Terör, korku, bezginlik, dehşet nereye kadar?
Ahmet Coşkunaydın, Dunya.com için yorumladı.
Abone olÜlkemiz en kutsal günlerinden birinde, Ramazan Bayramında kana bulandı. Bu yaklaşım, birilerinin dediği gibi, "Mübarek bayramda bu saldırı yapılır mı?" yaklaşımında değildir. Çünkü, bu biraz da 'kutsal günde yapma ama, bunun dışında kalan günlerde yapabilirsin', anlamına da geliyor.
Söyleyenlerin bunu kastettiğini düşünmüyorum, ama yinede kötü yorumcuların, cümleyi buraya çekmesinden korkuyorum.
Bugün ne yazık ki bizi içine çeken bu korkunç bela TERÖR kelimesi ilk kez 1300’lü yılların sonunda ortaya çıkmış bir deyim. Anlamı da yaklaşık günümüzdekine yakın.
Fransız ihtilalinin önde gelen isimlerinden Robesspierre bu kelimeyi 1794’de kullanmış. Fransız ihtilali ile dünya gündemine girmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında tarafların birbirini yıldırmak amacıyla Almanlar'la İngilizler arasında yaşama geçirilmiş.
Günümüz dünyasında çok az ülkede boy gösteriyor bu bela. Yakın dönemlere kadar Rusya’nın baş belasıydı terör. Oradaki dayanağını ne yazık ki kutsal bir inanca dayandırmayı yeğlemişti.
Devletin ödünsüz tavrı ile Rusya’nın yakın dostu ülkelerin koruyup, kollamasına karşın köşeye sıkıştırılmış durumda şimdi. Canlanma emareleri gösterse bile, devletin kesin ve kararlı tavrıyla, kolay kolay kıpırdanamıyor.
Ülkemizin dostlarının da teröre desteği olduğunu sıklıkla yetkili BÜYÜKLERİMİZDEN duyuyoruz. Ama isimlerini öğrenme şansımız olamadı bu güne kadar maalesef.
Bu konu "Benden yana olan terörist, iyidir, bana karşı olan kötüdür!" yaklaşımından uzaklaşmakla, bir de terörle mücadele de başarılı olmuş olan ülkelerden örnek alınmakla çözülebilecektir. Toplumun her kesiminin kutsal gününü acı, kan ve gözyaşına boğan bu BELA’DAN ancak KARARLILIKLA çıkılabileceği açık, net ve kesindir. "Sizinle savaşacak ordu içerde!" yaklaşımı, eğer gerçekten söylendi ve yaşandıysa birilerince, 'meydan sizin' anlamına çekilebilir…