Mersin'de kültür ekonomisine doğru

Mersin Uluslararası Müzik Festivali bu kentin bir süre sonra mutlaka yararlanacağı bir kültür ekonomisinin altyapısına şu anda katkı sağlıyor, bunun kent de farkında.

Abone ol


 

Faruk Şüyün

30 Nisan - 18 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 11. Mersin Uluslararası Müzik Festivali bu yıl da sanatseverlere keyifli anlar yaşattı. Festivalde fadonun prensesi Cristina Branco'dan Polonyalı caz üstadı Artur Dutkiewicz'e, klasik müziği özgün espri anlayışlarıyla harmanlayan MozART komedi dörtlüsünden, operanın divası Michele Crider'e kadar bin 370 yerli ve yabancı sanatçı sahne aldı. Geçtiğimiz haftasonunda gerçekleştirilen etkinlikleri izlemek için gittiğim kentin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Faik Burakgazi ile Yürütme Kurulu Başkanlığını sürdürdüğü Festival'den yola çıkarak kültür, sanat ve ticaret dünyasında Mersin'i konuştuk. Sohbetimize Burakgazi'nin bu yılki festivale ilişkin değerlendirmeleri ile başladık.

"Mersin Uluslararası Müzik Festivali'nde her yıl biraz daha çıtası yükselen, kalitesi artan, toplum tarafından paylaşılan, benimsenen ve güçlenen bir yapının geliştiğini görmek bizi mutlu ediyor. Çok kaliteli programlarla çıktık bu yıl da Mersinlilerin huzuruna."

Birini ben de izledim, Cristina Branco...

"Mersinliler fado ile ilk kez onunla buluştu."

Salonda yoğun ilgiyi görmek çok güzeldi...

"Evet, etkinliklerde salonlar hep doluydu. Bir de festivalin toplumun tüm kesimlerince hissedilmesi için yeni bir boyut ilave ettik. Kent çeperinde Kültür Turizm Bakanlığı sanatçıları halk müziği konserleri verdi. Mersin'in hemen hemen bütün semtlerinde gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikler, 3-5 bin izleyicinin katılımıyla yapıldı."

Mersin festivali kent bileşenlerinin imece ürünü... Aynı yapı bu yıl da sürüyor değil mi?

"Tabii tabii. Cristina Branco'yla sohbet ederken bize ‘festivali kim, nasıl destekliyor?' diye sordu. Biz, yereldeki güçlerin kendi imkânlarını birleştirmek suretiyle bir bütçe oluşturduğunu ve bu bütçeyle gönüllü bir ekip tarafından yürütüldüğünü söyledik, inanamadı. Ama, gerçek bu... ‘Hiçbir yerde böyle bir şey yok' dedi.

Gerçekten de Türkiye'de bu yöntemle yapılan bir etkinlik, bir festival yok. Tabii böyle olunca daha da önem kazanıyor. Yani önemli bir grubun, bir holdingin desteğiyle yapılan bir etkinlik olmaktan çıkıyor, ifade ettiğiniz gibi çok sayıda kent bileşeninin ortak iradesi yansıyor; o küçük kaynakların oluşturduğu bütçeyle gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla çok daha paylaşımcı, çok daha irade yansıyan bir yapı olarak ortaya çıkıyor. Böylece kente malolmuşluğu, benimsenmesi daha da artıyor ve de anlam kazanıyor.
Bence biz bu yapıyı sürdürmeliyiz. Bazen arayışlar oluyor bir holding, bir güç, bir banka, bir ana sponsor bulunması için... Belki ilk bakışta kolaylaştırıcı bir etki yaratabilir, ama böyle çok bileşenli bir yapının ortaya koyduğu, onların çalışmalarıyla ortaya çıkan bir girişim olması bence çok daha anlamlı, daha keyifli."

Geçmişten bekleniyor

Tabii kent ekonomisine de önemli katkıları var...

"Festival bu kentin bir süre sonra mutlaka yararlanacağı bir kültür ekonomisinin altyapısına şu anda katkı sağlıyor, bunun kent de farkında. Sadece festival değil, bu kentte pek çok bileşen bu yapıyı şu anda oluşturmaya çalışıyor. Kentin kültür ve sanat alanında gelişmesi, yükselmesi ve bunun gelecekte bir kültür ekonomisine dönüşmesi çok olası gözüküyor."

Nedenlerini sıralayacak olursak hangi başlıkları saymak istersiniz?

