Yunanistan'ın dersleri

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Düşüncelerini sözle, yazıyla, elektronik ortamda aktaran insanların, bir kişiyi bile olsa "yanlış yönlendirmenin vebalını" düşünmesi, ahlâki bir sorumluluktur.Başkalarının alın teri ile yarattıkları  "değeri" bizim  önerilerimiz  israfa götürüyorsa,ciddi bir sorumluluğu üstlenmiş oluruz. Önerilerimizin hatadan uzaklaşması, çevremizde olup bitenleri izleme titizliğine bağlı.

Yunanistan üzerinde söz ederken, ülkenin eksiklerini, yanlışlarını görmek, oradan ders çıkarmak herkesin görevidir ama , "aşırı ve noksan değerlendirme ilkesini" anımsamak gerekiyor.Yunanistan'ın yaşadıklarını  abartmak ne denli yanıltıcı ise , küçümsemek de o ölçüde  sakıncalıdır

Yunanistan'la ilgili  değerlendirmeler yaparken bazı gerçekleri göz önünde tutmalıyız.

Komşumuz Yunanistan'da  11 milyon 137 bin insan yaşar.Bu ülke 131 bin 940 km2'lik alana sahiptir.

Komşumuz 2008 yılında 351 milyar 263 milyon dolar GSYİH' ya ulaşmıştır.

Büyük  finansal krizin etkisi ile  2010 da  GSYİH 325 milyar dolara  inmiş, içinde bulunduğumuz 2011 yılında ise 321 miyar dolar olarak gerçekleşeceği bekleniyor.

Yunanistan kişi başına 31 bin 602 dolar ortalama GSYİH yaratabilen, gelişmişliğin alt sınırı olan 17 bin doları çoktan geçmiş bir gelişmiş ülkedir.

Yunanistan'ın 20 milyar doları aşan ihracatı  67 milyar doları bulan ithalatı var.

Yaşanan krizin nedenleri

Yunanistan'la ilgili bilgileri üç yetkin insandan derliyorum: Birincisi, Ege ekonomilerini iyi bildiğini kanıtlamış olan Kemal Derviş'in önerileri. İkincisi, Paul Krugman'ın değerlendirmelerini kaçırmamaya çalışıyorum. Üçüncüsü Thomas L.Friedman'ın değerlendirmelerini de özenle izliyorum.

Yunanistan'ın krize yakalanmasının arka planında aşağıda başlıklar halinde sıralanan nedenler var:

·Ülkenin petrol kuyuları yoktu ama AB sübvansiyonları, yardımları ve düşük faizli fonları  "kaynak sendromu" yarattı.

·Dünya ekonomisinin büyümeyi sürdürdüğü dönemde Yunanistan bu gelişmeden gerektiği gibi yararlanmadı.

·Kaynak yaratarak geliri büyütme yerine, kaynak paylaşımına dayalı algı ülkenin  "girişimci ruhunu" öldürdü.

·İnsanlar üretme yerine, devlet fonları ve kontratlarına erişerek zengin olmayı tercih eden bir anlayışın peşine takıldı.

·Gözetim ve denetim mekanizmaları işlemedi, piyasa sistemini başıboşlukla karıştıran algı, alabildiğine yayıldı.

·Güney Avrupa Ülkeleri'nde ortaya çıkan fırsatlar değerlendirilemedi.

·Girişimcilik, sanayileşme, üretim alanlarını genişletme, rekabet üstünlüğü yaratma gibi uzun soluklu gelişmenin dayanakları siyasi iradenin gündeminde yoktu.

Zamanın ruhuna aykırı gelişmeler bugün yaşanan krizi yarattı… Şimdi hep birlikte çıkış yolları aranıyor.

Neler öneriliyor?

Yunanistan'ın krizi aşması, daha sağlıklı bir ekonomi yaratması için ülkenin kendi iç dinamikleri harekete geçti… Dışarıdan da ciddi destekler  veriliyor. Önerilen "çıkış yolu haritasında" aşağıda özetlenen öneriler yapılıyor:

·Turizm sektöründe "yüksek nitelikli işlere" yöneliş güçlendirilmeli.

·Kültür-odaklı değerlerin zenginliğe dönüştürülmesi için çabalar yoğunlaştırılmalı.

·Kuzey Avrupa'nın yüksek gelirli yaşlı nüfusunun barınma, sağlık, eğlence-dinlence talepleri karşılanmalı.

·Gemicilik endüstrisinde nitelik artırılarak, daha niş alanların değerlendirilmesine öncelik verilmeli.

·İleri-teknoloji alanında nişler belirlenerek doldurulmaya çalışılmalı.

·Üretim alanında yeni bir "toplumsal zihniyet değişmesi ve kültür oluşturulmalı"

Neler önerilmiyor?

Yunanistan'ın yüksek gelirli ülkeler arasında olduğu, sendikal geleneğin gücü dikkate alınarak, nelerin yapılmaması gerektiği de tartışılıyor:

·"Ucuz emeğe dayalı kitle üretimine yönelmemeli".

·AB sübvansiyonları ve yardımlarına dayalı bir yaşam biçimi ve tarzını terk etmeli.

·Yunanistan dışında yaşayan insanların "girişimci enerjisini" örnek alarak, ülke içinde  "hazır kaynak paylaşımına" dayalı algı sürdürülmemeli.

·Panik havası yaratarak, medya ve siyasi otorite düzleminde, sloganların ciddi fikirlerin yerini almasına fırsat verilmemeli.

Kimse, "Yunanistan'da olanlar bizde olmaz" dememeli. Türkiye'nin ve Yunanistan'ın kendine özgü koşulları dikkate alınarak, yaşananlardan ders çıkarmalıyız: Girişimci enerjisini beslemeliyiz… Teşvik sistemlerinin  "kolaycılık" yaratan özünü değiştirmeliyiz. Piyasa yapıcısı kuruluşlar etrafında işbirliği bilincine dayalı örgütlenmeleri hızlandırmalıyız. Ölçek ekonomisinin erişebilirliğini, küçük ve orta ölçek yapının hız ve esnekliği ile desteklemeliyiz. Yakın ve uzak çevremizin yarattığı fırsatları iyi analiz etmeli, oralardaki boşlukları hızlı ve güven yaratacak biçimde doldurmalıyız…

Tüm yazılarını göster