Bir asra şöyle bir dönüp bakınca…
İstanbul'un 100 Yılı'nda, imparatorluğu ayakta tutmak için verilen büyük mücadeleden son kılıç alayına, İstanbul'a yapılan ilk hava saldırısından büyük göçlere, darbe sebebiyle inşası ertelenen Boğaz Köprüsü'nden metronun açılışına kadar pek çok olay var.
İBB Kültür A. Ş., 20. yüzyılda geçirdiği sayısız değişiklikler sebebiyle tarihinin en hareketli dönemini yaşayan İstanbul'un 100 yılının en önemli olaylarını tek kitapta topladı. 1911 yılından başlayarak İstanbul'un Kültür Başkenti olduğu 2010 yılına kadar geçen yüzyıllık süreçte şehrin hafızasına yer etmiş, kimi zaman ise gözden kaçan olaylarının anlatıldığı kitap, Cumhuriyet tarihiyle ilgili bilimsel çalışmaları ve yayınları ile tanınan akademisyen Ali Satan tarafından kaleme alındı.
"İstanbul'un 100 Yılı" ismi ile yayınlanan kitapta, imparatorluğu ayakta tutmak için verilen büyük mücadeleden son kılıç alayına, İstanbul'a yapılan ilk hava saldırısından büyük göçlere, darbe sebebiyle inşası ertelenen Boğaz Köprüsü'nden metronun açılışına kadar pek çok olay yer alıyor.
Kitapta ayrıca Cumhuriyet rejiminin politikaları doğrultusunda şehrin yaşadığı değişiklikler, özellikle 1950'lerden sonra yaşanan iç göç ve beraberinde getirdiği sorunlar, 1970'li yıllarda yaşanan politik olaylar, 1980 sonrası ekonomiden günlük hayata kadar yaşanan büyük dönüşümler ilginç detayları ile birlikte okuyucunun dikkatine sunulmuş.
"Saygısızlıkla Savaş Derneği" gibi şehirde saygı adabını kökleştirmek ve yaygınlaştırmak amacını taşıyan kuruluşlardan, Boğaziçi Köprüsü'nün inşası ile ilgili tartışmalara kadar birçok hususu ele alan kitap, şehrin yakın tarihini öğrenmek isteyenler için bir referans niteliğinde. İşte kitaptan bazı başlıklar:
1917: istanbul'a hava saldırısı
İstanbul çok savaş ve saldırı gördü. Ancak ilk defa I. Dünya Harbi sırasında hava saldırısına maruz kaldı. Karartma ve uçaksavar kelimeleri ile tanıştık. İtilaf devletleri Çanakkale Savaşı sırasında İstanbul'a hava saldırıları başlatmıştı. Çanakkale Cephesi kapandıktan sonra da Limni, İmroz ve Semadirek adalarından İstanbul'a İngiliz tayyare saldırıları devam etti. 9 Mart'ta yapılan hava akınında Haliç tarafl arı bombalanmış, halk sokaklarda bu saldırıları izlemişti. Ancak 9-10 Temmuz'da yapılan hava saldırısı ağır tahribata sebebiyet verdi. Yavuz muharebe kruvazörü ve Yadigâr-ı Millet muhribi İstinye'de batırıldı. Harbiye Nezareti bombardımanında ise 25 er şehit oldu. Bu saldırı sonunda İstanbul'u korumak için "İstanbul Hava Savunma Komutanlığı" kuruldu. İstanbul "karartma", "uçaksavar" ,"ışıldak", "hava saldırısı alarmı" gibi yeni kavramlarla tanıştı.
1920: işgal istanbul'u
İstanbul 13 Kasım 1918'den itibaren fiilen işgal altındaydı. 16 Mart'ta ise işgal resmileşti. İtilaf devletleri, İstanbul'da Osmanlı hükümetine paralel âdeta hükümet gibi çalışan "işgal komiserlikleri" kurdular. Vergiden yaz saati uygulamasına kadar her konu işgal konseyinde görüşüldü. İstanbul'un idaresi Fransız, İtalyan ve İngiliz devleti arasında paylaştırılmıştı. Askeri olarak belirli bölgeleri ve önemli kurumları kontrol etmenin ötesinde yüksek komiserlikleri kurmuşlardı. Yüksek komiserlikler Osmanlı hükümetinin bütün kararlarını denetliyor; kendi arzuları dışında siyasi, ekonomik ve askeri hiçbir karar alıp uygulamasına müsaade etmiyorlardı. Ayrıca üç işgal komiserinin bir araya gelmesiyle Müttefik Yüksek Konseyi oluşturuldu. Konsey toplantılarına Türk görevliler de zaman zaman çağrılıyordu. Konsey, gümrük vergilerinden yaz saati uygulamasına kadar her konuyla ilgileniyordu. İstanbul Hükümeti ise çok ciddi bir mali sıkıntı içindeydi. Maaşlar üç dört ayda bir ödenebiliyordu. 1920 yılı sonu itibariyle 25 milyon liralık cari açık vardı.
