisinde değerinin daha çok anlaşılacağını belirtir. İki dost Avrupa’ya birlikte giderler. Almanya, Fransa ve İsviçre’yi dolaşır. Avrupa seyahati hem politik fikirlerine hem de edebiyatına etki eder. Özellikle Victor Hugo ile tanışması ve Sefiller romanı ileride yazacağı Savaş ve Barış’ın oluşmasında etken olur. Yurtdışındayken köleliğin kaldırılması ile eski köleler ile toprak sahipleri arasında anlaşmazlığı gidermek için yargıç olur.
Eşi Sonya eserlerini kaleme alırken en büyük destekçisi olur
1878 yılında Turgenyev daha sonra 17 yıl küs kalacağı ama asla desteğini ve hayranlığını eksiltmeyeceği Tolstoy için Rus şair Fet’e yazdığı mektupta onun Avrupa’da tanınmaya başladığını ve rakipsiz bir yazar olduğunu belirtir. Eşi Sonya ile bu dönem karşılaşır ve bu evlilikten 13 çocuğu olur. Üçü bebek, biri beş diğeri ise yedi yaşında ölür. Eşinin desteği ile edebiyat dünyasına güçlü eserler kazandırır. Savaş ve Barış’ı kaleme aldı. Daha da çok okunan bir yazar olarak çocuklar için bir alfabe hazırlar. Yayınevinin önerisi ile Anna Karenina’yı kaleme alır. Dine sığınmasını gerektiği düşündüğü iki yıl kadar süren daha öncekinden daha derin depresyon içerisinde 1879 yılında “İtirafları” yazar. Tolstoyculuğun temelin atar. Ortodoks Kilisesi’ni ve siyasal yönetimleri dışlayarak yeni bir din geliştirmek ister. Dogmatik Teolojinin Eleştirisi, Dört İncil’in Çevirisi ve Uzlaşması isimli kitapları ile tepkileri çeker. “Sanat Nedir?” adlı incelemesi yayınlanır. Bütün mal varlığını köylülere dağıtması ailesi ile arasının açılmasına neden olur. Son büyük romanı sayılabilecek “Diriliş”, İvan İlyiç’in Ölümü, Kreutzer Sonat, Hacı Murat’ a bu ruh halini hissettirir. Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilir. Rahatsızdır ve aile çevresinden çok sıkıldığı için en küçük kızını ve doktorunu yanına alarak güneye gitmeye karar verir. Yolda kötüleşir ve Astopova İstasyonunda inerler. Yemek yemeyen Tolstoy 20 Kasım’da hayata gözlerini kapatır. Binlerce köylü cenazesine katılır.