Su kaynaklarını yönetememek 63 trilyon dolara patlayabilir
CDP analizlerine göre kurumların suya erişim ve kullanım haklarının yönetiminde gerekli değişikler yapılmadığı takdirde, 2050’de küresel ekonominin 63 trilyon dolarlık kısmı tehlikeye girebilir.
Abone olDidem ERYAR ÜNLÜ
Su kaynaklarının tükenmesi tüm dünyada şirket ve ülke ekonomileri için büyük bir risk oluştururken insan ve doğa için de yıkıcı sonuçlar doğuruyor. Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olan su kaynakları doğru yönetilmediği takdirde, suya erişim kurumlar için de büyük bir risk unsuru haline geliyor. Carbon Disclosure Project (CDP) analizlerine göre kurumların suya erişim ve kullanım haklarının yönetiminde gerekli değişikler bir an önce yapılmadığı takdirde, 2050 yılı itibarıyla küresel ekonominin 63 trilyon dolarlık kısmının tehlikeye girmesi bekleniyor.
Bu rakam 2050 yılında ulaşılacak toplam GSMH’nın yüzde 45’ine, bir başka ifadeyle şu anki dünya ekonomisinin 1.5 katına karşılık geliyor. Aynı dönemde büyüyen nüfusun ihtiyacını karşılamak için gerekli olan su altyapı yatırımı için de ortalama 8 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç duyulacak.
Doğal sermayenin korunmasına odaklanan etkin sivil toplum kuruluşu CDP’nin, su kaynakları konusunda özel sektörü harekete geçirmeyi amaçladığı Su Programı’nın 2016 sonuçları açıkladı.
Türkiye’nin su liderleri: Garanti Bankası, Pınar Süt ve Şekerbank
CDP Su Programı’nın 2016 yılı küresel sonuçlarını içeren raporun adı oldukça dikkat çekici: ‘Susuz şirketler: Su neden iklim değişikliği açısından hayati öneme sahip/Thirsty business: Why water is vital to climate.’ Küresel Su Raporu’na göre dünyada toplamda 24 şirket, su yönetimine yaklaşımlarından ötürü liderliklerini kanıtlayarak CDP Su A Listesi’ne girmeye hak kazandı. Bu listede henüz Türkiye’den bir şirket bulunmuyor. Öte yandan, Türkiye’den ‘A-’ puanı alarak su yönetimi konusunda lider konumda olan 3 şirket CDP Türkiye Su Liderleri olarak ödüllendirildi. Bu şirketler; Garanti Bankası, Pınar Süt ve Şekerbank.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Garanti Bankası’nın desteği ve işbirliği ile yürütülen Carbon Disclosure Project Türkiye Su Programı’nın bu sene ikinci yılı. CDP Türkiye Su Programı’na 50 şirket davet edildi. Davet edilen şirketler, BIST-100 endeksinde yer alan şirketlerin içerisinde suya bağlı risklere en çok maruz kalma olasılığı olan sektörlede faliyet gösteriyor. CDP Su Programı’nı bu sene toplam 19 şirket yanıtladı. Bu yanıt oranı geçen seneye göre yüzde 27 daha yüksek. Bu da olumlu bir gelişme.
Raporlama yapan şirketlerin yüzde 58’i su kullanımını ölçüyor ve takip ediyor. Şirketlerin yüzde 47’si su kaynaklarını daha iyi yönetebilmek için hedefler belirledi. Şirketlerin yüzde 79’u ise su yönetimi ile ilgili stratejilerini tüm iş yapış stratejilerine entegre ettiğini raporladı.
Türkiye susuzlukla yüzleşecek ülkelerden birisi
Bilim insanları ve uzmanlar Türkiye’nin susuzlukla yüzleşecek ülkelerden biri olduğu konusunda hemfikir. Türkiye’nin güneydoğu sınırında bulunan ve aynı akarsu havzalarından faydalanan komşu ülkelerde de risk oldukça yüksek. Bu sene raporlama yapan şirketlerin yüzde 58’i su kullanımını ölçüyor ve takip ediyor. Riski değerlendirmek ve yönetmek adına Türkiye’deki şirketlerin sorumlulukları arttı; Türkiye’den yanıt veren şirketler su ile ilgili 1.7 milyar dolar değerinde finansal risk raporladı. Şirketlerin yüzde 47’si su kaynaklarını daha iyi yönetebilmek için hedefler belirledi. Şirketlerin yüzde 79’u ise su yönetimi ile ilgili stratejilerini tüm iş yapış stratejilerine entegre ettiğini raporladı. Türkiye ile ilgili temel bulgular şöyle:
► Türkiye’de CDP’ye yanıt verme oranı geçen seneye göre yüzde 27 arttı. Yanıt vermeyen şirketlerin CDP platformu aracılığı ile su etkilerini raporlamaya başlaması için adım atması bekleniyor.
► Su riskleri Türkiye’de iş dünyası için gitgide daha öncelikli hale geliyor. Yanıt veren şirketlerin yarıdan fazlası su kaynaklı olumsuz etkilere maruz kaldığını bildiriyor ve şirketlerin yüzde 21’i bu etkilerin uzun vadede değil, raporlamayı takip eden bir yıl içerisinde kendilerini etkileyeceğini belirtiyor.
► Su ile ilgili tüm çekme, kullanım ve boşaltım süreçlerini ölçen ve takip eden şirket sayısı oldukça yüksek (yüzde 58) fakat daha çok şirketin bu ölçüm ve takipleri gerçekleştirmesi ve bu alana yatırım yapması bekleniyor.
► Yanıt veren şirketlerin yüzde 63’ü su ile igili kapsamlı risk yönetimi değerlendirmesi yapmakta ki bu değerlendirmeler şirketlere su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansı veriyor.
► Türkiye’deki şirketlerin su yönetimi ve su risklerine karşı yükümlülük alma konusunda taahhütleri umut verici. Yanıt veren şirketlerin yüzde 79’u su ile ilgili stratejileri tüm iş yapış stratejilerine entegre ettiklerini belirtiyor. Ayrıca şirketlerin neredeyse yarısı su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için hedefler koyuyor.
► Yanıt veren şirketlerin sadece yüzde 5’i suya bağlı riskleri hem kendi doğrudan operasyonları hem de tedarik zincirleri kapsamında değerlendiriyor.
► Türkiye’de su konusunda liderlik yolunda olumlu adımlar atılmakta. Henüz bir A listesi şirketi olmasa da Türkiye’den 3 şirket - Garanti Bankası, Pınar Süt ve Şekerbank- ‘A-’ kategorisinde yer alarak oldukça umut verici bir başlangıç yaptı.
► Yıldan yıla görülen trendler şirketlerin sağladığı ilerlemenin neredeyse durağan olduğunu gösteriyor: Örneğin su kullanımlarını takip eden ve izleyen şirket sayısı geçen seneye oranla sadece yüzde 3 arttı ve yüzde 61’e ulaştı. Şirketler şeffaflık konusunda ilerleme sağlamış olsalar da şirketlerin yarısından fazlası (677) henüz CDP’ye yanıt vermedi.
► Su riskleri sektörlerdeki baskıyı artırıyor: Raporda analiz edilen neredeyse tüm sektörlerde bu yıl su ile ilişkili finansal etkilerde artış görüldü. En çok etkilenen sektörler ise malzeme ve enerji sektörü şirketleri oldu.
► Su riskleri bazı şirketlerin ticari faaliyetlerini riske sokuyor: Şirketlerin dörtte birinden fazlası (164) sadece geçen yıl sudan kaynaklanan önemli kayıplar yaşadı.