Zico'nun yaptığı rotasyon mu? Mutasyon mu?

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Süper Lig'in 23. haftasında evinde Bursaspor'u ağırlayan Fenerbahçe 37 maç sonra sahasında mağlup olarak taraftarını üzdü. İşin ilginç yanı 37 maç önce Fenerbahçe'yi Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda deviren yine Bursaspor ve maçtaki golün sahibi de Sinan Kaloğlu idi. Bursaspor'un golcüsü bu kez Kadıköy'de 2 kez sahneye çıktı, maçın skorunu belirledi. Söz konusu zaman zarfında Fenerbahçe'nin 22'si lig, 7'si kupa ve 8'i Avrupa Kupası olmak üzere toplam 37 karşılaşma oynadığını hesaba katacak olursak, bu galibiyetin Bursaspor cephesindeki yeri bir kat daha önem kazanıyor. Maça diğer yanından, yani Fenerbahçe cephesinden bakınca baş kahraman olarak Zico'yu görüyoruz. Fenerbahçe teknik direktörü Zico'nun takım içi dengeleri gözeten ve yedeklerin performansını üst seviyede tutmayı başarabilen idari anlayışının Fenerbahçe adına olumlu sonuçlar verdiğini geçtiğimiz haftalarda belirtmiştik. Ligin geçmiş maçlarında zaman zaman kadroda rotasyon uygulayan Brezilyalı hoca, oturmuş kadro içerisine monte ettiği isimlerden hep pozitif performanslar almıştı. Bursaspor önüne standart on birden 9 futbolcuyu kesip yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkan Zico, maç sonrasında 3 puanlık faturanın kesildiği isim oldu. Zico'nun bu cesur kadro hamlesi maçın kaybedilmesinden sonra bir anda eleştirilerin odak noktası haline geldi. Oysa Fenerbahçe maçı kazansa -ki henüz 4. dakikada İlhan Parlak girdiği pozisyonu gol yapabilse maç değişik şekilde sonuçlanabilirdi- şimdilerde Brezilyalı teknik adam için "kasideler" yazılıyor olacaktı. Zico'nun yaptığı radikal kadro seçimini eleştirenler görüşlerinde çok da haksız sayılmazlar. Neticede oturmuş kadrodan 9 ismi değiştirmek rotasyonun sınırlarını zorlayan hatta mutasyona varan bir farklılaşmayı da beraberinde getirdi. Üstelik daha önceki rotasyon uygulamalarında Alex De Souza'nın alternatifi olarak Ali Bilgin'i kullanan Arthur Zico, bu futbolcudan verim alamayıp kadro içinden Alex'in görevini üstlenebilecek başka oyuncu tayin edemeyince takımını 4-4-2'ye döndürdü. Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak Fenerbahçe; bildiğimiz ayağa oyununu, orta saha hakimiyetini ve kanatlardaki verimli organizasyonlarını Bursaspor karşısında sergileyemedi. Maçın geneli düşünüldüğünde bunların Fenerbahçe'nin mağlubiyetini hazırlayan sebepler olduğu eleştirisi kısmen haklıdır. Fakat kulübede forma bekleyen Fenerbahçe yedek kadrosunun bu denli kötü oynamaya, bu kadar hata yapmaya ve "acemiler mangası" olmaya hakkı var mı? Sezon başında Beşiktaş'ın elinden 1,1 milyon pound bonservis bedeli ödenerek "kapılan" Colin Kazım, "Beşiktaş'ın daha cazip teklifine rağmen Avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olan Fenerbahçe'yi tercih ettim" açıklamasıyla siyah-beyazlıları hayli kızdırmıştı. Şimdi Fenerbahçe'deki performansına şahit olan Beşiktaşlılar muhtemelen "Verilmiş sadakamız varmış" diyorlardır. Ya Ali Bilgin? Antalya'dan İstanbul'a uzanan olaylı yolculuk en başından böylesi bir hayal kırıklığı