Naki BAKIR

MAKRO BAKIŞ naki.bakir@dunya.com
TÜM YAZILARI
101 yılda kişi başı milli gelir 345 kat arttı Türkiye Cumhuriyeti, kurul­duğu 1923 yılında Osmanlı devletinden, sanayisi olma­yan, tamamen “kara saban”a da­yalı tarımdan ibaret ve kendi ih­tiyacını karşılamaktan uzak bir ekonomi ve birçok savaşta yiti­rilen insan gücü dolayısıyla son derece az bir nüfus devralmıştı.
Her 100 TL bütçe gelirinin 58 TL’si Marmara’dan Büyük bölümü vergiler­den oluşan merkezi yö­netim bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 58’lik bölümü, İstanbul başta olmak üzere, vergisel açıdan gelir sağlayıcı iş ve iş­lemlerin yoğun olduğu il­lerin yer aldığı Marmara böl­gesinden sağlanıyor. Devlet Marmara’dan, bu bölgeye yap­tığı harcamanın yaklaşık 6 katı gelir elde ediyor. Sektörlerde hava parçalı bulutlu İmalat sanayiinde mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı ekimde 0,7 puan daha düşerek yüzde 75,2’ye geriledi. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre imalat, hizmetler ve perakende ticaret sektörlerinin güven düzeyinde ise eylülde başlayan yükseliş ekimde de devam etti.
2030’a kadar çift haneli enflasyon öngörüsü 17’nci büyük ekonomi  Uluslararası Para Fo­nu’nun (IMF), mil­li gelire göre sıralama­da Türkiye’nin 2024’te bir ba­samak yükselerek 17’nci büyük ekonomi olacağını öngördü. Türkiye’nin kamu borcu zirvede Uluslararası Para Fo­nu’ndan (IMF) “kü­resel borç krizi yakla­şıyor” uyarısı ve hükümetlere radikal önlem tavsiyesi gelir­ken, Türkiye’nin merkezi yö­netim borç stoku eylül sonu iti­barıyla 9 trilyon liraya yaklaştı. Vergi yükünü yine ‘taban’ sırtlanacak Kamuda bozulan mali dengeleri “rasyonel ze­mine oturtmak” hede­fiyle uygulanan parasal sıkılaş­tırma programı devam ederken, bu kapsamda gidilen çeşitli dü­zenlemelerle önemli oranda ar­tırılan vergi yükünde 2025 yılın­da da en büyük payı tüketiciler sırtlanacak. 9 ayda 1.1 trilyon Sosyal güvenlik sistemi­nin devlete yükü özel­likle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sağlık gi­derleri ve geçen yılki EYT dü­zenlemesi ile aylık ödemele­rindeki hızlı büyüme yanında, çeşitli sosyal kesimlere yöne­lik devletçe üstlenilmiş öde­meler dolayısıyla giderek ağır­laştı. Devleti 2025’te rekor faiz yükü bekliyor 2025 yılında devlet, iç ve dış borçları dolayısıyla saniyede 62,6 bin, dakikada 3,8 milyon, saatte 225,7 milyon, günde 5,4 milyar, ayda 162,5 milyar olmak üzere yılın tümünde 1 trilyon 950 milyar lira faiz ödeyecek. Faiz ödemeleri 2025’te toplam bütçe giderinin yüzde 13,2’sini oluşturacak. Depreme ayrılan paralar harcanmadı Faiz ödemeleri ile sos­yal güvenlik merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı almaya devam ederken, beklenen “büyük İs­tanbul depremi”ne hazırlık önlemleri başta olmak üzere afet yönetimi için bu yıl ayrı­lan ödeneğin ilk dokuz ayda büyük bölümü kullanılmadı. Bütçede 9 aylık açık 1 trilyonu aştı Yılın ilk dokuz ayında 5 trilyonu aşan vergi geli­rine rağmen merkezi yö­netim bütçesinin açığı 1 trilyon lirayı aştı. Ekonomik dengeleri rasyonel zemine oturtma hede­fiyle göreve gelen yeni ekono­mi yönetiminin parasal sıkılaş­tırma esaslı ekonomik program uygulandığı son bir yılda veri­len açık 2 trilyon liraya yaklaştı. ‘Sıkı para’ tüketimi değil üretimi bitiriyor Yeni ekonomi yöneti­mi tarafından geçen yıl ikinci yarıdan itibaren uygulamaya konulan “sıkı pa­ra” esaslı program kapsamında hayata geçirilen önlemler, geli­nen aşamada, tüketimden çok üretimi baskıladı. Sekiz ayda 40,5 milyar TL Gayrimenkul alımı için yurt dışına transfer edi­len dövizler yılın ilk sekiz ayı itibarıyla 1 miyar 377 milyon dolara ulaştı. Anılan dönemde­ki Merkez Bankası ortalama dö­viz kuru ile çevrildiğinde bu tutar 40,5 milyar TL’ye karşılık geliyor. Cari dengede son 5 yılın en yüksek fazlası verildi Cari işlemler dengesi hazirandaki 756 milyon dolar, temmuzdaki 778 milyon dolardan sonra ağustosta 4 milyar 324 milyon dolar fazla verdi. Böylece cari dengede 2019'dan beri en yüksek fazla gerçekleşti. Cari açıktaki küçülmede üretimde dışa bağımlı ekonomideki yavaşlama etkili oldu. Nüfusun 5’te biri gelirin yarısına sahip Türkiye’de gelir da­ğılımındaki bo­zukluk 2023 yılında minimal düzeydeki iyileş­meye rağmen varlığını ko­rudu. Yüzde 5’lik gelir di­limlerine göre en tepe ile en alt arasındaki fark 24 kat ol­du.