inovasyon ikilemi karşısında…
"Bir yandan güçlü kurumsal bünyelerimizin vazgeçilemez olumlu özelliklerini koruyup onlardan alabildiğine yararlanırken, bir yandan da startup'ların inovasyon başarısına ulaşabilir miyiz?"
DOĞAN SELÇUK
Büyük kurumların yapısal, kültürel, beşeri, süreçsel ve ölçümsel altyapılarında, onların büyümesini ve başarılı olmasını sağlayan pek çok yapıtaşı vardır.
Bu yapıtaşları onları iş dünyasının karmaşık yollarında başarıya ulaştırıp pek çok rakipleri ortadan kalkarken, başarılı büyük kurumlar, güçlü bünyeleri sayesinde yola devam edebilirler. Ve bu güçlü yapıtaşları, büyük kurumlar için bozucu inovasyonlar dışında kalan, ama çok önemli potansiyel taşıyan inovasyon fırsatları da yaratır. Ne var ki güçlü kurumsal bünyeler, tüm bu faydalarına rağmen, iş inovasyona, özellikle de bozucu inovasyona gelince bırakın fayda sağlamayı, engelleyici, yavaşlatıcı, hatta süreci tamamen durdurucu düşman barikatlarına dönüşebilir kimi zaman.
Bu durumda karşımıza şöyle bir ikilem çıkar: Büyük kurumlar bir yandan onları bugüne kadar başarılı kılan yapılarını korumaya devam etmelidirler çünkü bu unsurların onlar için yaşamsal değeri kanıtlanmıştır. Üstelik büyük kurum olmanın inovasyonda sağladığı bazı büyük avantajlar da vardır. Diğer yandan büyük kurumlar inovasyon süreçlerinin etkinliğini ve verimliliğini güçlendirmek zorundadırlar. Ancak, yeni büyük iş fikirlerinin ezici çoğunluğunun start-up'lar tarafından geliştirildiği düşünülürse, onlardan öğrenilecek bir şeyler olduğu da kesindir.
Bora Özkent, İnovasyon Manifestosu'nu bu ikilemi çözmemize yardımcı olmak için kaleme almış:
"Bir yandan güçlü kurumsal bünyelerimizin vazgeçilemez olumlu özelliklerini koruyup onlardan alabildiğine yararlanırken, bir yandan da start-up'ların inovasyon başarısına ulaşabilir miyiz?" Bora Özkent, yıllardır büyük kurumların bünyesinde sürdürdüğü çalışmalardan elde ettiği tecrübelerinin yanı sıra, bu alanda son yıllarda üretilen kitap, teori ve görüşlere dayanarak yazdığı kitapta, büyük kurumlar için "İnovasyon Manifestosu"nu dört bölümde açıklıyor.
İlk bölümde yazar, kurumların "inovasyon tiyatrosu" tuzağına düşmeden, işe yarayan, pratik ve büyük kurumun bünyesine uygun bir inovasyon stratejisini nasıl geliştirmeleri ve bu stratejilere uygun olarak hangi inovasyon tiplerine ve metodolojilerine odaklanmaları gerektiğinin üzerinde duruyor. İkinci bölümde, ilk olarak büyüleyici start-up hikâyelerinin temelini oluşturan, "bozucu inovasyonlar"ın ilginç ve heyecan verici yapılarını anlatıyor. Daha sonra büyük kurumların yapısıyla taban tabana zıt bu dünyayı anlamanın önemi üzerinde duruyor ve büyük kurumların ne kadar zorlansalar da bozucu inovasyonlarla mutlaka ilgilenmeleri gerektiğini ilginç örneklerle açıklıyor.
Üçüncü bölümde yazar, büyük kurumlarla startup'ların yapısal farklarını ortaya koyuyor. Liderlik yapılarından kaynak dağılım sistemlerine, insan kaynaklarından kurucu zihniyete kadar pek çok farklılığı ele alıyor ve yöneticilerin inovasyon yolculuğunda karşılarına çıkacak yapısal engelleri tanımalarını sağlıyor ve bu yolculukta tıkandıkları noktaları altı manifesto maddesiyle ifade ediyor. Dördüncü ve son bölümde ise, start-up'ların inovasyon yapma şekillerine yakınsamamız için bize önerilerde bulunuyor. Bu sayede bozucu inovasyonlar dışında kalan inovasyon kategorilerinde de hızlanma imkânına kavuşacağımızı on üç manifesto maddesiyle anlatıyor.
İNOVASYON MANİFESTOSU, Bora Özkent, Elma Yayınevi, 252 s.