Özel sektör İsrail gazına talip
Turcas Petrol Üst Yöneticisi Aksoy, İsrail gazının Türkiye'ye getirilmesinin şu anda Doğu Akdeniz'deki en reel proje olduğunu ve özel sektör olarak bu işle ilgilendiklerini söyledi.
Abone olTurcas Petrol Üst Yöneticisi Batu Aksoy, İsrail gazının Türkiye'ye getirilmesinin şu anda Doğu Akdeniz'deki en reel proje olduğunu ve özel sektör olarak bu işle ilgilendiklerini belirterek, "İlk defa bir üretici, 'gel benden bu gazı al sonra da istediğini yap, istersen Türkiye'ye istersen Avrupa'ya sat' diyor. Herhangi bir projede fizibilite varsa, para su gibidir yolunu bulur" dedi.
Aksoy, JW Marriott Oteli'nde, Enerji Gazetecileri ve Medya Derneği (EGAD) tarafından düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Enerji sektörüne gönül veren yatırımcılar olarak, "Madem ki üretici değil pazarız, o zaman pazar olmanın avantajlarını kullanarak bazı başarılar elde etmemiz lazım" diye düşündüklerini anlatan Aksoy, bunun temel unsurlarından birinin de enerji çeşitliliğinin sağlanması olduğunu söyledi.
Boru hatlarının LNG ile gelen gazdan her zaman daha ucuz olduğunu vurgulayan Aksoy, "LNG olarak gaz ticaretinde üç süreç vardır. Sıvılaştırma yatırımları, yatırım gerektiren gemilerle taşıma ve ithalatçı ülke tarafından ithalat terminali yani tekrar gazlaştırma santralinin kurulması. Bu üç sürecin hepsi milyarlarca dolarlık yatırım gerektirdiği için LNG gazı her zaman daha pahalıdır, ancak ihtiyaç zamanlarında da çok önemli bir yer tutar" diye konuştu.
Türkiye'nin çevresindeki ülkelerin dünya gaz ve petrol rezervinin yüzde 70'ine sahip olduğunu dile getiren Aksoy, "Bazı ülkelerle bu enerji hatlarını oluşturduk, şimdi geriye Irak ve Doğu Akdeniz kalıyor. Irak'ta hala güvenlik açısından biraz daha zamana ihtiyaç var. Doğu Akdeniz'de ise en önemli seçenek olarak İsrail kalıyor. Biz bu gazın buraya getirilmesinin çok faydalı olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Doğu Akdeniz Rus gazına alternatif olarak düşünülmemeli"
Doğu Akdeniz'deki keşiflerin Rus gazına alternatif olup olamayacağının sorulması üzerine Aksoy, şöyle konuştu:
"Kısa vadede Rusya'ya alternatif olabileceğini düşünmüyorum. Ancak, Rusya ve Türkiye çok uzun süredir dostlar. Rusya ile yaşanan tansiyonun de tıpkı İsrail ile aramızdaki gibi geçici bir durum olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte ilk defa bir üretici olarak İsrail, (gel benden bu gazı al sonra da Avrupa'ya sat) diyor, herhangi bir projede fizibilite varsa, para su gibidir, yolunu bulur. Doğu Akdeniz gazı Rus gazına alternatif olarak düşünülmemeli, her proje bir diğeriyle yapılacak fiyat pazarlıklarına katkıda bulunur. Yani hiçbir projeyi diğerinin tam manasıyla alternatifi olarak görmemek lazım, hepsine Türkiye'ye değer katan projeler olarak bakmak daha doğru olur."
Aksoy, İsrail açıklarındaki gazın boru hattıyla Türkiye'ye getirilmesi için 1 ila 3 milyar dolar arasında yatırım gerektiğini belirterek, yaklaşık 500 kilometrelik denizaltı boru hattının ekonomik çerçevede gerçekleştirilebilir bir boyutu olduğu dile getirdi.
İsrail gazının getirilmesinin reel bir proje olduğunu vurgulayan Aksoy, "Buradan gelebilecek gaz zorlanırsa 10 milyar metreküpe kadar çıkabilir. Gerçekçi olarak 8 milyar metreküpün orta vadede akabileceğini düşünüyorum. İsrail gazının 2020 gibi Türkiye'ye getirilmesi enerji merkezi olma projesine de katkı sağlar" dedi.
