Yine TÜFE, yine otomobil!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önce bir düzeltmeyle başlayalım. Meğer otomobilin TÜFE içindeki ağırlığı daha önce yazdığımız gibi yüzde 5.7 değilmiş, hata yapmışız. Otomobil, TÜFE'de yüzde 6.4 paya sahipmiş. Hatamızın nedenini izah edelim: 

 
24 Aralık tarihli yazımızda son yıllarda fiyatı oluşan mal ve hizmetler üzerinden hesaplama yapmıştık. Benzinli ve dizel otomobillerde beş yıldır fiyat oluşuyor, yani bunlar hesaplamaya dahil ediliyordu. 2000 cc otomobiller ise bu yıl ocaktan itibaren kapsama alındığı için yıllık bazda fiyat hesaplamak mümkün görünmüyordu. O yüzden biz de toplamdaki payı yüzde 0,7453 olan 2000 cc otomobilleri dikkate almamıştık. Oysa, bu otomobillerin de TÜFE hesabına dahil edildiğini öğrendik. 
Buna göre, otomobillerin TÜFE'deki toplam payı, yüzde 3,1690'ı benzinli, yüzde 2,5074'ü dizel, yüzde 0,7453'ü de 2000 cc olanlardan oluşmak üzere yüzde 6,4217'ye ulaşıyor.
 
Yeri gelmişken belirtelim; 2000 cc otomobillerin fiyatı kasımda yüzde 5.6 düştü, 11 aydaki artış ise yüzde 3.6 oldu. 
 
Okur ne düşünüyor?
 
Şimdiye kadar bu köşede yüzlerce yazı yazdık. Ama daha önce hiçbir yazı için böylesine birbiriyle taban tabana zıt görüşler içeren tepkiler almadık. 
 
Bir grup okur, hesaplamanın böyle olmaması gerektiği yolundaki görüşümüze katıldığını belirtti. Bu grupta yer alanlar, bu konunun daha fazla gündemde tutulmasını arzuladıklarını dile getirdi.
 
"Ben demiyor muydum" diyenler çıktı tabii ki. Hatta bizi daha önce bu konuda farklı yazılar yazmakla, enflasyon hesaplamasını savunmakla eleştirenler de oldu. Bu eleştirilere verilecek yanıtımız var. Biz, hiçbir zaman elimizde somut bir dayanak olmadan, somut bir gösterge olmadan herhangi bir verinin yanlış olduğunu iddia etmedik. Nasrettin Hoca'nın, "Ayağımı bastığım yer dünyanın merkezidir" demesi gibi, aksini ortaya koyabilene kadar tüm verilerin doğru olduğunu kabul ettik, etmeye de devam edeceğiz.
 
Ne zaman ki, o verinin doğru olmadığını kanıtlayabiliriz ya da ne zaman ki o verinin hesaplanmasında yaklaşım yanlışları olduğunu belgeleyebiliriz, ancak o zaman söz konusu veriye bakışımız değişir.
 
Zaten şimdi de TÜFE'deki değişimin ne kadar olması gerektiğini söylemiyoruz, söyleyemeyiz de. Bu öyle basit bir hesaplama değil ki. Ama şunu söyleyebiliyoruz; otomobile yüzde 6.4 ağırlık veren bu hesaplama yöntemi, ortalama gelire sahip bir hanenin harcamasındaki değişimi ölçmekten çok uzak.
 
Üçüncü grupta yer alanlar ise bizim TÜFE'de otomobile yüzde 6.4 pay ayrılıyor olmasına şaşmamıza şaştı! Onlara göre bu gayet normal bir ağırlıktı. Hatta, aylık 2-3 bin lira geliri olanların ortalama 3-4 yılda bir otomobil değiştirdiğini, bunun için de harcamalarından yüzde 6.5-7.0 dolayında pay ayırabildiklerini "rakamsal" olarak kanıtlayanlar da çıktı. Kimisi hızını alamadı, ne kadar "saçmaladığımızı" da yazdı. Saçmalayıp onları rahatsız ettiğimiz için özür dilemekten başka ne diyebiliriz ki! 
 
Yanlış değil, ama mantıklı da değil!
 
Belli ki şu TÜFE ve otomobil konusunda bazı kavramları yerine oturtmak pek kolay değil, olmayacak daÖ Biz dilimiz döndüğünce, yazma yeteneğimiz elverdiğince anlatacağız. 
 
Bu konuya değindiğimiz ilk gün verdiğimiz örneği genişleterek tekrarlayalım:
Toplumdaki hanelerden 1'i bir otomobil alıyor ve 30 bin lira veriyor. 
30 bin hane, tanesi 1 liradan bir ekmek alıyor ve onlar da toplam 30 bin lira harcıyor.
 
Sayısı ister 10 bin, ister 10 milyon olsun, kalan haneler de onlarca çeşit mal ve hizmet alıyor ve toplamda 40 bin lira harcama yapıyor.
 
Yani bir ayda toplam 100 bin lira harcanıyor. Bu tabloya göre, TÜFE'de otomobil yüzde 30, ekmek yüzde 30, kalan diğer mal ve hizmetler toplam yüzde 40 pay alıyor. 
 
Bu ağırlıklar, hanelerin "toplam" harcamasındaki eğilimi ortaya koyar koymasına da, otomobilden uzak yaşayan ve yaşayacak olan geniş kitlelerin ya da otomobili olmakla birlikte değiştirme durumunda olmayanların tüketimindeki fiyat değişimini belirleyebilir mi? Bizim söylediğimiz ve birilerine anlatmakta zorlandığımız da bu.
Tüm yazılarını göster