"Kilikya'nın, yani 14 bin yıllık bir tarihi geçmişin yanıbaşında bir şehiriz. Şu anda kültür ve sanat bu şehirde çok yükseklerdeyse bu yapıdan beslendiği içindir. Müthiş arkeolojik değerlerimiz var:
Kızkalesi, Cennet-Cehennem obrukları, yukarıda Uzuncaburç, daha ileride Alahan Manastırı, Hıristiyanlar için son derece önemli bir merkez Aya Tekla, yine Tarsus'ta son derece önemli Saint-Paul'ün mekânları evi, kuyusu, Saint-Paul Kilisesi, Yedi Uyurlar, Musevilerin son derece önemsediği Danyal Peygamber Türbesi hemen aklıma gelen birkaç mekân. Düşünebiliyor musunuz bütün bunlar hep Mersin'de.
İşte bu potansiyeli bir araya koyduğunuz zaman yakın bir gelecekte bir kültür ekonomisine dönüşmesi ve buradan kentin gelir elde etmesi hiç de şaşırtıcı değil.
Çok da olası, çok da yakında gerçekleşecek gibi görünüyor. O nedenle Mersin Uluslararası Müzik Festivali de bu verimin sağlanması için bu ekonomiye giden yolun yapıtaşlarından biri. Biz, şimdi
o taşları döşüyoruz."

O zaman yolun diğer taşlarını konuşarak devam edelim...

"Mersin çok önemli gelişmelerin eşiğinde şu aralar. Ama medyayla biraz derdimiz olmasa biz bu yolu çok daha kısaltacağız. Çünkü medyanın bu süreçte Mersin'e haksızlık ettiğini düşünenlerdeniz. Bütün Mersin bunu böyle düşünür. Haklı da...
Biz kent yöneticileri, kentin çeşitli kurumlarında görevli veya sorumlu makamlarda olan insanlar olarak algıyı olguyla buluşturmada sıkıntı çekiyoruz. Çok spesifik, çok küçük ölçekli oluşan oluşan olaylar sanki 365 gün kentin yaşam tarzıymış gibi sunuluyor medyada. 50 metrelik bir caddede yaşanır gösterilen olaylar, başka yerde görmeyiz. 30 yıldır Mersin'deyim, daha bir tek olaya denk gelmedim.
Yani Mersin'in sahip olduğu derinlikler, güzellikler atlanıyor, görmezden geliniyor. Mersin felsefesi görmezden geliniyor. Oysa Mersin'i incelediğiniz zaman bırakın o tür görüntüleri dünyada eşi benzeri olmayan bir yaşam tarzı sürüyor. Biz, yaşamımızdaki olduğu gibi ölümde de birlikteyiz. Bizim Mersin Mezarlığı'nı gidip görmenizi öneririm..."

Dünya güzeli şehir

Müslümanlar, Museviler, herkes birlikte değil mi?

"Evet. Bir fotoğraf karesinde bütün dinlerin yazılarını, mesajlarını, isimlerini görürsünüz. Hele bugünün dünyasında bunun son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün böyle bir yaşam tarzının, böyle bir sistemin ya da bir toplumsal düzenin içinde yaşıyor olmanın müthiş bir zenginlik olduğunu ben biliyorum, ama anlatamıyorum ya da anlamak istemiyorlar! Tabii bu da yatırımcıları etkiliyor...
Oysa dünya güzeli bir şehir. Bu kentte her gün felsefe, mantık konuşulur bir yerlerde. Bu şehirde
her gün resim sergileri açılır, söyleşi, kitap imza günleri vardır. Bu kentte opera vardır. Yani Mersin'de ne ararsanız bulabilirsiniz. Avrupa'nın en doğusunda bulunan opera bu kenttedir. Bu, çok önemli bir şey. İşte bütün bunları size anlatırken heyecanım bu argümanlarımızın, bu güçlü yanlarımızın kentimizin ekonomisine yeterince yansıması için...
Bir işadamı olarak ben bugün Mersin Uluslararası Müzik Festivali'nin yönetiminde görev almışsam bu alanda da ekonomide bir gelişme sağlayabilir miyiz diyedir. Şüphesiz klasik müziğe katkıdır, kuşkusuz toplumun bu alandaki ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir çabadır, dünya starlarını buraya getirmektir, buradan değerleri dünyaya taşımaktır.
Zaten bu çok yönlü bir etkileşim biçimidir.
E dünyalı olmanın da başka bir yolu yoktur.
Mersin her yıl binlerce kez uluslararası sanat camiasında konuşulur, çünkü festivalde yer almak isteyen grupların, sanatçıların haddi hesabı yok. Onların hepsi Mersin'i biliyor, takip ediyorlar. İşte böyle bir şehirde yaşıyoruz. Bu şehrin güçlü yanlarını belki daha sabaha kadar konuşarak size sıralayabilirim. Bütün bunları geliştirip bir metodoloji çerçevesinde değerlendirmek durumundayız, bunun için çalışıyoruz. Bir yandan havaalanımız yapılıyor."