Bu tip projelerde inşaatın en kolay kısım olduğunu kaydeden Aksoy, projenin tamamlanmasının 4-5 yıl alabileceğini söyledi.
"Gazı özel sektör getirmeli"
BOTAŞ'ın bu projede payının düşük tutulması gerektiğini savunan Aksoy bunun nedenini şöyle açıkladı:
"Bu projedeki en büyük fark şu, Rusya'dan gelen gazın sahibi Rus devleti, İsrail'den gelecek gazın sahipleri ise Amerikalı ve İsrailli üç özel şirketten oluşan bir konsorsiyum. 25 yıl önce gazı satacak devlet tabii ki karşısında bir devlet şirketi görmek istiyordu. Ancak Rusya'dan gelen 30 milyar metreküplük gazın 14 milyar metreküpünü taşıyan batı hattından gelen gazın 10 milyar metreküpü bugün özel sektöre devredildi. Rusya bile bakış açısı özel sektöre devrin uygun olduğu yönünde. Kamu ile özel sektörün iş yapabilmesinde bazı sorunlar olabilir, ancak özel şirketler aynı dili konuştukları için daha iyi iş yapabileceklerdir.
Turcas dahil özel sektör, Doğu Akdeniz gazıyla ilgili yoğun olarak çalışıyor. Devletimiz de bizim önümüzü hiç bir zaman tıkamadı. Türkiye'nin enerji yöneticileri de çeşitlendirmenin önemini biliyorlar. Görüşmeler yaptık yapmaya da devam ediyoruz. Sağlıklı, öztüketimi olan bu işlerde tecrübesi olan, ehil, yerli ve yabancı şirketlerin de içinde olduğu bir konsorsiyum oluşturabilirsek sanırım en önemli aşama bu olacaktır. Bu projenin en büyük farkı İsrail gazının devlete değil özel şirketlere ait olduğundan, iletimi de özel sektör konsorsiyumuyla yapılmalıdır."
Turcas olarak zaten ortaklık kültüründen gelen bir firma olduklarını hatırlatan Aksoy, büyük firmalarla yaptıkları görüşmelerden de olumlu yansımalar aldıklarını kaydetti.
Birçok şirketle konsorsiyum kurabilmek için görüşme içinde olduklarını ifade eden Aksoy, "EnerjiSa ile işbirliği yapıyoruz, Zorlu da konsorsiyumla ilgilenen bir grup. Çok olumlu görüşmeler var. Bu mega bir proje, uluslararası bir proje. Biraz daha projenin şekil alması ile birlikte daha fazla uluslararası doğalgaz şirketinin de bu projede yer almak isteyeceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
"Diğer kaynaklarla gelen gazın kapasitesinde bir artış sağlayabilir"
Bölgedeki Mısır gazı ya da Kıbrıs'ın güneyinde keşfedilen kaynakların da zamanla, İsrail'den gelecek boru hattının kapasitesinin artırılmasına katkı sağlayabileceğini belirten Aksoy, şunları söyledi:
"Kıbrıs'ın güneyindeki keşifler ve Mısır'daki gelişmelerle birlikte doğu Akdeniz'den gelebilecek gazın kapasitesinde bir artış sağlanabilir düşüncesindeyim. Turcas olarak İsrail gazının yatırımı hem de ticaretinde olmayı düşünüyoruz. İki tarafa da değer katabileceğimizi düşünüyoruz. Irak'tan gelebilecek doğalgazın da bir parçası olmayı arzu ediyoruz. Bizim için önemli olan gaz santralimize rekabetçi şartlarla gaz sağlamak, bu konuda ciddi yatırım yaptık dolayısıyla ham maddede sorunu yaşamak istemiyoruz. Zaten Doğu Akdeniz'de ciddi anlamda reel bir yatırım fırsatı gördüğümüz için ilgileniyoruz."
Aksoy, BOTAŞ ve TP gibi ulusal kurumların İsrail gazı konsorsiyumunda gerekirse küçük paylarla rol alabileceğini de söyledi. Aksoy, bankaların da ilgisini çekebilecek bir proje oluşturulması gerektiğini belirterek, bu tür projelerin aynı zamanda bir altyapı yatırımı olduğunu dile getirdi.