Yunanistan eurodan çıkabilir mi?

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Gizem Öztok Altınsaç, Garanti Yatırım'ın ekonomisti. Konjonktürü, içeride ve dışarıda olan biteni çok iyi değerlendiriyor. Yunanistan'ı kurtarma çabalarını bir bütün olarak değerlendiren çok kapsamlı bir rapor hazırlamış. Raporun belli bölümlerini sayın okuyucularıma aktarmak istiyorum.

Gizem Öztok önce Yunanistan krizinin, Avrupa'da krize giren diğer ülkelerden farkına dikkati çekiyor. Diyor ki, "Yunanistan'daki kırılganlık, kamu harcamalarındaki belirgin dengesizlikten kaynaklanıyor. İrlanda, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerdeki ana sorun daha çok bankacılık kesiminde yoğunlaşıyor." Bu farka dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bankacılık krizlerini çözmek daha kolay. Ekonominin bütününü ilgilendiren sorunlar kolay çözülemiyor.

Gizem Öztok diyor ki, "Euro Bölgesi ekonomilerinin iç içe geçmiş yapısı, olası bir krizin tüm Avrupa'ya yayılma riskini beraberinde getiriyor. Sorunlu ülkelerdeki (Yunanistan, İspanya, Portekiz, Belçika, İtalya ve İrlanda) bankacılık sisteminin yabancı bankalara olan yükümlülükleri 4 trilyon dolar tutarında (BIS). Bu borcun yarısı sadece Fransa, Almanya ve İngiltere'ye. Sorunlu ülkelerden en çok alacağı olan ülke ise Fransa. Benzer şekilde, Yunanistan'ın bankacılık sektörünün yabancı bankalara olan yükümlülüğü 184 milyar dolar civarındayken bu borcun %32'si Fransa'ya ve %22'si ise Almanya'ya olan yükümlülüklerden oluşuyor. Sadece bu rakamlar bile, ülke ekonomilerdeki finansal sistemin oldukça karmaşık olduğunu gösteriyor. Finansal açıdan bu denli iç içe geçmiş olmakla beraber, Avrupa'nın büyük ekonomileri ile sorunlu çevre ekonomileri (Yunanistan, İrlanda, İspanya vs.) arasında yapısal olarak belirgin ekonomik farklılıklar var (verimlilik, işgücü piyasası, dış tasarruflara bağımlılık gibi). İşte tam da bu sebepten belli ülkeler sorun yaşarken diğerleri daha rahat konumda. Yine de yukarıda değindiğimiz rakamlar ve finansal bağımlılık, olası bir krizin Almanya ve Fransa gibi ülkelere de sıçrama ve genele yayılma riskini beraberinde getiriyor.

Bu açıklamalardan sonra Gizem Öztok soruyor: "Yunanistan ne yapabilir?"

-Acaba Yunanistan'ın "borçlarımı ödemiyorum" diyebilir mi? Bu, teknik açıdan ciddi sorunlar içeriyor ve bu yüzden konuşulduğu kadar kolay değil.

- Acaba AB 'den ayrılarak sorununu çözebilir mi? Bu çözüm de son derece maliyetli. Yunanistan'ın "borçlarımı ödemiyorum" demesi, bir şirketin "borçlarımı ödemiyorum, iflas ettim" demesinden çok daha farklı ve zor bir süreç. Bir şirket iflas edip batabilir ve sonrasında başka şekillerde yeniden kurulabilirken, bir ülke iflas ettiğinde finansal piyasalardan tamamen dışlanma riski yüksektir. Benzer şekilde, bir şirketin fiilen ortadan kalkması mümkünken bir ülkenin fiilen ortadan kalkması gibi bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla, olası bir ülke iflası (borçlarımı ödeyemiyorum demesi) Ülkenin çok uzun yıllar kredi kaybı yaşamasına, Dünya finans piyasalarıyla olan ilişkisinin kesilmesine, Üretiminin çok ciddi anlamda daralmasına ve Geleceğinin belirsiz olduğu bir fakirleşmeye işaret etmekte. Bu nedenlerle, Yunanistan'ın "borçlarımı ödemiyorum" demesi ilk aşamada kolay gözükse de ekonomik açından çok ciddi maliyetleri olan bir süreçtir ve çözüm olamaz. (Arjantin bunu yaptı ama durumu uzun yıllar düzeltemedi.)

