iktisat nasıl inşa ediliyor?

Adam Smith hiç evlenmedi ve hayatının büyük bölümünde annesiyle yaşadı. Ev işlerine annesi baktı, kuzeni de mali işlerine. Smith, Edinburg gümrük komiseri olarak atandığında ona destek olmak için annesi de yanında gitti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MENEKŞE POLATCAN SERBEST

Şair Mariel Rukeyser, eserlerinden birinde Kral Oidipus'un mitinin devamını anlatır. Kehanete göre babasını yanlışlıkla öldürecek, annesiyle evlenecek ve Sfenks'in gizemli bilmecesini çözecektir.

Babasını öldürdükten ve annesiyle evlenmenin utancıyla kendi gözlerini oyduktan yıllar sonra, Oidipus Sfenks'in daha önce çözmeyi başardığı ünlü bilmecesiyle bir kez daha karşılaşır. "O zaman yanlış cevap vermiştin," der Sfenks, "Olanlar işte bu nedenle oldu."

"Nasıl yani?" der yaşlı, kör Oidipus. "O zamana kadar doğru cevap veren sadece bendimve öykününde en canalıcı noktası buydu."

"Hayır" der Sfenks. "Sana, hangi hayvan sabahları dört ayak, öğlenleri iki ayak, akşamları da üç ayak üzerinde yürür diye sorduğumda, insan diye cevapladın. İnsanın hayatının sabahında dört ayak, yetişkinliğinde iki ayak ve yaşlılığında da iki ayak ve bastonla üç ayak üzerinde yürüdüğünü söyledin. Kadınlar hakkında bir şey söylemedin."

"Ama" diye itiraz eder Oidipus. "İnsan derken kadını da kast edersin, bunu herkes bilir."

"Öyle sanıyorsun," der Sfenks.

Yüzyıllardır iktisat teorisinin tanımladığı bireyin bir "erkek" olduğu şeklinde yönlendirildik. İstenirse bu tanımın içine kadın da dahil edilebilirdi. Yazar Katrine Marçal, Adam Smith'in Yemeğini Pişiren Kimdi? eserinde, bunun tam tersine iktisadi birey tanımının kadını dışarıda tutmanın en etkili yolu olduğunu savunuyor. Kadına tarihi olarak birtakım roller veriyoruz ve diyoruz ki mademki kadınsın, bakım, empati, fedakârlık ve düşünceli olmak gibi bazı özellikleri sen temsil etmelisin. Sonra da geliştirdiğimiz iktisadi kuramla bu özelliklerin tamamen işlevsiz olduğunu, asıl olanın iktisat olduğunu söylüyoruz. Adam Smith, eserlerinde sağlam bir ekonomi için en iyi yolun neden serbest piyasa olduğunu anlatmıştı. Gümrük ve kurallar kaldırılırsa, ekonomi saat gibi işlerdi. Herkes kendi menfaati için çalışır ve raflarda ekmek olur, kablolardan elektrik akardı. Bu yaklaşım üzerine kurulmuş olan modern ekonomi, kişisel çıkar granitinin üzerine inşa edilmişti ve hepimiz buna hayran olmalıydık.

"İktisat parayla ilgili bir şey değil, insanı nasıl gördüğümüzle ilgili" diyor Marçal, "insanlar kazançları neyi gerektiriyorsa onu yapar." Ahlâk, arzu edilen dünyayı anlatırken, iktisat gerçekçi olarak normalde işlerin nasıl yürüdüğünü anlatır. Görünmez el her şeye dokunur ama ne görünür ne de hissedilir. Sistemi çekip çeviren odur ve eylem ve seçimlerimizin ardındaki gölgedir. Demirin ve gümüşün fiyatına o karar verir, insanın neye ihtiyacı olduğuna, pilotların ve şirket yöneticilerinin ne kadar kazanacağına kadar o karar verir. Çim biçme makinasından vergi mükelleflerine kadar karar ondadır. İskandinav refah devletinde, ölüme doğru son 700 nefesini veren 87 yaşındaki bir kadının tedirgin elini tutmaya değer biçer: Saati 97 kron. Adam Smith, akşam yemeği sofrasına eti getirenin de ocağın elektriğini yakanın da arkasındaki motivasyonun ticari kazanç olduğunu düşünüyordu. Ancak, iktisadi teoriyi kurgularken atladığı önemli bir şey vardı. Evindeki ocakta Smith için bifteği pişiren kişi iktisadi insan tanımı içinde değildi! Adam Smith hiç evlenmedi ve hayatının büyük bölümünde annesiyle yaşadı. Ev işlerine annesi baktı, kuzeni de mali işlerine. Smith, Edinburg gümrük komiseri olarak atandığında ona destek olmak için annesi de yanında gitti. Bütün hayatı boyunca oğluna baktı ve Smith teori kitaplarını yazarken bifteğini pişiren oydu. Görünmez elin erişim alanının dışında görünmez bir cins de vardı. Ve bu cins, kadındı. Erkek, kendi çıkarını, kadın da konserve edilecek kırılgan sevgiyi temsil edecekti: Dışarıda tutularak. Ancak teorinin hesaplayamadığı önemli bir detay vardı: İktisadın "görünmez bir el" ile değil, "görünmez bir kalp" ile inşa edildiği gerçeği.

ADAM SMITH'İN YEMEĞİNİ PİŞİREN KİMDİ? EKONOMİDE KADININ GÖRÜNMEZ ELİ, Katrine Marçal, Türkçesi: Ali Arda, Koç Üniversitesi Yayınları, 184 s.

Bu konularda ilginizi çekebilir