Krom tesisimi yaşatmak için İstanbul’da 400 daire sattım
Necati Kurmel, krom fiyatlarındaki gerilemenin üstüne yeni arama izinlerinin çıkmamasının ağır bir darbe olduğunu, Türkiye’de pek çok ocağın kapandığını, yabancı yatırımcının ilgisinin ise sona erdiğini anlattı
Abone olKararname kaldırılmalı
2012 yılında çıkan 16 Haziran kararnamesi ile madencilikte tüm izinler Başbakanlığa bağlanmış durumda. Bu düzenleme sonrası madencilere arama izni de çıkmaz olmuş. Peki yeni izin almak neden önemli? Çünkü maden fiyatlarındaki değişiklik farklı zenginlikte madenlerin çıkarılmasını zorunlu kılıyor, işletmeler ancak böyle kârlılıklarını koruyabiliyor. Örneğin son dönemde krom fiyatları 700 dolardan 250 dolar seviyesine inmiş. Bu nedenle Kurmel krom madeninde daha zengin yeni yataklar aramak durumunda olduklarını ancak kendi ruhsatlı bölgelerinde yeni arama lisansını bir türlü alamadıklarını anlatıyor. “İzinlerin Başbakanlığa bağlandığı kararnamenin kaldırılması gerekiyor” diyen Kurmel, çok teknik çalışılmasını gerektiren bir konunun tek bir yerden çözülmesinin mümkün olmadığını vurguluyor.
Maden ocakları birer birer kapanıyor
Necati Kurmel, arama izinleri verilmeye başlasa Gümüşhane’de ek yatırımları olduğunu, Bitlis’te bir, Elazığ’da iki ayrı yatırım planladığını belirtiyor. “Duracak mıyız, kışın bile başlayacağız ama... Birkaç defa niyetlendim Başbakan’dan randevu almak istedim ama vazgeçtim, rahatsız da etmek istemiyorum. Onun için sorunlarımı bir mektup olarak yazdım” diyen Kurmel’in mektubunda şu ifadeler yer alıyor:
“Dünya emtia fiyatlarında süregelen gerilemeden etkilenen, iki yıla yakın fiilen dondurulan maden ve orman izinleri sonucu arama ve işletme faaliyetleri kısıtlanan pek çok işletme bugün değil kar etmek, faaliyetlerini dahi sürdürmekte zorlanıyor, çoğu ocak kapanıyor.
Kurucusu ve hakim ortağı olduğum Adana’nın 5 bin nüfuslu Aladağ ilçesinde faaliyet gösteren krom işletmelerimiz Akmetal ve Pınar AŞ, bu durumda. Krom fiyatlarının 600 dolar/ton düzeyinde olduğu 2006-2007 yıllarında 100 milyon doları aşan yatırımla gerçekleştirdiğimiz ülkenin en büyük entegre krom zenginleştirme tesisleri, krom fiyatlarının 300 doların altına gerilemesi ile döndürülemez hale geldi. Bu bunalımın ötesinde, tükenen rezervlerin yerine yeni sahaları arama ve işleme imkanımızın da ‘izin maratoryumu’ ile engellenmesi, işi içinden çıkılamaz hale sürükledi. Aladağ ilçesinin hemen her hanesinde bir çalışanımız var, kasaba göç veren konumdan göç alan konuma geldi. Ama yaptırdığımız okullar, lojmanlar ve tesisler için aldığımız dua dışında, destek bir yana tesislerimizi çalıştıracak madeni çıkarmak için izinleri dahi alamıyoruz. Biz vergi verir hale gelmek istiyoruz, yeter ki elimizden tutunuz...”
İstanbul satılsa ilgilenmem
Kurmel’in İstanbul çevresinde onbinlerce dönümü aşan bir arazi stoğu bulunuyor. Ancak Kurmel’in “aklı fikri madencilikte...”: “İlk ekmeği madenden yediğimiz için... 1966 yılında çiftçilik yaparken Adana’ya madene gittim. Oradan kazandığımla Saray Halı işi başladı. Bugün İstanbul satılsa ilgilenmem, ama madenle ilgim var.. 400 daire sattım kroma para yetiştirmek için, devamlı zarardayız.” Kurmel’in maden şirketi Akmetal bir arama için izin başvurusunda bulunmuş, kendilerine “Onay görmedi” diye bir yanıt gelmiş. Bunun mevzuatta karşılığı olmadığını anlatan Kurmel, “Reddetse o zaman o saha başka şirketlere açık hale gelecek. Red de etmeyince o zaman saha ortada kalıyor. Belirli bir süre var maden sahalarının faaliyete geçmesi için. Zaman geçiyor ama izin verilmiyor. O zaman sahanın düşmesi söz konusu oluyor. Sonra yeniden açılması 5-10 sene. Yeniden açılırsa bu kez senin emek verdiğin sahaya 40 firma başvuruyor.”
