bugünlerde raflara girdiler

Yeni çıkan 9 kitap raflardaki yerini aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Öyle Güzel Bir Yer ki
Murat Gülsoy, Can Yayınları, 240 s.

"Camdan bir kutunun içinde kısılı kalmış gibiydi. Başının üzerini yokladı, orada da camdan bir tavan vardı belli ki. Görünmeyen duvarı yumrukluyor, bağırarak yardım istiyordu. Ama kutu sımsıkı kapalı olduğu için sesini duyuramıyordu sanki. Birden başının üzerinde bir ağırlık hissetti, elini kaldırdı, tavan hareket ediyordu.

Yavaş yavaş bir piston gibi aşağı iniyordu. Önce direnmeye çalıştı ama görünmeyen tavan güçlüydü. Fırtınalı bir gecede eskici Kerem'in dükkânında bir araya gelen eski lise arkadaşları geçmişe doğru karanlık bir yolculuğa çıkarlar. Kerem için bu yolculuk hem yeni bir aşkın kapısını aralayacak hem de yıkımın başlangıcı olacaktır. Yaşadığı ülkenin geçmişi, günü ve geleceği Kerem'in peşini bırakmaz. Binaların, parkların, bütün şehrin dönüşüp yerle yeksan olduğu bir zamanda roman kahramanları yıkımdan kurtulabilecek midir?" Murat Gülsoy yeni kitabında okurunu bir yandan hayatın sonsuz anlarını kaydeden bir zihne davet ediyor diğer yandan görünmez bir kapanın içinde kısılı kalmış küçük hayatların, bireysel acıların, bencil hırsların hemen yanı başında kanayıp duran geçmişe ait söylenmeyenleri işaretliyor.

Sinemanın İstanbul'da İlk Yılları: Modernlik ve Seyir Maceraları
Nezih Erdoğan, İletişim Yayınları, 320 s.

Sinemanın memleketteki ilk günleri, karmaşası, temaşası, şayia ve iştahı… Kalabalığı ve seyrekliği, ara durakları… Mekânlar, işletmeler, ilk gösterimler, isimler ve teferruatlar… Nezih Erdoğan, sinemanın İstanbul'daki ilk günlerini anlatıyor, kayıp bir geçmişin izinden gidiyor. Erdoğan şöyle diyor: "Modernliğin İstanbul dediğimiz coğrafyada ete kemiğe bürünüşünde sinemanın nasıl bir payı olmuş olabilir? Arzunun 19. yüzyılda en çok görsel yollardan ifade bulduğunu ileri sürmek yanlış olmayacaktır. Bir Osmanlı şehri olarak İstanbul, çeşitleri gittikçe artan görüntüleme ve izleme aygıtlarının mutlaka yöneldikleri bir şehir idi. Bununla birlikte, bu aynı zamanda modern ve (kısmen de olsa) Avrupai başkent bir arzu nesnesi olmakla kalmadı, modern yaşamın bir koşulu olan bakma ve bakılma arzusunu kendi uzamı içinde tekrar tekrar üretti. Sinemanın şehre gelişiyle modernliğin şehrin dokusuna nüfuz etmesi, biraz da bu nedenle, bir arada düşünülmelidir."

Uyanan Güzel
Jale Sancak, hep kitap, 184 s.

Kitap, şöyle tanıtılıyor: Vahide kırklı yaşlarının sonlarında, terzilik yaparak hayatını kazanan bir kadındır. Geçmişte büyük sorunlar yaşadığı yatalak babası ve taptığı yeğeniyle birlikte yaşamaktadır. Aşk hayatını çoktan askıya almış olan Vahide'nin dünyası, sokak çalgıcısı Adrian'la yolları kesişince değişir. Bosna savaşı sırasında bombalanan pazaryerinde tek bacağını kaybetmiş olan Adrian'ın en büyük hayali protez bir bacaktır ve bunun için para biriktirmeye çalışmaktadır. Ancak şehirde bir şeyler çok ters gitmektedir. Yeşil alanların yok edilerek yerlerine alışveriş merkezleri yapılması, kentsel dönüşüm adı altında tarihi ve doğal dokunun tahrip edilmesi tansiyonu yükseltmiş, gençleri sokaklara dökmüştür. Betonlaşan şehirde aşırı sıcaklar ile fırtınalar iç içe geçmiştir. Üstüne bir de sokak çalgıcılarına yasak gelince iyice ruhsuzlaşan şehirde Adrian'ın yapacağı bir şey kalmamıştır…

İstanbul Anıları
Hagop Mintzuri, Türkçesi: Silva Kuyumcuyan, Aras Yayıncılık, 256 s.

Hagop Mıntzuri'nin 1897-1940 yıllarını kapsayan anıları, imparatorluğun son yıllarından Cumhuriyet'in başlangıcına uzanan İstanbul'un çoktan mazi olmuş dönemine tanıklık ediyor. Köyü Armıdan'dan ailesiyle birlikte İstanbul'a fırıncılık yapmaya gelen çocuk yaştaki Mıntzuri, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki günlük yaşamı, Beşiktaş ve Hisar'daki fırınlarının etrafındaki Türk, Ermeni, Makedon, Rum, Arnavut esnafı, Cuma Selamlığı'nda gördüğü padişahları, ekmek vermeye gittiği harem selamlıklı köşkleri, Galata'yı, Pera'yı, Boğaz'ı ve o hattaki semtleri anlatıyor. École Français, Getronagan ve Robert Kolej gibi okullarda okuyan Mıntzuri'nin okula gidip gelirken veya sınıf arkadaşlarıyla yaşadığı maceralar ise 20. yüzyılın başlarında İstanbul'da çocuk olmaya dair bir hikâye sunuyor.

