Zenginler ülkesindeki fakir sanayiciler

 İstanbul’da idare eder bir yemek 1.000 liradan başlıyor. İstan­bul’da sıradan bir dairenin kirası da 25-30 bin liradan başlıyor. Veya İstanbul’da öyle daire fiyatları var ki, 120-150 milyon lira…

İbrahim KAHVECİ Rakamlarla ibrahim.kahveci@dunya.com

İstanbul’da idare eder bir yemek 1.000 liradan başlıyor. İstan­bul’da sıradan bir dairenin kirası da 25-30 bin liradan başlıyor. Veya İstanbul’da öyle daire fiyatları var ki, 120-150 milyon lira…

Anlaşılan Millet zengin-Ülke zengin ki, satıcılar bu fiyatları çe­kebiliyor.

Öyle ev fiyatları görüyoruz ki adeta Londra, New York ya da Berlin’den daha pahalı.

Bunlara bakarsak işler yolun­da…

Peki, ya üretici?

Onların durumu nasıl.

Mesela çiftçi çok üretti ama şimdi perişan halde. Tarlada ürün fiyatları nerede ise beda­vaya gidiyordu. Domates öyle, patates soğan öyle, kavun karpuz da öyle.

Bir başka üretici ise sanayiciler.

Orası da diğer üreti­ci olan çiftçiler gibi ya­nıyor.

Sanayi ve hizmet sektörü ciro endek­sine bakıyoruz… Ey­vah.

2022 yılında eşit olan ciro en­dekslerinde şimdilerde fark yüz­de 53,3’e geldi. Sanayicini cirosu sınırlı kalırken hizmet sektörü sa­tışlarına çılgınca devam ediyor.

Benzer durum istihdam deği­şimlerinde de yaşanıyor. 2022 ba­şından bu yana sanayi sektöründe istihdam yatay devam ediyor. Hat­ta eksiye bile dönmüş durumda.

Sanayide istihdam artışı 2,5 yıldır durmuşken hizmet sektö­ründe işler gayet iyi. Orada

Bir başka g österge de GSYH içindeki sanayici payı… 2021 yılın­dan sonra başlayan düşüşle imalat sanayinin payı yüzde 18’lere geri­ledi. Oysa 2021 yılında imalat sa­nayinin GSYH payı yüzde 23’lere dayanmıştı.

Sanayici görüntüde yüksek kâr açıkladı ama gerçekte bu kârlar ülke ekonomisinin çok gerisinde kaldı.

Ve şimdi kemer sıkma, dezenf­lasyon dönemi geldi. Yine ilk sı­rada canı yanan sanayici, ihracat­çı oldu.

Enflasyon beklentilerinde bile hanehalkı yüzde 71 beklerken reel kesim yüzde 51’lerde kalıyor.

Her açıdan ciddi sıkıntı yaşayan bir sanayici kesim söz konusu.

Dönüp ithalata bakıyoruz. Ora­da daha ciddi sorun görülüyor.

Bu yılın ilk 8 ayında sanayi için işlem görmüş ve işlem görmemiş hammadde ithalatı 102,1 milyar dolardan 84,1 milyar dolara gerile­miş. Sanayici için hammadde itha­latı yüzde 17,7 geriliyor. Oysa tüke­tim malı ithalatı 30,4 milyar dolar­dan 34,6 milyar dolara yükseliyor.

Sanayici zorlanıyor ve daralı­yorken tüketici refahını hiç boz­mamış. Hatta tüketim malı itha­latı da yüzde 13,7 artışla hizmetler sektörü gibi yoluna devam etmiş.

Ayrışma çok arttı

Sanayi sektörü ve hizmet sek­törü ayrışması çok üst düzeyde. Sanayici fiyat artıramıyor ama hizmetler sektöründe fiyatlar di­kiş tutmuyor.

TÜFE aylık bazda yüzde 2,97 ve yıllık bazda da yüzde 49,38 ar­tış gösterirken, hizmet sektörü fi­yat artışı aylık bazda yüzde 2,62 ve yıllık bazda da yüzde 57,72 artış göstermiştir.

Son 3 yılda hizmet sektörü fi­yatları 100 liradan 560 liraya yük­selirken, TÜFE artışı 100 liradan 435 liraya anca yükselebildi.

Kısaca gelir dağılımında oldu­ğu gibi çok sert bir ayrışma yaşı­yoruz.

Ülke büyürken her nasılsa fa­kirlik oranları da büyüyor. Çünkü artan gelirin paylaşımı hiç adil de­ğil. Aynı ayrışma beklentilerde ve sektörlerde de yaşanıyor.

Acaba sanayicinin yaşadığı bu daralma ve kemer sıkma süreci ne zaman diğer rantçı ve refahçı ke­sime uğrayacak.

Bir taraf bahar bahçe iken sa­nayide yaprak dökümü başlıyor. ISO-PMI Endeksi zaten aylardır durumun ciddi olduğunu söylü­y o r.

O vakit bu ayrışma nasıl bite­cek? Ya da zenginler ülkesindeki üreticinin hali nasıl düzelecek? Sanayiciler bu sıkıntılı dönemi nasıl atlatacak?

Eskiden Türk filmlerinde sa­nayicileri zengin olarak görüyor­duk… O filmler ne zaman yeniden vizyona girecek…?

Bir ülkede sanayici değil de rantçı kazanıyorsa orada büyük sorun var demektir. Sanayicileri yeniden hak ettikleri yere taşıma­mız gerekiyor. Sanayi odalarına çok iş düşecek…

 

Tüm yazılarını göster