Teknoloji tarıma sürdürülebilirlik getiriyor
Boston Consulting Group tarafından yapılan araştırmaya göre, tarım endüstrisi şirketlerinin gıda güvenliği ve izlenebilirlik açısından iki temel önceliğivar. Bunlar büyük veri ve analitik olarak ön plana çıkıyor.
Abone olDİDEM ERYAR ÜNLÜ
İnsansız hava aracı yani drone’un en büyük özelliği; varlıklar, coğrafya, altyapı, çevreye yönelik hızlı bir şekilde bilgi toplamak ve bu bilgiyi analiz etmek. Kolay şekilde taşınabilen, gerçek zamanlı bilgi sunan ve tüm bunları diğer veri toplama seçeneklerine kıyasla çok daha ucuza yapan drone’lar, bugün çok farklı alanlarda kullanılıyor. Peki neden küresel gıda tedariğinin sürdürülebilirliği için kullanılmasın?
Tarım sektöründe faaliyet gösteren şirketler, drone teknolojisini çoktan kullanmaya başladılar. Drone teknolojisindeki son gelişmeler ise, sanki tarlada yürüyormuşsunuz gibi, bitkiler hakkında son derece detaylı bilgiler sağlıyor.
Bugün müşteriler için en değerli unsur, gıdanın nereden geldiği ve nasıl üretildiğine dair gerçek kanıt: yani ürünün kalitesi ve sürdürülebilirliği.
Bu nedenle, gıda endüstrisi liderleri, sürdürülebilir, şeffaf, sosyal anlamda bilinçli iş modellerine yöneliyorlar. Çevreyi korumaya, güvenli ve sağlıklı üretim yapmaya, orman, su, toprak gibi doğal kaynakları koruyan verimli çözümler üretmeye odaklanıyorlar. Bu da tarladan masaya teknoloji gerektiriyor.
Boston Consulting Group tarafından yapılan araştırmaya göre, tarım endüstrisi şirketlerinin gıda güvenliği ve izlenebilirlik açısından iki temel önceliği var. Bunlar büyük veri ve analitik olarak ön plana çıkıyor.
Bugüne kadar büyük hacimlere ulaşan tarımsal verinin toplanması ve analizinin neden olduğu maliyetler ve lojistik, bu şirketlerin önündeki en büyük sorun oldu. Bugün ise tarımda drone kullanımı ile bu sorunlar ortadan kalkıyor ve şirketlerin yatırım getirisi yükseliyor.
Bu gelişme doğrultusunda, tarım sektöründe drone satışlarının yüzde 30 oranında artması ve 2020 yılında 4.2 milyon dolara ulaşması bekleniyor.
Tarımsal dronlar son 3-5 yılda tarım ve ekim konusunda çiftçilerin ve tarım işletmelerinin iş yapış modellerini değiştirmeye başladı. Drone’lar, fırtına hasarını kontrol etme, ürünün fizyolojik gelişimini izleme, haritalama, ölçüm, gübreleme, hastalık ve zararlı tespiti, sulama seviyesi ölçümü, verim tahmini, ürün sayısı ve bölge coğrafyasına dair bilgilerin toplanması ve analizinde büyük kolaylık sağladı.
Bugün ise daha önemli bir rol üstlenmeye hazırlanıyorlar ve müşterilerin en büyük iki talebi olan gıdanın sürdürülebilirliği ve izlenebilirliği üzerine odaklanıyorlar. Bu yeni süreçte toplanan ham veri analiz ediliyor ve tohum üretimi ve kontrolü, ürün izlenebilirliği, ekim yönetimi gibi somut önerilere dönüştürülüyor.
Ekonomik değer yaratıyor
Bu dönüşümün en anlamlı örneklerini, Afrika ve Asya’daki palm yağı ve kauçuk plantasyonlarını işleten şirketler oluşturuyor. Bu bölgelerde kullanılan drone’lar, üretim sürecinde ormansızlaştırma yapılıp yapılmadığını, habitata zarar verilip verilmediğini, standartlara ve yasal düzenlemelere uyulup uyulmadığını kontrol edebiliyorlar.
Drone’lar tarafından yaratılan ekonomik değer ise oldukça yüksek. Örneğin Belçika merkezli Siat (Société d’Investissement pour l’Agriculture Tropicale- Tropikal Tarım Yatırım Şirketi) drone kullanımı ile operasyonel masrafl arını yarı yarıya azalttığını ifade ediyor.
Tedarik zincirinde baştan sona şeff afl ık sağlanması, bugün olmasa da, yakın gelecekte endüstri standardına dönüşecek. Eğer herhangi bir gıdanın belli nedenlerden dolayı ‘sorgulanması’ gerekirse, imalatçılar ürünün tedarikçileri, üretim koşulları ve toprak kalitesi ile ilgili veriye ulaşabilecekler.
Her yeni bilgi, gıda güvenliğini artıracak; hem üretici hem de tüketiciye fayda sağlayacak.