mı vaat ediyordu yoksa? Önder, Yasin, Kemal, İlhan... Bursaspor önünde hangi mevkii tutsanız elinizde kalıyordu açıkçası. Hal böyleyken tüm suçu Zico'da aramak mantıklı mı? Brezilyalı hoca Galatasaray rövanşına dinç bir takımla çıkmanın planlarını yaptı ama, oyuncuları onu yanılttı. Kazanan taraf Bursaspor'da alınan galibiyetin aslan payı hiç şüphesiz Samet Aybaba'ya verilmeli. Tecrübeli teknik adam, Fenerbahçe'nin alışılmış Fenerbahçe olmadığını, bloklar arasındaki mesafenin uzunluğunu ve sahadaki dağınık görüntüyü fark eder etmez oyuna müdahale ederek 26. dakikada Serkan-Sinan değişikliğini yaptı. Maestrosu Alex'ten yoksun Fenerbahçe'nin kazandığı topları olumlu kullanamayışı, çoğu kez saha içi parselasyon problemleri doğuruyor ve bu durum da kulübede bekleyen Sinan Kaloğlu'nun ağzını sulandırıyordu. Tıpkı Beşiktaş'ın olay transferi Holosko gibi rakip sahada geniş alanlar bulduğunda cezalandırıcı bir forvet olan Sinan'ın oyuna girişi sarı-lacivertli takımın dengesini tümden bozdu. Maç boyunca Fenerbahçe defansıyla başarılı bir şekilde boğuşan Tum'un boşalttığı alanlara sarkan Sinan maçın neticesini tayin eden isim oldu. Bu sonucun ardından Fenerbahçe takımının Galatasaray ile oynayacağı Fortis Türkiye Kupası rövanş maçına çok daha hırslı ve arzulu çıkacağı kesin. Galatasaray'ın da UEFA Kupası'nda aldığı farklı mağlubiyeti taraftarlarına unutturabilmek için bir Fenerbahçe galibiyetine ihtiyacı var. Mevcut şartlar altında maçın heyecan dozu yüksek ve tempolu olacağını öngörmek falcılık olmaz. Ancak yükselen gerilimin sahada futbol dışı olaylarla birlikte uç vermesi ihtimali de göz ardı edilmemeli. "Sahalarımızda görmek istemediğimiz hareketler" kalıbı genellikle maç sırasında ve sonrasında kullanılır ama bu kez yaklaşan dev derbi öncesinde kullanmak sanıyorum iki takımın da hayrına olacak. Son bir söz de Fenerbahçe seyircisine. "Seyirci" tabirini bilinçli kullanmamdaki sebep, Fenerbahçe tribünlerinin Sevilla ve Bursaspor maçlarındaki görüntüsüyle birebir örtüşüyor. Kabul, son on yılda Fenerbahçe'nin taraftar profili müspet yönde değişti. Küfür sıfıra inmediyse bile en aza indirgendi. Stada gelen bayanların sayısı patlama yaparken, stat imkanlarıyla birlikte bilet fiyatları da arttı. Bunun sonucu olarak maçlara gelen kesimde üst-orta tabaka gelir grubuna mensup kişilerin ağırlığı hissedilmeye başlandı. Ancak söz konusu olan takımı ateşlemek ve itici güç olmak ise, Fenerbahçe tribünleri son dönemdeki birçok maçta sınıfta kaldı. Yazdıklarıma tepki verenler olabilir, ancak Bursaspor maçında Saraçoğlu tribünleri yeşil-beyazlı taraftarların sesleriyle yankılandı. Hem sosyo-kültürel altyapısı sağlam hem de "taraftar" gibi itici güç olan bir model var mı derseniz, işin o kısmı şimdilik endüstriyel futbolun paradoksu. Kartal adrenalin bağımlısı Denizlispor-Beşiktaş maçı sonrası ilk aklıma gelen, "Siyah-beyazlıların maçları Extreme Sports kanalından yayınlansa nasıl olur?" sorusu oldu. Ne de olsa siyah-beyazlı taraftarlar açısından Beşiktaş maçını izlemekle "bungee jumping" yapmak arasında çok fark yok şu sıralar. Şampiyonluk yolundaki dezavantajlı