The Institute for Crisis Management (Kriz Yönetimi Enstitüsü), her yıl kurum ve markaların yaşadıkları krizlere ilişkin basında çıkan haber ve hikayeleri takip ederek yaşanan krizleri analiz ediyor ve elde ettiği sonuçları yıllık kriz raporu olarak yayınlıyor.
Rapor, o yıl içerisinde en çok hangi konularla ilgili krizler yaşandığını gösteren bir kategorilendirmeyi ve o kategorideki krizlerin yıllar içindeki artış ve azalış oranlarını da içeriyor. Yani bir kurum ya da markanın başına hangi konularda dertler açılabileceği ile ilgili fikir edinmesi ve o konularla ilgili sorunları ya da eksiklikleri varsa düzeltmesi için de bir fırsat sağlıyor.
Enstitünün 2023 yılına ilişkin analiz sonuçları geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve rapora göre toplam 1.977.722 kriz haberi kaydedilmiş. Yani geçtiğimiz yıl da dünya, şirketler, markalar krizlerle dolu bir yıl geçirmeye devam etmiş.
Aniden ortaya çıkan ve için için yanan kriz haberlerinin hacmi, neredeyse 50/50’lik bir bölünmeyle yine pek çok krizin gelmeden önce ben geliyorum diye bağırdığını bir kez daha ortaya koydu. Takip edilen 16 kriz kategorisinden sadece beşinin bir önceki yıla göre daha düşük sonucu vardı: kazalar, tüketici aktivizmi, yönetici işten çıkarmaları, cinsel taciz ve ihbarcılar.
Geçtiğimiz yıla göre azalma gösteren başlıklardan biri şaşırmama diğeri de mutlu olmama sebep oldu. Mutlu olduğum kısım, cinsel taciz kaynaklı krizlerin oranının geçtiğimiz yıla göre yarısından daha az olan oranı oldu. Cinsel taciz hikayeleri 2023’te toplam kriz haberlerinin yüzde 6.35’ini oluşturuyordu. Bu yıl ise yüzde 3.09’luk bir pay aldı.
Kriz kategorilerine ilişkin şaşırmama neden olan konu ise tüketici aktivizmi kaynaklı kriz haber sayısındaki azalma. Bu kategoriye ilişkin kriz haberleri, bir önceki yıla göre dramatik bir şekilde düşüşe geçti ve 2022’deki yüzde 8,76’lık payından %0,94’e geriledi. Rapora göre aslında sosyal hareketler geçtiğimiz yıl da yaşandı ancak bunların medya kapsamında gerileme dikkat çekici hale geldi. İklim değişikliği, silah güvenliği ve kürtaja erişim hakkı tüketici aktivizminin en fazla haber haline getirilen kriz başlıkları oldu. Medyanın bu olaylara ilgisinin azalma nedenini bir sorgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Felaketler: Bu kategori toplamın %26.10’unu oluşturdu ve 2022’deki %20.81’lik orana göre öngörülemeyen bir artış oldu. ICM, COVID geriledikçe bu sayının düşüş eğilimini sürdürmesini bekliyordu, ancak dünya genelinde meydana gelen doğal afetlerin sayısı kategoriyi yukarı çekti.
Bu kategoride, 2023’te yaklaşık 69 bin daha fazla hikaye kaydedildi. Rapora göre, 2023’te 399 doğal afet meydana geldi ve 86.473 ölüme neden oldu ve 93 milyondan fazla insanı etkiledi. Raporda, 6 Şubat’ta yaşadığımız acı depreme özel bir gönderme yapılmış ve 55 bin kişinin hayatını kaybettiğine ilişkin veriler paylaşılmış. Felaketlerin neden olduğu ekonomik kayıpların 250 milyar ABD dolarından fazla olduğu tahmin ediliyor ve bu, önceki 20 yılda bildirilen ortalamalardan daha yüksek.
Siber saldırılar: Siber saldırı ile ilişkili takip edilen kriz haberleri bir önceki yılda toplam kriz haberlerinin yüzde 3.21’ini oluşturuyordu. Bu yılki sonuçlara baktığımızda ise yüzde 24'’lük bir paya yükselerek iki katından fazla arttı. Ayrıca siber saldırıları gerçekleştirmek için üretken yapay zeka teknolojisine yönelim de dikkat çekici hale gelmiş. 2023’te yaklaşık 350 milyon kurbanı etkileyen 3.122 veri ihlali bildirdi. Sağlık ve finansal hizmetler sırasıyla 809 ve 744 ihlalle bu konudaki krizlerde liderliğini sürdürdü. Her bir ihlalin ortalama toplam maliyeti 4.45 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Beyaz yakalı suçları: Bu tip krizleri oluşturan başlıklar genellikle dolandırıcılık, kara para aklama ve kamu yolsuzluğu gibi şeyleri içeriyor. Ve bu kategorideki krizler de geçtiğimiz yıla göre en çok artış gösterenlerden bir tanesi oldu. Geçen yılki yüzde 1.8’lik payından bu yıl yüzde 10.8’e yükselerek rekor kırdı.
Ayrımcılık: Ayrımcılık kaynaklı krizlere ilişkin takip edilen kriz haberi sayısı bir önceki yıla göre iki katından fazla artarak, takip edilen hikayelerin yüzde 7,19'unu oluşturdu. Yaş ayrımcılığı konusu özellikle dikkat çekiciydi. Yaşlı çalışanların teknoloji konusunda o kadar yetenekli olmadığı, değişime dirençli ve inatçı veya huysuz olduğu algılarıyla yaygın yaş stereotiplerinin hala geçerli olduğu ve bunun ayrımcılığa neden olduğu bulundu.
İşyerinde şiddet: Bu kategoride talihsiz ve önemli bir artış, takip edilen kriz hikayelerinin yüzde 9.39'uyla ortaya çıktı. Bildirilen vakaların çoğu işçi-işçi şiddetinden kaynaklandı ve çok sayıda ölüm yaşandı.