Ümit ÖZLALE

umit.ozlale@dunya.com
TÜM YAZILARI
Nasıl bir üniversite ve mesleki eğitim   Bu hafta ilk önce meslekta­şım ve arkadaşım Özgür Demirtaş Türkiye’deki üniver­sitelerin önemli bir bölümü­nün gençler için zaman kaybı olduğunu yazdı. Daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı, Ülkü Ocakları ile mesleki ve teknik eğitim konusunda bir protokol imzaladı. Benim de bir kez da­ha yüksek öğrenim ve mesleki eğitim yazmam farz oldu.
Nasıl istihdam yaratırız? Türkiye’nin giderek artan bir istihdam sağlayamama prob­lemi var. Bu da kendini ilk olarak genç işsizliğinde gösteriyor. Da­ha da düşündürücü olanı ise bir yıldan fazla ne eğitimde ne de is­tihdamda olan nüfusun yarısın­dan fazlasının üniversite mezu­nu olması. Yani Türkiye’de bir metropol nüfusuna denk gelen sayıda üniversite mezunu olup işgücüne dahil olmayan genç var. Nasıl bir 2025? Enflasyonun istediğimiz oranda olmasa da düşeceğini göreceğiz. Bunu olumlu bir cüm­le olarak görmenizi istemem zira uygulanan dezenflasyon programı toplumsal maliyeti eşit dağıtmayan, talebi ve kuru baskılamak dışında ekonominin akut sorunlarına çözüm üretmeyen bir nitelik taşıyor.
Nedir bu açlık ve yoksulluk sınırı? Asgari ücret tartışmaları bütün hı­zıyla devam ediyor. Geçen haf­ta asgari ücreti açlık sınırı üzerinden tartışmanın yaratacağı olumsuzlukla­ra dikkat çekmek istedim. Bu hafta da devamlı kamuoyunun gündeminde ol­duğu için açlık ve yoksulluk sınırı hak­kında yazmak istedim. Asgari ücret tartışması Bugün asgari ücret komisyo­nu toplanıyor. Asgari ücret, bizden başka hiçbir ülkenin gün­demini bu kadar meşgul etmiyor. Bunun bir tehlikesi var: Asgari üc­retin mavi yakalı tecrübesiz bir çalışan için başlangıç ücreti oldu­ğunu unutup Türkiye’deki ücret ve kazanç problemi adeta asgari­ye indirgiyoruz. Et fiyatları ve enflasyon üzerine  Geçen haftalarda yaptığı­mız bir tespiti tekrarlaya­rak başlayalım: Türkiye gibi enf­lasyonun çok yüksek olduğu ve beklentilerin yönetilemediği ül­kelerde enflasyonla mücadele sadece para politikasının başarı­sına bırakılamaz. Tarım, ticaret, enerji, sanayi ve maliye politika­larında yapısal reformlar yapıl­madıkça enflasyon ancak geçici olarak ve yüksek bir toplumsal maliyetle düşecektir. Son dö Yeni Trump dönemi ve Asya Pasifik   Geçen hafta yeni Trump döneminde Türkiye ve A.B. ülkelerini bekleyen fır­satlara ve risklere değinmiş­tik. Bu hafta da belki Trump’ın kazanmasından en çok etkile­necek bölgeden bahsetmek is­tiyorum: Asya Pasifik İkinci Trump döneminde bizi bekliyor? Yeni Trump dönemi 20 Ocak’ta, yani tam iki ay sonra baş­layacak. Eskisine göre daha güçlü ve tecrübeli geliyor. Peki nasıl bir dö­nem bizi ve dünya ekonomisini bekli­yor? Popülizm yuvasına geri döndü… Geçtiğimiz haftaki seçimler­le beraber “popülizm” terimi çıktığı topraklara geri döndü desek yanlış söylemiş olmayız. Zira “po­pülizm” kelimesi ilk defa 1890’lı yıllarda, üstelik bir partiye adını da vererek, ABD’de ortaya çıkmış­tı. Batı demokrasilerindeki siyasi bölünme Bir ekonomist olarak uluslara­rası siyaset hakkında yazacak değilim. Sadece şunu anlamakta zorlanıyorum: Küresel fırsatla­rı değerlendirmemiz gereken bir dönemde ve konumdayken “dün­ya için iyi ama Türkiye için değil” benzeri yorumları anlamakta zor­lanıyorum. Yaşasın Cumhuriyet…  Enflasyon ve maliye politikası Geçtiğimiz haf­ta sonunda sadece Türkiye’de değil bütün dün­yada para politika­sı ve merkez ban­kacılığı alanında yaptığı çalışma­larla söz sahibi olan meslektaşım Refet Gürkaynak Hoca enflasyonu düşürmek için talebin biraz daha kısıl­ması gerektiğini ve bunu da başta ma­liye politikası araçlarını kullanarak yapmamız gerektiğini söyledi. Daron Hoca’ya saygılarımızla… Aynı ülkenin vatandaşı olmaktan ve tanımaktan gurur duyduğum Daron Acemoğlu, çalışma arkadaşları Simon Joh­nson ve James Robinson ile beraber Nobel Ekonomi Ödülü’nün sahibi oldu. Hangi alanlarda sorun yaşıyoruz? Birleşmiş Millet Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD uzunca bir süredir Üretken Kapasite Endeksi (Productive Ca­pacities Index) yayımlıyor. Üretken kapasi­teyi üretim faktörleri, bu faktörlerin bağlantı ilişkisi ve girişimcilik kabiliyetinin bir top­lamı olarak okuyabiliriz. Akademik yıl başlarken… Akademik yılın başladığı bu ayda bir kez daha hatırlat­makta fayda var: Ülkemizde üni­versitelerin önemli bir kısmı iş­sizliği dört sene öteleyen kurum­lar haline dönüştü. Birçok ilde üniversitelerin temel işlevi kent ekonomisine talep yaratmak ola­rak görülüyor. Üniversitelerden mezun olan gençler de yüksek vasıflı işlerin gerektirdiği bece­rilere sahip olamıyor.