'Faiz indirimi pazarı canlandırır'
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, faizlerde 50 baz puan indirimin otomotiv kredilerinde kendisini çok fazla göstermediğini belirterek,"200 baz puan gibi bir indirim olursa biz otomotiv kredi formüllerinde kendimizi çok daha net gösteririz" dedi
Abone olMerkez Bankası’nın 50 baz puanlık faiz indirimine yönelik beklentisi, otomotiv sektöründe yetersiz bulundu. Faizlerin otomobil satışlarında önemli bir faktör olduğunu belirten Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Türkiye'de enflasyonun düşme eğiliminde olması, büyüme parametreleri ve petrol fiyatlarındaki gerilemenin cari açığa yapacağı katkı göz önünde bulundurulduğunda, faizleri aşağı çekecek bir gelişmeyi beklediklerini söyledi.
MB'nin 24 Şubat'ta en azından 50 baz puan kadar indirim yapabilmesini beklediklerini aktaran Aybar, "Ama bu 50 baz puan vesaire otomotiv kredilerinde kendisini çok fazla göstermiyor. Bunun ufak bir tehlikeli boyutu var. Faizler inince dövizde yukarı çıkış oluyor. Döviz çıkınca da maliyetler olumsuz etkileniyor. Ama genel olarak 200 baz puan gibi bir indirim olursa bizim otomotiv kredi formüllerinde kendisini çok daha net gösterir. Ucuz faiz, kredilenmede maliyetin daha düşmesi demek. Burada önemli olan Türkiye'nin hedefl ediği ölçüde büyümeye devam etmesidir. O zaman kişi başı milli gelir de artacaktır. Bu otomobil satışlarını artıran bir unsur. 2003'ten sonra 5 yıl çok iyi geldik ama 2008'den beri kişi başı milli gelirimizde pek artış görmüyoruz. Şimdi seçimden sonra tekrar kişi başı milli gelirimizin artacağı bir döneme girmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu. Yerli otomobil üretiminde Türkiye'deki tercihin "hibrit mi yoksa elektrikli mi" olması gerektiği sorusu üzerine Aybar, "Benim için birinci öncelik Türkiye'de gerçekten bize ait bir markanın oluşması" dedi.
Fosil yakıtlı araçların üretiminde 70 yıllık gecikmenin Türkiye'yi montaj ekonomisine soktuğunu anlatan Aybar, şu an Türkiye'nin elektrik motorlu araç teknolojisinin üretimini başaran bir ülke haline geldiğini ifade etti.Aybar, şöyle konuştu: "Bu kadar yüksek oranda bir üretim kalitesini elde etmişsek bizim araç yapmakta bir sıkıntımız yok. Sıkıntımız nereye satacağımızda. Çünkü şu anda dünyadaki tüm pazarların yüzde 75'ini 10 marka elinde tutuyor. Gelişmekte olan ülkelerden çıkan yüzlerce irili ufaklı marka var. Bunlar ise yapılan anketlerde görünüyor ki gelişmiş ülkelerin pazarlarında sadece yüzde 2 yer alabilecek. Satışınızı yapamazsanız zaten markanın yaşaması mümkün değil. Bir otomobilin, tasarımından üretim hattı ve satış şebekesine kadar tüm maliyetleri ortalama 1-1,5 milyar eurodan aşağı çıkmıyor. Dünyada yeni bir pazar oluşuyor. Yılda 88-89 milyon araç satılan dünyada elektrik motorlu araçlara dönüşüm yavaş yavaş belli bir yere gelmeye başladı. Demek ki dünyadaki mevcut 1 milyar civarındaki motorlu taşıt parkı dönüşecek. Burada ciddi bir pazar çıkacak ve bir marka oluşma şansı var. "
Dünya otomotiv pazarının büyümesini sürdüreceğini aktaran Aybar, Türkiye'nin de öne çıkacağı yeni yatırımlarla daha çok sayıda ve çeşitte araç üretilebilir hale gelmesi gerektiğini ifade etti. İbrahim Aybar, "Bizi dünyada başa doğru götürecek olan bu konu son derece önemli. İnşallah bu yıl seçimlerden sonraki yeni uzun vadeli ekonomik dönemde, daha çok yeni yatırımla çok daha yerli aracı çeşitlendirerek üreteceğimiz dönemi yaşarız" dedi.
Bu yıl bizim için büyüme yılı
Renault'un 2014 yılını hedeflediği gibi kapattığını anlatan Aybar, binek otomobil satışlarında en yüksek payı aldıklarını ve yerli Fluence'ın da Türkiye'nin en çok satılan otomobil modeli olduğunu anımsattı. 2015'te pazar paylarını daha da geliştirecek bir yıl yaşamayı düşündüklerini belirten Aybar, şunları kaydetti: "Bunu destekleyecek ürünlerimiz var. Son yıllarda bizde ciddi bir ürün yeniliği oluştu. Marka kimliğimiz yeni bir hale büründü. Kendi markamızın ifadesiyle "Renasans" dediğimiz dönemi yaşıyoruz. Özellikle araçların teknoloji seviyesini çok yukarılara çektik. İnsanları her an online kılabilecek, bu arada güvenli sürüşü de aynı anda sağlayacak R-Link uygulamasını başlattık. İnternet bağlantılarını, maillerini sesli olarak dinleyebiliyorlar. Dünyadan kopmadan araç kullanabiliyorlar. Kişiselleşme de çok önemli. herkesin kendi istediği zevkte ve çeşitte araç sunabildik. Artık çevreyi daha az kirleten, daha az yakan otomobil beklentisi var. Bunları da yeni modellerimizde sağlayabildik. Üstelik bunu yerli otomobillerimizde de yoğun olarak uyguladığımız için yerli olarak en çok satan marka olduk. Bunları devam ettireceğiz." İbrahim Aybar, bu sene ticari araçlarda da daha iddialı bir seviyeye çıkacaklarını da sözlerine ekledi.