Yunanistan "para birliğinden ayrılarak" ve "devalüasyon yaparak" kurtulabilir mi? Bu da maliyeti yüksek ve finansal piyasalardan dışlanmaya yol açacak bir politika. İşte bu aşamada Yunanistan'dan ciddi anlamda reformlar (vergilerin arttırılması, işgücü piyasasının düzenlemesi, kamu harcamaların azaltılması vs.) gerçekleştirmesi beklenirken, Yunanistan halkı ve siyasi otorite, bu tarz çözüm çabalarına ısrarla direnmekte ve Avrupa'dan yardım talep etmekte. Olayın bu denli çözülemez hale gelmesinin sebebi de bu.

Gizem Öztok Yunanistan "para birliğinden ayrılıyorum ve devalüasyon yapıyorum" diyebilir mi? Sorusunu tartışırken, bu konuda yapılmış bir değerlemeye atıfta bulunuyor. Değerleme şöyle: "...eurodan fiilen geri dönülemez. Eurodan ayrılmak uzun süreli hazırlıklar gerektirmekle kalmayıp oluşacak devalüasyon sebebiyle çok büyük bir finansal krizi tetikleyecektir. Ulusal hane halkı ve şirketler mevduatlarını diğer Euro Bölgesi bankalarına kaydırarak, tüm sisteme yayılmış bir bankalardan kaçışa sebep olacaktır. Yatırımcıların ülkeden kaçış isteği de bir bono piyasası krizi yaratacaktır." (Eichengreen 2010) Kaldı ki, bir ülkenin para birliğinden ayrılması kısa sürede gerçekleşememekte. Eğer, yapılacak müzakerelerin sonucunda anlaşma sağlanamazsa, üye ülke Avrupa Konseyi'ne başvurmakta ve ancak iki sene sonra birlikten çıkışı mümkün olmakta (Barlas, Kalafatcılar, Kaya 2011).

Para birimini değiştirmenin yaratacağı diğer bir sorun firmalarda yaşanması muhtemel olumsuz bilanço etkisi. Öte yandan, devalüasyonun finansal bir krizi tetikleme ihtimali de var. (Eichengreen, May 2010 - The euro love it or leave it). Para biriminin değişmesinin bankacılık sisteminin ciddi bir krize girmesine yol açacağı da bir gerçek. Bunlara ek olarak, devalüasyon yapan bir ülke borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda da kalabilir. Parasal birlikten çıkmış bir ekonomi, itibar kaybederken aynı zamanda dış kaynak bulmada ciddi anlamda sıkıntı çekecek ve bu durum da sorunların giderek artmasına sebep olacaktır.

Gizem Öztok, çok kapsamlı değerlemelerin sonunda,Yunanistan'ın neler yapabileceği konusunda görüşünü sıralıyor.. Diyor ki, Tüm bunlara baktığımızda, ne "iflas ediyorum" demek, ne de "eurodan çıkıyorum" demek çok da makul çözümler gibi durmamakta. Yunanistan'ın yapması gereken, acı reçeteye katlanıp ciddi anlamda reformları hayata geçirmektir. Ne yazık ki ülkede yaşanan sosyal patlama ve yaşanan siyasi direnç bunun da hiç kolay olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Görünen o ki finansal iç içe geçmiş yapı ve siyasal birlik Avrupa'nın elini bağlamakta yaptırım gücünü sınırlamakta. Yunanistan'ın yapısal reformları geciktirmeden, hızla hayata geçirmesi bu krizden çıkışın en makul yolu. Ülkenin ciddi bedel ödemeden bu krizden çıkması neredeyse imkansız. Avrupa ülkelerinin hiç bir önlem almayan Yunanistan'ı finanse ederek krizden çıkarmaları beklenmemelidir. Komşu ülkede olan biten hakkında her gün bir haber yayınlanıyor. Her haberde farklı değerlemeler yapılıyor. Gizem Öztok'un değerlemesinin özelliği, bugüne kadarki veriler ışığında "son durumun tespiti." Bu bakımdan ilginç.

Tüm yazılarını göster