Bu noktada finansal zorluklar da yaşanıyor. Maden sahalarının mülkiyeti madencilere ait olmadığı için kredi bulma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Kurmel bu sorunun çözümünün Eximbank kredileri ile olabileceğini vurguluyor. “Biz Türkiye’de 20 bin ton ile en çok konsantre krom üreten tesisisiz. Üretimimizi Çin’e ihraç ediyoruz. 20 bin ton konsantre krom üretip de ihraç eden adama gelip bir sor, ne yapıyor. Aferin de, şurayı düzelt de. Ama beni çalışamaz hale getirirsen, o zaman devlete döviz de gelmiyor, vergi geliri de olmuyor.”
Dışarıdan yatırımcı gelmezse Türkiye’nin madenlerini çıkaracak sermayenin Türkiye’de olmadığını belirten Kurmel, bugünkü yapı ile yabancı yatırımcının Türkiye madenciliğine ilgisinin ise tamamen kesildiğini vurguladı. “Türkiye’de altın madeni az; Türkiye 500 ton altın çıkarsa Türkiye’nin sırtı yere mi gelir, kimse bir şey de istemiyor, bırak arayayım diyor. Bırak arasın, bulsun da elinden al istersen... Aramasına, çıkarmasına niye engel oluyorsun... Kısa süre önce bir altın madeni kapanınca bütün köy ayaklandı niye kapatıyorsunuz diye, daha önce aynı adamlar niye açıyorsunuz diye 10 yıl uğraştırmışlardı.”
Kurmel sektördeki yapının bozulmasının Etibank’ın satışıyla başladığını anlatıyor: “Madenciliğe 50 yıl önce başladığımda Türkiye’de belli başlı 5-6 madenci vardı. Hepsi iki elin parmağından azdı. Etibank’ın sattığı madenler, tesisleri alanlar ise müteahhitti. İş makinaları vardı. Onlarla girdiler. Madenci değillerdi... 3 bin 5 bin sahaya müracaat etiler ama hiçbirinde başarılı olamadılar. İşi abarttılar. Bu da yapının bozulmasında etkili oldu. 1950’den beri her gelen hükümet sağcısı solcusu ilk dediği ‘Yeraltı kaynaklarımızı harekete geçireceğiz’. Ama daha hiç geçireni görmedim. Otomobil yapılıyor yüzde 90’ı dışarıdan geliyor katma değerin. Madencilikte ise dışarıdan gelen katmadeğer sıfır... İzin versinler çalışalım, vergi ödeyelim, ihracat yapalım. Maddi bir katkıdan çok mevcut mevzuata işlerlik kazandırılması talebimiz var. Kime verecekse versin ama sektör işlesin.”
Necati Kurmel’den madenciliği ayağa kaldıracak formül...
Kurmel’den madenciliği ayağa kaldıracak formül
1- Entegre maden işletmelerinin arama faaliyetleri ve münhasıran arama amaçlı ihtisas şirketleri özendirilmeli ve desteklenmeli. Maden arayıcılığında risk sermayesi, borsaya açılma gibi enstrümanların kullanımını teşvik edici mevzuatlar geliştirilmeli.
2- Bilimsel sistematik, yaygı ve derin arama faaliyetlerine ağırlık verilmeli.
3- Küçük olsun benim olsun bu sektörde çalışmaz. Asgari yıllık ciro büyüklüğünü 70-80 milyon doların altında düşürmek gerekir. Büyük boyutlu kuruluşlar ve büyüme stratejileri, satınalma birleşmeler teşvik edilmeli. Bu sektörde dünya şampiyonu yaratmalıyız.