konumuna rağmen mücadelesini ısrarla devam ettiren takımları 2-0'a getirdiği maçı son bölümlerde riske edince Beşiktaşlılar yine yerlerinde hop oturup hop kalktılar. Her şeye rağmen Ertuğrul Sağlam'ın talebeleri aksayarak da olsa zirveye doğru koşmayı sürdürüyorlar. Son dönemlerde ligimizin "bozkır" kıvamındaki sahalarını bolca tecrübe eden futbolcular için Denizli Atatürk Stadı çöldeki bir vaha gibiydi. Hal böyle olunca iki takımın da futbol iştahının kabarması kimseleri şaşırtmadı. Gerek Denizlispor, gerekse de Beşiktaş özellikle maçın ilk yarısında hücumu düşünen bir futbol anlayışını sahaya yansıttılar. Siyah-beyazlılar, kalede Rüştü defansta İbrahim Toraman, Schildenfeld, Gökhan Zan, İbrahim Üzülmez, ön liberoda Cisse solda Tello, sağda Ali Tandoğan forvet arkası Ricardinho ve hücum hattında Nobre-Holosko tercihiyle "baklava" ya da "diamond" tabir edilen taktikle sahaya yayıldılar. Denizlispor ise 4-5-1 dizilişiyle orta sahada kalabalık ve sağlam olmayı tercih etmişti. Hücumda Beninli santrfor Christian'ın fizik gücünü kullanarak topu mümkün olduğunca rakip yarı sahada tutmayı amaçlayan Denizlispor, takım halinde ofansa çıktığı anlarda kendi sahasında derin boşluklar bıraktı. Karşılaşmanın ilk yarısında bu boşlukları iyi değerlendiren Beşiktaş özellikle Denizlispor'un Carlos Alberto ve Güray'ı kullandığı sol kanattan tehlikeli pozisyonlar geliştirdi. 31 ve 33. dakikalarda Beşiktaş'ın attığı gollerde de hücum organizasyonları bu bölgeden başladı. İkinci yarıya farkı azaltmak ve belki de beraberliği yakalamak amacıyla çıkan Güvenç Kurtar'ın talebeleri bilhassa 62'de Ali Tandoğan'ın çift sarı kartla oyun dışı kalmasından sonra Beşiktaş kalesinde zaman zaman bunaltıcı bir baskı kurdular. Bu dakikalarda siyah-beyazlıların hem saha içinde hem de kenar yönetimde pasif kaldığını gördük. Ertuğrul Sağlam'ın Ricardinho'yu dışarı alarak Aydın'ı sahaya sürmesi ve Tello'yu ortaya kaydırması Beşiktaş'ın takım halindeki geri yaslanışına çözüm olmadı. Yeri gelmişken Ali Tandoğan'ın gördüğü kırmızı karttan yola çıkarak bir açılım yapmanın Beşiktaş kenar yönetimi açısından doğru bir davranış olacağını söylemek gerekiyor. Siyah-beyazlıların bu sezon ligde gördükleri 5 kırmızı kart var. Trabzon maçında Rüştü'nün atılması hakem hatası. Sivasspor karşılaşmasında da gole giden Mehmet Yıldız'ı düşüren İbrahim Toraman'ın gördüğü kırmızı kart kabul edilebilir. Peki ya kalanlar? Ligin ilk yarısında oynanan Denizlispor maçında hakemi alkışla protesto ederek atılan Cisse, 21. haftadaki Kayserispor deplasmanında bilinçli olarak iki kez elle oynayıp oyun dışı kalan Tello ve gereksiz gördüğü iki sarı kartla son maçta kızaran Ali Tandoğan. Teknik yönetimin bu konuya eğilme zamanı geldi de geçiyor. Ve Beşiktaş'ta takım arkadaşlarını sebepsiz yere sahada yalnız bırakan oyunculara etkili disiplin cezaları uygulamak şart görünüyor. Sahada 10 kişi kalan Beşiktaş 62. dakikadan sonra 2-0 önde olmanın getirdiği psikolojik etkiyle geriye yaslanırken, Denizlispor oyunu mümkün olduğunca rakip alana yığmaya çalıştı. Yeşil-siyahlıların bu amaçla kullandıkları Christian stili itibariyle Nobre'ye