Zidane Umut ve Gerard Necip

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Bu yıl on altıncısı İtalya'nın Pescara kentinde düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda ülkemiz hatırı sayılır bir madalya sayısına ulaştı. Başarılı olduğumuz ve madalya kazandığımız pek çok branş yanında müsabakaları arzuladığımız noktada tamamlayamayan takımlarımız/sporcularımız da vardı elbette. Oyunları altıncı olarak tamamlayan U21 (Ümit Milli) Futbol Takımımız da bu ekiplerden biri sayılabilir. Yaş sınırıyla belirlenen kategorilerde bugüne kadar pek çok kez tozu dumana katmış bir ülkenin futbolseverleri olarak beklentimiz yine Avrupa'nın takdirlerini toplayacak bir takım izlemekti. Ancak beklentilerimizi karşılayan bir takımı ne yazık ki sahada bulamadık. Bu maçları bizler adına "izlenebilir" kılan faktör ise 1990 ve 91 doğumlu iki genç yetenekti: Umut Sözen ve Necip Uysal.

Sanıyorum bugüne değin bu gençleri izlememiş olanlara onları en kolay biçimde benzetmelerle anlatabilirim. O halde bu yıldız adaylarına "Zidane Umut" ve "Gerard Necip" dememde bir sakınca yok. 27 Ocak 1990 İzmir doğumlu Umut Sözen, halihazırda Ankaraspor'un sözleşmeli futbolcusu. Altyapı eğitimini aldığı kulüp ise bir zamanların futbolcu fabrikası Altay. Siyah-beyazlı ekibin kadrosundan 2005 yılında genç milli takımlara çağrılmaya başlayan Umut, U16 Milli Takımı'yla başladığı bu macerasını bugün U21'e kadar başarıyla taşımış durumda. Kuvvetle muhtemel onu A Milli Takım formasıyla izlememiz de çok zaman almayacak. Genç futbolcunun kulüp bazındaki gelişimi ise 2007 yılında Ankaraspor'un Umut'un anne-babasının gönlünü hoş edip aklını çelmesiyle başlamış. Ailenin ısrarlı tutumu üzerine futbolcu 140 bin lira yetiştirme bedeliyle Ankaraspor'lu olmuş. Bugün baktığında insan, "Süper Lig'in asist krallığında söz sahibi Özer Hurmacı'nın Ankaraspor yönetimi tarafından önce Galatasaray'a sonra Fenerbahçe'ye kolaylıkla satılmasının altında yatan sebep belki de Umut Sözen'in varlığıydı" şeklinde düşünüyor. Çelimsiz görüntüsüne rağmen oyun içindeki devamlılığı, mükemmele yakın oyun görüşü, futbol zekâsı ve ölümcül paslarıyla Umut gerçekten de Türk futbolu için çok büyük gelecek vaat ediyor. Sanıyorum yeni sezonda Ankaraspor'un en dikkat çekici futbolcularından biri bu genç kardeşimiz olacak.

Gelelim Beşiktaş kadrosundaki diğer yıldız adayımıza. Necip Türk milletinin uzun zamandır bağrından komple bir orta saha oyuncusu çıkarmamış olduğunun idrakiyle yaklaşılmalı Necip Uysal'a. Hatta üzerine titrenmeli. Modern futbolda iki ceza sahası arasında hem ofansif hem defansif anlamda dengeli ve faydalı oynayabilen oyuncuları transfer edebilmek o kadar zor ki. Gerard'ların, Lampard'ların, Pirlo, Xavi, Iniesta ve Deco'ların haklı biçimde artan değerleri ancak Necip gibi futbolcuların yetişmesiyle bu tür oyuncuları ligimizde izleyebilme şansı bırakıyor bizlere. Yüz milyon Euro'ları bulan transfer bedelleri ve bu bedelleri yaratan futbolcuların özellikleri dikkate alındığında Beşiktaş'ın ve Türk futbolunun önündeki şanslardan biridir Necip Uysal. 24 Ocak 1991 İstanbul doğumlu genç futbolcu henüz 10 yaşındayken Bayrampaşa Yeniyol Spor Kulübü'nde başlamış meşin yuvarlağın peşinden koşmaya. Çok değil 3 sene sonra Beşiktaş futbolcu tarama komitesi BEFAM tarafından keşfedilen Necip, siyah-beyazlı kulübün altyapısında almış soluğu. Hızlı yükselişini burada da sürdüren genç yıldız önce Beşiktaş A Takımı ile antrenmanlara sonra da U18 Milli Takımı ile ülkemizi temsile başlamış.

Bu mütevazı gence "En beğendiği özelliği" sorulduğunda hiç duraksamadan "top çalma kabiliyetim" diyor ki, bu söyleminde çok da haksız olmadığını belirtelim. Her iki ayağını da çok iyi kullanabilen Necip, doksan dakika boyunca bitmek bilmeyen enerjisiyle izlemekten yorulabileceğiniz oyunculardan. Kâh kale çizgisinden top çıkarırken kâh rakip kaleyi yoklarken görebileceğiniz genç yıldız, yaptığımız "Gerard" benzetmesini de sonuna kadar hak ediyor. Yolu açık olsun!

