Antik kentler turizm rotalarında başrolde
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Türkiye’de turizmin 12 aya yayılması konusunda yapılan çalışmalar meyvesini veriyor. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan topraklarımızdaki antik kentler sadece yaz dönemi değil, dört mevsim yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.
Abone olZühre KURT
Deniz, kum, güneş anlayışının ötesinde ülkemizdeki tarihi ve kültürel mirası tanıtmak amacıyla yapılan faaliyetlerle antik kentler turizmin gözdesi oldu. Tarihe meraklı turistler antik uygarlıkların izini sürüyor. Zengin kültürel mirası, altın rengi kumsallarıyla yılın dört mevsiminde de gezginlerin ve tatilcilerin rotasında olan Didim, zamanın izlerini süren uygarlıkları, tapınakları ile de ön plana çıkıyor. Didim sınırları içerisinde yer alan 3 farklı antik kent, tarihi güzellikleri ile dikkat çekiyor.
Özellikle, binlerce yıl önce Miletos Antik Kenti’ni, Roma dünyasının en büyük tapınaklarından biri olan Didyma Apollon Tapınağı’na bağlayan Kutsal Yol turistlerin ilgisini çekiyor. Geçmişin Miletlileri, geceleri ellerinde meşaleler ile 13 km’lik bir yürüyüşle, kutsal şarkılar eşliğinde bu yoldan tapınağa ulaşırlar ve rahiplerin yönetiminde 4 gün süren ayinlere katılırlarmış.
Antik kentler arasında bisiklet rotaları ilgi görüyor
Antik dünyanın en büyük ve en iyi korunmuş tapınaklarından biri olan Didim Apollon Tapınağına ev sahipliği yapan, Güzelçamlı-Dilek Yarımadası (Güzelçamlı-Dilek Yarımadası) ile Didim-Akbük arasındaki rota bisiklet turları için de uygun… Güzelçamlı-Dilek Yarımadası ile Didim-Akbük arası güzergâh bisiklet turları için elverişli. Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı ile Didim-Akbük arasında yapılabilecek doğa sporlarından birisi de dağ bisikleti. En kısası 5,16 km (Aydın-Tralles Antik Kenti) ve en uzunu 207,94 km (Aydın-Karacasu-Aphrodisias Antik Kenti-Tavas) olmak üzere 24 adet bisiklet parkuru bulunuyor.
Kültür ve sanatın başkenti, filozoflar şehri: Miletos
Uygarlığın, kültürün, sanatın, bilimin başkenti Milet (Miletos), 3500 yıllık geçmişiyle insanlık tarihinin en önemli kentlerinden birisi. Pozitif bilimin temeli kabul edilen, doğayı sorgulayıp, gözlemleyen, düşünerek anlamaya çalışan insanların yurdu... “Filozoflar şehri” olarak da bilinen Milet, filozoflar Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes ile şehir plancısı Hippodamos gibi tarihe mal olmuş birçok şahsiyet yetiştirmiş. 2600 yıl önce özgür düşüncenin hâkim olduğu Milet, cazibe merkezi olmuş, Batı Anadolu kıyılarında gelişen İyonia uygarlığının en büyük kenti haline dönüşmüş, dünyanın dört bir tarafından insanların geldiği, yaşadığı kozmopolit bir yer, bir uygarlık başkenti olmuştur.
Milet, çevresinde büyük şehirler yerine, birkaç güzel köy bulunmaktadır: kuzeyinde Doğanbey, batısında Batıköy, güneyinde Akköy ve hemen yanında Balat. Dilek Yarımadası Millî Parkı, Milet’in batısındaki Menderes deltasına kadar uzanıyor.
Kent planlamasının ilk örneği
Priene Antik Kenti Şehirciliğin ve kent planlamasının ilk örneği ve Büyük İskender’in gözde şehri Priene, Didim’e 40 dakika uzaklıkta yer alıyor. Antik çağın yedi bilgesinden biri olan ünlü hukukçu ve değerli öğütleriyle tanınan Bias, Prieneli idi. Bugün Priene’ye gelen ziyaretçiler, tamamen Helenistik bir kente tanık olmaktadır. Kent Roma Dönemi’nde pek çokları gibi yoğun yapılaşma ile inşa edilmemiş ve 2500 yıl önce olduğu gibi korunmuş. Harika bir biçimde tasarlanmış ve iyi korunmuş antik tiyatro ve Athena’ya adanmış. En iyi şekilde tasarlanmış İon Tapınağı burada yer alıyor.
Kahinlerin merkezi Didyma Antik Kenti
Apollon Tapınağı’na ev sahipliği yapan Didyma Antik Kenti, Didim’in mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında. İon tarzında yapılmış dünyanın en büyük üçüncü tapınağı olan Apollon Tapınağı bir kehanet merkezi olan Didyma kutsal alanı içinde bulunur. Didyma kentine dair ilk yazılı kaynak olan Herodot, M.Ö. 600’lerde Mısır Kralı II. Nekho ve Lidya Kralı Kroisos’un Didyma’daki Apollon mabedine adaklar sunduklarını nakleder. Strabon’a göre; “Dünyanın en büyük tapınağı olduğundan çatısı örtülememiştir.” Arkaik devirde çok ünlü olan Apollon’un kutsal yeri Persler tarafından M.Ö. 494’de tahrip edilmiş, Büyük Aleksander, Seleukoslar, Bergamalılar ve Romalılar zamanında yeniden kurulmuş ve eklemeler yapılmış. Anadolu’nun en ünlü kehanet merkezi olan tapınak M.S. 385’de Theodosios’un emri ile tamamen önemini yitirmiş, Hristiyanlığın yaygınlaşması ile mabedin yapımı hiçbir zaman tamamlanamamış.