Bir hayat fotoğrafçısı: Orhan Kemal
Edebiyatımızın gür kalemi, 15 Eylül’de 100 yaşına bastı. Orhan Kemal’in albümünden pek bilinmeyen fotoğraflar ve anektodlarla örülü yaşam öyküsünden oluşan “Sessizlerin Sesi” kitabı, adetâ ondan bugünkü okurlarına bir armağan
Abone olDedesi, I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de topçu teğmeni olan oğlu Abdülkadir Kemali Bey’e 15 Eylül 1914 günü telgrafl a müjdeyi şöyle vermiş: “Ben de dehr’in sitemin çekmeye geldim dehr’e! Mehmet Raşit.” (Ben de dünyanın sıkıntısını çekmeye geldim dünyaya.) Dedesinin kehaneti, Ceyhan’da tam 100 yıl önce gözlerini açan Mehmet Raşit bebeğin alınyazısı olmuş neredeyse. 56 yıllık ömrü boyunca yokluklar, hapis, yaşam kavgası yakasını bırakmamış. Fakat, bu “dünya sıkıntıları” aynı zamanda onun edebiyatının da nüvesi olmuş bir bakıma; yoksulun, yoksulluğun, kıran kırana yaşam mücadelesinin, insanın, sözün özü sokağın fotoğrafı, sessizliğin sesi olmasını sağlamış Mehmet Raşit’in, ya da sıkıyönetim zamanında “mimli” olduğu için “bir durum olmasın diye” konan adıyla Orhan Kemal’in.
Evet, edebiyatımızın en gür kalemlerinden birinin daha 100. yaşını kutluyoruz bu sene. Sene boyunca çeşitli etkinlikler yapıldı, hatta Altın Koza'da ona özel bir bölüm ayrıldı. Tam doğumgününde ise son çocuğu Işık Öğütçü ve Everest Yayınları’nın işbirliğiyle ona ve sadık okurlarına bir armağan geldi: Orhan Kemal’in pek bilinmeyen fotoğrafl arından oluşan, oğlunun “yıllardan beri üzerinde yaptığı konuşmalarda anlattığı hayat hikâyesini de” eklediği ve kendi sesinden bir CD’nin konduğu armağan albüm-kitap: “Sessizlerin Sesi- Fotoğrafl arla Orhan Kemal’in Yaşam Öyküsü.” Albümde; bir Osmanlı aydını olan babasının hikâyesinden gençlik yıllarının futbol düşkünü Raşit’ine, “Cemile”de öyküsünü yazdığı Nuriye Hanım’la tanışıp evlenmesinden Nâzım Hikmet’le mahpus arkadaşlığına, ertesi gün alınacak avansa duyulan ihtiyaç dolayısıyla bir günde yazılan eserlerinden (72. Koğuş) daima yaşadığı geçim sıkıntısına duygusal bir Orhan Kemal portresi bekliyor okurları... 23 Mayıs 1958 tarihinde yanıtladığı “İstikbaliniz hakkında en çok neyi bilmek istersiniz?” sorusuna “Roman ve hikâyelerimden hiç olmazsa birkaçının yarına kalıp kalmayacağını” şeklinde yanıt veren büyük yazar, bugün de dünyanın pek çok ülkesinde okunuyor, eserleri filme çekilmeye devam ediyor... “Sessizlerin Sesi” kitabından anılarla biz de iyi ki doğdun, iyi ki yazdın diyelim mi Orhan Kemal’e...
> Nâzım Hikmet, onun şiirlerini “berbat” bulmuş!
