Yurtdışında kiraladı Türkiye’de satın aldı

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Yaklaşık üç ay önce bir yazı yazmıştım. Kiralık araç filosuna markaların en dolu ve en güçlü araçlarını vermeleri gerektiğini ileri sürmüştüm.
Zira, Çeşme, Bodrum, Antalya gibi yerlerde ve/veya havaalanı ofislerinin otomobiller için potansiyel tüketicileri yapılacak en iyi reklam alanları olduğunu düşünüyorum.
Kaldı ki o yazımda Çeşme’de kiraladığım bir aracın bende yarattığı hayal kırıklığını da belirtmiştim.
Geçtiğimiz hafta bu tespitlerimi ve görüşlerimi aktardığım Fer Mas Şirket Müdürü Ferhat Albayrak, benim yazdıklarımı kendi başından geçen bir olay ile doğrulamış.
Türkiye’de Ferrari’nin distribütörünün başında bulunan Albayrak, en az üç adet Ferrari’nin, yurtdışında Ferrari kiralayan ve beğenen müşterilerin Türkiye’de yurtdışında kullandıkları modelleri sipariş verdiklerini söyledi.
Ferrari’nin gerçekleştirdiği bu satışlar, benim tezlerimi çok net bir şekilde doğruluyor.
Kısa süreli kiralama sektöründe büyüme ve fark yaratma eğer ki bir de çok büyük bir firma iseniz, filonuzda imaj olsun diye koyduğunuz modelleri, talep eden tüm tüketicilerinize verebilmekten geçiyor.
Bizden söylemesi...

Alarm zilleri çalıyor
Son bir haftada siyasetteki gelişmeler büyük fırtınalar koparırken, bu fırtınaların piyasalar üzerindeki etkisi de oldukça sert oldu. Doların 2.3, Euro’nun 3 liranın üzerine çıkması üzerinde otomotiv sektöründe bir anda alarm zilleri çalmaya başladı.
Özellikle Perşembe gününden itibaren tüm otomotiv şirketlerinde kriz masaları oluşturulmuş durumda.
Zira otomobil pazarında ithalatın oranı yaklaşık yüzde 80 düzeyine çıktı. Bu durum, firmaları doğal olarak zorluyor. Zira, Euro’nun yükselmesi ile birlikte ithalatçıların maliyetleri doğrudan artmış durumda. Bu artışın da fiyatlara yansıması kaçınılmaz. 
Ancak, tüm bunlara rağmen ben şahsen fiyat artışlarının otomobil satışlarına olumsuz yansıyacağını düşünmüyorum. Zira, bu ülkede ne vergi artışları gördük ki satışlar üzerinde bir baskı yaratmadı. Burada kritik soru herkesin, ben dahil hepimizin sorduğu “Ne olacak” sorusunun yanıtında saklı. 
Bu sualin henüz net bir yanıtı olmadığını biliyoruz. İşte o yüzden Türkiye’nin en önemli otomotiv kuruluşlarından bir tanesinin en zirvesindeki isim olan Tofaş CEO’su Kamil Başaran bile “Öngörülebilirlik, en büyük teşvik” olacak yorumunu yapıyor.
Şu an için firmaların tüm faaliyetlerinde ani bir fren yaptıkları yönünde haberler geliyor. Bununla birlikte bu frenlemenin kalıcı olmayacağı da aşikar. Zira, otomotiv gibi hareketli bir pazarda stabil kalmak oldukça zor. Eğer siz pozisyon almak ya da kısa bir inceleme molası verirseniz, rakipleriniz sizin boşluğunuzu doldurabiliyor. 
Bakın Hyundai Assan Genel Müdürü’nün yaptığı yorumlar bunun en büyük göstergesi. Şimdiden Chevrolet’nin iki yıl sonra boşaltacağı pazarın yaratacağı fırsatlar masaya yatırılıyor.
Bu denli uzun süreli planların yapılıp, bunların kısa vadeli dinamik uygulamalarla tüketiciye götürüldüğü bir sektörde, şu anda yaşanan dalgalanmaların sektörün ana rotasını değiştirmeyecektir.
Fakat özellikle Euro’daki fırtına sırasında firmaların güvenli limanlarda rüzgarın ne yöne ne kadar eseceğini kestirebilmeleri için de biraz zamana ihtiyaç bulunuyor. 
Sonuçta ne mi olur?
İşte bu karışık ortamda net bir yanıt verebilen ve tabii ki bu yanıtı tutana net bir şekilde Nobel ekonomi ödülü verilir diyebiliriz.

Tüm yazılarını göster