Yunanistan için son şans

Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Dün, epey bir patırtıdan sonra Yunan parlamentosu bütçede 28 milyar euroluk kemer sıkma paketine onay verdi. Bu paketin geçmemesi Yunanistan'ın geçen sene AMB-IMF'den aldığı 110 milyar dolarlık finansmanın 12 milyar euroluk diliminin ödenmemesi ve dolayısıyla da Yunan Devleti'nin kamu çalışanlarının maaşları dahil olmak üzere Temmuz ortasından itibaren hiçbir ödeme yapamaması anlamına gelecekti. Diğer bir ifadeyle, Yunanistan iflas bayrağını kaldırmış olacaktı.

Her ne kadar bir kısım Yunan kamuoyu bu tedbirleri Avrupa Birliği'nin kendilerine bir dayatması olarak görmekte ise de, açıkçası onaylanan ek paketin çok ağır şartlar içerdiğini söylemek mümkün değil doğrusu. Bu neredeyse "mini" sayılabilecek tasarruf paketinin geçmesinin bu kadar problem olmasında sosyalist geleneği sürdüren bazı Yunan sendikalarının ve son derece sorumsuz bir muhalefet sergileyen (ve aslında ülkenin bu duruma gelmesinde önemli payı olan) Yeni Demokrasi Partisi'nin önemli payı var. (Hatta YDP sanki problem aşırı borçluluk değil de, bir iç talep eksikliği imiş gibi, ekonomiyi canlandıracağı iddiasıyla vergi kesintisi yapılmasını bile teklif etti.)

Beş yıla yayılan ve bazı (kısmi) özelleştirmeler, varlık satışları, ve kamu istihdamında azaltma içeren paketin yıllık yükü ortalama olarak milli hasılanın %2.5'i kadar. Öte yandan, yapılan projeksiyonlara göre Yunanistan 2012 yılından itibaren faiz-dışı fazla vermeye başlayacak ve 2014 yılında fazla milli gelirin %6'sına ulaşmış olacak. Açıkçası bu projeksiyonlar fazlasıyla iyimser. Türkiye bile 2001 krizinden sonra, çok daha düşük borçluluğuna, daha dinamik bir ülke olmasına ve Dünya piyasalarının son derece olumlu seyrine rağmen 2001-2008 dönemi arasında ortalama olarak %4.4'lük bir faiz-dışı fazla gerçekleştirebildi. Yunanistan'ı ise çok daha bulutlu havalar beklemekte. Ayrıca nüfusu yaşlanan ve rekabetçiliğini büyük ölçüde kaybetmiş bir ekonomi. Toparlanması çok daha uzun süre alabilir.

Açıkçası bu noktaya gelene kadar Alman otoritelerinin ve bankalarının tutumu da hiç yapıcı olmadı. Borç probleminin Yunanistan'ın kendi iktisadi dinamikleriyle çözülebileceğini ve borç yeniden yapılandırmasının gerek Yunanistan'ın reform programını aksatacağını, gerekse de diğer yüksek borçlu Avrupa ekonomilerine "kötü örnek" teşkil edeceğini savundular. Ancak durum kesinlikle sadece Yunanistan'ın maliye politikasını sıkılaştırarak halledilebilecek bir problem değil. Yunanistan'ın toplam kamu borcu 340 milyar euro ve borcun milli hasılasına oranı da %160 ile dudak uçuklatıcı büyüklükte.

Konuya daha rasyonel yaklaşan Fransızların teklifi ise 80'li yıllarda Latin Amerika'da uygulanan Brady tahvil programına benzer bir uygulama. Buna göre, Yunanistan'ın önümüzdeki 3 sene içerisinde vadesi gelecek olan 100 milyar euro civarındaki borçlarının yarısının vadesi 30 yıla uzatılacak. (Almanlar burada gene itiraz ederek vadenin 5-10 yıla çekilmesi gerektiğini iddia etmekteler. Ancak ben vadenin en az 20 yıl civarında tutulacağını düşünüyorum.) Söz konusu tahviller üzerindeki senelik baz faiz %5.5. Yunan ekonomisinin büyüme hızına göre %2.5 kadar bir faiz daha ilave edilmesi söz konusu. Borçların %20'si ise Avrupa Finansal İstikrar Fonu tarafından ihraç edilecek tahvillerle garanti altına alınacak. Geri kalan %30 ise Yunanistan tarafından vadesinde ödenecek. 50 kadar finansal kuruluşu içeren kreditörler grubu tarafından şekillendirilen bu önerinin 3 Temmuz'daki euro bölgesi maliye bakanları toplantısından önce finalize edilmesi bekleniyor.

Her ne kadar Yunan halkını önümüzdeki dönem zor günler bekliyorsa da, aslında istikrar programı euro bölgesine katıldığından beri rekabetçiliğini hızla kaybeden ve suni bir şekilde büyüyen Yunan ekonomisi için önemli bir toparlanma fırsatı olarak görülmeli.

Tüm yazılarını göster