Beşinci büyük havaalanı

Yenice'de değil mi? Parselasyon bitmiş galiba.

"Bitti. Çalışmaya başladılar. İki yıl içerisinde bitirecekler. Türkiye'nin 5. büyük havaalanı olacak.
Yani uçakla kargo taşımacılığını da beraberinde getirecek. Kargo taşımacılığının bu bölge için önemini anlatmama gerek yok. Bu kadar mümbit Çukurova topraklarında yetişen yüzlerce çeşit ürünün uluslararasına taşınması şimdiye dek tırlarla, gemilerle falan yapılıyordu. Ama şimdi uçak kargo devreye girince pazardan pay alma şansı oldukça yüksek hale gelecek.
Havaalanının beraberinde getireceği bir diğer katkı da turizm hareketi. 10 bin yatak planlanıyor.
4 büyük otel ve 18 delikli bir golf alanı söz konusu. Bunlar da Mersin'e büyük katkılar sağlayacak.
Şehrin batısında 6 yer 1/100.000 çevre düzeni planına turizm bölgesi olarak işaretlendi. Artık o bölgelerin elimizden kaçması, bir sabah uyanınca oraya apartman dikileceği korkumuz kalmadı. Bütün bunlar bir süre sonra bitecek, hizmete girecek Mersin, içinde inanç turizminin de bulunduğu hedefleriyle önemli bir destinasyon olacak.
Organize sanayi bölgemize şu anda 3. ek alan yapılıyor. Demin size anlattığım o olumsuz imaj yaratma çabaları olmasa birilerinin, bu kente çok daha fazla yatırımcı gelir. Bakın bu kentte dünyanın ilk 100'üne girmiş bir liman da var."

İklim de çok büyük bir avantaj...

"Tarım, geleceğin çok önemli bir sektörü. Küresel ısınma şu anda dünyayı korkutuyor, ama Türkiye'de Mersin bölgesi için bir avantaj olarak gelişiyor. Neden? Çünkü burada küresel ısınmadan dolayı ürün elde edememe olasılığı yok. Doğumuzda iki tane büyük ırmak var Seyhan ve Berdan. Batımızda Göksu. Bunlar Türkiye'nin önemli ırmakları.
Şimdi bu üç nehir ilelebet bu kente hayat verecek. İspanya'da şu anda narenciye rekoltesinde önemli bir düşüş var. Niye? Sulama problemleri söz konusu. Hatta onların şu anda çekildiği bazı pazarlara, kaybettiği pazarlara biz girdik Mersin olarak. İşte bu, gelecekte bizim için büyük bir avantajdır.
Türkiye'de meyve çeşitliliği sıralamasında birinciyiz. Ülkemizde üretilen narenciyenin yüzde 34'ünü Mersin karşılıyor. Limonun ise yüzde 63'ünü.
Şimdi sektör kendini sorguluyor. İklime dayanıklı, uluslararası pazarda kabul gören ürünlere yöneliyor. Burada bilimsel esaslardan yararlanılıyor, yani öyle rastgele birtakım kriterlerle yapılmıyor. Hani komşu yaptı, ben de yapayım değil. Şimdi artık daha bilinçli üretimler gerçekleştiriliyor, şirketler sektörde yerlerini aldı. Bu da Mersin'in geleceği için oldukça önemli bir durum. Ancak, kent görselinde biraz sorunlarımız var. 2013'e hazırlanan Mersin, umut ediyorum bu tarihte Haziran ortasında yapılacak olan Akdeniz Oyunları'na kadar o sorunu da çözmüş olacak."

Amaç bütüncül bakış

Sizin de belirttiğiniz gibi kentteki kültür, sanat etkinliklerinin katkıları da çok önemli...

Festival, çok iyi bir fırsat, oradaki imece çalışmalar birer önemli pratik alanı... "Tabii ekonomik alanda pek çok sektörü, pek çok alanı birleştirip orada bir bütüncül bakışı egemen kılmak bazen zor gerçekleştirilebilen bir şey. Bizim de önümüzde böyle bir sıkıntılı süreç var. Ama başaracağız, başarmak zorundayız. Onu başarınca Mersin bir dünya kenti, bir ticaret merkezi olacak.
1850'de kurulan bu şehrin felsefesinde, içinde zaten ticaret var. Ticari bir bölge olarak gelişmiş, büyümüş. 1850'lerde pamuk ihracatıyla başlayan o büyüme, bugün bu duruma geldi. Ekonomisini güçlendirdiğimiz bir Mersin, kültür ve sanatın geliştiği bir Mersin, ki şu anda Türkiye'de bu alanıyla en gelişmiş kentlerden biri sayılır. İşte böyle bir Mersin'de yaşamanın keyifli olduğunu düşünüyorum. Mersin felsefesinden söz ederiz işte bu derinliktir o. Kentte yaşayanlar o değerlerle tanışıveriyor bir süre sonra. Bu tür bütün gelişmişlik parametrelerini bir araya getirip yarın dünyada bilinen, daha çok tanınan bir kent yaratmaya, bir marka kent yaratmaya, bir dünya kenti yaratmaya doğru gidiyoruz."

