TÜM YAZILARI
Aile kurumsallaşmadan şirket kurumsallaşmaz
Geçen yazıda çok ortaklı şirketlerde kuşaklar arası geçişin ve ilişkilerin nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatmış, üç temel strateji önermiştim. Aile anayasası, efektif yönetim kurulu ve kurumsal yönetim. Bugün bunlar üzerine sohbete devam edeceğiz.
Eyvah torunlar büyüdü!
Ölçeği ne olursa olsun, birden fazla ortağın olduğu aile şirketlerinde en kritik konuların başında yeni nesillerin şirkete katılımı ve uyum içinde çalışmaları gelir.
Yönetim sisteminiz kadar kurumsalsınız
Geçen yazıda kurumsallaşma nedir, ne değildir, neden yanlış anlaşılıyor bunlara değinmiştim. Kurumsallaşmanın bürokrasi, aşırı kontrol, dokümantasyon veya profesyonel yönetime geçiş işleri olmadığını anlatmıştım.
Kurumsallaşmayı doğru anlamak gerek
Bırakın KOBİ’leri, büyük ölçekli şirketlerde dahi kurumsallaşma doğru algılanmıyor. Kurumsal olmak, belirli bir ölçeğin zorunluluğu gibi görülüyor.
Aile şirketlerinde kuşak değişimi
Aile şirketleri, kurumsal hafızayı, tecrübeyi ve değerleri kuşaktan kuşağa aktararak sürekliliklerini sağlarlar. Ancak Türkiye'de bu geçiş süreci sancılı oluyor.
İyimserlik mi gerçekçilik mi?
İş dünyasında, özellikle geleceğe ilişkin tahmin yaparken iki tür davranış var. Birincisi, aşırı umutlu bir bakış açısı ile bakmak. İş insanı umutlu olur, risk alır, risk almadan ticaret yapılmaz, hem son yirmi senede karşıya çıkan tüm zorluklara iktidar tarafından hep bir çare bulundu, yine bulunur, faiz indirimleri hele bir başlasın ekonomi de canlanır şeklindeki bakış açısıdır.
Kurumsallaşma olmadan olur mu?
Olur. Oluyor zaten. Ülkemizdeki şirketlerin %99’u KOBİ ve tahminim bunun en az %90’ı kurumsallaşmış yapılar değil. Bu şirketler bir şekilde ayakta kalıyor, üretiyor, satıyor, hatta ihracat yapıyor. Ülkedeki istihdamın %70’ini, üretim değerinin %36’sını onlar sağlıyorlar.
Sorunlarınızı GRC ile çözün
Şirketlerin hem ortak hem de kendilerine özgü sorunları var. Stratejik yönetememe, yönetim zafiyetleri, verimsizlik, yavaşlık, hantallık, sisteme değil kişilere aşırı bağımlılık, orta ve alt kademelerde, insiyatif kullanamama, pazar ve müşteriyi anlayamama, yetersiz risk yönetimi, finansal yönetim sorunları, silolarla yönetim, maliyet ve fiyatlama sorunları ve diğerleri.
Daron Acemoğlu’ndan dersler
Daron Acemoğlu’nun Nobel Ekonomi Ödülü’nü alması ülkece bizi mutlu etti. Birkaç gündür bu başarıyı konuşuyoruz. Öte yandan bu başarıyı konuşmak yerine, işin özüne inip, Daron Hocanın kitaplarında ve makalelerinde ortaya koyduğu tespitleri etraflıca tartışmamız ve ülkemizi bu gözle değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Yönetim danışmanınıza dikkat edin!
Son dönemde dikkatimi çeken, sıklıkla gözlemlediğim bir trend var. Kurumsal şirketlerde önemli görevler almış ve sonra ayırılıp çeşitli alanlarda daha küçük ölçekli şirketlere danışmanlık hizmeti veren danışmanlar ile bazı ünlü danışmanlık şirketleri, şirketleri ve sorunlarını değerlendirirken ve bunlara yönelik çözümler önerirken, vahim hatalar yapıyorlar. Ezber işler yapıyorlar.
Patron icradan ne zaman çekilmeli?
Ülkemizde KOBİ statüsünde 3 milyon civarı şirket var. Bunların yaklaşık 110 bin adedi ihracat yapan, çoğunluğu orta ölçek civarında KOBİ’ler. Ülkemizde yaklaşık 10 bin adet büyük ölçekli şirket olduğunu biliyoruz.
CEO içeriden mi dışarıdan mı atanmalı?
CEO veya Genel Müdür atamaları, her şirkette büyük bir stratejik karardır. Bu kritik karar, organizasyonun geleceğini belirler ve doğru adım atmak, şirketin uzun vadeli başarısı için hayati önem taşır. Peki, bir şirkette CEO veya Genel Müdür (bundan böyle her ikisi için de CEO ünvanını kullanacağız) içeriden mi atamalıdır, yoksa dışarıdan bir profesyonel mi getirilmelidir?
Teknolojiye uyum sağlayabiliyor musunuz?
Dijitalleşmenin her geçen gün hız kazandığı ve teknoloji tabanlı iş modellerinin hayatımızın her alanını etkilediği bir çağda yaşıyoruz.
Yönetim kalitesi nasıl artırılır?
Bana en sık sorulan sorulardan bir tanesi de “yönetim kalitemizi nasıl artırırız?” sorusudur. Bu soru çok doğru bir sorudur, çünkü yönetim kalitesi üzerine düşünmek ve aksiyona geçmek bir şirketin performansını artırır.
Krizde nasıl büyürsünüz?
Geçen yazıda kriz dönemlerinde büyüme konusunu ele almıştık. Herkes tasarruf, küçülme ve verimlilik peşinde koşarken, büyüme peşinde koşmak bir çılgınlık gibi gözükse de aslında büyüme peşinde koşmamanın rekabette kaybetmek anlamına geldiğini konuştuk.