İşgücünün teknoloji ile imtihanı
Endüstri 4.0 süreci, 75 milyon kişiyi işinden ederken, 130 milyondan fazla yeni iş yaratacak.
Abone ol
Dünya Ekonomik Forumu’nca yapılan araştırmalara göre önümüzdeki 7 yıl içerisinde iş yerlerinde gerçekleştirilen işlerin yarısını makineler ve otomasyon yazılımları gerçekleştirecek. Bunun yanında elbette bu makinelerin ve otomasyon yazılımlarının bakım ve işletmesinin doğuracağı birçok yeni istihdam alanı da oluşacak. 12 farklı iş alanından profesyonellerin katılımıyla yapılan araştırma, Endüstri 4.0 çatısı altında gelişen bu sürecin, 75 milyon kişiyi işinden etmekle birlikte 130 milyondan fazla yeni iş yaratacağını söylüyor. Peki var olan işgücü bu yeni iş alanlarında rol almaya ne kadar hazır? Ya da yeni nesiller bu alanlarda çalışmak için gerekli yetkinlikleri edinerek mi yetiştiriliyor?
İş kaybı kimleri vuracak?
Teknolojik gelişim nedeniyle işsiz kalma oranları farklı araştırmalarda büyük farklılıklar gösterse de, kayıpların yaşanacağından pek bir şüphe yok. İş kayıplarının yaşanacağı alanlar ise madencilik, tüketim sektörü ve bilgi teknolojileri şirketlerinde olacak gibi görünüyor. Bunun yanında profesyonel hizmet şirketlerinde ise kayıplar çok daha az olacak. Peki bu olası kayıplara karşı ne gibi önlemler alınabilir?
Bu noktada çözümler elbette sürecin doğası gereği ikiye ayrılıyor. Çalışanlar tarafından alınabilecek önlemler ve şirketlerce alınacak önlemler içerik olarak da motivasyon olarak da birbirine benziyor. Çalışanlar var olan işlerini kaybetmek istemeseler de bu gerçekle yüzleşmek zorunda kaldıklarında, farklı yetkinlikler ve beceriler kazanarak yeni doğacak iş alanlarına yönelmek isteyecekler. Uzmanlık alanları gitgide daralır ve keskinleşirken, uzmanların farklı alanlara dair bilgilerinin yoğunluğu giderek artmak zorunda olacak. Kariyer odaklı gelişim motivasyonu ile kişisel ve kültürel gelişim motivasyonu, teknoloji yönelimli ‘yeni kültür’ nedeniyle kesişecek. İşini çok iyi bilip, genel kültür konularında zayıf olmak affedilemeyecek bir hata olarak öne çıkıyor.
Şirketler ise işgücü kaybının hem sebebi hem de mağduru olacak gibi görünüyor. Konvansiyonel işler azalırken, yeni iş alanlarının doğuşu; var olan çalışanlara yeni yetkinlikler kazandırma seçeneğini öne çıkarıyor. Şu an var olan kurumsal işgücünün yarısından fazlası, teknoloji etkisiyle doğan yeni fırsatlardan yararlanabilmek için gerekli yeteneklere sahip değil. Şirketlerin ise küçük bir bölümü var olan çalışanlarını yeni alanlara ve iş olasılıklarına hazırlıyor. Şirket içi eğitimlerin önemi hiçbir zaman bu kadar önemli olmamıştı. Kaçan fırsatlar 'limited' olmak istemeyen her şirketin, çalışanlarına yeni fırsatlar sunabilmek adına eğitim süreçleri üzerine yeniden düşünmesi gerekiyor.
Elbette tüm bunların yanında yeni istihdam modellerinin yükselişi de bu süreçte oldukça önemli bir yer kaplıyor. İşgücünün büyük dönüşümü yalnızca kişilerin yeteneklerini geliştirmeyi işaret etmiyor, çalışma biçimlerini de etkiliyor. Belirli süreli çalışma ve freelance modelleri gitgide iş dünyasındaki ağırlığını artırıyor.
Gelecek, bugüne çok benzeyen ama dünden biraz farklı bir yer olmayacak. Bildiğimiz ve bildiğimizi sandığımız her şeyi yeniden öğrenmemiz gerekecek gibi görünüyor.