Yüzde 4 büyüme iyidir

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

2013 Yılında ekonomi yüzde 4.0 büyüdü. Ekonominin lokomotifi imalat sanayi yüzde 3.8 oranında büyüdü.  Bu yüzde 3.8 büyüme de son 3 aydaki üretim artışından kaynaklandı. Yılın ilk üç ayında yüzde 1.8, yüzde3.6, yüzde 4.9 büyüyen imalat sektörü son 3 ayda da yüzde 3.9 büyüyünce yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 3.8 oldu.

İmalat sektörü ekonominin ortalama büyüme oranının gerisinde büyüme gösterirken inşaatta yıllık büyüme yüzde 7.1, ticarette yüzde 4.9, konaklama ve lokanta kesiminde yüzde 9.2, finans kesiminde yüzde 9.8 büyüme gerçekleşti.

Tarım’daki büyüme de genel büyüme oranının altında kaldı. Yüzde 3.1 oldu.

Büyüme iyi bir şeydir.  Biz her ne kadar yüzde 3-4 büyümeyi küçümsüyoruz ama, dışarıdan bakanlar için bu yüksek bir büyüme oranıdır. Çünkü dünya ülkeleri yüzde 1, yüzde 2 büyümede zorlanıyor.

Ne var ki biz nüfusu artan ve de başka ülkelerden geri kalmış bir ülkeyiz. Yüzde 4 büyüme:

Nüfus artışı nedeniyle kişi başı milli gelir artışına çok az katkı yapıyor. Sabit fiyatla yüzde 4.0 büyüdük. Sabit fiyatla kişi başı milli gelir artışı yüzde2.8 oldu.

Bizden önce yola çıkan, yol alan ülkelerde kişi başı milli gelir dolar olarak 30-40 bin dolarlarda dolanıyor. Biz ise son 6 yıldır 10 bin dolar tuzağından kurtulamıyoruz.

Bizdeki büyüme, üretimden çok tüketime ve ithalata dayanır hale geldi. Ürettiğimizden, üretimden sağladığımız gelirden fazlasını tüketiyoruz.

Gelirimizden fazla tüketmek için dışarıdan devamlı borçlanıyoruz. Cari açık (döviz açığı) veriyoruz. Devamlı borçlanarak yaşıyoruz. Bulduğumuz borcu yatırıma ve üretime yöneltecek yerde tüketiyoruz.

Harcama kalemlerindeki artış milli gelirin oluşumunu ve de büyümesini etkiler. 2013 Yılında milli gelirin büyümesine tüketim harcamaları ve yatırım harcamaları (iç talep) olumlu, ihracattaki gelişmeler (dış talep)  olumsuz etki yaptı.

Hane halkının yıllık tüketimi ortalama büyüme oranının üzerinde yüzde 4.6 oranında arttı. Hane halkı tüketimi yılın son 3 ayında yüzde 5.3 gibi yüksek bir büyüme gösterdi. Tüketimde frene basılmasına, dövizdeki yükselmeye rağmen halkın yılın son 3 ayında harcama musluğunu açtığı anlaşılıyor.

Aynı şekilde kamu da yılın son 3 ayında harcamaları yüzde 6.8 artırınca, kamu tüketimindeki yıllık artış yüzde 5.9 oldu.

Yatırım harcamaları da yılın son 3 aylık döneminde hızlanarak yüzde 6.6 büyüme gösterdiği için yıllık yatırım harcaması artışı yüzde 4.3 olarak gerçekleşti.

2013 Yılınca cari fiyatlarla hane halkının toplam tüketim harcamaları milli gelirim yüzde 70.9’u oldu.

2012 Yılında hane halkı tüketiminin milli gelirdeki ağırlığı yüzde 70.2 idi.

2013 Yılı milli gelirine göre cari fiyatlarla hane halkı tüketiminin milli gelire göre büyüklüğü yüzde 70.9 oranında. Kamu tüketimi yüzde 15.1 oranında. Yatırımlara giden kaynak yüzde 20.3 oranında. Stok değişmeleri yüzde 0.3 oranında. Bunları topluyoruz. 106.6 ediyor. Halbuki milli gelirimiz 100.0. Demek ki milli gelirimiz 100.0 iken 106.6 harcamışız.

Gelirimizin üzerindeki harcamanın tek kaynağı var: O da dışarıdan borçlanmak.

2012 Yılında cari açığımızın (döviz açığımızın) milli gelire oranı yüzde 6.2 idi. 2013 Yılında yüzde 7.9 oldu.

2013 Yılında yapılan yatırım harcamalarının cari fiyatlarla milli gelire oranı yüzde 20.3 olarak belirlendi. Yüzde 0.3 de stok artışı var. Toplam tasarruf miktarı yüzde 20.6 ediyor. 2013 Yılında cari açık milli gelirin yüzde 7.9’u oranında. (20.6-7.9 = 12.7)  Toplam tasarruf rakamından dış cari açığı (başkalarının tasarruflarını) çıkardığımızda görüyoruz ki, iç tasarruf oranımız 2013 yılında yüzde 12.7 dolayında gerçekleşmiş.

Bu düşük tasarruf oranı ile ya yatırımları kısacağız, ya da düşük yatırıma ve de düşük büyümeye razı olacağız. Ya da devamlı olarak borçlanarak hayata devam edeceğiz.

Tüm yazılarını göster