Dr. Bertan KAYA

YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com
TÜM YAZILARI
Aile kurumsallaşmadan şirket kurumsallaşmaz Geçen yazıda çok ortaklı şirketler­de kuşaklar arası geçi­şin ve ilişkilerin nasıl yönetilmesi gerektiği­ni anlatmış, üç temel strateji önermiştim. Aile anayasası, efektif yönetim kurulu ve ku­rumsal yönetim. Bu­gün bunlar üzerine sohbete devam edeceğiz.
Eyvah torunlar büyüdü!  Ölçeği ne olursa olsun, bir­den fazla ortağın olduğu aile şirketlerinde en kritik konuların başında yeni ne­sillerin şirkete katılımı ve uyum içinde çalışmaları ge­lir. Yönetim sisteminiz kadar kurumsalsınız Geçen yazıda kurumsal­laşma nedir, ne değildir, neden yanlış anlaşılıyor bun­lara değinmiştim. Kurum­sallaşmanın bürokrasi, aşırı kontrol, dokümantasyon ve­ya profesyonel yönetime geçiş işleri olmadığını anlatmıştım.
Kurumsallaşmayı doğru anlamak gerek Bırakın KOBİ’leri, büyük ölçekli şir­ketlerde dahi kurumsallaşma doğru algılanmıyor. Kurumsal olmak, belirli bir ölçeğin zorunluluğu gibi görülüyor. Aile şirketlerinde kuşak değişimi Aile şirketleri, kurumsal ha­fızayı, tecrübeyi ve değerleri kuşaktan kuşağa aktararak sürekliliklerini sağ­larlar. Ancak Tür­kiye'de bu geçiş sü­reci sancılı oluyor. İyimserlik mi gerçekçilik mi? İş dünyasında, özellikle geleceğe ilişkin tah­min yaparken iki tür davranış var. Birincisi, aşırı umutlu bir bakış açısı ile bakmak. İş in­sanı umutlu olur, risk alır, risk almadan ticaret yapılmaz, hem son yirmi senede karşıya çıkan tüm zorluklara iktidar tarafından hep bir çare bulundu, yine bulunur, faiz indirimleri hele bir başlasın ekonomi de canlanır şeklindeki bakış açısıdır. Kurumsallaşma olmadan olur mu? Olur. Oluyor zaten. Ülkemizdeki şir­ketlerin %99’u KOBİ ve tahminim bunun en az %90’ı kurumsallaşmış ya­pılar değil. Bu şirketler bir şekilde ayak­ta kalıyor, üretiyor, satıyor, hatta ihracat yapıyor. Ülkedeki istihdamın %70’ini, üretim değerinin %36’sını onlar sağlı­yorlar. Sorunlarınızı GRC ile çözün Şirketlerin hem ortak hem de kendile­rine özgü sorunları var. Stratejik yöne­tememe, yönetim zafiyetleri, verimsizlik, yavaşlık, hantallık, sisteme değil kişilere aşırı bağımlılık, orta ve alt kademelerde, insiyatif kullanamama, pazar ve müşteriyi anlayamama, yetersiz risk yönetimi, finan­sal yönetim sorunları, silolarla yönetim, maliyet ve fiyatlama sorunları ve diğerleri. Daron Acemoğlu’ndan dersler Daron Acemoğlu’nun Nobel Ekono­mi Ödülü’nü alması ülkece bizi mut­lu etti. Birkaç gündür bu başarıyı konuşu­yoruz. Öte yandan bu başarıyı konuşmak yerine, işin özüne inip, Daron Hocanın ki­taplarında ve makalelerinde ortaya koy­duğu tespitleri etraflıca tartışmamız ve ülkemizi bu gözle değerlendirmemiz ge­rektiğini düşünüyorum. Yönetim danışmanınıza dikkat edin! Son dönemde dik­katimi çeken, sıklıkla gözlemle­diğim bir trend var. Kurumsal şirketler­de önemli görevler almış ve sonra ayırı­lıp çeşitli alanlarda daha küçük ölçek­li şirketlere danış­manlık hizmeti ve­ren danışmanlar ile bazı ünlü danışmanlık şirketle­ri, şirketleri ve sorunlarını de­ğerlendirirken ve bunlara yöne­lik çözümler önerirken, vahim hatalar yapıyorlar. Ezber işler yapıyorlar. Patron icradan ne zaman çekilmeli? Ülkemizde KOBİ statüsünde 3 mil­yon civarı şirket var. Bunların yak­laşık 110 bin adedi ihracat yapan, çoğun­luğu orta ölçek civarında KOBİ’ler. Ülke­mizde yaklaşık 10 bin adet büyük ölçekli şirket olduğunu biliyoruz. CEO içeriden mi dışarıdan mı atanmalı? CEO veya Genel Müdür atamaları, her şirkette büyük bir stratejik karardır. Bu kritik karar, organizasyonun geleceği­ni belirler ve doğru adım atmak, şirketin uzun vadeli başarısı için hayati önem ta­şır. Peki, bir şirkette CEO veya Genel Mü­dür (bundan böyle her ikisi için de CEO ünvanını kullanacağız) içeriden mi ata­malıdır, yoksa dışarıdan bir profesyonel mi getirilmelidir? Teknolojiye uyum sağlayabiliyor musunuz? Dijitalleşmenin her geçen gün hız ka­zandığı ve teknoloji tabanlı iş model­lerinin hayatımızın her alanını etkiledi­ği bir çağda yaşıyoruz. Yönetim kalitesi nasıl artırılır? Bana en sık sorulan sorulardan bir ta­nesi de “yönetim kalitemizi nasıl ar­tırırız?” sorusudur. Bu soru çok doğru bir sorudur, çünkü yönetim kalitesi üzerine düşünmek ve aksiyona geçmek bir şirke­tin performansını artırır. Krizde nasıl büyürsünüz? Geçen yazıda kriz dönemlerinde bü­yüme konusunu ele almıştık. Her­kes tasarruf, küçülme ve verimlilik peşin­de koşarken, büyüme peşinde koşmak bir çılgınlık gibi gözükse de aslında büyüme peşinde koşmamanın rekabette kaybet­mek anlamına geldiğini konuştuk.