Filozoflar Nasıl Yürür?
'hep kitap'tan ilginç bir yayın: 'Filozoflar Nasıl Yürür?'. Kitapta Aristoteles'ten Descartes'e filozofların dünyasında "yürümenin" ne anlam ifade ettiği anlatılıyor.
Abone olKEZBAN KARABOĞA
Yürüme konusu üzerine kafa yoruyorum. Öyle böyle değil hem de oldukça ciddi. İlgimi çekiyor. Bu konuda okumak heyecan veriyor. Yazmak ayrı güzel… Yürümenin verdiği hazzı tatmanız içinse ancak deneyimlemenizi tavsiye edebilirim.
Geçenlerde enteresan bir kitap elime geçti. Size ondan bahsedeceğim. Kitap, 'hep kitap' yayınevinin kurgu dışı kategoride yayımladı, 'Filozofl ar Nasıl Yürür?'. Başlık daha ilk okuyuşta çarptı beni. Kitabın yazarı Paris doğumlu akademisyen, filozof Roger-Pol Droit, çevirmeni ise Yavuz Baran. Bu kitapta Roger-Pol Droit, 'felsefe' yapıyor. Evet evet kelimenin tam anlamıyla böyle yapıyor; 27 çarpıcı hikaye ile yürümenin etrafında küçük bir felsefe tarihi çiziyor.
Yürüme ve felsefe arasındaki ilişkiyi ele alan yazar okuyucuyu, antik Yunanistan'dan günümüze, Kopenhag'dan Tibet'e, filozofl arla birlikte bir gezintiye çıkarıyor. Kimler yok ki... Aristoteles, Descartes, Hegel, Marx… Sonra Diderot, Seneka, Buda, Nietzsche, Kant… Bunlar benim ilk nefeste sayabildiklerim. Yani kitabı elime alır almaz okumaya giriştiğim filozoflar...
Önce bu filozofların yürüme ile ilişkisini merak ettim. Mesela bakın: Aristoteles, öğrencileriyle Lycée'nin gyimnasyumunu adımlarmış, Kant Köniksberg'de günlük gezintiye çıkar; Rousseau Fransa'yı boydan boya yürüyerek geçermiş. Nietzsche'nin Sils-Maria'nın bayırlarında yolculuk ettiğini biliyor muydunuz?
Şimdi, tabii kitaptan uzun alıntılar yapamayacağım. Ben burada sadece birkaç filozofa ayrı 'kutu' açacağım ve bazı cümleleri sizinle paylaşacağım. Haydi, filozoflar ile birlikte yürüyüşe çıkalım, akıl yürütelim!
Toprak yolda yavaş gitmek...
Yürüme konusunda Descartes’a ayrı bir kutu açmak gerekiyor. 'Filozofl ar Nasıl Yürür?' kitabında Roger-Pol Droit'in aktardığına göre Descartes, 'Metot Üzerine Konuşmalar' kitabında yürüme konusuna dört kez yer veriyor. Descartes’ın bu kitapta temel izleği 'metot' oluyor. Metot, eski Yunanca'daki adıyla 'odos'; yol, patika, izlenecek güzergâh anlamına geliyor. Roger- Pol Droit, kitabında Descartes’ın yürüme ile ilişkisini şöyle anlatıyor: "Descartes’a göre iyi bir toprak yolda yavaş gitmek, patika dışında hızlı gitmekten evladır." Tam, bir hayat felsefesi mesajı değil mi? Bunun üzerine düşünün derim.
Ayaklarıyla düşünen kim?
Roger-Pol Droit'in Montaigne hakkındaki şu satırları öyle çarpıcı ki, ben vuruldum: "Montaigne yürümeyi severdi. Sevdiğini söylerdi ve bunda ısrarcıydı. Bizzat yürümenin kendisinden dolayı değil, düşünme üzerindeki tetikleyici etkisinden dolayı severdi. Ayaklarıyla düşünürdü; ona göre düşünme öncelikle bir hareket, fiziksel bir aktiviteydi. Felsefe yapmak isterse, oturur pozisyonda kalması ve kıçını koltuktan kaldırmaması mümkün değildi. Aynısı yazmak için de geçerliydi; durağan, hareketsiz ve atıl kalması söz konusu bile olamazdı. 'Denemeler' adlı eserini yazarken kütüphane olarak tadil edilen Eyquem şatosunun kulesindeki kitaplığında volta atıp durması bu yüzdendir.”
Marx'a göre tarih yürüyor
Kitaptan son alıntı Marx ile ilgili bölümden. Yazar, Marx’ın yürüme ile ilişkisini damadı Paul Lafargue'in yazdıkları üzerinden anlatıyor.
Bakın ne diyor: "Düzenli olarak yaptığı tek fiziki egzersiz yürümeydi; en küçük bir yorgunluk emaresi göstermeden, sohbet ederek, tüttüre tüttüre saatlerce yürüyebilir ve tepelere tırmanabilirdi. Odasında ileri geri volta atarken, zihninde düşündüklerini kağıda dökebilmek için, oturmadan yürüyerek çalıştığını artık kesin olarak söyleyebiliriz. Marx'ta tarihin, insanlığın, olayların, devrimlerin, değişimlerin, zamanın Hegel'deki gibi ama farklı bir tarzda yürüyüşü söz konusudur. Marx tarihin gerçek yürüyüşünü anladığını ifade eder."