Zor bir dış siyaset tercihi daha

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Dünyanın siyasi ve iktisadi alandaki yönetişim yapıları İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika'nın başını çektiği savaşın galibi devletler tarafından oluşturuldu. Bu yapılar, zaman içinde dünya güç dengelerinde oluşacak değişime uyum sağlayacak yeterli esneklik unsurlarına sahip değillerdi. Ayrıca, mevcut durumda kendini güçlü konuma yerleştiren bir devletin, daha sonra değişime uyum sağlamak adına elde ettiği konumdan feragati de pek mümkün görülmüyordu. Günümüzde bu yapılar zorlanıyor, etkileri zayıflıyor.

Daha önce de belirtmiştik, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto hakkına sahip ülkelerin arasında artık dünya siyasetine yön verecek gücü olmayan ülkelerin bulunması, buna karşılık daha güçlü ülkelerin yer almaması, kendi başına bir tuhaflık. Herkes uyumsuzluğun giderilmesi gerektiği üzerinde birleşiyor ama bir şey yapılamıyor. Yakın gelecekte bir şey yapılabilir mi, diye soracak olursanız, iyimser olmamızı haklı gösterecek bir gelişme dikkati çekmiyor.

Global iktisadi yönetişim mekanizmaları, siyasi olanlara göre bir miktar daha esnek. Görülüyor ki, maddi menfaatler söz konusu olunca, taraflar maddi gücü artanlara karşı duyarlı davranmak zorunluğunu hissediyorlar, yoksa maddi kayıpları olacağından endişe ediyorlar. İktisadi değişime uyum sağlamak için iki farklı yola başvuruluyor. İlkin, mevcut resmi yönetişim kurumlarının yapılarında değişiklik yapılabiliyor. Bildiğiniz gibi, Uluslararası Para Fonu'ndaki hisse dağılımı değiştirildi. Ülkemizin de hissesi yükseltildi. Yönetim kurulunda da dünya ekonomisinde güçleri artan ülkelere yer vermek için değişiklik yapıldı. Diğer kurumlarda da benzer değişiklikler tasarlanmakta, uygulamaya konmakta.

İkinci yolu da yakından tanıyoruz. Resmi yapıların yanında, resmi hüviyeti olmayan işbirliği çerçeveleri oluşturuldu. Bizim de üyesi bulunduğumuz G-20 buna bir örnek. Düşük rakamlı G harfli topluluklarla başlayan gelişme 20'ye ulaştı. G-24 diye bir başka gruplaşma da var. Bu yapılar, üyelerinin önemli sorunları kendi aralarında görüşmelerini, eşgüdüm sağlamaya çalışmalarını,böylece uluslararası iktisadi sistemde karşılaşılan bazı sorunların aşılmasını öngörüyor. G-20'nin ilk bir araya gelmesi sermaye hareketlerinin yarattığı sorunların denetlenmesi, finans piyasalarının daha istikrarlı kılınması idi. Şimdi başka konulara da el atması isteniyor.

Global iktisadi yönetişim mekanizmalarının değişime uyum sağlamakta daha başarılı olması, değişim sonucu gücü azalanların, gücü artanların isteklerine daha duyarlı davranacakları anlamına gelmiyor. Uluslararası Para Fonu direktörlüğünün, başkanının üzücü davranışları dolayısıyla, aniden boşalması yerine kim gelecek sorusunu gündeme soktu. Eskiden beri Dünya Bankası Başkanlığı bir Amerikalıya, Para Fonu başkanlığı da Avrupalıya tahsis ediliyordu. Şimdi, G-20'nin Amerika ve AB dışındaki bazı üyeleri bu uygulamaya karşı çıkıyorlar. Başkanın ülkesinin değil liyakatının esas alınmasını istiyorlar.

Henüz farklılık ciddi bir anlaşmazlık düzeyine tırmanmış değil. Ama bu ihtimal mevcut. Acaba AB üye adayı ve Amerika'nın model ortağı ülkemiz bir ihtilaf durumunda nasıl vaziyet alacak? Bilemiyorum. Alın size zor bir dış siyaset tercihi daha.

Tüm yazılarını göster