benzeyen bir oyuncu. İki futbolcunun arasındaki en önemli farklardan biri; Nobre'nin orta sıklet, Christian'ın ağır sıklet oluşu. Beninli futbolcu maç boyunca Beşiktaş defansını oldukça hırpaladı. Hatta maç sonrası Gökhan Zan'ın "harap" ve "bitap" görüntüsü gözünüze iliştiyse bu mücadelenin zorluğuna dair kafanızda bir fikir muhakkak oluşmuştur. Ancak hücumdaki tüm bu etkinliğine rağmen Denizlispor'un topları sürekli olarak cepheden Christian'a şişirmesi Beşiktaş defansının maç içinde pozisyon vermeden oynamasını sağladı. 81. dakikada ceza sahasına ortalanan topa çıkan Rüştü kaptan İbrahim Üzülmez ile çarpışınca meşin yuvarlak boşta kaldı. Zafer, altıpas üzerinde kaleye vurdu. Ters direğe açılan topa boş pozisyonda Serhat dokunup filelere gönderdi. Bu dakika aynı zamanda statta ve ekranları başında Beşiktaşlılar'ın kalp çarpıntısı yaşamaya başladıkları dakika oldu. Uzatmalarla birlikte kalan 12 dakika Beşiktaşlılar için "bir asır", Güvenç Kurtar için "bir saniye" gibi geçmiş olacak ki, maç sonunda Denizlispor hocasının hakeme veryansın edişini izledik. Kurtar, söylediklerinde tamamen haksız sayılmaz. Türk hakemleri için maçı 4 dakikadan fazla uzatmak, penaltı kararı vermekten zor. Bu arada Güvenç Kurtar'ın bir de "Beşiktaş en az 10 dakika zaman çaldı" açıklaması var ki, Ertuğrul Sağlam bu cümle üzerine uzun uzun düşünmeli. Geçtiğimiz hafta Hikmet Karaman'ın "Bizim yedek kulübemiz hamle açısından Beşiktaş'tan iyi" deyişine bu hafta Güvenç Kurtar'ın bu cümlesini ekleyip düşünmeli ve Galatasaray maçı için stratejisini öyle belirlemeli. Aksi halde derbi sonrası düşünecek bol vakti olabilir. Mağlup Galatasaray yine zirvede Fenerbahçe'nin Bursaspor'a sahasında 2-0 yenilmesinin ardından, lig lideri Galatasaray, saha ve seyircisi önünde ligde son sırada bulunan Kasımpaşa'ya 1-0 yenilmesine karşın yine zirvede yer aldı. 25 golün atıldığı ligin 23. haftasında, evsahibi takımlardan yalnızca Gençlerbirliği sahadan 3 puanla ve 6-1'lik skorla haftanın en farklı skorlu galibiyetiyle ayrılan taraf oldu. 5 maçı deplasman takımlarının kazandığı haftada 3 maç ise berabere bitti. Gol krallığı yarışmasında ise 25 golün atıldığı haftada gol ayaklarının suskunluğu dikkati çekti. 11 golle Fenerbahçeli Semih'in ilk sıradaki yerini koruduğu 23. hafta sonunda aynı gole sahip Ankarasporlu De Nigris, Kayserisporlu Gökhan Ünal ve Trabzonsporlu Gökdeniz onu izledi. Ligde 10 golü bulunan futbolculardan Sivassporlu Mehmet Yıldız, Beşiktaşlı Holosko ve Galatasaraylı Nonda'yı 9'ar golle Fenerbahçeli Alex, Galatasaraylı Ümit Karan ve Trabzonsporlu Umut Bulut takip ediyor. Haftanın maçlarında alınan sonuçlar şöyle: Sivasspor-Çaykur Rizespor.................: 0-0 Gaziantepspor-Gençlerbirliği OFTAŞ Spor...: 1-1 Galatasaray-Kasımpaşa.....................: 0-1 Trabzonspor-Vestel Manisaspor.............: 2-2 İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Ankaragücü.: 1-2 Fenerbahçe-Bursaspor......................: 0-2 Ankaraspor-Kayserispor....................: 0-3 Denizlispor-Beşiktaş......................: 1-2 Gençlerbirliği-Konyaspor..................: 6-1

Tüm yazılarını göster