Ulusal gıda güvencesi sistemleri iyileştiriliyor
Gelişmekte olan ülkeler, son beş yıldır önem kazanan sürdürülebilir büyüme yaklaşımı kapsamında, halkın daha çeşitli, daha ekonomik ve besleyici gıdaya erişimini arttıran ulusal gıda güvencesi sistemlerinin yapısal iyileştirmelerine odaklandı.
Abone olDidem Eryar Ünlü
Economist Intelligence Unit'in bilim şirketi DuPont’un sponsorluğunda hazırladığı Küresel Gıda Güvencesi Endeksi (GFSI) ulusal, bölgesel ve küresel gıda güvencesinin yıllık gelişimini ölçüyor. Beş yıllık merkezi bir eğilime işaret eden araştırmalar; ulusal gıda sistemlerinin verimlilik ve etkinliğinin iyileştirilmesinde en kritik etkenin, gıda güvencesine ilişkin kilit yapılara yapılan yatırımlar ile gıda güvencesinin dinamikleri olduğunu ortaya koyuyor. Yeni teknolojilere erişim, kamu-özel sektör ortaklıkları ve destekleyici politikalar gıda güvenliğindeki iyileştirmelerin kilit dinamikleri arasında yer alıyor.
109 ülkeyi kapsayan endeks, dünya genelinde tarım alanlarına yapılan yatırımların, işbirliklerinin ve politikaların süregelen etkisini 28 adet gıda güvenliği göstergesi doğrultusunda ölçümlüyor. Endekse göre Türkiye 2015 yılındaki en büyük değişimi ulaşılabilirlik kategorisinde yaşadı. Türkiye, Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nde puanını 2014'e oranla yüzde 1.8 artırarak 39. sıradaki yerini korudu.
Gelişmekte olan ülkeler, son beş yıldır önem kazanan sürdürülebilir büyüme yaklaşımı kapsamında, halkın daha çeşitli, daha ekonomik ve besleyici gıdaya erişimini arttıran ulusal gıda güvencesi sistemlerinin yapısal iyileştirmelerine odaklandı. Tarım sektörüne öncelik vermek ve gıda güvenliğini destekleyen kilit yapılara yapılan yatırımlara odaklanmak gıda güvenliğinde ilerleme kaydetmek açısından hayati önem taşıyor.
Çalışma başlatıldığından bu yana öne çıkan temel sonuçlar şöyle:
• Altyapı yatırımları, halkı gıda ile ilgili şoklardan koruyanlar programlar, çiftçilere yönelik finansman kaynakları ile yeni tarım teknolojileri kritik yatırım alanları arasında yer alıyor.
• Gıda güvencesine dair yapısal unsurların iyileştirilmesi için çok yönlü yardım gerekiyor. Hükümetlerin başkanlığında, özel destekle geliştirilen yatırımlar, gıdanın hem satın alınabilirliğini hem de bulunabilirliğini arttırmış durumda. Örneğin Cezayir, 2010-14 Kamu Yatırım Programı kapsamında tarım ve altyapıya 7 trilyon dinar ayırdı. Programdaki kilit girişimler kapsamında su tasarrufu sağlayan sulama ekipmanlarının kullanılması, tohum üretiminin yoğunlaştırılması, tarım işletmelerinin geliştirilmesi, girdilerde ve tarım hizmetlerinde küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) ağının oluşturulması hedefl endi.
• Altyapının geliştirilmesi, pazara erişimde ve gıdanın sistem boyunca ulaşılabilir olması açısından en önemli etken. Gelişmekte olan ülkeler zirai kalkınmaya vurgu yapmaya devam ettikçe, çok ihtiyaç duyulan ulaştırma altyapısının inşası ve genişlemesi de sürecek. En iyi uygulamalar açısından model teşkil eden Etiyopya, Büyüme ve Dönüşüm Planı çerçevesinde ulusal bir demiryolu ağı oluşturmak ve komşu ülkelerle ticareti ve ekonomik bağları arttırmak için sekiz ana arterden geçen yaklaşık 5 bin kilometrelik demiryolu inşa etmeyi öngörüyor. Fildişi Sahili hükümetinin uzun vadeli planlarında yurtiçi ve sınır aşan ulaştırma bağlantılarının iyileştirilmesi de yer alıyor. Ayrıca, yoğunlaşan trafiği rahatlatmak ve Abidjan’ın Batı Afrika’dan yapılan ihracat ve ithalatın kilit geçiş noktası olma özelliğini garantilemek üzere 2021’e kadar Abidjan Limanının kapasitesini büyük oranda attırma planları da var.
2016 takip edilecekler listesi
Nüfus: Tahminler, dünya nüfusunun 2050 yılına kadar yüzde 20 artacağına, başta buğday olmak üzere temel gıda ürünlerine olan talebin yüzde 60 yükseleceğine işaret ediyor. Aynı zamanda kilit ülkelerdeki üretim hasılatları yükselen sıcaklıklar ve tarıma elverişli arazilerin sınırlı olması nedeniyle risk altında.
Kentleşme: Dünya nüfusunun yarıdan fazlası hâlihazırda kentsel alanlarda yaşıyorken, bu oranın önümüzdeki 20-30 yıl içinde üçte ikiye çıkması bekleniyor. Kentleşme, ülkeler ve kentler düzeyinde gıda sistemlerine baskı uygulamaya devam edecek. Demografik baskılar pek çok toplumda hâlihazırda hissediliyor. Öte yandan kentleşme, gıdaya finansal ve fiziksel erişimin zaten kısıtlı olduğu düşük gelirli ülkelerde gıda güvencesi açısından özellikle kritik bir zorluk teşkil ediyor. Kentsel büyüme uzmanları, erişim sorunlarını mercek altına almakla birlikte tatlı su kaynaklarıyla enerji konularına dikkat çekiyor.