İstanbul macerasını kendi isteğiyle sonlandırarak köyü Armudan'a dönen ve burada kışları öğretmenlikle, yazlarıysa tarlasıyla uğraşan Mıntzuri bir dizi tesadüf ve Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi sonucunda kendini yeniden İstanbul'da buluyor ve bu da kitabın Cumhuriyet sonrası İstanbul'unu anlatan ikinci kısmını oluşturuyor.

Terapi Koltuğu
Sherry Amatenstein, Türkçesi: Seda Toksoy, Kuraldışı Yayınları, 288 s.

Terapi koltuğunun sadece bir yanında değil, iki yanında da bulunan kişilerin, hem terapistlerin hem de danışanların bu süreçte olanları, yaşadıklarını anlatan samimi yazılardan, itirafl ardan oluşan kitap merak edilenlere ışık tutmayı amaçlıyor. Deneyimli terapistlerin yanı sıra toplumun çok çeşitli kesimlerinden danışanların aralarında geçenler, kitapta anlatılıyor…

Akılla Bir Konuşmam Oldu
Fazıl Say, Doğan Kitap, 272 s.

Fazıl Say şöyle diyor:

İnsan iyi hissederse iyi yaşar. "İyi" ile sarmalandığında iyi şeyler üretir. İyi hissetmeyi, iyiye inanırsa bulur. "İyi"yi kimi insan Tanrı'da bulur, kimisi meleklerde.

Kimisi çiçeklerde, kimisi ağaçlarda. Kimisi aşkta, kimisi sevgilide, kimisi çocuklarda, kimisi müzikte, kimisi fizikte. İyiden aldığımız güçle yaşarız. İyinin dokunduğu yerden filizleniriz. İyiden aldığımız güçle yaptıklarımız "umut" olur. Tabular ve önyargılarla insanlar birbirini düşman ilan ediyor. Çok da iyi bir dünya değil aslında burası. Yine de umutlarınızı yok etmeyin. Bu evrende iyi de var. Sabırlı ol. Güçlü ol. İçine çek nefesi. Hayatı, iyiyi içine çek. "Evrendeki iyiden asla vazgeçme."

Say'ın Akılla Bir Konuşmam oldu dışında; Uçak Notları ve Yalnızlık Kederi adında iki kitabı daha bulunuyor.

İstanbul Bisiklet Rehberi: Sana Dün Bir Seleden Baktım Aziz İstanbul
Aydan Çelik, Hil Yayın, 352 s.

Bir şehri keşfetmenin en iyi aracıdır bisiklet. Dik yokuşları, dar sokakları, kalabalık nüfusu ve yoğun trafiğine rağmen bu hakikat İstanbul için de geçerli.

İstanbul'a dair bisiklet rehberini Türkiye bisiklet dünyasının önde gelen isimlerinden Aydan Çelik hazırlamış. Onlarca yıldır yollarını aşındırdığı bu kadim şehrin rotalarını çizimleriyle bezeyerek okurlarla paylaşıyor. Yazarın şehre dair tarihi anekdotları ve mitleri de kitabın içine serpiştirdiği İstanbul Bisiklet Rehberi'nde her rota için ayrıca hazırlanmış harita, eğim grafiği ve dijital yönlendirmeler bulunuyor. Bunların ışığında İstanbul'un pastoral köşelerini olduğu kadar arabaların iktidarındaki kalabalık semtlerini de içeren 41 güzergâhta 2 bin km'nin üzerinde bir mesafeyi kâh hızlanıp kâh yavaşlayarak katetmek mümkün.

Bütün Eserleri II – Nermi Uygur
Nermi Uygur, Yayıncı Yapı Kredi Yayınları, 1616 s.

Nermi Uygur'un düşün evreni iki ciltte bir araya getirilmiş... Mantık, dil, edebiyat, sanat, kültür felsefesi gibi alanlarda elli yıl boyunca düşünce üreten, en çetrefil felsefe sorunlarını bile rahatlıkla anlaşılır şekilde anlatan düşünür Nermi Uygur'un 1981-2004 yılları arasında yayımlanmış kitapları, Betül Çotuksöken'in önsözüyle Delta dizisinde bir arada.

Einstein ve Kuantum: Bir Dehanın Bilim Serüveni
Douglas Stone, Türkçesi: Volkan Yazman, Say Yayınları, 408 s.

Einstein ve Kuantum 2014 yılında Physics World dergisince en iyi on bilim kitabından biri olarak belirlenmiş ve Phi Beta Kappa Society tarafından Phi Beta Kappa Ödülü'ne layık görülmüş. Einstein atomüstü evrende geçerli olan yasaların atom-altı evrende geçerli olmadığı görüşünü bir türlü içine sindirememiş, bilimin işini şansa bırakamayacağını savunmuş. Einstein'ın evren kavrayışı, kuantum mekaniğini reddetmesine karşın kuantum kuramının geliştirilmesinin ardındaki itici güç olmuş. Kitap, Einstein'ın kuantum mekaniğinin geliştirilmesine yaptığı katkıların belki de görelilik üzerine yaptığı araştırmalardan daha önemli olduğunu ortaya koymayı hedefliyor.