John Terry "darphane" kurabilir

Chelsea ısrarla Manchester City cephesinden gelen teklifleri reddetse de John Terry için aynı şeyi söylemek gittikçe zorlaşıyor. The Sun gazetesinin haberine göre, Chelsea'nın 35 milyon Euro'luk teklifi geri çevirmesinin ardından, City'nin 47 milyon Euro'luk bir teklifle tekrardan Chelsea'nin kapısını çalması bekleniyor. Terry'ye önerilecek olan ücret ise dudak uçuklatacak cinsten: Haftalık 350 bin Euro.

John Terry, Chelsea'den haftalık 175 bin Euro kazanıyor ve şimdilik direniyor, ancak Manchester City'nin teklifi Terry'i bir anda dünyanın en çok kazanan futbolcusu yapabilir. Kaka'ya yaptıkları devasa teklif, City yöneticilerinin bu sezon Manchester'a bir süper yıldız getirmeye kararlı olduklarını göstermişti. Şimdiki hedef ise John Terry gibi gözüküyor. Carlos Tevez ve Samuel Eto'o transferlerini henüz bitirememesine rağmen; Mark Hughes, Terry'nin Manchester City'nin gelecek sezonki başarılarında kilit rol oynayabileceğini düşünüyor. İngiltere'deki futbol otoriteleri ise gelen teklifi kabul etmesi halinde ayda 1 milyon 400 bin Euro gibi devasa bir kazanca sahip olacak Terry'nin ne kadar direnebileceğini merak ediyorlar. Kıyaslama açısından bir bilgi vermek gerekirse; 1 milyon 400 bin Euro, Fenerbahçe'nin milli golcüsü Semih Şentürk'ün bir yılda kazandığı paraya tekabül ediyor.

213 milyon Euro harcadılar, yetmedi

Transfer sezonunun başlamasından bu yana aldığı futbolculara 213 milyon Euro harcayan Real Madrid, hız kesecekmiş gibi görünmüyor. İngiliz basınında çıkan haberlerde Florentino Perez'in Bayern Münih'in yıldız oyuncusu Franck Ribery için 47 milyon Euro artı Robben ve Sneijder teklifinde bulunduğu söyleniyor.

Bayern Münih Başkanı Beckenbauer, dün yaptığı açıklamada Real Madrid'in Ribery'i almak için parasının yetmeyeceğini söyleyerek transfer söylentilerine son vermeyi ummuştu. Ayrıca yayınlanan haberlerde Bayern Münih antrenörü Louis van Gaal'in Fransız oyuncu karşılığında takıma katılması gündemde olan iki Hollandalıya sıcak baktığı da belirtiliyor. Bilindiği gibi Real Madrid, transferde Kaka, Cristiano Ronaldo, Benzema ve Albiol için toplam 213 milyon Euro harcadı.

Bu arada Manchester United'dan 94 milyon Euroya Real Madrid'e transfer olan Ronaldo, bu ücreti adil buldu. Ronaldo yaptığı açıklamada, "Real Madrid ile Manchester United anlaşmaya vardıktan sonra söylenecek bir şey yok. Real Madrid'e benim için ödediği ücreti oyunumla ödeyeceğime inanıyorum" dedi. Portekizli yıldız sözlerini, "İyi oyuncular her zaman daha maliyetli olur. Ben dünyanın en pahalı futbolcusu olduğum için mutluyum. Bu üzerimde baskı yaratmıyor. Hatta bu değişimin benim dünyanın en iyi futbolcusu olmamda faydalı olacağını düşünüyorum" şeklinde bitirdi.

Efsane maçla "efsane" oldu

Sezonun 3. Grand Slam mücadelesi olan 127. Wimbledon Tenis Turnuvası'nda, tek erkeklerde İsviçreli Roger Federer, ABD'li Andy Roddick'i 3-2 mağlup ederek şampiyon oldu. Federer, bu galibiyetiyle 6. kez Wimbledon'da kupayı kaldırdı. 15. Grand Slam şampiyonluğunu kazanan Federer, Pete Sampras'ın 14 Grand Slam şampiyonluk rekorunu da tarihe gömmüş oldu. İngiltere'nin başkenti Londra yakınlarındaki Wimbledon Tenis Kulübü Kortları'nda düzenlenen toplam 14,2 milyon Euro ödüllü turnuva,  Federer - Roddick tek erkekler final maçı ile sona erdi. 2 numaralı seribaşı İsviçreli Roger Federer zorlu bir mücadele sonunda rakibi 6 numaralı ABD'li Andy Roddick'i yenmeyi başardı.

Merkez kortta 4 saat 17 dakika süren final mücadelesinde Roger Federer, Wimbledon'da 7. kez çıktığı final maçında, daha önce iki kez Wimbledon'da karşılaştığı Andy Roddick'ı, 5-7, 7-6(8-6), 7-6(7-5), 3-6 ve 16-14'lik setlerle 3-2 yenerek, adını 127. Wimbledon şampiyonluğuna yazdırdı.

Toplam 40 milyon dolarlık ödülüyle en çok kazanan tenisçi unvanına sahip Federer, geçen yılki kötü performansı ile bir numarayı Rafael Nadal'a kaptırmıştı. Efsane tenisçi kariyerinde Avustralya Açık Tenis Turnuvası'nı 3 defa, Wimbledon Tenis Turnuvası'nı 6 defa, Amerika Açık Tenis Turnuvası'nı 5 defa, Fransa Açık'ı da (Roland Garros Tenis Turnuvası) 1 defa olmak üzere toplam 15 Grand Slam kazandı.

Tüm yazılarını göster