Babaannesinin, futbol tutkusundan dolayı “Eğer oğlum, sen adam olursan, sokaktaki köpekler de adam olur!” dediği Orhan Kemal, büyük hayranlık beslediği Nâzım Hikmet’le mahpus hatta koğuş arkadaşı olur. Kitaptan alıntılayalım: “Şiirlerini dinlemek isteyen Nâzım Hikmet, ilk şiirin sonunda ‘Yeter kardeşim, yeter,’ der. Raşit ikinciyi okur, ‘Berbat,’ der. Bir başka şiirini okur, ‘Rezalet,’ tepkisini alır. Artık iyice ümidi kırılan babam son bir gayretle bir şiirini daha okur, Nâzım Hikmet, ‘Peki kardeşim, bütün bu laf ebeliklerine, hokkabazlıklara, aff edin tabirimi, ne lüzum var? Samimiyetle duymadığınız şeyleri niçin yazıyorsunuz? Bakın aklı başında bir insansınız. Duyduklarınızı, hiçbir zaman duyamayacağınız tarzda yazıp komikleştirmekle kendi kendinize iftira ettiğinizin farkında değil misiniz?’” Fakat aynı Nâzım, sohbet ettikçe genç arkadaşındaki sanat kumaşını keşfedip, geçim derdi yüzünden genç yaşta okulu bırakan Orhan Kemal'i eğitmeye de karar verir. Fransızca ve genel kültür çalışacaklardır. Derken bir gün Nâzım Hikmet koğuştaki masanın üstünde Raşit’in bir roman başlangıcını görür, okur. Işık Öğütçü gerisini şöyle anlatıyor kitapta: “Ayağında takunyalar koşarak avluya çıkar. Raşit’e soluk soluğa sorar, ‘Siz mi yazdınız bunu?’ Babam çekinerek, ‘Evet,’ der. Nâzım Hikmet büyük bir coşkuyla, ‘Birader, neden bahsetmediniz bundan. Siz nesir adamısınız! Hikâye yaz, roman yaz!’ diyerek o gün bir romancının doğuşunun müjdesini verir.” Sonra o kadar yakın dost olurlar ki Nâzım Hikmet, doğacak çocuğuna kendi adını vermesini rica eder Orhan Kemal’den...
Bir gün Attilâ İlhan'la karşılaşır...
Oğluna söz verdiği bisikleti hapislerden ve parasızlıktan ancak fırsat bulup 3 yılda alabilen Orhan Kemal, bir dönem senaryo da yazar, fakat senaryoları çok ucuza verir. Bir gün sokakta rastladığı Attilâ İlhan ile bu konu hakkında buruk bir anısı da var. Attilâ İlhan diyor ki: “Ağabey, ne olursun beni biraz dinle. Verme yahu bu adamlara bu kadar ucuz senaryo. Geçen gün bir filmci benden iş istedi. Çağırdı gittim. Konuyu anlattı. Yazarım dedim. Kaç para istersin diye sordu. 3 bin dedim. Yahu sen aklını mı kaçırdın dedi. Biz değil sana, adı sanı olan koca Orhan Kemal’e 500 liraya yazdırıyoruz. Adam ağzını açıp bir kelime söylemiyor. Sen iş teslim, para teslim diyorsun. Orhan Kemal’e bir bono ver, gerisine karışma. İlahi Orhan Ağabey, 500 liraya senaryo mu yazılır? Sen işi bana bırak. Senin bir senaryonu 3-5 binden aşağı satmayacağım. Orhan Kemal’den bir senaryo alacak filmci, senaryo masrafı için en az 5 bin ayırmalı.’ Babam güler, ‘Biliyorum oğlum, bu adamlara bu paraya yazılmaz ama zaruret. Evin ekmek derdi. Çocukların üstü başı. Belimi büken yokluk. Söylediğin lafl ar kıyak lafl ar Attilâ. İyi, güzel şeyler. Ama şu anda Orhan Kemal’in cebinde yalnız ve yalnız tek bir 5 kâğıt olduğunu biliyor musun?’”
Daha yakından tanımak istiyorsanız...
Orhan Kemal’in bütün yapıtları günümüzde Everest Yayınları tarafından okurlara sunuluyor. Kemal’in yazarlığı ve özel yaşamına dair çeşitli kitaplar da kaleme alındı bugüne kadar. İşte bugün piyasada bulabileceklerinizden bazıları:
>> Dillerine Kurban: Orhan Kemal’de Diyalojik Perspektif, Alper Akçam, Tekin Yayınevi
>> Orhan Kemal Edebiyatında İşçi Oluş ve Ücretli Hayat, İlyaz Bingül, Gram Yayınları
>> Orhan Kemal, Asım Bezirci, Tekin Y.
>> Orhan Kemal, Kolektif, Kültür ve Turizm Bakanlığı
>> Zamana Karşı Orhan Kemal, Işık Öğütçü, Everest Yayınları
>> Türk Sinemasında Orhan Kemal, Funda Masdar Kara, Gece Kitaplığı
>> Orhan Kemal Hikâyeciliği, Hikmet Altınkaynak, Adam Yayınları
>> Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları, Fikret Otyam, Aksoy Yayıncılık