2013 Akdeniz Oyunları ev sahibi...

2013'te Akdeniz Oyunları'na ev sahipliği yapacaksınız...

"Olimpiyatlardan sonra en çok katılımın olduğu bir organizasyondur. Biliyorsunuz 1971'te İzmir'de yapılmıştı, Türkiye'ye ikinci kez geliyor. Mersin'e geliyor. Çok sayıda oyuncu, sporcu, antrenör, seyirci yani 10 binlerce insanı burada ağırlayacağız. Kent şu anda ona hazırlanıyor, kuzey tarafında şantiyeler var, spor tesisleri yapılıyor.
İşte böyle bir Mersin. Biz yılmıyoruz.
Biz yılmıyoruz da tek sorunumuz, dışarıdan bakarken bu algı-olgu uyuşmazlığına uğrayanların buraya yatırım yapmaması. Çok istemelerine rağmen, bütün bu argümanların ışığında çekim gücü olmasına rağmen ekranlara yansıyan olumsuz görüntülerin verdiği rahatsızlıktan dolayı kararından vazgeçip gidenlerin olduğunu biliyoruz. Gelenler de var şüphesiz. Bunun realitesinin bu olmadığını bilen çok sayıda yatırımcı var burada. Şu anda organize sanayideki ek bölgeye çok büyük yatırımlar sürüyor. Yani kent ekonomisine önemli katkılar, hatta Türkiye ekonomisine katkıları olacak büyük tesisler yapılıyor. Ama dilerdik ki olumsuz görüntülerle algılanmayalım. Bu imajı düzeltmeye çalışıyoruz. Kentin bir senkronize çalışma düzenine kavuşması için çabalarımız var."

FESTİVAL, YARIŞMALARIYA DA DUYULUYOR

Ben, en başından beri izliyorum Uluslararası Müzik Festivali'ni gördüğüm, bütün kentin sahiplenmesi, beni ilgilendirmiyor dememesi. Sonuçta da herkesin bir emeği geçiyor. Farkındalık önemli...

"Esasen bu festival ana teması ve yapısı itibariyle bir klasik müzik festivali. Ama son yıllarda farklı misyonlar da yükledik. Yarışmalar yapılıyor festival kapsamında, örneğin beste yarışması. Böylelikle beste yapanlar, Mersin'de böyle bir faaliyetin olduğundan haberdar oluyor. O yarışmada kazanan besteler, ulusal repertuara katkı sağlıyorlar. Bu yılki yarışmada ‘En İyi Eser' sahibi Yalçın Özgüngör oldu. Genç yetenekleri önceleyip onlara destek vermeye, öne çıkarmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda keman sanatçısı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyesi Nurperi Yücesoy'a ‘Prof. Nevit Kodallı Genç Yetenek Ödülü' verildi. Nevit Kodallı hocamızın adını böylece festival bünyesinde de yaşatmaya çalışıyoruz. Bunların dışında meselâ bu kente katkısı olan insanlara ‘Festival Kent Ödülü' veriliyor.
Bu yıl Eyüp Aygar adında bir işadamımıza verdik. Neden? Çünkü, Eyüp Aygar iyi bir işadamı. Bir yandan ticaret, yurtdışına ihracat yaparken bir yandan da kenti ihmal etmiyor, derslik eksikliğini gördükçe habire yatırım yapıyor bu alana. 4-5 tane okul açtı, şu anda 600 yataklı bir öğrenci yurdu yaptırıyor. Yine bu sene, opera sanatçısı Nuran Çapanoğlu'na da ‘Festival Sanat Ödülü' verildi. İşte böyle bir misyonu da var bu festivalin."

Dolar/TL'den günün ilk rakamları Tesla'nın karı ikinci çeyrekte yüzde 45 azaldı Eylem Tok yeniden hakim karşısına çıkacak Alphabet'in geliri ve karı ikinci çeyrekte arttı İzmir açıklarında 196 düzensiz göçmen yakalandı