1928: istanbul'a yeni modern meydan: taksim
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Taksim Meydanı henüz yoktu. Maksem binaları vardı, kışla vardı ama bir meydan yoktu. Taksim'e ilk olarak Şehremini Emin Bey zamanında müdahaleler oldu. Modern bir kent meydanına sahip olmak, Cumhuriyet'in toplumsal gelişme hedefine uygun düşüyordu. Cumhuriyet Anıtı İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica'ya yaptırıldı ve 8 Ağustos'ta açıldı. Anıtın etrafı mimar Giulio Mongeri tarafından dairesel formda düzenlendi.
1942: ekmek karneyle
Savaş şartları, savaşa girmeyen Türkiye'yi etkiliyordu. II. Dünya Savaşı'nda hafızalarda kalan önemli olaylardan biri 14 Ocak tarihinden itibaren İstanbul'da ekmeğin karneyle satılmaya başlanmasıydı. Aylık olarak düzenlenen karnelerde her gün için fişler bulunuyordu. Ailedeki kişi sayısına ve kişilerin yaş durumuna göre alabilecekleri ekmek miktarı yazıyordu. Gününde kullanılmayan fişler ertesi gün geçerli olmuyordu. Ellerinde ekmek karnesi bulunanlar günlük istihkaklarını herhangi bir fırından veya tevzi yerinden alıyorlardı. Uygulama 4 yıl boyunca devam etti. Kişi başına günlük istihkak yedi yaşına kadar olan çocuklar için çeyrek ekmek (187,5 gr.), yetişkinler için yarım ekmek (375 gr.), ağır işçiler için tam ekmek (750 gr.) idi. Nisan ayında yetişkinlerin günlük istihkakı 175 grama, mayıs ayında ise 150 grama düşürüldü. Haziran ayında ise 300 grama çıkarıldı. Ekmek dağıtımı iki seneyi aşkın süre boyunca bu ölçülerde devam etti ve Eylül 1944'te yetişkinlerin istihkakı 375 grama çıkarıldı. Ocak 1945'te 450 gram oldu. Karne uygulaması 8 Eylül 1946'da kaldırılabildi.
1944: ışık yakmak, pasta yapmak, hatta otomobile binmek serbest
İstanbul savaşa girmemesine rağmen savaşın ağır şartlarını uzun seneler yaşadı. 1944 yılı sonbaharında şehir hayatında kısmi rahatlama sinyalleri görüldü. 1 Kasım'da unlu gıda maddelerinin imaline getirilen yasak kaldırıldı; pasta ve unlu mamullerinin yapılması 1942'de kanunla yasaklanmıştı. 2 Kasım günü karartma tedbirleri de kaldırıldı.
Tasarruf için tek çift plaka uygulaması
İstanbul Belediyesi'nin yaptığı açıklamaya göre 8 Kasım'dan itibaren ışıklar yakılabilecekti. 3 Kasım'da İstanbul'da özel otomobillerin trafiğe çıkmasına izin verildi. Motorlu özel araçların trafiğe çıkışı 22 Kasım 1940'ta yasaklanmış, daha sonra yasak ticari araçları da kapsayacak şekilde genişletilmişti. Petrol tasarrufu sağlamak için savaş yıllarında tek-çift plaka uygulaması yapılmıştı.
1945: istanbul'da saygısızlıkla savaş derneği
Prof. Dr. Zeki Zeren başkanlığında Temmuz 1945'te kurulan Saygısızlıkla Savaş Derneği, İstanbul'da kısa sürede büyük ilgi gördü. Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar derneğin fahri başkanıydı.
Saygılılar saygısızlardan çekindi
Derneğin amacı "İstanbul şehrinde ileri, medeni bir şehir topluluğu yaşayışının gerektirdiği karşılıklı saygı adabını kökleştirmek ve yaymak için çalışmak"tı. Yedi sene faaliyetlerine devam eden dernek 1952'de kendini feshetti. Dernek Başkanı Zeki Zeren, Cumhuriyet Gazetesi'ne İstanbul'un sosyokültürel hayatı için son derece önemli olan şu değerlendirmede bulunuyordu: "Son senelere kadar İstanbul'da hoş bir atmosfer vardı ki münevverlerimiz bu havaya hâkimdi. Bu maalesef son senelerde hissedilir şekilde de değişti. Şehirde saygısızlar çoğaldı. Bunun üzerine biz münevverlerimize cesaret vermek istedik. Ne yazık ki münevverlerimiz yani saygılılar, saygısızlardan çekindiler. Onlarla mücadeleye girişmektense temas etmemeyi tercih ettiler…"
1953: istanbul'un ilk uluslararası havalimanı açıldı
1930'lu yıllarda askeri amaçlara hizmet eden, 1938'de İstanbul-Ankara seferlerinin başlamasıyla sivil havacılığa da hizmet vermeye başlayan Yeşilköy Havaalanı, uluslararası normlara uygun olarak yeniden inşa edilmek üzere 1947'de Amerikan Westinghouse-IG White firmasına ihale edildi, 1953'te açıldı.
2000: istanbul metroya kavuştu
Temeli 1991 yılında Nurettin Sözen tarafından atılan İstanbul metrosunun Taksim- Levent hattı 16 Eylül'de hizmete açıldı. Törende bir konuşma yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, toplam güzergâh uzunluğu 8 bin 439 metre olan metronun 631 milyon dolara mal olduğunu söyledi.