İstanbul’da idare eder bir yemek 1.000 liradan başlıyor. İstanbul’da sıradan bir dairenin kirası da 25-30 bin liradan başlıyor. Veya İstanbul’da öyle daire fiyatları var ki, 120-150 milyon lira…
Anlaşılan Millet zengin-Ülke zengin ki, satıcılar bu fiyatları çekebiliyor.
Öyle ev fiyatları görüyoruz ki adeta Londra, New York ya da Berlin’den daha pahalı.
Bunlara bakarsak işler yolunda…
Peki, ya üretici?
Onların durumu nasıl.
Mesela çiftçi çok üretti ama şimdi perişan halde. Tarlada ürün fiyatları nerede ise bedavaya gidiyordu. Domates öyle, patates soğan öyle, kavun karpuz da öyle.
Bir başka üretici ise sanayiciler.
Orası da diğer üretici olan çiftçiler gibi yanıyor.
Sanayi ve hizmet sektörü ciro endeksine bakıyoruz… Eyvah.
2022 yılında eşit olan ciro endekslerinde şimdilerde fark yüzde 53,3’e geldi. Sanayicini cirosu sınırlı kalırken hizmet sektörü satışlarına çılgınca devam ediyor.
Benzer durum istihdam değişimlerinde de yaşanıyor. 2022 başından bu yana sanayi sektöründe istihdam yatay devam ediyor. Hatta eksiye bile dönmüş durumda.
Sanayide istihdam artışı 2,5 yıldır durmuşken hizmet sektöründe işler gayet iyi. Orada
Bir başka g österge de GSYH içindeki sanayici payı… 2021 yılından sonra başlayan düşüşle imalat sanayinin payı yüzde 18’lere geriledi. Oysa 2021 yılında imalat sanayinin GSYH payı yüzde 23’lere dayanmıştı.
Sanayici görüntüde yüksek kâr açıkladı ama gerçekte bu kârlar ülke ekonomisinin çok gerisinde kaldı.
Ve şimdi kemer sıkma, dezenflasyon dönemi geldi. Yine ilk sırada canı yanan sanayici, ihracatçı oldu.
Enflasyon beklentilerinde bile hanehalkı yüzde 71 beklerken reel kesim yüzde 51’lerde kalıyor.
Her açıdan ciddi sıkıntı yaşayan bir sanayici kesim söz konusu.
Dönüp ithalata bakıyoruz. Orada daha ciddi sorun görülüyor.
Bu yılın ilk 8 ayında sanayi için işlem görmüş ve işlem görmemiş hammadde ithalatı 102,1 milyar dolardan 84,1 milyar dolara gerilemiş. Sanayici için hammadde ithalatı yüzde 17,7 geriliyor. Oysa tüketim malı ithalatı 30,4 milyar dolardan 34,6 milyar dolara yükseliyor.
Sanayici zorlanıyor ve daralıyorken tüketici refahını hiç bozmamış. Hatta tüketim malı ithalatı da yüzde 13,7 artışla hizmetler sektörü gibi yoluna devam etmiş.
Ayrışma çok arttı
Sanayi sektörü ve hizmet sektörü ayrışması çok üst düzeyde. Sanayici fiyat artıramıyor ama hizmetler sektöründe fiyatlar dikiş tutmuyor.
TÜFE aylık bazda yüzde 2,97 ve yıllık bazda da yüzde 49,38 artış gösterirken, hizmet sektörü fiyat artışı aylık bazda yüzde 2,62 ve yıllık bazda da yüzde 57,72 artış göstermiştir.
Son 3 yılda hizmet sektörü fiyatları 100 liradan 560 liraya yükselirken, TÜFE artışı 100 liradan 435 liraya anca yükselebildi.
Kısaca gelir dağılımında olduğu gibi çok sert bir ayrışma yaşıyoruz.
Ülke büyürken her nasılsa fakirlik oranları da büyüyor. Çünkü artan gelirin paylaşımı hiç adil değil. Aynı ayrışma beklentilerde ve sektörlerde de yaşanıyor.
Acaba sanayicinin yaşadığı bu daralma ve kemer sıkma süreci ne zaman diğer rantçı ve refahçı kesime uğrayacak.
Bir taraf bahar bahçe iken sanayide yaprak dökümü başlıyor. ISO-PMI Endeksi zaten aylardır durumun ciddi olduğunu söylüy o r.
O vakit bu ayrışma nasıl bitecek? Ya da zenginler ülkesindeki üreticinin hali nasıl düzelecek? Sanayiciler bu sıkıntılı dönemi nasıl atlatacak?
Eskiden Türk filmlerinde sanayicileri zengin olarak görüyorduk… O filmler ne zaman yeniden vizyona girecek…?
Bir ülkede sanayici değil de rantçı kazanıyorsa orada büyük sorun var demektir. Sanayicileri yeniden hak ettikleri yere taşımamız gerekiyor. Sanayi odalarına çok iş düşecek…