4- Maden sektörü teminat bulmada ciddi kısıtlar yaşıyor. Fiziki yatırımını ruhsatlı maden sahalarında kuruyor ama tapusuna sahip olmadığı bu tesisler için teminat bulmakta zorlanıyor. Bu tesisleri ve bizatihi maden ruhsatlarını teminat olarak gösterebilmesine olanak sağlayacak yasal düzenleme gerekiyor.
5- Bir söylem var: cevher yerine ileri evrede işlenmiş alaşım, metal üretip ihraç edelim. Bu sınıf atlamadan önce sınıfı geçmeliyiz. Ülkemizde çelik sanayii paslanmaz çelik üretimine cezbedilmeli önce. O zaman ferro krom ihtiyacı olacak ve bu üretim gerçekleşecektir.
6- Haziran ayında çıkan, iyi niyetle çıktığından şüphe etmediğimiz ancak fiili bir moratoryuma dönüşen düzenleme terk edilmeli ya da işlerlik kazanmalı. Yeni arama faayiyetleri olanaksızlaştı, orman alanlarında madencilik faaliyetleri durduruldu, tesislerin yıkılması söz konusu... Bir müracaatın cevabının gecikmesi orman izninin zaman aşımına uğramasını doğuruyor ve dolayısıyla sahanın terk edilmesi gerekebiliyor. Bu durum ortadan kaldırılmalı.
Faizsiz kredi ile hayvan satın alanlar ithalatın önü açılınca hep battı
Türkiye’de en büyük hayvan varlığına sahip yatırımcı Necati Kurmel. Onunla et fiyatlarını konuşmadan olmaz... Konuya patatesten giriyor: “Bundan 4 ay önce bize hayvanlara yedirmemiz için patates getiriliyordu, şimdi fiyatlar fırladı... Tamamen arz talep meselesi. Ette de durum aynı. Bugünlerde et fiyatları artacak. Et ithal edeceğim denildiğinde ne oluyor sana anlatayım. Türkiye’nin hayvanı Türkiye’ye kafi değil, çünkü inek kesiliyor. Etin ucuz olması için sütün pahalı olması gerek. Sütten para kazanamayınca ineği kesiyorlar. Dediler ki faizsiz kredi vereceğiz inek için. Parayı alıp piyasaya çıktılar. Canlı kilosu 9 liralık hayvan 17 liraya kadar çıktı. Ahırını doldurdu bu kredi alan yeni yatırımcılar. Sonra ithalat başladı. Halk biraz pahalı yiyecekti o adamlar biraz para kazanıp tekrar inek alacak ve geliştirecekti işini. Ama gümrüksüz et getirilince bütün o kredi alanlar zarar etti. Biz ithalat serbestleşince 40 bin hayvan aldık, getirip sattık. 24 milyon lira para kazandık. Bize 4 milyonu kaldı. Ama o faizsiz kredi alanlar hep battı.
Şimdi ahırlarımızın kapasitesi 40 bin ama 10 bin hayvanımız var. İthalata açmayacağını bilsem ahırları dolduracağım yine. Ama biz 12 liraya hayvan alırken o 9 liraya ithalat yaparsa bizi batıracak. Bu noktada önümüzü göremiyoruz.”
Başbakan’ın aradığı babayiğit benim ama ona ulaşamıyorum
“Aklımız fikrimiz maden olduğu için Bitlis’de bir maden satılıyordu aldım. Bakır madeni, 10 milyon dolara aldım. Hakikaten bakır yatağı. Fabrika kuracağım, Sayın Başbakan Van’da dedi ki 40-50 milyon TL yatıran bir babayiğit varsa gelsin, hemen izni vereceğim. Ben yatıracağım buraya ama iznim yok. Kendisine de ulaşamadım. Yine Elazığ’da krom sahası aldım izin yok. Paraları ödedik, yatırım iznini alamadık.Türkiye’de bir maden hazır duruyor gidiyor, bir uyanık gidip parayı kazanıyor gibi bir durum yok. Bir maden 5-10 yılda çıkarır yatırımı. Riski çok yoğun bir iştir. Aramak lazım. Türkiye’de sondaj eksik. Bir zamanlar sondajı teşvik ediyordu hükümet, parasının yarısını veriyordu. Şimdi bu destek de yok. MTA yardımcı oluyordu, artık o da yok.”